ADD Milas Şubesi Başkanı Özalp, “Mücadeleleri Işığımız, Yolları Yolumuzdur!”
31 yıl önce evinin önündeki arabasına konan bombanın patlaması sonucu hayatını kaybeden Gazeteci Uğur Mumcu başta olmak üzere Devrim Şehitlerini anmak için Milas’ta anma töreni düzenlendi. Atatürkçü Düşünce Derneği Milas Şubesi önderliğinde düzenlenen törenin ardından Uğur Mumcu anısına dikilen Atapark’taki çınar ağacına çiçekler bırakıldı.
Başta Uğur Mumcu olmak üzere tüm faili meçhul cinayetlerde hayatını kaybeden fikir insanlarının anıldığı etkinlik, saat 15’te Atapark Meydanı’nda gerçekleştirildi. Atatürkçü Düşünce Derneği Milas Şubesi’nin önderliğinde gerçekleştirilen anmaya ADD Milas Şube Başkanı Veysel Özalp, CHP Milas İlçe Başkanı Tüze Çetinkaya, CHP Milas Belediye Başkan Adayı Fevzi Topuz, Servet Evran, Mehmet Ateş, ADD Milas Şubesi yönetim kurulu üyeleri, CHP’li bazı meclis üyeleri, CHP Milas İlçe kadın ve gençlik kolları üyeleri ile vatandaşlar katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından ADD Milas Şubesi adına Veysel Özalp tarafından açıklama yapıldı.
“MUMCU’NUN KATLEDİLMESİ SERİ AYDIN CİNAYETLERİNİN ZİRVE NOKTASIDIR”
Özalp’in açıklaması şu şekilde; “Atatürkçü Düşünce Derneği’ni kurduktan sadece 8 ay sonra, 31 Ocak 1990 akşamı aramızdan alınan Kurucu Genel Başkanımız Prof. Dr. Muammer Aksoy'un, cenaze töreninde fotoğrafını taşıyan ve 3 yıl sora 24 Ocak 1993 sabahı otomobiline konulan bomba ile yaşamdan, ailesinden, mücadelesinden koparılan Kemalist Devrimci Kalpaksız Kuvvacımız Uğur Mumcu'nun katledilmeleri ülkemizi bugünlerin karanlığına taşıma amaçlı seri aydın cinayetlerinin zirve noktasıdır.
Ulus Devletleri; devşirdiği sözde aydınlar, gazeteci kılıklı işbirlikçileri ve kimi siyasiler aracılığı ile mikromilliyetçilik ve mezhepçilik tuzaklarına düşürerek ulusal birlik ve beraberliklerini dağıtıp parçalamak emperyalizmin kadim stratejisidir.
70’li yılların başında 12 Mart 1971 faşizmi ile başlatılan, Sivas, Çorum, Maraş katliamları ve Abdi İpekçi cinayeti ile 80’lerin 12 Eylül despotizmi ile buluşturulan, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu ve diğerleriyle sürdürülüp Ahmet Taner Kışlalı cinayetiyle 2000’lere ulaştırılan bu strateji ile emperyalizm, engel gördüğü ulusalcı aydınları, namuslu gazetecileri, gerçek toplum önderlerini yok etmiş, yolunu temizlemiş, yazık ki başarılı da olmuştur.
Her yıl 24 - 31 Ocak Adalet ve Demokrasi Haftası'nda Devrim Şehitlerimiz’i çeşitli etkinliklerle anarken hem bu emperyal tuzakların perde arkasını ulusumuza göstermeye çabalıyor, hem nedenlerini ve sonuçlarını irdeliyor, hem de Laik Cumhuriyetimiz'i ilelebet payidar kılma yolunda dersler çıkarıp Gençliğe Hitabe’den aldığımız görev bilincini pekiştirmeye çalışıyoruz.
Hukuki olarak hâlâ aydınlatıl(a)mamış olan failleri pek meşhur (!) bu siyasi cinayetlerin Ulusumuzu derinden yaraladığı ne kadar gerçekse, Laik Cumhuriyet düşmanlarını, çok uluslu tekelleri, Hukuk Devleti karşıtlarını, kadın haklarından, aklın özgürleşmesinden, özgür bireyden, örgütlü toplumdan ve Uluslaşma bilincinden korkan Karşı Devrimciler ile Türkiye'yi Kemalizm'in "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" rotasından saptırıp Yeni Osmanlıcılık ham hayali ile Orta Doğu bataklığında soluksuz bırakmak isteyenleri çok sevindirdiği de bir o kadar gerçektir.
“UĞRUNA CAN VERDİKLERİ DEĞER VE İDEALLERİ UNUTMUŞ OLMALARI NE ACIDIR!”
“Atatürk laikliği; yalnız uygarlığın, demokrasinin ve özgürlüğün değil, aynı zamanda iç barışın ve ulusal birliğin de güvencesidir. Laiklik karşıtı şeriat propagandasına izin vermek, Türkiye'nin geleceğinin yok edilmesini ve Türkiye Cumhuriyeti'nin intihar etmesini benimsemektir." diyen Muammer Aksoy da, "Ben Atatürkçüyüm. Ben cumhuriyetçiyim. Ben lâikim. Ben antiemperyalistim. Ben tam bağımsız Türkiye'den yanayım. Ben insan hakları savunucusuyum. Ben terörün karşısındayım. Ben yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım. Dün sabaha değin, araştırarak yazdığım hiçbir konuyu yalanlayamadınız. Öyleyse vurun, parçalayın beni. Her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar doğacaktır." diyen Uğur Mumcu da cesur ve kararlı Kemalist Devrimciler, ödünsüz Cumhuriyetçiler ve sözlerine sonuna kadar güvenilen saygın aydınlar oldukları için hedef seçildiler.
Senede bir gün evlerinin önüne, gömütlerine karanfiller bırakıp övgüler düzen kimilerinin söylediklerini benimsememeleri, savundukları fikir ve düşünceleri, uğruna can verdikleri değer ve idealleri unutmuş olmaları ne acıdır! Dediği gibi Mumcu'nun: "Laiklik ilkesini savunmak için Atatürk gibi yürekli, Atatürk gibi inançlı olmak gerekir. İzinden gittiklerini söyleyenler gibi ürkek, kararsız ve inançsız değil."
“MÜCADELELERİ IŞIĞIMIZ, YOLLARI YOLUMUZDUR!”
Türk Ulusu’nun siyasi cinayetlere kurban giden yiğit evlatlarını da, katilleri ve azmettiricilerini de unutturmayacağına ve hesabını bir gün mutlaka soracağına yürekten inanıyoruz.
Atatürkçü Düşünce Derneği olarak; Kemalizm'in namus sesini bir sis çanı gibi yurdumuz semalarına asarak Yeniden Atatürk Cumhuriyeti’ne ulaşma kararlılığımızla yitirdiğimiz bütün vatanseverlerimizi minnet ve şükranla anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.
Mücadeleleri ışığımız, yolları yolumuzdur!”
Veysel Özalp, konuşmasının son ölümünde Uğur Mumcu’ya ait “sesleniş” isimli yazını okuyarak sözlerini tamamladı.
Anma töreni; Uğur Mumcu’nun anısına atfedilen çınar ağacına çiçekler bırakılmasının ardından sona erdi.