Fikret ÇOBAN
Bu ülkede herkesin kendine göre bir demokrasi anlayışı var, olmayan ise, ‘oturmuş bir demokrasi’, ‘oturmuş bir hukuk sistemi’dir.
Bütün mesele budur.
Ülkemizin halini, demokrasimizin trajı-komik halini, 2001 Şubat krizi sonrası Bekir Çoşkun'dan okuduğum bir yazıdan yola çıkarak biraz mizah diliyle anlatalım.
Aylığını senin benim gibi bordro üzerinden alan ve henüz ödenirken aylıklarından kesilen ve zenginlerin ya kaçırdıkları ya da bir yolunu bulup vermedikleri paranın adı: Vergi.
İşte, böyle böyle, yoksulların çoluk-çocuklarının rızkından kesilen bu vergilerin toplandığı yer: Hazine...
Yol-su-okul olarak geri dönecek yalanıyla hazinede toplanan paraları iyi-kötü kullanmak için kurulan anayasal örgütlere verilen ad: Siyasi parti..
Bu partilerin başına geçip iyi-kötü idare edenlere de: Lider deniyor.
Peki ya vergilerin toplandığı hazinenin kullanım hakkını ele geçirmek için yapılan yarışa, gürültüye patırtıya, itiş-kakışlara, söylenen doğrulara ve yalanlara verilen ad? Siyaset...
Yapılan bu siyaset sonucu hazineye ele geçiren tarafa: iktidar ...
"Bu sefer de kaçırdık, nasıl olsa bunlar yönetemez, bir yerde açık verirler, sıra bize de gelir" diyen tarafa da; muhalefet deniyor.
İşte, şimdi geleceğimiz yer çok fena bize benziyor.
Milli iradenin onayıyla hazineyi ele geçiren taraf işin suyunu çıkartırsa, her şey ayan-beyan ortaya çıkarsa, devreye yine ne girer?
Milli irade ...
Tekrar halka, -son dönemde yaşananlardan fazlasıyla etkilenmiş bir ruh haliyle- "bu sefer malı kim götürsün" sorusu sorulursa, bunun adı ne olur?
Demokrasi, yani seçim.
Bu ‘ruh hali’ne bağlı olarak her seferinde, "yavvvv bunlar da hırsız çıktı, ne olacak bu memleketin hali" deyip zıplayıp duranlara verilen ad?
Halk...
Nazım'ın dizeleriyle söylersek:
Gemide güverte yolcusu
trende üçüncü mevki
şosede yayan
yirmisinde evlenip
kırkında ölen
Büyük insanlık...
yoksul, aç, işsiz olan
ama umudu olan büyük insanlık...
…
Bu ‘büyük insanlık’, verdiği vergilerin toplandığı hazinenin demokrasi denip denip de heba edilip durmasına, 30 Mart 2014'te, "artık yeter, söz büyük insanlığın" diyemez mi?
Halkımız ne eylerse güzel eyler deyip bekleyip göreceğiz.
Demlenmiş sözler-
Siyasetçilerin yalanlarına kanıp onların peşlerine takılmaktansa, yalnız kalmayı tercih ederim.
Mahatma Gandhi (1869-1948)