Milas’ta Madımak Anması
2 Temmuz 1993’te Sivas'ta yaşanan Madımak katliamında hayatını kaybeden 33 kişi için Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Milas Şubesi tarafından anma programı düzenlendi. Programda yapılan basın açıklamasında “Acımız ilk günkü kadar taze, öfkemiz ise her geçen gün katlanarak büyüyor” denildi.
2 Temmuz 1993 tarihinde Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında yaşanan olaylarda ateşe verilen Madımak Oteli içerisinde 33 şair, yazar, ozan, 2 otel personeli ve otel dışında 2 kişi olmak üzere 37 kişi hayatını kaybetmişti. Madımak olaylarında hayatını kaybedenler için tüm Türkiye’de olduğu gibi Milas’ta da olayların 31. yıl dönümünde anma etkinlikleri düzenlendi.
Milas Atapark Meydanı’nda Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Milas Şube’si tarafından bir anma programı gerçekleştirildi. Programda yaşamını yitirenler için saygı duruşunda bulunuldu, isimleri tek tek okunarak anıldı.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Merkezi imzalı basın açıklaması Milas Şube Başkanı Seyfettin Metin tarafından okundu.
Yapılan açıklamada ise şu ifadelere yer verildi;
“Bu topraklarda direncin simgesi ve Alevi inancının temel direklerinden biri olan Pirimiz Pir Sultan Abdal’ı anma etkinliklerinin dördüncüsünün düzenlendiği Sivas’ta, semah dönen gençlerimiz, yazarlarımız, sanatçılarımız, aydınlarımız, 33 canımız yani aydınlık geleceğimiz 2 Temmuz 1993 Cuma günü, Madımak Oteli’nde vahşice katledildi. Bu vahşi katliamın üzerinden otuz bir yıl geçti. Acımız ilk günkü kadar taze, öfkemiz ise her geçen gün katlanarak büyüyor.
Otuz bir yıl boyunca demokrasiyi, laikliği, Cumhuriyeti, Çağdaş değerleri ve Anadolu halklarının bir arada yaşama arzusunu hançerlemeyi hedef alan bu katliamın hesabı verilmemiş, adalet sağlanmamıştır. Sivas’ta katledilen 33 canımızın aileleri, dostları ile derneğimizin otuz bir yıldır yürüttüğü adalet mücadelesi bir karşılık bulmadı. Otuz bir yıllık hukuk mücadelesinde adeta ailelerimiz, Alevi Örgütleri ve vicdanlar yargılanmıştır. Bu süreç içerisinde yaşam mücadelesi veren devrimci hasta tutsaklar ölüme terk edilirken, Ahmet Turan Kılıç, Hayrettin Gül gibi Madımak katilleri affedildi. Firari üç sanık Murat Sonkur, Eren Ceylan ve Murat Karataş hakkında devam eden son dava da otuzuncu yılında zaman aşımına uğratıldı.
Madımak Katliamı bir Alevi katliamıdır ve başta ailelerimiz olmak üzere Pir Sultan Abdal örgütlülüğümüz ve tüm Aleviler olarak bu mahkeme kararını tanımıyoruz. Herkes bilmelidir ki Madımak Katliamı insanlığa karşı işlenmiş zamansız suçlardan biridir ve insanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı olamaz.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Örgütlülüğü, Alevi kurumları ve özelde de Sivas Madımak ailelerinin demokratik, insani ve vicdani talepleri bugüne kadar herhangi bir karşılık görmedi. Madımak davasında katilleri savunan avukatlar devletin önemli görevlerinde boy göstermeye, belediye başkanlıkları millete vekil yapılarak ödüllendirilmiştir. Sivas Madımak otelinin utanç müzesi yapılması, Madımak davasının da insanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamına alınması talebimiz ise hiç duyulmadı.
2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta devletin gözetimi ve hatta bizzat organizesi ile gerici, şeriatçı ve faşist bir güruh tarafından geçekleştirilen katliam sırasında atılan sloganlar ve çarşaf çarşaf ilan edilen, bildirilerde kaleme alanın talepleri hatırlatmakta yarar var. ne demişlerdi: Yaşasın şeriat, kahrolsun laiklik. Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak. İslam’ın ordusu, kafirlerin korkusu….
