ABD'nin ‘Ilımlı İslam Projesi’nin sonu

Bir Yurttaş Dikkat ederim ve korkarım

ABD'nin ‘Ilımlı İslam Projesi’nin sonu
  • 10 July 2013, Wednesday 6:49
Bir Yurttaş Dikkat ederim ve korkarım. Batı dünyası, kitleleri etkileyerek emperyalizmin gereklerini yerine getirebilmek için önce çok çarpıcı sloganlar ve/veya terimler ortaya atıyor. Örneğin; "küreselleşme, küreselleşen ve gelişen dünya" gibi söylemler bunlardan biridir. Ne kadar çarpıcı, sempatik, sıcak, kucaklayıcı, kulağa hoş gelen bir etkisi var değil mi? O kadar çarpıcı ve sihirli ki, küreselleşmeden en çok zarar görecek normal bir insan bile, bir numaralı küreselleşme tarafları olabilir. Küreselleşmenin, kabaca, zenginlerin, büyük kapital sahibi kişi ve şirketlerin birleşmesi, kendilerine daha çok imtiyaz tanınması demek olduğunu anladığında ise iş işten geçmiş olur. Dünyada bu akımın etkisiyle yaşadığı ülkede ekonomik ve sosyal haklarının yavaş yavaş kırpıldığını geç de olsa anlayan orta sınıf bir insan şaşkın haldedir. İşte Arap Baharı ve Ilımlı İslam modeli projesi gibi kavramlar ve/veya söylemler de bunlardan bazılarıdır. Bizim kuşağımız ortaokula liseye giderken, Türkiye'nin laik bir ülke olduğunu, bu haliyle diğer Müslüman ülkelere örnek ve model oluşturduğu okutulmuş, öğretilmişti. Son yıllarda ise, Türkiye'nin bu model rolden vazgeçerek laiklikte ısrarlı olmayan ılımlı İslam demokrasisi ile diğer Müslüman bölge ülkelerine model oluşturduğu söylenilmeye, medyada yer almaya başlandı. Yıllarca laiklik ve bu görüşü benimseyen insanlar, ‘laikçi’ gibi yakıştırmalarla küçümsendi, aşağılandı. Laik olmak sanki utanılacak bir şeymiş gibi toplumu yeniden oluşturma çabası güden programlar yapıldı yapılıyor. Batının uydurduğu Arap Baharı rüzgarıyla ılımlı İslam projesi, öncelikle Tunus, Mısır gibi ülkelerde iş başına geldi, iktidara oturdu. Nedense Arap Baharı, koyu şeriat hükümleriyle yönetilen ülkeler yerine, onlara göre daha özgürlükçü ve laik olan ülkelerde meydana gelmişti. Hedef, gerçekten özgürlük ve demokrasi olsa, Arap Baharının, mantıken öncelikle demokrasinin ‘d’sinin olmadığı Suudi Arabistan ve benzer ülkelerde ortaya çıkması beklenirken, kısmen daha laik Tunus ve Mısır'da olması mantıksız gibi görülebilir. Ancak ABD ve AB için diğer ülkelerde yaşayan insanların daha çok demokrasi ve özgürlük istemeleri ya da faşist totaliter bir yönetim altında yaşamaları çok önemli değildir. Onlar için önemli olan, emperyalist emellerini en kolay nasıl gerçekleştirecekleridir. Tam bir demokrasi ile yönetilen bir ülkede menfaatleri engellenebilir. Faşist ve totaliter bir yönetimle muhatap olacakları tek bir lider, işlerini daha çok kolaylaştırabilecektir. Ilımlı İslam projesi önce Suriye kayasına çarptı, sarsıldı. Daha sonra bu ülkelerdeki yöneticilerin, halkın isteklerini dikkate almayan gittikçe daha totaliter bir yönetim anlayışına yönelmeleri anayasal ve yasal düzenlemeleri bu doğrultuda yapmaları ve ekonomik nedenler projenin en büyük ayağı Mısır'da yönetimin devrilmesine neden olmuştur. Aslında bu yazıya 02.07.2013 günü başlanılmıştı. Yazıya başlanıldığında Mısır'da gösteriler vardı. Süreç o kadar hızlı ilerledi ki yazı bitmeden 03.07.2013 günü akşamı Mısır'da yönetim devrildi. Dün İstanbul'da ellerinin altında "yedirmeyiz" yazılı Mursi fotoğrafları ile gösteri yapan bir grup medyaya yansıdı. Mısır ulusunun ne yiyip ne yemeyeceği hariçten gazel okuyan kimsenin keyfine kalmamıştır. Demokrasi, seçimlerde millete oy kullandırıp milletin başına geçmek ve milletin başında boza pişirmek değildir. Artık tüm dünyada insanların ortak istediği özgürlüktür. Tüm insanlığın gerçek bahar rüzgarları ile serinlemesi ve mutlu olması dileklerimle..
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık