ÖNDER Haber -
Eğitim İş Milas Temsilciliği ve Muğla Barosu, katledilişinin 21. Yılında birer mesaj yayınlayarak, büyük insan Uğur Mumcu’yu andılar.
Muğla Barosu Başkanı Mustafa İlker Gürkan imzasıyla yayınlanan "Adalet ve demokrasi hiç vazgeçmeyeceğimiz sevdamızdır" başlıklı açıklamada şu görüşlere yer verildi:
"Adalet ve Demokrasi Haftası 24 Ocak 1993'te öldürülen Uğur Mumcu ile 31 Ocak 1990'da öldürülen Prof. Dr. Muammer Aksoy'un ölüm yıldönümlerini belirleyen 24-31 Ocak günleri arasıdır.
Örnek devrimci Uğur Mumcu ve onu yetiştiren hocası Prof. Dr. Muammer Aksoy… Prof Muammer Aksoy’un cenazesinde, Hocasının fotoğrafını Uğur Mumcu taşımıştı… Bir bayrağı devraldığını söyler gibi.
Özgürlük ve uygarlık bayrağı bu gün, onlardan yeni kuşaklara miras kalmıştır … Daha da yükseklere taşımak hepimizin ortak sorumluluğudur.
Bu yüksek sorumluluğun gereğini onurla ve erdemle yerine getireceğiz.
Prof Dr. Muammer AKSOY , Uğur MUMCU ve diğer bütün Adalet ve Demokrasi savaşçılarının aziz hatıraları önünde saygıyla eğilerek."
EĞİTİM-İŞ’İN AÇIKLAMASI
Eğitim-İş Sendikası Milas Temsilciliğinin açıklamasında ise şu görüşlere yer verildi:
"Cumhuriyet ve demokrasi mücadelesiyle ucunu sivrilttiği keskin kalemi, 24 Ocak 1993’te uğradığı suikastta kırıldı Uğur Mumcu’nun. Bugün aramızdan ayrılışının 21. yıldönümünde, onu derin bir özlem ve saygıyla anıyoruz.
Ülkemizin ve Türk basınının en büyük değerlerinden biri olan Mumcu, mafya ve siyaset ilişkisine, teröre, yolsuzluğa, kökten dinci akımlara karşı, somut belgelere dayalı çalışmaları ve yayınladığı eserleriyle önder bir gazeteci olmuştur.
O’nun aydınlığının karanlıklarını ışıtmasından korkan şer odakları onun bedenini ortadan kaldırarak fikirlerini de yok edeceklerini sandılar.
Emperyalizmin ve işbirlikçilerinin maskelerini düşüren Uğur Mumcu'nun, terör üzerine yaptığı araştırmalar, yazdığı makaleler neden katledildiğini çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Artık şu çok iyi anlaşılmıştır ki, ister dinsel, ister etnik olsun her türlü terörün arkasında emperyalizm ve işbirlikçileri vardır. Bugün hala Uğur Mumcu'nun katledilmesinin üzerindeki sis perdesinin bilinçli olarak aralanmamasını bu çerçevede değerlendirmek gerekir.
12 Mart faşizminin ''Sakıncalı Piyadesi'' Uğur Mumcu’nun özelleştirmeler ile ekonomik kaynaklarımızın peşkeş çekilmeye başlandığı, etnik ve dinsel kimliklerin ''demokratikleşme'' adı altında ortaya atıldığı bir süreçte katledilmesi sıradan bir terör saldırısı olamaz.
Kalemlerin açık artırmaya çıkarıldığı, ısmarlama yazıların yazıldığı, tek merkezden hazırlanan haberler ile halkın haber alma özgürlüğünün yok edildiği günümüzde, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Muammer Aksoy gibi aydınlarımızın değeri daha iyi anlaşılmaktadır.
Uğur Mumcu’nun söylediği gibi, "Geçmişin bunca kan ve gözyaşından geleceğe kin tohumları değil, barış ve özgürlük çiçekleri ulaşsın istiyoruz". Bu cinayetler aydınlatılmadığı sürece Türkiye bu karanlığı yaşamaya ve demokrasimiz yaralı kalmaya devam edecektir.
Emperyalizmin "Ilımlı İslam" ve "etnik ayrılıkçı terör" planlarıyla Türkiye Cumhuriyeti’ni tasfiye etmek istediği, yolsuzlukların ve devlet içindeki kirli ilişkilerin ayyuka çıktığı bir dönemde; cumhuriyetin, Atatürk ilke ve devrimlerinin korkusuz savunucusu, kalpaksız Kuvayı Milliyeci Uğur Mumcu’yu, katledilişinin 21. yılında saygıyla anıyoruz."