İKTİDAR YENİ ‘GEZİ’DEN KORKUYOR!.. “Zulüm ile abad olanın akıbeti berbad olur”.

Son zamanlarda muhalif belediyelere ve sonra da siyasilere, gazetecilere ve hatta sanatçılara kadar uzanan gözaltına alma ve tutuklama olaylarındaki artış, dikkat çekiyor.
Üstelik bunların neredeyse hepsi, 10-12 yıl önceki telefon görüşmeleri vb. gibi saçma sapan nedenlerle yapılıyor. Bu ülkenin emniyet güçleri ve savcıları, 12 yıl önceki telefon görüşmelerinden haberdardılar da, neden şimdiye kadar bir şey yapmamışlar? 12 yıl sonra, şimdi bu telaş ne?
Erdoğan iktidarının, ülkeyi ekonomik olarak nasıl bir çıkmaza soktuğu, yüzlerce örneğiyle ortada. Artık yama kaldırmıyor.. Bu koşullarda, iktidarlarını sürdürebilmek için, CHP başta olmak üzere muhalefetin elindeki belediyeleri çalışamaz hale getirmek, halk nezdinde itibarsızlaştırmak gibi gözaltı, tutuklama, kayyum atama eylemlerini hızlandırdılar. Vatandaş da aptal değil, bütün bunların nasıl yalan yanlış iddialara dayandırıldığını görüyor.
Parlamento çalışmıyor, denetim mekanizması olan yargıyı darmadağın ettiler ve bu tür saldırıları yapacakları yerlere, tamamen kendi emirleriyle hareket eden hakim ve savcıları atayarak, istedikleri kararları, tutuklamaları, vb.’ni yapabiliyorlar.
İktidarın, Suriye konusundaki hamlelerinin ne kadar kof olduğu da tek tek gün yüzüne çıkıyor. Suriye, tam bir bataklık konumunda. Kimsenin yarın ne olacağını söyleyebilmesi mümkün değil. İktidarın ikinci Kürt açılımı denilebilecek son gayretlerinin, Aptullah Öcalan’ı mecliste konuşmaya davet etmeleri, vb.’nin de bu, dikkatleri ekonomik sorunlardan uzaklaştırmak çabası kapsamında olduğu ortada. Ordan da ciddi bir şey çıkmayacağı açık. Bu durumda, Erdoğan iktidarı, iyice diktatörce yöntemlere başvurarak, bir çıkış arayışı içinde.. Ve bu sırada en çok korktuğu şey de, vatandaşın tabandan gelen tepkisinin, tencerenin kapağını fırlatma noktasına gelmesi.. Yani, Gezi benzeri süreçlerin yeniden gündeme gelmesinden endişeliler.. Bu nedenle baskıyı, zoru iyice artırma, gözdağı verme, korkutarak susturma yoluna girmiş durumdalar.
Ülkemiz maalesef dizginlerinden boşalmış bir şekilde, nereye gittiği belli olmayan, karmaşık bir olaylar silsilesi içinde sürükleniyor.
Bu sürecin nasıl sonuçlanacağı, büyük ölçüde muhalefetin ne yapacağı noktasında düğümleniyor.
Ama büyük bir doğru var. O da, muhalefetin tavrı ne olursa olsun, tüm dünya tarihi göstermiştir ki, güneş balçıkla sıvanmaz..
“Zulüm ile abad olanın akıbeti berbad olur”.





