Paralel
İktidar, yakınları ve yandaşları ile birlikte hep bir ağızdan "Paralel Devlet"ten yakınmaya başladı.
Paralel, sonsuza kadar birbiri ile kesişmeden ve çatışmadan sürgit devam eden doğruları ifade eder.
Böyle bakıldığında çok da doğru kullanılmış bir tanım gibi gelmiyor insana. Belki de, yapının kurduruluş amacından çıkıp, paralel kalmayı kabul etmemesinedir öfke.
Öyle de olsa, biz kastedilen yapının bizim yıllardır "f tipi" diye adlandırdığımız oluşum olduğunun farkındayız.
Bizi şaşırtan, bu yapının varlığı değil, bu yapıyı kurduranların yaptıklarının farkında değilmiş gibi yapmalarıdır.
Yoksa! Biz zaten her şeyin paralelinin varlığına yıllardır, öfkelensek de alışmıştık.
Şöyle ki;
Özel okullar devlet okullarının paraleliydi.
İmam Hatip Liseleri, kapatılmadan önceki genel liselerin paraleliydi. Aslı kapatıldı, paraleli kaldı.
TOKİ, imar yetkileri ile belediye meclislerinin paraleliydi.
Polis, uygulamaları ile yıllardır askerin paraleliydi.
Sayın Başbuğ, "Gölcükteki CD’yi oraya asker koydu" dediğine göre, koyanlar askerin içinde askerin paraleliydi.
Sayın başbakan, meclis kürsüsünde meclis başkanına dönüp "sen mi susturacaksın ben mi?" dediğinde meclis başkanının paraleliydi.
Sayın başbakan "benim valim, benim ….." dediğinde devletin paraleliydi.
Özel yetkili mahkemeler asıl mahkemelerin paraleliydi.
Yasama, mahkemelerin verdiği özelleştirmelerle ilgili bazı kararları uygulamama yetkisini yürütmeye verdiği gün anayasanın paraleliydi.
Paralelin başı devletin başına yazdığı gün, kendine göre devletin paraleliydi.
Daha sayalım mı?
İsterseniz devamını siz sayın. İnanın hiç zorlanmayacaksınız.
Söyleyin bana! Devletin içinde paralel yapıya şaşırmamak benim hakkım değil mi?
13.01.2014
0 
0 
0 
0 
0 
0 
