İKTİDAR GÜCÜYLE BAŞKAN OLMAYA ÇALIŞMAK..

İKTİDAR GÜCÜYLE BAŞKAN OLMAYA ÇALIŞMAK..
  • 20 February 2019, Wednesday 9:41

Pire gibi sıçrayanlardan bahsederken, Milas’tan Barış Saylak örneğini atlamak elbetteki imkansız.

Barış Saylak, sadece CHP’li değil, CHP’nin solundan geldiğini iddia eden kişiliğiyle tanınırdı. Ancak, benim bildiğim 28 senelik siyasi hayatında, Belediye’de veteriner hekim olarak çalışmaktan başka, aktif bir siyaset çabasıyla tanınmaz. O daha çok sutre arkasında durarak, buna da ‘memur’ olmasını gerekçe göstererek, sadece seçim dönemlerinde biraz öne çıkardı. Daha önceki dönemlerde, henüz sırasının gelmediğini düşünüyor olacaktı ki, daha çok, iki abisinin il genel meclisi ve Belediye Meclisi’ne seçilmesi sırasındaki kulis faaliyetleriyle bilinir. Öne çıkmaya çalışması, son dönemlere tekabül eder.

Kendisi de bir dönem belediye başkan yardımcısı olarak görev de yapmıştı. Sonra, Hürol Önder döneminde, yeniden mezbahadaki görevine dönmüştü.

CHP’nin de, son zamanlarda, seçim yerine genel merkezden atama yöntemini çok sık kullanması, parti içindeki pek çok kişiyi rahatsız ediyordu. Barış Saylak da rahatsız olmuştur. O, artık sıranın kendisine geldiğini düşünüyordu. Bu nedenle, geçen dönem, Muhammet Tokat’ın karşısında aday da olmuştu. Ekibini kurarak çalışmıştı.  O dönem de, AKP Barış Saylak’a ‘bizim adayımız ol’ demişti; ancak o zaman bunu göze alamamıştı. Hatta neden Kabul etmediğini belirtmek için, “Köklü bir CHP’li olarak bu tekliflere teşekkür ettim. Ben CHP’li doğdum ve öyle de öleceğim” demişti.

Bu dönem ise, CHP Belediye Başkanlığı’na 3 aday adayı vardı. Muhammet Tokat, Enver Tuna ve Ahmet Çevikkol. Ancak Barış Saylak aday adayı da olmamıştı. Muhtemelen yine adayın merkez yoklaması ise genel merkezce belirleneceği biliniyordu. O, bu dönem, belli ki, ‘CHP’li öleceğim’ sözünü unutmuş, AKP’nin teklifini kabul etmişti. Daha yılbaşı öncesinde AKP’nin adayı olarak boy göstermeye başladı.

İlginç olan, o dönemden bu yana, AKP’nin Belediye Başkan adayı olduğu bilinmesine karşın, bilbordlardaki afişlerinde ve el ilanlarında, ne AKP’nin logosunu kullanıyordu, ne de AKP’nin adayı olduğunu yazıyordu. Sanki bağımsız bir Belediye Başkanı gibi algılanmasını istiyordu. Çünkü bunca yıllık CHP’linin, şimdi AKP’den aday olmasını kimsenin kabul etmeyeceğini, çok eleştiri alacağını biliyordu.

Kuşkusuz, onunla birlikte hareket eden bir grup olacaktır. Yakın çevresindeki bazı kimseler ve Muhammet Tokat’a, siyasi duruşu dışında kin besleyenler, Barış’a oy verebilir. Ama, bundan önceki dönemde Barış Saylak’la birlikte hareket eden kadroların çoğunun, AKP’den aday olma kararı sonrası kendisine büyük tepki göstererek ayrıldığını herkes biliyor.

Hatta, Barış Saylak’ın AKP’nin adayı olması, şu ya da bu nedenle Muhammet Tokat’a muhalefet eden pek çok kişi ve kesimin, Muhammet Tokat’ın etrafında kenetlenmesine neden oldu. Hepsi de, AKP’nin adayı olarak Barış Saylak’ın kazanmasına karşı mücadeleye, eskisinden de kararlı bir şekilde sarıldı.

HER TARAFTAN YAPMACIKLIK AKIYOR..

Barış Saylak, sosyal medya üzerinden peş peşe bazı videolar yayınlıyor. Bunlardan birinde, İasos’daki senato alanında, bir röportaj sahnesi var. Barış Saylak koltuğa kurulmuş, gerinmiş. Bir hanım soru soruyor. O da cevap veriyor. Ama öyle şişinerek cevaplar veriyor ki, baştan aşağı bir kurmaca olduğu açıkça sırıtıyor. Sanki aşırı güvenli, kendinden emin bir eda var.. Her taraftan yapmacıklık akıyor. Hani, ciddi bir tiyatro sahneleniyor gibi, ama komediye dönüşmüş halde..

Bakan Pakdemirli geliyor, Süt Birliği’nin marketini ziyaret ederken, Barış Saylak yine en öne geçiyor. Sanki Bakan arkadaşı ve kendisi için gelmiş.. Elini Bakan’ın omzuna atmalar, tokalaşırken bakanın elini bırakmayarak göğüs hizasına çekerek, sanki arkadaşıyla konuşurmuş gibi pozlar vermeler..

Esnaf ve pazar ziyaretlerinde de hep aynı aşırı sıcak davranış hareketleri.. Kucaklaşmalar, elleri bırakmamalar …

Sonra, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’la yaptığı bir telefon görüşmesi kaydı var. Bunu kendisi mi kurguladı, ya da birisi yaptığı kaydı ondan habersiz mi sosyal medyada paylaştı, bilemeyiz. Ama, Barış Saylak’ın ne yapmak istediğini ve nasıl bir muamele ile karşı karşıya olduğunu çok iyi anlatıyor. Sosyal medyada da “trend-topik” oluverdi bir anda.. Herkes, bu ibretlik videoyu seyredip, “CHP’li doğdum ve öyle öleceğim” diyen birinin düştüğü içler acısı hal karşısında tepki gösteriyor.

Videoda Cumhurbaşkanı Erdoğan, önce bir fırça ile başlıyor. “Bilgisayarının köşesinde hâlâ CHP amblemi duruyor” diyor. İtiraz ediyor Saylak, ama Erdoğan dinlemiyor, “Onu ordan kaldır. Senin AKP adayı değil, CHP’nin adayı olduğunu zannederler” diyor. Sonra, Cumhurbaşkanı ile konuşurken, sanki kırk yıllık arkadaşıymış gibi, gevrek bir kahkaha atıyor ve devam ediyor Barış Saylak.. Cumhurbaşkanına, “sizden tek bir ricam var. 5 yatırımcı bakanımızı göndermenizi istiyorum Milas’a” diyor. Erdoğan, seçim döneminde bakanların çalışmalara gelemeyeceğini belirterek, kendisi Muğla’ya geldiğinde, büyük ilçelerden biri olarak Milas’a gelmeye çalışacağını belirtiyor. Bu kez, illa Turizm Bakanı’nın gelmesini, yarım kalan Hekatomnos alanıyla ilgili tarih vermesini istiyor. Sonra, ‘elinizi öpmeye gelmek istiyorum’ diyor. Erdoğan ‘sen annenin babanın elini öp’ diyor. Sonra, Barış Saylak, “reisimm” diyor, grup toplantısına gelmek istiyorum diyor,  vb…

                        *                      *                      *

Bu videonun ülke çapında yaygınlaşması sonrası, Gazeteci Merdan Yanardağ, “Bu adama seçim kaybettirmek, bu ülkedeki bütün onurlu insanların, bütün namuslu Milaslıların boynunun borcudur” diye yazmış..

Ergenekon ve Balyoz davalarının ünlü avukatı Celal Ülgen, videoyu izledikten sonra tepki olarak, tweeter hesabından, bütün masraflarını da kendisinin karşılayacağını belirterek, “1 günlüğüne Milas’a gideceğim ve sokak sokak dolaşarak CHP’nin adayının kazanması için çalışacağım” demiş..

Hürriyet’te Ahmet Hakan ise dünkü yazısına “Milas’ın ilkesizini takdimimdir’ başlığını atmış ve videodan çeşitli kesitler aktarmış. Sonra da şöyle devam etmiş ve bitirmiş:

“Cumhurbaşkanı Erdoğana “Reisim! Reisim!” falan diye sesleniyor, sonra da alaycı gülücükler fırlatıyor etrafa…

Öyle vıcık vıcık bir tabasbus (yaltaklık, yaltaklanma), öyle hunharca bir yaranma çabası ki… En başta muhatabı aşırı derecede rahatsız oluyor.

Ak Parti yönetimi, her haliyle ‘Ben AK Parti’ye çıkar için geldim’ diye bas bas bağıran bu ilkesizin adaylığını son anda iptal etse de..

Bunun şahsında..

Tüm ilkesizlere şöyle güzel bir Osmanlı şamarı atılmış olsa…”

                        *                      *                      *

Barış Saylak, neredeyse bütün söylemlerinde, iktidar partisine sırtını dayayarak ve onlardan Milas’a dair çeşitli yatırım sözleri alarak, belediye başkanlığını kazanmak istiyor, öyle davranıyor. Kendisi Belediye Başkanı olursa AKP iktidarının Milas’ı ‘tıkanıklıktan’ kurtaracağını, Milas’a para ve hizmet akacağını ihsas ederek ve bazen açıkça söyleyerek, oy istiyor.

Muhammet Tokat’ın geçen gün söylediği gibi, gerçekten Milas’ta Zübük filmi yeniden çekiliyor gibi. Siyasetin bu kadar yozlaşmasının halk farkında değil mi? Ahmet Hakan bile çileden çıkmış ve neler söylemiş!..

Aslında, herkes her şeyin farkında!..

Farkında olmayan tek kişi, ya gerçekten safça inandığından, ya da bu saatten sonra inanması gerektiğini düşündüğünden, Barış Saylak olsa gerek!..

 

Beğendim 4 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık