ÖNDER Haber -
Türkiye Kamu-Sen Muğla İl Temsilcisi ve Türk Eğitim-Sen Muğla Şube Başkanı Mürsel Özata, dün "Memur masada satılmıştır" başlıklı yazılı bir açıklama yaptı.
Açıklamasında "Malûm Konfederasyon ile hükümetin işbirliği" sonucunda kamu emekçilerinin "maça çıkmadan hükmen mağlup olduğu" değerlendirmesinde bulunan Özata, "Türkiye Kamu-Sen’in etkisinden ve gölgesinden korkanlar, Türkiye Kamu-Sen’den habersiz, memurları masada yalnız bırakmanın yollarını aramışlar ve sonunda bugün karşı karşıya kaldığımız tarihi hezimet ortaya çıkmıştır. Sonuçta hukukun ve ahlaki değerlerin ayaklar altına alındığı bir toplu sözleşme süreci, müzakere edilecek yüzlerce konuya, memurların çözüm bekleyen onlarca sorununa rağmen üstelik yasal süresinden tam 23 gün önce, bütün Türkiye’nin gözleri önünde oynanan bir çadır tiyatrosuyla son bulmuştur. Memurlara müjde olarak sunulan maaş artışı, 2014 yılının tamamı için net, yaklaşık olarak 123 TL’ye denk gelmektedir. Üstelik bu artış, bütün bir yıl boyunca geçerli olacak, memur 2014 yılında enflasyon yüksek çıksa dahi fark alamayacaktır. Bugün itibarı ile aile yardımı ve çocuk parası hariç ortalama memur maaşının 2001 TL olduğu düşünüldüğünde 2014 yılında memurlara reva görülen maaş zammının % 6 olduğu görülmektedir. 1 gün önce % 3+3 zam, meydanları işaret etmektedir diye kabadayılık yapanları, hangi güç ya da güçler aile yardımı da dahil edildiğinde ortalama % 5,2’ye denk gelen zamma imza atmaya ikna etmiştir?" dedi.
Açıklamasında daha sonra son açıklanan rakamlara göre yıllık enflasyonun % 8,8 olduğunu, buna rağmen % 6 maaş zammına imza atan Konfederasyon Başkanının ve Bakanın kameralar karşısına geçip toplu sözleşmede ‘tarihi başarı’dan söz etmesine, "yüzsüzlükten başka bir şey değildir" sözleriyle tepki gösteren Özata, açıklamasını şöyle sürdürdü..
"% 6’lık maaş artışına
‘evet’ denilmesi, memuru
masada satmaktır..
"İmzalanan toplu sözleşme, tam anlamıyla bir hezimettir. Biz Türkiye Kamu-Sen ve memurlar olarak 2014 yılının Ocak ayında geçerli olacak bir zam pazarlığının yangından mal kaçırır gibi alelacele sonlandırılmasını asla kabul etmiyoruz. Bu 23 gün içinde; Hizmet kollarının sorunları, Tüm ödemelerin emekli maaşına esas sayılması ve emekli ikramiyesindeki 30 yıllık sınırın kaldırılması, Yardımcı Hizmetler Sınıfına dâhil personelin Genel İdare Hizmetleri Sınıfına alınması ve ek gösterge sorunları,
Fazla mesailer, Ek dersler, Ek ödemeler, Görevde yükselme, Başta 4/C’liler olmak üzere kadroya geçirilmeyen personelin durumu, Sağlık çalışanlarının ve döner sermayeli kurumlarda çalışanların sorunları, Vergi dilimlerindeki adaletsizlik, KİT çalışanlarının sorunları, Uzmanların sorunları gibi yüzlerce konu gündeme getirilip, tartışılıp, karara bağlanabilecekken, daha 3. oturumun sonunda % 6’lık maaş artışına ‘evet’ denilmesi, memuru masada satmaktır.
Bu sözleşmeyle memurun umutlarını 2016 yılına kadar söndürenler, 20 milyon kişinin de ahını almışlardır. Kaldı ki, 2015 yılı için imza altına alınan % 3+% 3’lük artış, hangi gerçek sendikanın ve gerçek sendikacının kabul edebileceği bir maaş artışıdır?
Anlaşılan odur ki, memurlarımıza hiçbir yeni kazanım sağlamayan bu anlaşmaya karşı çıkmamızdan endişe edilmiş ve kapalı kapılar ardında yürütülen pazarlıklarda, Türkiye Kamu-Sen masadan uzak tutulmak istenmiştir.
Bugüne kadar memurları enflasyona ezdirmediğini iddia eden Hükümet ve tarihi başarıdan söz edenler, böyle bir garabeti hangi gerekçeyle açıklayabilirler?
Toplu sözleşme heyetinden, masadan kaçırılarak, köşe bucak saklanıp imzalanan bir toplu sözleşmenin hukuka uygunluğu da tartışmalıdır.
Bizler biliyoruz ki, hukuka aykırı bir şekilde, toplu sözleşme masasının üyelerinden kaçırılan bu anlaşma yoluyla memurlarımız aldatılmıştır.
Asıl acı olan ise, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının da Türkiye Kamu-Sen’i masadan uzak tutmak amacıyla oynanan bu oyunun bir parçası olmasıdır.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Bakanı sıfatıyla tüm vatandaşlara, kurum ve kuruluşlara ve tüm sivil toplum örgütlerine eşit mesafede durmak zorunda olan bir kimsenin, herkesin bakanı olmak yerine bir kesimin bakanı olmaya soyunması yakışık almamıştır.
Sayın Faruk Çelik, kanunların ülkemizdeki tüm vatandaşlara eşit ve adil uygulanması için Meclis’te yemin etmiştir. Ettiği yemine sadık kalmayarak, gizli pazarlıklara taraf olarak, Kanunlara aykırı bir tutum içine girmesi tüm memurlarımızı derinden yaralamıştır.
Memurlarımız, Faruk Çelik’in tarafsızlığına olan güvenini kaybetmiştir."
"Faruk Çelik’i bütün
vatandaşların Bakanı
olmaya davet ediyoruz..
Türkiye Kamu-Sen Muğla İl Temsilcisi Mürsel Özata, açıklamasının son bölümünde Bakan Çelik’e, "7 Ağustos günü Memur-Sen ile, Türkiye Kamu-Sen’den gizlenmesi gerekecek hangi pazarlıkları yürüttünüz? Türkiye Kamu-Sen’in duymaması, bilmemesi gereken hangi konuları tartıştınız?" diye sordu ve sözlerini şöyle tamamladı..
"Gizli kapaklı pazarlıkları, kapalı kapılar ardındaki anlaşmaları ve 4688 sayılı Kanuna aykırı bu uygulamalarla memurları perişan edenleri kamuoyunun takdirine sunuyoruz.
Türkiye Kamu-Sen olarak, memurlar aleyhine yürütülen bu gizli pazarlığı, bu kirli oyunu protesto ediyor; memurlarımızı, emeklilerimizi aldatmaya yeltenenleri ve milyonlarca çalışanı masada satanları şiddetle ve nefretle kınıyoruz.
Bu toplu sözleşme, sendikacılık tarihine kara bir leke olarak geçmiştir.
Bütün memurlar ve emekliler, bu kara lekenin mimarlarını asla unutmayacak ve mutlak surette bu rezaletin hesabını soracaktır.
Her şeye "Evet" demeyi alışkanlık haline getirip, pazarlık etmeden toplu sözleşmeyi bitiren sendikaları bir kez daha kınarken, Faruk Çelik’i de ayrımcı davranışlardan vazgeçmeye ve yalnızca bir kesimin değil, bütün sendikaların, bütün çalışanların ve bütün vatandaşların Bakanı olmaya davet ediyoruz."