Alatepeli Yurttaştan, yetkililere ‘ağır soru’!

A

Alatepeli Yurttaştan, yetkililere ‘ağır soru’!
  • 02 January 2014, Thursday 7:28
A. Kemal KAŞKAR - Yıllardır, bırakın ‘derdine çare bulmayı’, bir türlü derdini anlatamayan yurttaş, "zararın olursa tazmin ederiz" diyen yetkililere, "Bir gün ben Ali Bucak, altı boşaltılan arazimin içindeki evimde devlet eliyle öldürülmüş olarak bulunacağım" dedi ve "O zaman zararı kime ödeyeceksiniz? diye sordu. Ali Bucak adlı yurttaşı yıllardır tanırım. O, yıllardır, Alatepe’de evlerinin-tarlalarının altının kömür üretimi amacıyla oyulduğunu, bölgede yer yer, az az yarık ve göçüklerin oluşmaya başladığını, bunun can ve mal kayıplarına yol açacağını söyler durur. Söyler durur ama kimselere de dinletemez. En son, Milas İlçe İnsan Hakları Kurulu’na da başvurmuştu. Umutluydu. Kendisine bu başvuru seçeneğini, Kurul üyesi olarak ben önermiştim. Doğrusu ya ben de umutluydum. Ama, yazışmalar ‘falan-filan’ derken sorun bir yerlerde boğuldu kaldı.. O da bir işe yaramadı. Ali Bucak’ın bu vahim sorunu duyurma çabasını, geçen yıllar içinde birkaç kez haber yaptık. Yine, ama bu kez bir röportajla gündeme getirmek istedik Bucak’ın ağır sorununu..   Kime ödeyecekler? Bucak, yetkililerin kendisine –ülkemizde hep tanık olduğumuz şu tanıdık ifadelerle- "Bir şey olmaz, gerekli tedbirler alınıyor" ve de "Velev ki olsa bile ‘tazmin ederiz’.." dediklerini dile getiriyor ve işte tam da bu noktada, -anlayana- çok ‘ağır’ gelecek şu soruyu soruyor: "Bir gün ben Ali Bucak, altı boşaltılan arazimin içindeki evimde yaşanacak göçük nedeniyle devlet eliyle öldürülmüş olarak bulunacağım. O zaman, "zararın olursa tazmin ederiz" diyen yetkili kurumlar zararı kime ödeyecekler?"   Sorun nedir? Kendisinden, önce sorunun nasıl meydana gelip büyüdüğünü, bir kez daha anlatmasını istedik.. Özetle şöyle dile getirdi olup biteni: "İlçemize bağlı Ören-Alatepe Köyü TKİ’nin maden ruhsatı alanı içinde yer almakta olup, TKİ bu sahadaki kömür üretimini KİAŞ kurumuna rödövans karşılığında kiraya vermiştir. KİAŞ da bu sahalardaki kömür üretimini üç ayrı firmaya tahsis ederek; hem açık işletme, hem yeraltı çalışmalarıyla kömür üretmektedirler. Bu üretim sahalarının tamamı köylülerin arazisi içinde yer almakta olup, üretim alanında olan hiç bir arazi bugüne kadar TKİ ve KİAŞ tarafından kamulaştırılmadan şirketlerin uygulamalarına terk edilmiştir. Firmalar da köylü vatandaşların arazilerinin bir kısmını kiralama yöntemiyle, çoğunluğun arazisini de yeraltından alıyoruz bahanesiyle bir kuruş ücret ödemeden arazilerin altı boşaltılmaktadır."   