“Daha çok özgürlük, daha çok demokrasi!”

ÖNDER Haber - CHP Muğla Milletvekili Prof

“Daha çok özgürlük, daha çok demokrasi!”
  • 15 February 2014, Saturday 8:08
ÖNDER Haber - CHP Muğla Milletvekili Prof. Dr. Nurettin Demir, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Parlamenter Asamblesi kış dönemi toplantısına konuşmacı olarak katıldı. 13 Şubat Perşembe günü Viyana’da başlayan ve 2 gün süren AGİT toplantısı, radikalizm ve aşırılık ile yabancı düşmanlığıyla mücadele gündemiyle toplandı.   Muğla Milletvekili Prof. Demir, toplantıda yaptığı konuşmaya, CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın ülkeden çıkışı yasaklandığı için toplantıya katılamadığına dikkat çekerek başladı ve "Cezaevinden salıverilmiş olmasına rağmen mahkeme halâ yurtdışına çıkmasına izin vermiyor. Haberal’ın bu durumu bile Türkiye’nin ne kadar demokratik bir ülke olduğunu göstermektedir. Size selamlarını getirdim" dedikten sonra, özetle şöyle sürdürdü: "Bugün, Türkiye’de iktidarı eleştiren, onunla aynı düşünmeyen ve onun yaşam kalıplarına uymayan hemen herkes potansiyel tehdit olarak görülmektedir. Düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında kitap yazan, haber yapan, eyleme giden, onları savunan, hükümeti eleştiren herkes fişlenmekte, sabaha karşı düzenlenen operasyonlarla gözaltına alınmakta, tutuklanıp cezaevlerine gönderilmektedir. Bu bağlamda 2014 Türkiye’sinde hukukun üstünlüğünden ve temel insan haklarından söz edebilmek mümkün değildir. Çalışmalarımız kapsamında tutsak hastalar, sendikacılar, avukatlar, gazeteciler, öğrenciler, askerler, bilim insanları ve milletvekilleri ile görüşmeler yaptık. Onların adalet çığlıklarını, Tutuklu Milletvekilleri Raporu, Hasta Mahpuslar Raporu ve Tutuklu Gazeteciler Raporu başlıklarıyla 3 ayrı rapor haline getirip kamuoyu ile paylaştık..." Sözlerini, Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’nin 16. Maddesinde, "Hakların güvence altında olmadığı, kuvvetler ayrılığının bulunmadığı ülkelerde anayasa yoktur" dendiğini ve bu anlamda, Türkiye’de anayasal güvencelerden ve özgürlüklerden söz edilemeyeceğini, ülkemizde özgürlüklerin güvence altında değil askıda olduğunu, insanların adil yargılanma haklarının yok sayıldığını ve bu hakkın görmezden gelindiğini belirterek; "Hakların korunması ve uygulanması konusunda her türlü hukuki güvence keyfi ve siyasi olarak adım adım ortadan kaldırılmaktadır. Sahte delillerle insanlar itibarsızlaştırılmaktadır. Halkın özgür iradesi ile seçilmiş olan milletvekilleri ise "örgüt yöneticisi" olmakla itham edilmiş ve "kaçma şüphesi" olduğu düşüncesiyle uzun süre cezaevlerinde tutulmuştur. Bizler, halkımızın özgür iradesiyle seçilmiş milletvekillerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bulunmamasının ve cezaevlerinde tutsak edilmiş olmasının yarattığı büyük eksiklik duygusunu hep hissettik. Salıverilen tutuklu milletvekilleri Mehmet Haberal, Mustafa Balbay, Kemal Aktaş, İbrahim Ayhan, Selma Irmak, Faysal Sarıyıldız ve Gülser Yıldırım ile de bu demokrasi ayıbı giderilememiştir. Çünkü bugün, içeride halâ bir milletvekili bulunmaktadır: Sayın Engin Alan. Bunun yanında halkı temsil yetkileri kullandırılmayan milletvekilleri ve Milletvekilliği düşürülen Hatip Dicle’nin durumu da Türkiye demokrasisinin içine girmiş olduğu çıkmazı gözler önüne sermektedir. Ayrıca Türkiye’de adil yargılanma hakkı ağır bir şekilde ihlal edilmektedir. Ergenekon, Balyoz, Oda Tv, Gezi davaları bu sürecin önemli örnekleridir. Gezi sürecinde Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Ahmet Atakan, Medeni Yıldırım, Abdullah Cömert, Hasan Ferit Gedik olmak üzere 7 gencimiz polis şiddeti sonucunda ve devlet tarafından korunan kişilerce öldürüldü. Bu gençlerin öldürülmeleriyle ilgili yürütülen soruşturmalarda ve yargılamalarda da ağır hak ihlalleri yapılmaktadır. Türkiye’de yargılama faaliyeti, yargı görünümü altında faşist operasyonlara dönüşmüştür. Kovuşturma ve duruşmalar katilleri aklama ve gerçeği karartma faaliyetine dönüştürülmüştür. Dünyanın neresinde olursanız olun çifte standart uygulamalar demokrasileri yozlaştırır. Düzgün işleyen bir adalet sisteminde mahkemeler iki bölümden oluşur: Savcılık ve savunma. Ancak, Türkiye’de savunmanın konuşma hakkı yok, hâkimlerin ve yargıçların çoğu hükümetin etkisi altındadır. Kanımca kalıcı çözüm, daha çok özgürlük ve daha çok demokrasidir. Buradan tüm dünya kamuoyunu ve uluslararası hukuk kurumlarını Türkiye’de yaşanan bu hukuksuzluklara karşı dayanışmaya çağırıyor, bu yararlı konferansı düzenleyenlere ve katılımcılarına teşekkür ediyorum" dedi.
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık