Gerçeğin çıplaklığı!

Fikret ÇOBAN Dershane savaşının sadece eğitim meselesi olmadığı, iktidar ile cemaat arasındaki fikir ayrılıklarından da kaynaklanmadığı ortaya çıktı

Gerçeğin çıplaklığı!
  • 31 December 2013, Tuesday 7:49
Fikret ÇOBAN Dershane savaşının sadece eğitim meselesi olmadığı, iktidar ile cemaat arasındaki fikir ayrılıklarından da kaynaklanmadığı ortaya çıktı. ‘Dershaneler kapatılsın mı kapatılmasın mı’ tartışmasıyla başlayıp devlet içi bürokrasinin savaşına dönüşen yeni Türkiye tablosunu nasıl bir devlet işleyişi içinde olduğumuzu göstermesi bakımından ele alırsak, gerçeği daha iyi görme şansımız var. Yapacağımız iş, gözlüğümüzün camını parlatmak, her şeyi görür hale getirmek. Bu tartışmaların birinin tarafı olup kalmak ağlara yakalanmış balık misali bir durumdur ki; esas kötü olan budur. İktidar ve cemaat tarafının istediği budur: İnsanları kendi ağlarına takıp bloke etmek. Burdan kurtulup, üzerimize atılan ağları yırtıp kendimiz olarak ufkumuzu açarsak, önümüzde henüz el sürülmemiş bir gelecek var, hayatımızın bundan sonraki geleceği, herkesin olması gereken gelecek, kollarını açmış bizi bekliyor ! Akp ile cemaat arasındaki kardeşlik hukukundan savaş hukukuna nasıl gelindi? Akp iktidara geldiğinde mevcut kadroları milli görüş kökenliydi. Bu kadroların ideolojik, politik yanları güçlüydü fakat devleti döndürecek, çevirecek, işletecek eğitim ve teknolojik donanımlardan eksikti, Cemaat ise başbakanın da söylemiyle 1978'li yıllardan beri tüm yatırımını ticaret ve eğitim üzerine yapmıştı. Dolaysıyla nitelikli ve donanımlı kadrolara sahipti, İyi öğrencileri bulup çıkarmak onları okutmak, desteklemek ve devletin önemli görevlerine getirmek cemaatin önemli göreviydi. Zamanla devletin kritik noktalarına ulaşarak devlet içinde müthiş bir bürokratik iktidar kurdular. İşte akp iktidarı da kendisine yakın gördüğü bu kesimle aralarında bir kardeşlik hukuku oluşturdu ve cemaat kadrolarını devletin en üst noktalarına taşıdı. Özellikle ordu-darbe ve ''ulusalcı güçleri'' geriletmek için açılan balyoz, ergenekon gibi davalarda cemaatin yargı ve emniyet içindeki kadrolarından faydalandı. Tabii bu durum iktidarın önünün açılmasını sağladı, Başbakan Erdoğan'ın liderliğini güçlendirdi, seçmeni gözünde pekiştirdi. Cemaat da bu gücü sayesinde diğer iktidara yakın gruplara göre hızla yükseldi, güç biriktirmesi yaptı. Her ne kadar işin görünen yüzü dershaneler gibi gözükse de öyle olmadığını biliyoruz artık. Asıl çatışma siyasi ve ekonomik boyutta. İktidarın paylaşımı noktasında. Her güç belli bir noktadan sonra iktidarı ister. İktidar da bunu paylaşmak istemez. Siyaset sosyolojisinin genel tesbiti böyledir. Sonuç olarak bugün dünyanın bir çok ülkesinde büyük kararlar, ki büyük kararlar her zaman bir tertib işidir, uluslararası güç odakları, şirket yöneticileri, para örgütleri tarafından alınmaktadır. Böyle olunca da demokrasinin görünen yapısı meclisler devre dışı bırakılıyor, boşluk doldurma işlevi görüyor. Bu yeni süreçte bizim yapmamız gereken bilgilenmek, ''bir fikir sahibi olmak'' için bilgilenmek. Geniş zamanlı biriktirmek, ikna edici bir donanıma sahip olduktan sonra, suda ilerler gibi halkın arasına girip, gerçeği sadece gerçeği söylemek. Çünkü esas örgütleyici olan, gerçeğin kendisidir. Ortaya çıkan bu kirli ilişkilerin üzerinden giderek sistemi çözmek; sistemin çöküşüne-çözülmesine yardımcı olmak, her bireyin yapabileceği bir iş bu. "Maskelerimizi çıkarıp atarsak, kendimiz olur insana açılırsak; kısaca kendi karşımıza çıkmak yürekliliğini gösterirsek, gerçekten düşünmeye ve yaşamaya başlayabiliriz yeniden. Bizi kurtaracak olan, gerçeğin çıplaklığı ve saflığı! Ama orada o açılmış yalnızlık içinde kendimizi açma umudu var'' O. Paz ... ''Özgürlük, insanın sırtında taşıdığı yüktür, o yükü taşıdığın oranda özgürsün" Sartre. 2014 yılında özgürlük yükünü taşıyanların çoğalması dileğiyle, yeni yılınız kutlu olsun.
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık