Image Slider
Fevzi Topuz
Mehmet Cayirli
Durmus Ozdemir
Ahmet Aras

BAFA “ILBIRAYI KORUMA PLATFORMU” BAFA’DA ÇEVRECİLERLE BULUŞTU..

​​​​​​​Kısa bir süre önce, bölgemizdeki bir madencilik firmasının Ilbıra Dağları üzerindeki ormanlık bölgede maden ocağı açma girişimi nedeniyle yapılan ağaç kesimleri üzerine, bütün bölgedeki çevreci örgütlerle, belediye, siyasi partiler ve odalara yaptıkları çağrı ile, dün Bafa’da bir toplantı düzenlediler.

BAFA “ILBIRAYI KORUMA PLATFORMU”  BAFA’DA ÇEVRECİLERLE BULUŞTU..

Saat 11:00’de büyük bir katılımla gerçekleştirilen toplantıya, Ilbıra’yı Koruma Platformu üyeleri yanında, Yatağan, Çamköy çevre platformları yanında Muğla Çevre Platformu üyeleri, Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, Başkan Yardımcısı Hüseyin Çöllüoğlu, bazı belediye meclisi üyeleri ile CHP İlçe Başkanı İlgin Göktepe, AKP İlçe Başkanı Fahri Acar ve vatandaşlar katıldı.

İlk konuşmayı yapan Ilbıra’yı Koruma Platformu sözcüsü Abdullah Gürgün, “bugün aynı zamanda 30 Ağustos Zafer Bayramımız. Ülkemizin düşman işgalinden kurtuluşunun yıldönümündeyiz. Zafer Bayramımızı kutluyor, hepinizi 1 dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum” dedi. Saygı duruşu sonrasında konuşmasına devam eden Gürgün, yaşanan süreci özetleyerek, yaptıkları ilk toplantılar sonrası, ormanlık alanda maden ocağı açan Milenyum şirketinin yapmış olduğu ve dünkü toplantı sırasında da şirketin bir görevlisince dağıtılan 6 sayfalık açıklamaya değinerek, daha sonra yayınladıkları (aşağıda metnini verdiğimiz) kamuoyu açıklamasında değindiği konuları anlattı ve şirketin suçlamalarına cevap verdi. “Şirketin bize suçlamalarını Kabul etmiyor, kendilerine iade ediyoruz” diyen Gürgün, “Bizim ne Milenyum’la ne de diğer izin alan firmalarla hiç bir sorunumuz yok, ama ‘yavuz hırsız ev sahibini bastırır’ ya da ‘dağdan gelen bağdakini kovarmış’ sözlerini hatırlatıyoruz. Onlar bizi rahatsız etmese hiç bir sorunumuz yok. Ama yaşadığımız ve yaşayacağımız sıkıntılara karşı çıkma hakkımız var ve biz burada bunu yapıyoruz” dedi.

Ardından, platformun avukatlığını yapan Mutlu Çakır, Anayasamızın 56. Maddesinde yerini bulan ‘herkes sağlıkı bir çevrede yaşama hakkına sahiptir’ ilkesi gereği, yapılan yanlışlara karşı mücadele ettiklerini ve edeceklerini belirterek, işin hukuki cephesinden, “yürütmeyi durdurma davası” açacaklarını belirtti. Ormandan ağaç kesimleriyle ilgili olarak da, orman yönetmeliklerinde, belli bir eğimde olan yamaçlarda gençleştirme yapılamayacağının yer aldığını belirterek, bütün bu konularda gereken başvuruları da yapacaklarını belirtti.

Daha sonra söz verilen Belediye Başkanı Muhammet Tokat da, değişik nedenlerle, sadece Muğlamızın çeşitli bölgelerinde değil, Kazdağları örneğinde yaşandığı gibi ülke çapında doğamızın, ormanlarımızın, kaynaklarımızın yağmalandğına dikkati çekerken, özellikle son dönemde bölgemizde çıkan yangınların, daha once de belirttiği gibi şaibeli olduğunu düşündüğünü belirtti. Ilbıra’daki orman kesimlerinin, bölgemizdeki pek çok olaydan sadece biri olduğunun altını çizen Başkan Tokat, Çallı-Türbe köylerinde izinsiz Güneş Enerjisi Santrali kurmak için fıstık çamlarının kesildiğini, İkizköy-Karacahisar-Çamköy’de kömür çıkarmak için istimlakların yapıldığını, köylerin göçe zorlandığını hatırlattı. “Elbette madenler de aranacak ya da çıkartılacak. Ama bunlar yapılırken gerçekleştirilen doğa katliamlarına karşı da vatandaşın karşı çıkması doğaldır” diyen Başkan Tokat, bu bölgenin, Bafa Gölü ve çevresi ile çok önemli olduğunu, bu bölgeye dair geniş çaplı bir planlamaya ihtiyacı olduğunu ve bunu, şu sıralar hazırlamakta oldukları Milas Stratejik Planı çerçevesinde yapacaklarnı da belirtti.

Daha sonra konuşan Jeoloji Mühendisleri Odası Milas Temsilcisi Azmi Peker, kendisinin bir jeolog olarak maden arama ve çıkartılmasına karşı olamayacağını, ama “maden mi orman mı?” ikilemiyle karşı karşıya kaldığında “orman”ı tercih ettiği için burda olduğunu belirterek, ilgili firmanın 4. Grupta boksit işletmeciliği yaptıklarını ama 5. Grupta bir maden olarak disporit de çıkardıklarını ve yurtdışına sattıklarını belirterek, bu konuların açıklığa kavuşturulmaya muhtaç olduğunu belirtti.

Daha sonra Muğla Tabip Odası temsilcisi Çağlayan Üçpınar, çevre sağlık ilişkisi konusunda görüşlerini paylaştı.

Tüm Emekli-Sen adına söz alan Mustafa Ali Demirci de, bölgemizde kömür ya da başka madenleri çıkartmak için topraklarımızın, ormanlarımızın, ya da su kaynaklarının talan edildiğini belirterek, topluca, güçlerin birleştirilerek, ortak bir protesto mitingi düzenlemek gereğinin altını çizdi.

Daha sonra MUÇEP’ten Deniz Gümüşel, bilimsel verilerle yürüttükleri Muğla çapındaki mücadeleden bahsederek, mücadelenin ortaklaştırılarak yürütülmesinin gereğinin altını bir kez daha çizdi.

Toplantıya biraz geç katılan AKP Milas İlçe Başkanı Fahri Acar da söz aldı ve kendisinin bir Milaslı olarak burada olduğunu, biraz once konuşulanlara dayanarak Milas Orman Bölge Müdürünü aradığını ve Ilbıra Dağı’ndaki kesimlerin yapılmayacağını belirtti ve bu konuyla ilgili yapılacak her şeyde yardımcı olacağının sözünü verdi.

Daha sonra kimi katılımcılar da söz alarak konuştular ve peşinden, “Ilbıra’y ı Koruma Platformu”nun Kamuoyu açıklaması yayınlandı.

Açıklama şöyle:

“Ilbıra'yı Koruma Platformu
30 Ağustos 2019 - Bafa

KAMUOYU AÇIKLAMASI

Ilbıra Dağları'nda faaliyet gösteren Milenyum şirketi Ilbıra'yı savunma çalışmalarımızdan rahatsız olmuş ve altı sayfalık bir açıklama yayınlamıştır. Ilbıra Dağı Platformu olarak, Milenyum Madenciliğin açıklaması hakkında görüşlerimizi bildirmek istiyoruz.

Açıklamada ‘’... saha 24.02.2006 tarihindeki üçüncü ihalede tüm hak ve vecibeleri ile birlikte Ahmet Murat Akgün uhdesine ihale bedeli ve ruhsat harcı ödendikten sonra devredilmiştir. Ruhsat sahası daha sonraki yıllarda ruhsat sahibi tarafından taksir edilerek, 8,850 hektardan 6,927.44 hektara küçültülmüştür.’’ denilmektedir. Ayrıca "Maden sahası Etibank’tan tüm hak ve vecibeleri ile devir alınması ve eski tarihli ruhsat olması sebebiyle ÇED kapsam dışıdır" iddiası öne sürülmektedir.

Firma, sahanın ETİ BANK’a ait ve 50 yıldır aktif olduğunu ve kendisinin bunu devraldığını söylese de, firmaların isim ve ortak değişiklikleri bir yana bıraksak bile; IV. Grup maden ruhsatı izin tarihi 14.03.2017 olduğunu görüyoruz.  Maden adı diaspordur. Ancak, bu IV. Değil V. gruptur. Ruhsat yetmez. Sertifika gerekir. ÇED gerekir. ÇED yönetmeliği 7 Șubat 1993 tarihinde, 21489 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Şirket bu söylemi ile maden ruhsatı alındığı tarihte ÇED yönetmeliği olmadığını kendisi itiraf etmektedir.

Açıklamada, “…Yukarıda bahsi geçen 13 adet zuhurdan köylere, yerleşim alanlarına ve zeytinliklere yakın olan çoğu, kanunen hakkımız olmasına rağmen, yöre halkına rahatsızlık vermemek adına Milenyum Madencilik tarafından işletilmemektedir…’’ denilmektedir.

Oysa Madencilik şirketinin bu açıklamayı yapmasının üzerinden iki gün geçmeden patlayıcılar kullanarak faaliyetlerine devam etmiştir. Şirket eğer yöre halkını rahatsız etmek istemiyorsa; dağlarımızdan, ormanlarımızdan, zeytinliklerimizden ellerini çekmelidir.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun benzer bir durumda aldığı kararda; ‘’Zeytinlik sahalarında, bu sahalara 3 kilometre mesafe içinde, gerekli tedbirler alınmış olsa bile zeytinyağı fabrikaları ve küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri hariç, kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran ya da sayılan olumsuz sonuçlara yol açma ihtimali bulunan tesisler yapılamaz ve işletilemez.” ifadesi kesin hüküm ve emsal niteliğindedir. Yani işletmenin etrafında bulunan yaklaşık 28,3 km2 bölgedeki tek bir zeytinlik alanın zarar görmesi hukuken kabul edilemez.

Şirket, "15 Temmuz darbe girişimi sonrası dönemde madencilik faaliyetleri için izin almak kat be kat zorlaşmış, denetlemeler sıkılaştırılmış ve şirketimiz ancak bir buçuk yılda izin alabilmiştir" demektedir. Denetlemelerin ne sıklıkta yapıldığı, çevreye zararının denetlenip denetlenmediği gibi soruların ilgili kurumlar ve Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yanıtlanmasını bekliyoruz.

Endemik türde ağaç kesmediğini söyleyen firma, endemik türdeki orkidelerin, endemik canlı türlerinin yaşam alanlarını katlettiğinin farkında olmalıdır. Bölgedeki endemik yapıya ilişkin çalışma, Haziran 2015’te Muğla Orman Bölge Müdürlüğü ile Ege Ormancılık Araştırma Enstitüsü işbirliğinde ‘’Muğla Orman Bölge Müdürlüğü Sınırları İçindeki Endemik/Nadir Bitki türlerinin ve Habitatlarının Belirlenmesi Projesi’’ kapsamında yapılmış olup gerekli bilgiler ilgili kurumlardan edinilebilir.

17 Eylül 2015 tarihinde, halktv.com.tr isimli haber sitesinde yayınlanan habere göre; firmanın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün 28.11.2013 tarihinde Milas 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne yazdığı yazıya göre Boksit üretme ruhsatı ve Boksit üretmek için işletme ruhsatı olduğu ancak işletme izni henüz düzenlenmemiş ve mücevher sanayinde kullanılan değerli maden üretme hakkının olmadığı haberleştirilmiştir.

Şirketin diyor ki: ‘’Yüzlerce insana ve esnafa iş kapısı olan Milenyum Madencilik için insan ve doğa her zaman öncelik olmuştur. Dolaysıyla firmamızdan veya ilgili kurumlardan hiçbir şekilde bilgi alınmadan, tamamıyla yanlış ve eksik bilgilerle bilinçli olarak firmamıza zarar verme amaçlı başlatılan ve yöremizde huzursuzluk yaratan bu kampanyanın biran önce son bulmasını diliyoruz’’

 

23 Mayıs 2016 tarihli günaydınmilas.com sitesinde yer verilen habere göre, söz konusu şirketin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü ekiplerince incelenmesi sonucunda bazı beyanların gerçeğe aykırı yapıldığı yönünde görüş bildirildiği, görüş doğrultunda şirketin eski galerilerinin faaliyetlerinin sonlandırılmasına karar verildiği ve karar üzerine şirketin bölgede yürüttüğü eski galerilerdeki maden çıkarma faaliyetleri askıya alındığı bilgisi paylaşılmıştır. Bizi yalancılıkla itham edenlerin yalan beyanda bulundukları ve bundan dolayı yaptırıma uğradıklarını halkımıza bildirmek görevimizdir.

Şirket "Çalışmamıza izin verilen alanlarda arkeolojik ya da doğal sit bulunmamaktadır" diyor.

Bu bölge, turizm, birinci derece doğal ve tabiat sit alanları ile çevrili bir yerdir. Maden zuhuru var denen yerde, Pidasa Antik kendi kalıntıları var. Ilbıra dağında,  Pidasa antik kentini koruyan o dönemden kalan Cert Osman Kalesi, Bafa'da Kadıkalesi ve birçok gözetleme kulesi var.

Açıklamada mevcut madencilik faaliyeti ve yan çalışmaları ile ülke tanıtımına pozitif etki edilerek, turizme katkıda bulunulduğu iddia edilmektedir. Ancak, şirketin faaliyet gösterdiği coğrafya neredeyse tamamen turizmin ciddi potansiyel olarak öne çıktığı Kapıkırı havzası ve Bafa Gölü havzasını içerisinde barındırmaktadır. Bu bölgeyi yok ederek turizmi canlandıracağı iddiasında bulunmak çocuk kandırmaya benzemektedir. Bu bölge tümü ile ekoturizm ve agroturizm uygulamaları açısından dünyanın tüm madenlerinden çok daha ciddi bir rezerv olarak önümüzde durmaktadır. Soruyoruz: Parmaklara gerdanlara takacakılacak ışıldaklı taşların çıkarıldığı tahrip edilmiş coğrafya ile mi turizme katkı yapılacak yoksa bu güzel doğa korunarak mı?

Yazının bir yerinde ’tüm Muğla ve ülkemiz topraklarının tamamı madencilik faaliyetleri amacıyla ruhsatlandırılmış vaziyettedir’’  deniyor. Bu ifadeye göre ne Muğla’da ne de Türkiye’nin başka bir yerinde tarım, turizm, ormancılık, balıkçılık gibi faaliyetlerde bulunabileceğiz. Soruyoruz: Bölgemizin kaderini maden şirketlerinin belirlemesi kabul edilebilir mi?

Bizleri huzur bozucular olarak niteleyen  şirket şu temennileri dile getirerek açıklamayı bitiriyor:

"Yerel medyanın her konuda doğru bilgileri almadan halkı galeyana getirebilecek yazılar kaleme almamalı, Türk Milletinin Vekilleri, Belediye Başkanları ve çeşitli kamu görevlileri bu tip negatif kampanyaları başlatan şahısların gerçek niyetlerini soruşturmadan ve ilgili bütün tarafları dinleyerek doğru verilere ulaşmadan hareket etmemelidir."
Biz doğamızı, çevremizi, ağaçlarımızı, hayvanlarımızı, insanlarımızı bunlara bilinçli olarak zarar verenlerden korumak isteyenleriz. Aramızda Türk milletinin vekilleri, belediye başkanları, mahalle muhtarları, kamu görevlileri, basın mensupları, doğa ve çevre koruyucuları ve de tüm Türkiye'nin yurtsever halkının desteklediği yerel halkımız var. Konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz. Bir karış vatan toprağının, bir tek ağacın ve tek bir canlının zarar görmemesi için çabaladığımızı herkese bildirmekten gurur duyuyoruz.

Anayasanın 56. maddesinde, herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. BM İnsan hakları beyannamesi 3. maddesi de aynen şöyle demektedir: Madde 3 -Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır.

 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 1. maddesinde; Kanunun amacı; bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamak olarak kabul edilmiştir.

Yine bu yasanın 3. maddesinde, çevrenin korunması, çevrenin bozulmasının önlenmesi ve kirliliğin giderilmesi alanlarındaki her türlü faaliyette; bakanlık ve yerel yönetimlerin, gerekli hallerde meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapacakları, çevre politikalarının oluşmasında katılım hakkının esas olduğu ve bakanlık ve yerel yönetimlerin; meslek odaları, birlikler, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların çevre hakkını kullanacakları katılım ortamını  yaratmakla yükümlü oldukları düzenlemelerine yer verilmiştir.

BM İnsan hakları beyannamesinin 8. Maddesi, "Herkesin anayasa yada yasayla tanınmış temel haklarını çiğneyen eylemlere karşı yetkili ulusal mahkemeler eliyle etkin bir yargı yoluna başvurma hakkı vardır." demektedir.
Bu bölgede yaşayan bizler, sadece kendimiz için değil ülkemiz için, gelecek nesiller için bu ormanları korumaya çalışıyoruz.

Şu anda, anayasaya, yasalara ve insan hakları beyannamesine dayanarak tüm haklarımızı kullanmaya başladık.

İmza kampanyamız sürüyor. Tüm köyleri, mahalleleri, siteleri ziyaret edip fikir alışverişinde bulunacağız. Basın yayın yoluyla tüm ülkemizi halkımızı durumdan haberdar edip desteklerini istemeye devam edeceğiz.
Bakanlıklara, yetkililere ve ilgililere dilekçe yazarak, sorular soruyoruz. Beklediğimiz yanıtlar var. Yeni gelişmelerin değerlendirmesini yapıyoruz.

Ancak acil olarak, ağaç kesimini durdurmak için kesimi yapan Muğla Orman Bölge Müdürlüğü ve Milas Orman İşletme Şefliğine karşı YÜRÜTMEYİ DURDURMA İSTEMLİ DAVA AÇIYORUZ.

Kamuoyunun bilgisine arz ederiz. 

 

 

Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık
siteacilis