Yerin altı ‘devletin’miş ve bu nedenle ‘oyulabilir’miş! Bir soru sorduk ya, Ali Bucak’ı durdurabilene aşkolsun.. "Yıllardır ‘sizin yer altında hakkınız yok, mevzuata uygun şekilde yeraltından kömür üretiyoruz’ sözleriyle açıklanıyor yapılanlar. Yıllardır evinin, tarlasının altı oyulan vatandaş da, bir şey diyemiyor. Mevzuat öyle buyuruyorsa akan sular duruyor. Aslında vatandaş uyutuluyor. Çünkü ortada mala ve cana yönelik bir tehdit var. Hangi mevzuat, vatandaşın canının malının tehdit edilmesine imkan tanıyabilir ki? Peki ama neden buna tepki gösterilmiyor? Köylülerim için bu durumun nedenini size anlatayım. Köylünün ürettiği tütün vardı, o bitti. Köylünün hayvancılık geliri vardı, tüm girdiler pahalanınca o da bitti. Zeytinyağı para etmiyor. Halıcılık tarihe karıştı. Vatandaş şirketlerde ekmek bulmak amacıyla suskun. Kiminin oğlu firmalarda iş bulmuş, kimisi kömür ticaretine soyunmuş, kadınlar firmalara yoğurt süt satıyorum diye sessizlik içindeler. Ben bu köyün vatandaşıyım. Benim arazim ve evimin altında da yeraltı yöntemiyle kömür üretilmektedir. 2009 yılından bugüne kadar bu yanlış üretime karşı tek başıma karşı durarak ilgili tüm kurumlara dilekçelerimle konuyu ilettim..."   Bu kurumlar hangisi diye soruyoruz.. Şöyle sıralıyor Bucak: "Yeniköy İşletme Müdürlüğü’ne 2 adet dilekçe, Yatağan Müessese Müdürlüğü’ne 1 adet dilekçe, Milas Kaymakamlığı’na 1 adet dilekçe, TKİ Genel Müdürlüğü’ne 2 adet dilekçe, Maden Dairesi’ne (MİGEM) 2 adet dilekçe, Enerji Bakanlığı’na 1 adet dilekçe, Başbakanlık Bilgi İşlem Merkezi’ne 1 adet dilekçe ve Milas İlçe İnsan Hakları Kurulu’na 1 adet dilekçe." Peki ya sonuç? Bu sorumu da, yüzünde acı bir gülümsemeyle şöyle yanıtlıyor Ali Bucak: "Başvurduğum kurumlardan hiç bir olumlu sonuç alamadım. Köylü de ekonomik baskı altında olduğundan benim mücedelemin yanında olmak istemiyor. O zaman bir gün ben Ali Bucak, altı boşaltılan arazimin içindeki evimde, yaşanacak göçük nedeniyle devlet eliyle öldürülmüş olarak bulunacağım. O zaman, "zararın olursa tazmin ederiz" diyen yetkili kurumlar zararı kime ödeyecekler?"   Bir de özelleşirse.. Bu sorunun üstüne ne sorulabilir? Alatepe Köylüleri ve elbette sevgili yetkililer, bölgede kömür üretimi yapan işletmeler bu sorunu ille de göçükler yaşanmaya başladığında mı gündemlerine alacaklar? Ali Bucak’ın endişesi, ‘özelleştirme ihtimali’ nedeniyle giderek daha da büyüyor. Büyüyen bu endişesini şöyle dile getiriyor Bucak: "Önümüzdeki dönemde TKİ’nin bu maden sahası, termik santrallarının özelleşmesi durumunda tamamen firmaların keyfi uygulamalarına peşkeş çekilecektir. Esas büyük tehlike o zaman başlıyacaktır..."   Ali Bucak’tan iki çağrı Ve görüşmemizi, Ali Bucak’ın bir yandan köylülerine, öte yandan yetkililere yönelik çağrılarıyla noktalıyoruz: "Şimdi buradan Ali Bucak olarak haykırıyorum: Sayın Alatepe köylülerim; bugünü değil yarını düşünerek mücadeleme lütfen destek veriniz. Tüm yöneticilerimizin ise, bu büyük felaketi görerek çözüm bulmalarını arz ediyorum." (27.12.2013)
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık