CHP önceki dönem Muğla Milletvekili Süleyman Girgin’le röportaj: “KİMİ TATLI PEŞİNDE, KİMİNİNSE TUZU YOK!”

• Sefalet Ücreti, Emeklinin Çilesi, • 2024 Yılı ve 2025 Yılında Omuz Omuza Mücadele…

CHP önceki dönem Muğla Milletvekili Süleyman Girgin’le röportaj:  “KİMİ TATLI PEŞİNDE, KİMİNİNSE TUZU YOK!”
  • 02 January 2025, Thursday 16:48

CHP önceki dönem Muğla Milletvekili Süleyman Girgin’le röportaj:

“KİMİ TATLI PEŞİNDE, KİMİNİNSE TUZU YOK!” 

• Sefalet Ücreti, Emeklinin Çilesi,

• 2024 Yılı ve 2025 Yılında Omuz Omuza Mücadele… 

CHP önceki dönem Muğla Milletvekili Süleyman Girgin’le, 2025’in ilk günlerinde bir röportaj yaptık. 2024 ve öncesini değerlendiren Girgin, 2025’in hem emekliler, hem de emekçi kitleler için ne anlama geleceğine dair görüşlerini aktardı.

Süleyman Girgin, sendikacılık yaptığı yıllarda, benim de gazeteyi yeni devraldığım 1991’li yıllarda, yine sendikacı olan Hüseyin Çöllüoğlu ile birlikte, oluşturduğumuz yazı kurulunda yer almış ve gazetemizde yazıları yayınlanmış bir işçi lideriydi. Milletvekili olduğu zaman ise, partisinin Meclis Grubunda önemli çalışmalara imza atmış, bütçe görüşmelerinde CHP adına görev almış ve önemli bir muhalefet odağı olmuş, önemli tecrübeler edinmiş bir siyasetçi olan Süleyman Girgin’le, eski Tariş Başkanı Abdülkadir Çetin Bey’in cenaze töreni için Milas’a geldiği gün bir röportaj yaptık. 2024’ün emekçi halk için ne anlama geldiğini ve 2025’in nelere gebe olduğunu sorduk.

Süleyman Girgin, röportaja şu mesajla başladı:

“Maden işçisi olarak TKİ’ye bağlı Milas Yeniköy İşletmesi’nde çalıştığım dönemde, 1986-1999 yılları arasında 13 yıl boyunca, Milas Önder Gazetesi'nde amatörce köşe yazarlığı yapmış, mürekkep kokusunu içine çekmiş ve ustalarımızdan çok şey öğrenmiş biri olarak, benim için adeta  okul olan Önder Gazete’mizin yanımda çok güzel bir yeri vardır.

Öncelikle 2024 ve 2025 yılını emekçiler ve emekliler açısından değerlendirilmesi noktasında fırsat verdiğiniz için teşekkür ederim. İktidar ifade ve basın özgürlüğüne nefes aldırmak istemiyor. Yağcılık serbest, bunun dışında ‘canımızı sıkanı istersek içeri atarız’ yasaları çıkarmak istiyor.

Gece gündüz demeden haber peşinde koşan, kamuoyuna en hızlı ve tarafsız biçimde haber ulaştırma telaşında olan, halkın sesi, kulağı ve gözü olan basın emekçilerine, emeklerinin hakkını aldıkları ve seslerinin kısılmaya çalışılmadığı bir yıl diliyorum.”

 ÜÇ KURUŞLA GEÇİNMEYE MAHKUM EDİLME YILI 

ÖNDER – İyi dilekleriniz için biz de teşekkür ederiz. 2024 yılının bir değerlendirmesiyle başlayalım isterseniz..

 S.GİRGİN - 2024 yılını işçisi, emekçisi, emeklisiyle umutsuzluğun pençesinde geride bırakıyoruz. Küçük bir azınlığın karşısında milyonlardan oluşan bu halk niçin mi umutsuz? Gelin birlikte bakalım:

Enflasyon, 2024 yılında da son derece yüksekti ve hayat, 2024 yılında yine çok pahalıydı.

12 aylık ortalama resmi enflasyon yüzde 60’ın üzerinde seyretmeye devam ederken; gerçek enflasyonu açıklamakla yükümlü olan TÜİK’in görevini bir kez daha bağımsız araştırma grupları üstlendi. ENAG’a göre, 12 aylık enflasyon oranı yüzde 87’ye tırmandı. TÜİK’in içinde mücevherin bile bulunduğu; karın doyurmayan enflasyon sepetiyle, zenginin enflasyonuyla yoksulunkini bir tutan hesaplamalarla çarşıdaki-pazardaki enflasyon arasında uçurum vardı. En düşük yüzde 20’lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 80’i aştı. Bir yılda, yüz liralık alışveriş sepetinin fiyatı 180 liraya çıkarken ücretler yerinde saydı!

Ücretler yerinde saydı demek de yanlış.! Çünkü adaletsiz vergi sistemi, ücret gelirleriyle hayatını sürdürmeye çalışan milyonların cebine her geçen ay bir önceki aydan daha az girmesine neden oldu. Toplam gelir vergisinin üçte ikisi emekçilerin cebinden çıkmaya devam etti. Yeniden bölüşüm politikalarının en önemli aracı olan vergi sistemi, yoksulun sofrasından zenginin kumbarasına kaynak aktarmak için kullanıldı. Bir ülke düşünün; alın teri dökenleri üç kuruşla geçinmeye mahkûm edenler, o üç kuruşu da vergiyle parça parça kesmeye devam etsin. Bir ülke düşünün ki; dolaysız vergilerle soyulan halk, boğazından geçen her lokma için bir de dolaylı vergi ödesin. İşte bu ülke 2024 yılının Türkiye’sidir.

GECELERİ YATAĞA AÇ GİRENLERİN ÜLKESİ

ÖNDER— Asgari ücretin belirlenmesinde sizce etkili olan nedir?

S.GİRGİN - Asgari ücret 2024 yılının 4. ayında açlık sınırının altına düştü. Bir başka deyişle, Nisan ayından itibaren tek asgari ücretle geçinen dört kişilik bir aile, yalnızca mutfak harcamalarını bile karşılayamadı. Asgari ücret, ortalama ücret oldu. Aileleriyle birlikte ülke nüfusunun yaklaşık yarısı asgari ücret ve civarında ücretlerle geçinmeye çalıştı.

Bir ülke düşünün ki; ülke nüfusunun yarısı, geceleri yatağa aç girsin! İşte bu ülke,2024 yılının Türkiye’sidir.

2025 yılı için ise Asgari ücretliye  açlık sınırı yeter dediler..

Ve, 4/A kapsamında asgari ücretle çalışan yaklaşık 8 Milyon işçiye sefalet ücretini “hayırlı olsun” diye duyurdular.

Sarayın bütçesi 2024 yılı için 12.3 Milyar TL idi.2025 yılı için 17 Milyar TL olacak. Yani bu sene Saray’ın kendine yaptığı zam nerdeyse %40 ama asgari ücretliye %30 olacak ve bu “hayırlı” olacak öyle mi?!

IMF açıktan enflasyonun altında artış talep etmişti öyle de oldu.

Sonuca kızmak yerine bu sonuca nasıl geldiğimizi tartışmadığımız, “ben mücadelenin neresindeyim” demediğimiz ve işçi sınıfı olarak örgütlü mücadeleyi örmediğimiz sürece asgari ücret ortalama işçi ücreti olmaya devam edecek..

SOSYAL ÇÜRÜME SUÇ ORANI ARTAR

ÖNDER—-Ekonomi politikalarının 2025  yılı açısından sonuçları nasıl olacak dersiniiz?

S.GİRGİN— Ekonomistlerin açıklamaları ve OECD’nin son raporuna göre, Türkiye ekonomisi uzun zaman sonrasında ilk kez dünya ekonomisinin ortalamasının altında büyüyecek. Söyle ki seneye dünyada ekonomik büyüme ortalamasının yüzde 3,3; buna karşılık Türkiye ekonomisinin 2025 yılı büyümesinin yüzde 2,6 olması bekleniyor.

Bunun anlamı İşsizlik ve yoksulluk artacak, bireysel borçlanma artacak, birikmiş borçların ödenmesi daha da zorlaşacak demektir. Bu durum mevcut sosyal çürümeyi daha da hızlandıracak ve ülkedeki mafyatik organize suç örgütleri, uyuşturucu satışları, iş ve kadın cinayetleri, finansal usulsüzlükler, yolsuzluklar ve suç oranları artmaya devam edecek demektir.

Bu durum ortada iken “dişimizi sıkalım” diyerek ve sabır isteyerek asgari ücrete sadece yüzde 30 artış yapan siyasal iktidar ülke nüfusunun yüzde 50’sini açlık ve yüzde 80’ini yoksulluk sınırının altında ücretlerle yaşamaya mahkûm etmeyi hedefliyor.

 İŞSİZ YURTTAŞLARIN YÜZDE 86.7’Sİ İŞSİZLİK SİGORTASINDAN YARARLANAMADI! 

ÖNDER – Bu dönemde işsizlik de büyük ölçüde arttı sanıyorum.. 

S.GİRGİN - Diğer yandan geniş tanımlı işsizlik oranları hızla arttı. İktidarın istihdam yaratmayan büyüme politikaları, yıllardır yüksek seyreden işsizlik oranlarının ana nedeniydi. Geçtiğimiz yıl, büyümenin yerini durgunluğa bırakması, yedek işgücü ordusuna 3,1 milyon yeni işsizin katılmasına neden oldu. Durumu daha da içler acısı hale getiren nedir biliyor musunuz? İşsiz yurttaşların yüzde 86,7’si, işsizlik sigortasından yararlanamadı! Bir ülke düşünün ki; işsiz yurttaşlara işsizlik dönemlerinde nefes alabilmeleri için belirli bir miktar gelir desteği sağlamak amacıyla kurulan bir fon, patronlara teşvik için kullanılsın! İşte bu ülke, 2024 yılının Türkiye’sidir.

  2024 YILININ 11 AYINDA EN AZ  1708 İŞÇİ İŞ CİNAYETLERİNE KURBAN GİTTİ.  

Geçtiğimiz yıl, bir yanda işsizlikle boğuşan milyonlar varken; diğer yanda asgari ücretlerle ve her gün ölümle burun buruna çalışan milyonlar vardı. Devletin tutması gereken istatistikleri İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi tutmaya devam etti. İSİG Meclisi’ne göre, 2024 yılının 11 ayında en az 1708 işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti! Sadece Kasım ayında hayatını kaybeden 164 işçiden yedisi çocuktu. 

Bir ülke düşünün ki;  siyanür sızıntısına karşın madenleri işletilmeye devam etsin. Bir ülke düşünün ki bu madende, Erzincan İliç’te meydana gelen toprak kayması sonucunda göçük altında kalan emekçilerin, cenazelerine dahi ulaşılamasın! Bir ülke düşünün ki Dünya Çocuk Hakları Günü’nde, 15 yaşında bir çocuk sıvacılık yaptığı inşaatın beşinci katında halatı kopan iskeleden düşerek iş cinayetine kurban gitsin! İşte bu ülke, 2024 yılının Türkiye’sidir!

 EMEKLİYE YAŞAMA HAKKI TANINMADI 

ÖNDER – Her halde en kötü durumda olanların başında da emekliler geliyor. Neredeyse asgari ücretin bile altında maaşlarla geçinmeye çalışıyor emekliler. Bu nasıl bir şeydir? 

S.GİRGİN - İşsizliğin, iş cinayetlerinin ülkesi Türkiye’de yıllarca alın teri dökmüş; bu ülkenin tüm değerlerini ilmek ilmek örmüş emekliler de 2024 yılı boyunca bir dilim ekmeğe muhtaç edildi. Emeklileri enflasyona ezdirmeyeceğiz söylemlerine sığınanlar tarafından milyonlarca emekliye bir kez daha ucuz ekmek kuyrukları işaret edildi. Emeklilere, “Açlık sınırının altındaki asgari ücretin yarısı kadar aylıklarınızla barının, giyinin, beslenin, faturalarınızı ve ilaç paralarınızı ödeyin!” dendi. İşin aslı, emeklilere “Bu ülke sizlerin omuzlarında kalkındı ancak bizler size yaşama hakkı dahi tanımıyoruz!” dediler.

 Bir Anne baba için en zor durum, evlatlarının eline bakmaktır.

Emekliye 12.500 lira maaşı reva görmek açıkça emekliyi evladının eline bakmaya zorlamaktır.Yoksullukla açıklanamaz,insan onuruyla oynamaktır.

Kısacası emeklilere bu yıl da cehennemi yaşattılar! Bir ülke düşünün ki; emekliler için en az harcama yapan ülkeler arasına adını yazdıranlar utanmadan, sıkılmadan 2024 yılını “Emekliler Yılı” ilan etsin! İşte 2024 yılının Türkiye’si !

 “BU YIL EMEKLİ OLMAZSAN EMEKLİ MAAŞINI DÜŞÜRECEĞİM” DENİLDİ 

2024 yılında emekliliği hak eden ancak yaşamak için çalışmaya devam etmek zorunda kalan yurttaşlarımızın da yakasını bırakmadılar. Sayın Işıkhan şöyle buyurdu: “Bu yıl emekli olmayıp emekliliği seneye bırakan SSK ve Bağ-Kur’lulara yüzde 30 daha az aylık bağlanacak. Emekliliği hak edenler 2024’te emekli olsun!” Peki ya emekliliği 2025 yılında hak edenler ne yapacak?

Mevcut iktidarın, 2008 yılında emekli aylıklarını düşürmek için hayata geçirdiği kanun nedeniyle, bu ülkede altı ay sonra emekli olmanın bedeli aylık yüzde 30’luk kayıptır!

 GREV ERTELEMELERİ İLE İŞÇİ HAKLARI GASP EDİLDİ

 Tüm bunlar, Türkiye’nin 2024 yılında da işçi hakları bakımından en kötü on ülkeden biri olmasına neden oldu. Türkiye, Bangladeş ile, Tunus ile, Guatemala ile birlikte işçilerin haklarının en çok ihlal edildiği ülkeler arasında yer aldı. Emekçilerin grev hakkı, toplu sözleşme hakkı, sendika kurma ve sendikaya üye olmak hakkı, toplanma ve ifade özgürlükleri gasp edilmeye devam etti. Sendikalaşma oranlarının yüzde 14’lerde seyrettiği Türkiye’de özel sektörde çalışan işçiler söz konusu olduğunda bu oran yüzde 7’lere düştü. İşçilerin grev hakkı hâlihazırda yasayla önemli ölçüde sınırlandırılmışken; yasal grevler de grev ertelemesi kararlarıyla engellenmeye devam etti. Bir ülke düşünün ki; 22 yıllık dönemde ertelenen grev sayısı 21; grev ertelemelerinden etkilenen işçi sayısı 197 bin olsun! Bu ülke, 2024 yılının Türkiye’sidir!

 AÇLIĞIN YERİNİ REFAH, SARAYIN YERİNİ HALKIN İKTİDARI YER ALACAKTIR!

 ÖNDER – Peki, 2025’e dair öngörülerin neler? Neler bekliyor ülkemizi..

 S. GİRGİN - Açıktır ki, 2025 yılı, tüm bu sorunların derinleşerek süreceği bir yıl olacak. Yoksulluk istisna olmaktan çıkmışken; halkımız bundan böyle derin yoksullukla boğuşacak. Sefalet milyonların yaşam koşullarını tanımlarken; halkımız genciyle yaşlısıyla, kadını ve erkeğiyle açlığın pençesine düşecek. Bizleri umut dolu günler beklemiyor. Zira otokratik yönetimlerin iktidarı altında halkın payına düşen yalnızca toplumsal yıkımdır. Demokrasiden uzaklaşıldığı ölçüde, sendikal haklar, ifade özgürlüğü, adil bölüşüm, toplumsal cinsiyet eşitliği, kamu refahı ve insan hakları da giderek uzaklaşılan hedefler haline gelecektir. Demokrasinin kırıntılarından bile söz edemediğimiz Türkiye’de yaşanacak olan da budur.

 Ancak işçi sınıfına topyekûn saldırıya geçenlere bir çift sözümüz de olacak!

Bu halk, eşitliğin, adaletin, barışın, emek ve demokrasinin yarınlarınla yürümekten asla vazgeçmemiştir. 2025 yılında da işçisi, emekçisi, emeklisi hep birlikte, omuz omuza mücadele etmeye devam edecektir.

Açlığın yerini refah, ölümün yerini yaşam, otokrasinin yerini domokrasi, sarayın yerini halkın iktidarı alıncaya kadar bu mücadele devam edecek ve etmeli de..

Umutsuz bir bekleyişle değil; ısrarlı bir mücadele ile kazanacağımız güzel günlerin yakın olduğuna inanıyor; Eşit, özgür, adaletli bir dünya ve ülke için ayağa kalkıldığı yeni bir yıl diliyorum…

HABERE AİT RESİMLER

Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık