‘Dil Bayramı kutlu olsun’

ÖNDER Haber - Muğla Barosu Başkanlığı’ndan, 26 Eylül Dil Bayramı ile ilgili bir ‘kutlama mesajı’ yayınlandı

‘Dil Bayramı kutlu olsun’
  • 28 September 2013, Saturday 7:10
ÖNDER Haber - Muğla Barosu Başkanlığı’ndan, 26 Eylül Dil Bayramı ile ilgili bir ‘kutlama mesajı’ yayınlandı. Yunus Emre’nin, "Sözünü bilen kişinin, yüzünü ak ede bir söz; / Sözünü pişir diyenin, işini sağ ede bir söz. / Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı; / Söz ola ağulu aşı, bal ile yağ ede bir söz. / Kişi bile söz demini, demeye sözün kemini; / Bu cihan cehennemini, düzelte bir güzel söz" dizeleriyle başlayan, Baro Başkanı Av. Mustafa İlker Gürkan imzalı ve ‘26 Eylül Dil Bayramının 81. Yılı Kutlu Olsun’ başlıklı mesaj şöyle.. Bir kez daha "Ortak dilimiz Türkçeye saygı" Bilindiği gibi; İstanbul’da Dolmabahçe Sarayında toplanan Birinci Türk Dil Kurultayının açılış günü olan 26 Eylül (1932), Dil Bayramı olarak kutlanmaktadır. 81 yıllık geçmişe rağmen, dilimizi yozlaştırma eğilimlerinin ve saygısızlığın, bu gün her zamankinden daha ileri gittiğini görmekten büyük üzüntü duyuyoruz. Renkler bile ad değiştiriyor. Bin yıllık "Çingene pembesi", "Fuşya" oluyor, "Gökkuşağı Kahvesi", "Rainbow Cafe" oluyor, Yazıhanelerimiz önce büro sonra ofis oldular. Dükkanların, işyerlerinin adları, tabelaları yabancı dillerin sözcükleriyle dolu… Ancak Türkçe bütün bu olumsuzluklara; "kor’a kor" bir direnişle karşı koyuyor. "Türkçe karşıtlığı" her dönemde "işbirlikçiliğin" ve "gericiliğin" turnusol kağıdı olmuştur. "Küreselci aydınlardan" "Tanzimat münevverlerine" ve "Etno-politik dayatmacılardan" "Arapçı entelektüellere" dek uzanan çevrelerin, dilimizi yozlaştırma çabaları karşısında Anadolu direnmekte ve üretmektedir. Dil, bir ulusu var eden en önemli unsurlardan biridir. Ortak Vatan-Ortak Kültür-Ortak ekonomik Pazar-Tarihsel bakımdan ortak bir istikrarlı geçmiş…Ve ortak bir dil. Burada üzerinde durulması gereken kavram, "ortak" kavramıdır… Anasından öğrendiği-Atasından gördüğü değil… "Ortak" olandır. Herkesin farklı anadili olabilir ama ortak bir anlaşma dili olmadan milletleşme gerçekleşemez. Türkiye’de o dil Türkçedir. Millet olmak başkadır "kabileler topluluğu" olmak başkadır. Günlük ilişkilerde, ekonomide, bilimde, sanatta, ülke yönetiminde, kitle iletişim araçlarında ve mesleğimizi uygularken Türkçenin kullanımı yaşamsal önemdedir. Adalet/Hukuk içinde böyle: Konfiçyusun deyişiyle ".. Dil kusurlu olursa, sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılamazsa, yapılması gereken şeyler iyi yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılamazsa, töre ve kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa şaşkınlık içine düşen halk, ne yapacağını, işin nereye varacağını bilemez. İşte bunun içindir ki, hiçbir şey dil kadar önemli değildir." Yazdığımız dilekçeleri ve yaptığımız konuşmaları anlaşılır kılan ortak dilimizdir. Türkçedir. Türkçenin eğitim dili olması ile hiçbir çocuk geri kalmaz. Türkçe; anadillerimiz arasında gelişmişlik düzeyi, yetenekleri ve yaygınlığı ile hangi anadili konuşursa konuşsun her yurttaşı çağdaş uygarlık düzeyine taşıyacak biricik dildir. Türkçe bilmeyen çocuk -ki az sayıdadır- bir yılda öğrenir ve yaşıtlarına yetişir.. Ama Türkçe’den başka bir dille eğitim gördü mü -bu ülkede- ilkokul 2. sınıftan bir adım ileri gidemez. Türkçeden başka hangi dilde; eğitimin temeli olan kavramsal bilgilenmenin oluşturulmuş olduğunu söyleyebiliriz? "Anadilde örgün-temel eğitim" tartışmalarının olduğu…. Herkes için kutsal ve saygın olan anadil üzerinden etno-politik dayatmalar yapıldığı bu günlerde tutumumuz açıktır. Tıpkı  Ayyıldızlı Bayrağımız gibi "Türkçemiz Ortak Ses Bayrağımızdır". Bütün yurttaşlarımızın ortak çıkarları ve aklın ortak yolu adına: Bir kez daha;  "Ortak dilimiz Türkçeye saygı". (26.09.2013)
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık