Hayvan Hakları Savunucuları Meydanlarda: “Yaşam Hakkı Pazarlık Konusu Değil”
Hayvan Hakları Birlik Hareketi tarafından 21 Eylül Pazartesi günü 81 ilde eşzamanlı yapılan basın açıklamalarından biri de Muğla Sınırsızlık Meydanı’nda gerçekleştirildi. Milas’tan hayvan hakları savunucularının da katıldığı ‘Türkiye’de bir utanç yaşanıyor!’ başlıklı açıklamada, mevcut yasaların uygulanmaması ve yeni düzenlemelerin sokak hayvanlarının yaşam hakkını tehdit etmesi protesto edildi.
Yapılan vasın açıklaması şu şekilde;
“Türkiye’de bir utanç yaşanıyor!
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu yıllardır uygulanmazken, 7527 sayılı düzenleme ile sokak hayvanları için daha da vahim sonuçlar doğuracak adımlar atıldı. Bakanlıkların yayımladığı genelgeler ve belediyelerin uygulamaları, sahada hayvanların yaşam hakkını ciddi biçimde tehdit ediyor.
Başta İçişleri Bakanlığı ve Tarım ve Orman Bakanlığı olmak üzere, ilgili tüm kurumlar; bu ülkenin sokaklarını sessizleştiren, barınak adı altında insani koşullardan yoksun alanlarda binlerce hayvanın yaşamını yitirmesine sebep olan yanlış uygulamaların sorumluluğunu taşımaktadır. Bu tablo, toplum vicdanında derin yaralar açmaktadır.
Ama sadece iktidar değil; muhalefet partileri de bu utancın ortağıdır! Dün meydanlarda “Bu yasayı uygulamayacağız” diye söz verenler, bugün aynı uygulamaları hayata geçiriyor. Halkı aldatan, sözünü tutmayan, hayvanların yaşam hakkı üzerinden siyaset yapan tüm partileri açıkça kınıyoruz.
Biz buradan haykırıyoruz:
İktidarın ve muhalefetin bu yanlış politikalarına boyun eğmeyeceğiz!
Binlerce hayvanın yaşam hakkını yok eden uygulamalara “dur” diyeceğiz!
Bu ülkenin meydanlarında, sokaklarında, barınaklarında yankılanan tek bir ses var: Hayvanların yaşam hakkı pazarlık konusu yapılamaz!
Hiçbir bakanlık, hiçbir parti, hiçbir genelge hukukun üstünde değildir. Bizler, yaşam hakkını savunanlar, hayvanların sesi olan yurttaşlar olarak bu utancı tarihe not düşüyoruz: Katliamı durdurun!
İçişleri Bakanlığına Soruyoruz:
Kanun açıkça diyor ki:
Belediyeler ve özel idareler bakımevi kurmak zorunda.
Bakımevlerinde kısırlaştırılan hayvanlar doğal yaşam alanlarında bakılacak.
Ama genelgelerle ve talimatlarla;
Yasalarda yeri olmayan “ara toplama istasyonları” uyduruldu.
“Yer çevirin, hayvanları doldurun” anlayışı belediyelere yol gösterdi.
Açık alanlarda barınaksız, korumasız bırakılan hayvanlar donarak, güneş altında kavrularak öldü.
Bu tabloya seyirci kalındı. Valilikler ve kaymakamlıklar, kanun tanımaz belediyelerin bu uygulamalarını başarı gibi sunar hale geldi.
Sayın Bakan, “Kanun kanundur” dediniz. Ama kanunun hayvanların lehine olan maddeleri görmezden gelinirken, sadece hayvanların aleyhine sonuç doğuran hükümler işletildi. Belediyelerin %70’inden fazlasında hâlâ bakımevi yokken, hayvanlara uzatılan bir lokma ekmek bile engelleniyor.
Bu mudur kanunu uygulatmak? Bu mudur hukuk devleti?
Tarım ve Orman Bakanlığına Sesleniyoruz:
Kanunda, bakımevi ve doğal yaşam alanlarının hangi koşullarda kurulacağı hükme bağlanmışken; yıllardır masa başında kalındı, denetimler yapılmadı. Şimdi ise belediyelerin kuralsız alanlarını “bakamazsanız öldürün” anlayışıyla fiilen onaylıyorsunuz.
Hayvan haklarını korumakla yükümlü bir bakanlığın, yaşam hakkını güvenceye almak yerine yanlış uygulamalara göz yumması kabul edilemez.
TBMM’ye Sesleniyoruz:
AK Parti, MHP, CHP, İYİ Parti ve tüm milletvekillerine soruyoruz:
Çıkardığınız veya onay verdiğiniz bu kanunlarla binlerce hayvan acı çekiyor, yaşam hakkı elinden alınıyor. Bu tabloya seyirci kalmak vicdani midir?
TBMM’de Hayvan Hakları Komisyonu derhal toplanmalı, 7527 sayılı kanun revize edilmeli, esas çözüm olan kısırlaştırma, aşılama ve yerinde yaşatma politikaları ivedilikle uygulanmalıdır.
Çağrımız
20 yıldır görevini yapmayan belediyelerin ve sorumluluklarını yerine getirmeyen kurumların ihmali yüzünden bugün sokaklarda gördüğümüz her hayvan, bu yanlış politikaların bir sonucudur.
Bizler biliyoruz: Çözüm toplamak değil, kısırlaştırmak ve yerinde yaşatmaktır.
Bizler hatırlatıyoruz: Yaşam hakkı kutsaldır ve pazarlık konusu yapılamaz.
Bizler talep ediyoruz: Katliam gibi insanları derinden yaralayan uygulamalar derhal son bulmalıdır.
Sokaklarımızda sosyal hayatımızı paylaştığımız köpeklerimizi sizlere vermeyeceğiz, sokakta direnmeye devam edeceğiz, kaç kedi köpek evlat edinip evimizde kaç hayvan bakacağımıza sizin karar vermenizi kabul etmeyeceğiz, anayasal haklarımızı biliyoruz, yaşam hakkının kutsallığı savunuyoruz. Mücadelemizde geri adım atmayacağız! Yılmayacağız, korkmayacağız ve itaat etmeyeceğiz!”
0
0
0
0
0
0


