2013-YGS ve LYS sonuçlarına dair bir değerlendirme...

Prof

2013-YGS ve LYS sonuçlarına dair bir değerlendirme...
Prof. Dr. Kemal KOCABAŞ Eğitim sistemimizin sınav merkezli, eleyici bir yapısı var. Bu yapı; eşitsizlik, adaletsizlik ve eğitimde nitelik kaybı üretiyor. PISA, eğitim sisteminin niteliğini OECD ülkelerine göre değerlendiren nesnel sonuçlar veren uluslararası bir sınavdır. Türkiye’nin  2003, 2006, 2009  PISA sınav  sonuçları, eğitimdeki nitelik anlamda OECD ülkelerinde son sıralarda olduğumuzu gösteriyor. Yurt içi bir üst eğitim seviyesine geçmek için öğrencilerin girdiği SBS, YGS, LYS  gibi sınavlar da eğitimin niteliği hakkında önemli verileri bize sağlıyor. Veriler ortaya çıkıyor ama gereği yapılabiliyor mu? Evet demek zor… Yüksek Öğretime giriş Sınavı (YGS), öğrencilerimizin anaokulu, ilk, orta ve lise eğitim süresi toplamı olan 13 yıllık süreye dair bir değerlendirme yapmamıza olanak sağlıyor. Bu değerlendirme aynı zamanda Milli Eğitim Bakanlığının performansını ölçmek adına önemli geri dönütler sağlıyor. YGS sınavlarındaki ortalamalar “eğitim ve nitelik”  anlamında  çok önemli fotoğraflar çekiyor. Bu yıl yapılan 2013 Lisans üstü Yerleştirme Sınavı (LYS)’ye, YGS sonrası 1 Milyon 232 bin aday sınava girme hakkı elde etti. LYS sınavına ise 850 bin aday katıldı. Önce YGS ortalamalarına bakalım. Her dalda 40 sorudan Türkiye ortalamaları; Türkçede 20.057, Matematikte 8.701, Fen Bilimlerinde 4.687 ve Sosyal Bilimlerde 15.087 olarak gözükmekte ve  tüm sınav sonuçlarında standart sapma 8-9 arasında değişiyor. Bu ortalama sonuçlar bile, 13 yıllık eğitim sürecinin niteliğini göstermesi anlamında çok çarpıcı. Bu ortalamalarla  öğrencilerin liselerinden nasıl mezun oldukları tartışılır hale gelmektedir. Standart sapmanın yüksek oluşu da  öğrenci dağılımının  ortalamalara çok uzak ve çok yakın olma durumlarını ve ayrıca okullar arası eşitsizliği göstermesi anlamında önemlidir. 850 bin adayın girdiği LYS’de ise yeni mezun öğrencilerin sınav sonuç ortalamalarına bakalım. Matematik 50 soruda 12.88, Geometri 30 soruda 4.54, Fizik 30 soruda 7.15, Kimya 30 soruda 11.21, Biyoloji 30 soruda 11.9, Türk Dili ve Edebiyatı 56 soruda 23.52, Coğrafya-1 24 soruda 9.34, Tarih 44 soruda 13.84, Coğrafya-2 14 soruda 4.68  ve Felsefe Gurubu 32 soruda 7.96 olarak karşımıza çıkıyor. Matematik, Biyoloji, Tarih ve Türk Dili Edebiyatında standart sapmalar büyük, 7-11 aralığında değişiyor. Sonuçlar, başarının yıllara göre düştüğünü gösteriyor. Buna göre, adayların 50 soruluk matematik testinde ortalama başarısı 2011 yılında 15.12 iken geçen yıl 13.17’ye, bu yıl da 12.88’e düşmüş durumda. 30 soruluk geometri testinde de 8.53’ten, geçen yıl 6.73 inen başarı ortalaması bu yıl 4.54’te oldu. 30 soruluk fizik testinde geçen yıl 9.79 olan ortalama bu yıl 7.15’e geriledi. Türk Dili ve Edebiyatı, Coğrafya-2 ve Yabancı Dil testlerinde de ortalamalarda düşüşler belirgin olarak ortaya çıkıyor. Tüm bu sonuçlar ne gösteriyor? Bir kez daha aynı şeyi görüyoruz: Tüm  sınav türlerinde öğrencilerimizin doğru cevap ortalamasının yarısından fazlasına erişememiş olması gerçeği acıdır. Başka neyi gösteriyor: Liseden yeni  mezun ettiğimiz öğrencilerin çoğunun ortalaması  büyük olasılıkla liseden mezun olmaya yeterli değil. Yaklaşık 10 yıldan beri çoğu eğitim yazarı gibi  “eğitimde  nitelik vurgusunu”  öne çıkaran yazılar yazarım… On yıldan beri Milli Eğitim Bakanlığının bu konuda bir çabası var mı? Notlarıma bakıyorum, kesinlikle yok… Peki Milli Eğitim Bakanlığı ne yapıyor? Her tür rasyonellikten uzak bir düşün yapısıyla eğitimi dinselleştirmeye çalışıyor. Tüm okulları İmam Hatipleştirmeye çalışıyor. Niteliğin iyileşmesine yönelik çaba hiç yok… Ülkenin geleceğine yazık oluyor… LYS, YGS sonuçlarına yansıyan ortalamaları arttırmak için hiçbir çaba yok… Sonuçta ne oluyor, sadece olanakları yerinde olan seçkin bir  katman çocuklarına iyi bir eğitim olanağını yakalarken  yoksulların ve özellikle kız öğrencilerin süreçten olumsuz etkilendiği çok açık… Evrensel pedagoji ne diyor? Eğitim sistemi ve okul, çocukların doğuştan getirdiği yetenekleri öne çıkarmalı; çocuk, sistem içinde kendini  keşfederek yapılandırmalı, yeteneği doğrultusunda gelişmeli, eğitim süreçlerinde insanlaşmanın çok önemli dersleri müzik, resim, görsel sanatlarla, felsefeyle tanışmalı, zenginleşmeli diyor. Evrensel pedagoji ezberci eğitimin çocuğun tüm düşünce yeteneklerini öldürdüğünü, yok ettiğini  söylüyor. Çocuğun beyninde oluşan bilginin, elde somut bilgiye dönüşmesini öngörüyor. PISA yarışmalarının birincisi Finlandiya böyle yapıyor. Türkiye 1940’ta Köy Enstitülerinde bunu başardı…2013 yılında başaramıyor ve ülkenin geleceği tıkanıyor… Kaynak: İsmet Berkan, 7 Temmuz 2013, Hürriyet Gazetesi
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık