CHP’li heyetten mücadeleye destek mesajı
Akbelen Ormanı'nı yok edecek kömür madeni genişlemesine karşı mücadele eden İkizköylüler, Pazartesi günü sabah jandarma ve kesim ekiplerinin baskınıyla uyanmış, gün içinde çevrecilere jandarma ekipleri biber gazı ile müdahale etmişti. Köylülere destek için Akbelen'e gelen CHP'li heyet Milas İlçe Başkanlığı binasında basın açıklaması yaptı.
Çarşamba günü 13:30’da Milas İlçe Başkanlığı’nda yapılan basın açıklamasına CHP Genel Başkan Yardımcısı Semra Dinçer, CHP İstanbul Milletvekili Gökhan Zeybek, CHP Muğla Milletvekilleri Cumhur Uzun, Gizem Özcan ve Süreyya Öneş Derici, eski milletvekilleri Suat Özcan, Burak Erbay, Fevzi Topuz, İl Başkanı Hüseyin Erol, Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, İlçe Başkanı Tüze Çetinkaya, Marmaris İlçe Başkanı Zekican Balcı, belediye meclis üyeleri ve partililer katıldı.
İlk günden beri alanda destek veren CHP Muğla milletvekilleri Cumhur Uzun, Gizem Özcan ve Süreyya Öneş Derici’nin ağaçların kesildiği bölgeye geçişi jandarma tarafından engellenmişti. Direnişin üçüncü gününde ise sadece CHP’li milletvekilleri ile Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat’ın kesim alanına geçmesine izin verildi.
Akbelen’de yapılan kesimin hukuksuz olduğunu, sonuna kadar mücadeleye destek olacaklarını söyleyen CHP’li heyet, yaşadıkları olayları ve süreci değerlendirdiler.
"UMARIZ BU YANLIŞTAN BİR AN ÖNCE DÖNÜLÜR"
İlk açıklamayı CHP Milas İlçe Başkanı Tüze Çetinkaya yaparken, daha sonra söz alan CHP Muğla İl Başkanı Hüseyin Erol, “Akbelen ormanları için verilen mücadelenin başından beri bu sürecin içerisindeyiz. Hukuksuz şekilde bu ikinci müdahale. Oradaki vatandaşımızın sesi olmak için, onlarla birlikte o müdahalenin içerisindeydik. Anayasamız ormanlarımızı koruyor, hukuki süreç neticelenmemiş olmasına rağmen ivedi bir şekilde apar topar ormanlar kesilmeye başlandı. İki gündür bu kesim devam ediyor. Tüm Muğla halkımızın da canı acıyor. Yürütmenin durdurulması istemli bir dava açıldı. Ayrıca Muğla Barosu ağaç kesimi ile suç duyurusunda bulundu. Valilik, kolluk kuvvetleri vasıtasıyla çok sıkı tedbirler almış durumda. Alanda bulunan vatandaşlarıma gıda maddesi ve su götürmek için, içinde vekillerimizin de bulunduğu aracı maalesef alan içerisine almadılar. Bu kadar sıkı tedbirleri keşke 2 sene önce orman yangınlarında Milas’ta, Köyceğiz’de Menteşe’de almış olsalardı. Bugün yangında ormanlarımızı korumak için mücadele eden insanlarımızı Akbelen Ormanı’na sokmuyorlar. Umarız bu yanlıştan bir an önce dönülür. Biz bu yanlıştan dönülmesi için burada Akbelen ormanında mücadele vermeye devam edeceğiz” dedi.
"KESİM YAPILAN ALANDA MANZARA İÇLER ACISIYDI"
“Akbelen’de yaşanan doğa katliamına karşı çıkmak için buradayız” diyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Semra Dinçer, “İlk günden beri sabah 05:45’teki müdahalenin hemen ardından saat 06:00 itibariyle telefonlarımız çaldı. İl ve ilçe başkanları ile milletvekillerimiz vatandaşlarımızın yanındalardı. 3 gündür ciddi bir mücadele veriyorlar. Biber gazı yediler. vatandaşımızın önüne geçtiler, onlara gelecek her darbe bize gelsin dediler” dedi.
Milletvekili Dinçer açıklamasına şöyle devam etti;
“Bugün çok büyük bir mücadele vererek, büyük zorluklarla alana intikal etmeye çalışan Bodrum Belediye Başkanımız vardı. Çünkü Bodrum’dan gelen vatandaşlarımızı çevirmeler sonucu alana sokmadılar. Akbelen Ormanı’na ulaşmak için 1-2 km yol yürümek zorunda kaldılar. Zaten Milas Belediye Başkanımız her daim yanımızdaydı. Vali Bey’in izni ile 3 milletvekili ve Milas Belediye Başkanımızla kesim yapılan alana gittiğimizde manzara içler acısıydı. Hiç acımadan o ağaçlar katlediliyordu. Peşi sıra ağaçlar devriliyor ve alan tamamen tıraşlanmak üzere. Acımak diye bişey yok. Bir katliam, bir facia var. İki senedir süren de bir onurlu direniş var. Biz bu direnişin yanında olduğumuzu göstermek, aynı zamanda bu doğa katliamına karşı çıkmak için buradayız. Genel Başkanımızın da belirttiği gibi köylü kadınlarımızın ata toprağına, suyuna, ormanına sahip çıkmasının yanındayız.
Burada 740 dönüm arazi katlediliyor. Buradan elde edecekleri rezerv süresi 4 yıl. Bu 4 yıl elde edecekleri para ve rant için 400 yıllık ağaçları yok sayıyorlar. Bugün dünya iklim krizi nedeniyle kömürden vazgeçmişken, bunlar kömür için ağaç katlediyorlar. Birçok ülke sel felaketleri, heyelan, yangınlar nedeniyle ormanları çoğaltmak için çabalarken, ormanı korumakla yükümlü olan devlet anayasanın 169. Maddesini yerine getirmeyerek, ormanı katlediyor. Bu bir anayasal suçtur. Yaşanan doğa olayları gösteriyor ki yeter artık benimle uğraştığınız diyor ama kar ve rant uğruna gözü doymaz birilerinin cepleri doysun diye birilerine peşkeş çekiliyor. Çocuklarımızın yarınları ve gelecekleri çalınıyor. Ülkemizin akciğerleri katlediliyor. Ne için, iktidarın bir avuç grubu memnun etmesi için. Başka Akbelenlere maruz kalmamak adına burada olacağız. Bunlar birilerinin ceplerini doldurmak için her yeri Akbelen yapabilirler. Biz CHP olarak hem hukuki süreci takip ediyoruz, hem de burada direnen vatandaşların yanında olacağız. Haklı mücadelemizin sonunda da kazanan biz olacağız.”
"SARAY, MUĞLA HALKINI CEZALANDIRIYOR"
CHP İstanbul Milletvekili Gökhan Zeybek, “3 yıl önce de Akbelen’e gelmiştim. Neden bugün Akbelen ormanları kesiliyor? Çünkü, enerji maliyetleri çok yükseldi. İthal ettiğimiz petrol ürünlerine devletin ödediği rakamlar yükselince, sürekli olarak fosil yakıtlarla üretilen enerjinin azaltılması konusunda çalışma yapan iktidar, bir anda tekrar geleneksel yöntemlere döndü ve termik santrallerinde kapasite arttırma ve buna ilişkin de düşük kalorili linyitin çıkarılması konusunda bir çabanın içerisine girdi. Buradaki firma, Türkiye’nin kamu kaynaklarını soyan beşli çeteden bir tanesi. Sırtını saraya dayamış her istediğini yaptırma gücüne sahip. Yeni seçilen İçişleri Bakanı’na buradan sesleniyorum; sayın bakan buranın valisinin kimden yana olduğunu biliyoruz. Buranın valisinin halktan yana olan hiçbir projenin yanında olmadığını biliyoruz. Buraya müfettişlerinizi gönderiniz. Sarayın yanlış enformasyonunu engelleyiz. Bu tür büyük ölçekli ekonomik kararların arkasında sarayın ve beşli çetenin çıkarlarının egemen olduğu apaçık ortadadır. Burası Türkiye’nin turizm destinasyonun da en önemli üç bölgesinde bir tanesi. Bu bölgeye gelen insanlar deniz, tarih, arkeolojik kalıntı, doğa ve bu bölgenin Türkmen, Yörük yaşamını da görmek için geliyorlar. Siz buranın Labranda suyunun doğal kaynaklarına hücum ediyorsunuz. Milas sahil şeridi olarak en fazla olan ilçelerin başında geliyor. Buranın orman yangınları ile birlikte orman varlıklarının birçoğunu kaybettiğini ve bunun yerine gelmesi için çok uzun zaman alacağını bilirken, son derece önemli bir ormanımız ağaçlar kesilerek beşli çeteye teslim edilmek isteniyor. Burada sadece ağaca saldırı yapılmıyor. Saldırı bizim 1000 yıllık geçmişimize yapılan bir saldırıdır. Akbelen’de verilen haklı mücadeleyi sonuna kadar destekliyoruz. Buradan elde edilecek rezervler bu termik santrallerinin birkaç yıllık bir ihtiyacını karşılayabilir. Bu termik santrallerin daha baştan bu bölgeye yapılması yanlıştı. Bu termik santraller her geçen gün, daha derinde, daha ulaşılması güç ve daha çok doğa tahribatı yapacaktır. Bu da bütün doğanın tahrip edilmesi demektir. Muğla halkı genel seçimlerde tercihini yapmış, saray rejimine ve buradaki işbirlikçilerine dur diyecek kararlılığı göstermiştir. Ama belli ki sarayın da Muğla halkını cezalandırma girişimi devam ediyor” dedi.
"LÜTFEN BU SORULARIMIZA CEVAP VERİN"
CHP Muğla Milletvekili Süreyya Öneş Derici, “Şunu soruyoruz; neyin karşılığında havamız ve suyumuz satılıyor. Devletin görevi nedir? Devletin görevi vatandaşını ve vatandaşın çıkarlarını korumaktır. Milletin seçtiği vekiller olarak çok uzun süreler sonunda bölgeye girebildik. Sadece biz vekillerin kesilen ağaçları görebilmemize izin verdiler. Vatandaşına bu kadar kör ve sağır olan bir hükümet olarak daha ne kadar devam etmeyi düşünüyorsunuz? Yerel seçimlerde bunu karşılığını göreceğinizi görmüyor musunuz? Geleceğimizi yok ederken ne planlıyorsunuz. Lütfen bu sorularımıza cevap verin” dedi.
"YÜZDE 68 ORMAN VARLIĞI OLAN MUĞLA’DA YÜZDE 60’INDA MADEN ARAMA RUHSATI VAR"
CHP Muğla Milletvekili Gizem Özcan, “Muğla’nın yüzde 68 orman varlığı var. Yüzde 68 orman varlığı olan Muğla’da yüzde 60’ında maden arama ruhsatı var. Bu mevcut iktidar eliyle yapıldı. Muğla Türkiye’nin gözbebeği, buranın yüzde 60’ına maden arama ruhsatı veremezsiniz. Yine Akbelen’de de 740 dönümlük bir alan maden sahası olarak açılmaya çalışılıyor. Bunun enerji için yapıldığını söylüyorlar. İki santralde üretilen enerji 1100 megavat. Bu da Türkiye genelinde üretilen elektrik enerjisinin sadece yüzde 1’lik bir kısmını oluşturuyor. Yani yüzde bir ihtiyaç için bugün 400 yıllık kızılçam ormanları ve zeytinlik alanlar katlediliyor. Köylüler topraklarından vatanlarından koparılıyor. Bu hukuksuzluğa dur demenin vakti geldi ve geçiyor. Köylü kadınlarımızın gözyaşları ile bu mücadeleyi tüm Türkiye’ye yayarak, büyütmekte kararlıyız” dedi.
ENERJİ İNSAN İÇİNDİR. İNSANA RAĞMEN ENERJİ ÜRETİLMEZ
CHP Muğla Milletvekili Cumhur Uzun, “Buluşmalarımız iktidarın yeni bir yolsuzluğu ve kötülüğü üzerine oldu. Bu mesele 4 yıldır devam eden bir mesela ama 2 yıldır fiilen alanda nöbeti tutulan bir mesele. Bu santrallerin doğalgazla çalıştırılabilir bir hale getirilmesi için 2 yıl çok yeterli bir süreydi. İktidar bundan özellikle kaçındı. Bu enerjinin temiz yakıtla elde edilmesi çok mümkün. Bundan kaçınarak mevcut fosil yakıtlarla enerji üretmeye devam etmek, iktidarın ön görüşsüz enerji politikalarının sonucudur. Bugün harekete geçilmesinin sebebi yine iktidarın seçimden bu yana akaryakıta yüzde 85 oranında zam yapmış olmasından kaynaklanıyor. Çünkü buradaki hassasiyetler nedeniyle Soma’dan getirilen kömürle çalışmaya devam ediliyordu. Akaryakıta yapılan zamlardan sonra taşıma kömürden elde edilecek enerjinin hiçbir iktisadi değeri kalmadı. İnsan yaşamına bile iktisadi bir iktidarla yönetildiğimiz için bunu anlamak mümkün. Güç ve polis zoruyla kömür çıkartılmaya tekrar hızla başlandı. Buradaki direnç ve ormana olan duyarlılık asla sona ermeyecektir. Bu insanlar her kafasını çevirdiğinde alanın nasıl oyulduğunu ve boş çukurlar haline getirildiğini görüyorlar. Bu direncin gerçek anlamını algılayıp, enerji ihtiyacını temiz çevre ve yakıtlardan elde etme politikası olmalıdır. Bu iktidarın ödevidir. Paris anlaşması ile atmış olduğu imza nedeniyle buradaki salınımları azaltmak durumundadır. Enerji insan içindir. İnsana rağmen enerji üretilmez.” Dedi.
"SU ARZINDA PROBLEM VAR"
Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, “Akbelen bir orman meselesi değil. Akbelen bir yaşam mücadelesi. Ne kadar mücadele de yürütseniz iktidarın karşısında her şey boş. Onlar için bir kıymeti yok. Biz Bodrum’dan yola çıktık çok demokratik bir hakkımızı kullanmak için baktık ki girişteki kontrolü çıkışa koymuşlar. Yani biz bir terörist, bir mülteci gibi, suçluymuşuz gibi bir muameleye tabi tutulduk. Ancak 3-4 saatte Bodrum’dan Akbelen’e ulaştık. Yarım saatlik yolu 3-4 saatte tamamlayabildik. Kesilen bölgeyi göremedim. Biz 2021’de Bodrum ve Milas’ta 17 hektar orman alanı kaybettik. Çok az bir orman varlığımız kalmış. Burada insanların arıları var, ormandan geçinen insanlarımız var. Herşeyi yok ediyorsunuz. İnsanları oradan taşınmaya mecbur ediyorsunuz. Üreten değil, tüketen insanlar istiyorsunuz.
Son günlerde büyük bir su krizi ile karşı karşıyayız. Bu doğal kaynakların yok olmasından da kaynaklanıyor. Su arzında problem var. 3 tane termik santralin kullandığı içme suyu, toplam Muğla’nın bir yıllık kullanma suyuna bedel. Onlar soğutma için kullanıyorlar, biz yaşam hakkımız için kullanıyoruz. Bu su problemi önümüzdeki yıllarda artarak devam edecek. Tahrip edilen alanın 50 bin hektar olduğu düşünülüyor. Oraya kurulacak bir güneş tarlası ile şu anda üretilen enerjinin üç katı üretilebiliyor. Bu ısrarın nedeni buraya yatırım yapmış firmaların koydukları parayı geri kazanma hırsları” dedi.
"MUĞLA’NIN BİR MADEN HARİTASI VAR, DENİZ MAVİ, MUĞLA DA MAVİ"
Son olarak konuşan Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat ise; “Akbelen direnişi Karacahisar ve İkizköy halklarının haklarını koruma adına başlatılmış olduğu bir direniştir. Bu doğa tahribatı devam ettiği sürece ben de bu işin mağdurlarından birisi olacağım. Çünkü benim de Karacahisar’da arazilerim, zeytinliklerim var. Bu direniş başlamadan önce İkizköylüler ve Karacahisarlı vatandaşlara arazilerini devretmeme ve uzlaşmaya yanaşmama konusunda belediyemiz ve ilçe örgütümüz olarak toplantılar yaptık. İşin başından beri biz bu süreci takip ediyoruz. Vekillerimiz ile birlikte kesim yapılan bölgeye çıkma ve inceleme imkanım oldu. Muğla’nın bir maden haritası var. Ruhsat olan yerler maviyle gösterilmiş, harita masmavi. Deniz mavi, Muğla da mavi. Bu üzerinde düşünülmesi gereken ve tekrar gözden geçirilmesi gereken bir enerji politikası. Milas çok ciddi olarak bir jeotermik tehdit altında. Bu konuda Milas’ın 17-18 yerine ruhsat verilmiş durumda. Aydın’dan bunun örneklerini yaşıyoruz. Nerdeyse Aydın’da incir bitmek üzere. Bizim de aynı şekilde böyle bir tehditle karşı karşıya olduğumuzu belirtiyoruz. Sadece bunlar değil; başka noktalarda da kültürel ve doğal değerlerimizi tehdit eden durumlar var. Beypınarı ormanlarını boksit madenlerine feda etmek için ruhsat verildi. CHP ilçe örgütü, belediye, bölgenin muhtarı ve vatandaşlar olarak açtığımız davaları kazandık. Şu anda Milas’ın akciğeri olan Beypınar’ını kurtarmış durumdayız. Fakat yüzde 60 bir maden arama durumu ile karşı karşıya olduğumuz için daha başka yerlerde bu tür tehditlerle yine karşı karşıya olacağız. Kıyıkışlacık’a liman yapılmak isteniyor. Bizim bir tane parke koymamıza izin vermeyen anıtlar kurulu, turizm bölgesine, sit bölgesine büyük tırların gireceği, madenlerin yükleneceği büyük bir liman yapmaya çalışıyor. Buna karşı da direniyoruz. Belediye meclisinde 4 ittifak partimizin temsilcileri ile beraber, oybirliği ile bu talanlara her zaman karşı durmaktadır. Genel Başkan Yardımcımızın gelmesi ile buradaki duyarlılığın artırılması konusunda büyük bir avantaj sağlanmıştır” dedi.