Peki bugün hangi noktadayız? Demokrasiden, laiklikten cumhuriyet rejiminden eser kalmamış. Ülke saraydan ve yasa, hukuk tanımayan tek adam tarafından yönetiliyor. Yaşamın her alanı dinselleştirilmeye çalışılıyor. Güçler ayrılığı ve halk iradesi neredeyse tamamen ortadan kalkmış, parlamento işlevini yitirmiş, kendi yazdıkları yasalar ve anayasa ayaklar altına alınmış durumda. Anayasa mahkemesi ve ATFIM kararları dikkate bile alınmıyor, seçilmiş milletvekilleri ve belediye başkanları hapistedir. Eğitim ve eğitim kurumları tümü ile tarikat ve cemaatlerin kontrolüne terk edilmiştir. Gerici, tekçi bir müfredat ve akıldan, bilimden uzak bir eğitim sistemi ile karşı karşıyız. İfade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü ortadan kaldırılmak istenmekte ve ceberut devlet anlayışı, baskıyı ve şiddeti her geçen gün artırmaktadır. Cezaevleri, demokrasi, emek, barış, hak ve hakikat mücadelesi verenlerle doldurulmuş durumdadır. Binlerce canımız düşüncelerinden dolayı içeride tutsaktır. Muhalefet edenler gözaltı ve tutuklama terörü ile karşılaşmakta, uyduruk gerekçelerle hakkında dava açılanlar hukukla açıklanamayacak ağır cezalarla cezalandırılmaktadır. Gezi ve Kobane davaları başta olmak üzere onlarca dava ve en son I Mayıs tutukluları buna verilebilecek en önemli örnektir.
Sivas Madımak Katliamı, bugünkü Siyasal iktidarın ve şeriatçı faşist politikaların önündeki engelleri temizlemeyi amaçlayan bir katliamdır. Halkın iradesini tanımayan ve her şeyi din ve onun kanunları ile açıklayan bu iktidar, ülkeyi derin bir ekonomik krize sürüklemiştir. Katliamlarla yüzleşmekten ve insani ve demokratik taleplerimizi görmezden gelen AKP/MHP koalisyonu seçilmiş belediye başkanları yerine kayyum atayarak, sandıklara darbe yapıyor. Madımak otelini utanç müzesi yapmamak için direnen AKP[MHP ortaklığı, işçilerimizin maden sahalarında daha fazla rant ve kar uğruna katledilmesine göz yumuyor. Dersim, Koçgiri, Zini Gediği, Sivas, Maraş, Çorum, Gazi, Gezi, Suruç, 10 Ekim Ankara Gar başta olmak üzere yaşanmış katliamların bütün yönleri ile açığa çıkarılması ve gerçek sorumlularının açıklanması talebimize kulağını kapatan AKP/MHP iktidar bloğu "dindar, kindar ve iteatkar bir neslin yetişmesi İçin özel proğramlar, projeler hazırlıyor ve yarının katliamcılarını yetiştirecek cemaat ve tarikatlarla protokoller imzalamaya devam ediyor.
Kısacası, Sivas ile yüzleşmekten bilerek ve isteyerek kaçan dünün ve bugünün siyasal iktidarları, 2 Temmuz 1993 tarihinden bu yana daha birçok yüzleşilmesi gereken katliamın yaşanmasının sorumluları olmuştur. Gericilikten ve ırkçılıktan beslenenler halkımızı kutuplaştırmaya, ayrımcı politikalarla toplumu bölmeye, haksız ve hukuksuz uygulamalarıyla da ülkeyi içinden çıkılması güç bir kaosa sürüklemektedir.
Alevilerin demokratik taleplerine daha çok hak gaspı ile karşılık veren bir iktidar ile karşı karşıyayız. Zorunlu din dersleri kaldırılsın talebimize yeni din dersleri ile karşılık verildi. Laik ve bilimsel eğitim talebimize ÇEDES ve benzeri binlerce proje ve protokol ile yanıt verildi. Bilimi ve aklı, toplumsal cinsiyet eşitliğini, eşit yurttaşlığı, doğa ve çevre bilincini, kadın haklarını, çocuk haklarım, barışı ve kardeşliği, sevgiyi ve emeğin kutsallığım esas alan bir eğitim sisteminden yanayız. Tekçi, inkarcı, asimilasyoncu, kutuplaştırıcı, gerici bir eğitim sistemine karşı, demokratik ve kamusal bir eğitim istiyoruz. AKP/MHP iktidarı, bu talebimize de "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ile karşılık verdi.
İnancımızı tarif etmeyin, tanıyın, Cem ibadetimiz, Cemevleri İbadethanemizdir, Alevilik Aleviliktir, Alevilik Vardır ve Haktır, asimile etmeye çalışmayın dedik, onlar Aleviliği öldürmeyi, Alevileri kendi içlerinde bölüp parçalamayı hedefleyen ve asimilasyon üssü haline gelen "Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı”nı kurdular. Bu başkanlığı da Kültür ve Turizm Bakanlığına bağladılar.
Değerli Basın Emekçileri, Değerli Kamuoyu;
2 Temmuz 1993 Sivas Madımak Katliamının 31.yıl dönümünde katledilen 33 canımızı, anmaya, katliamları ve katliamcı zihniyeti lanetlemeye devam edeceğiz. Sivas Madımak Davası İnsanlık Davası olarak tarihe geçmiştir. İnsanlık var olduğu sürece bu dava da sürecektir. Ta ki; gerçek ve murat ettiğimiz adalet sağlanıncaya dek.
Sivas Madımak Katliamım ve katledilen 33 canımızı unutturmaları mümkün değildir. Söz verdik, ikrar verdik ve ikrarımıza sonuna kadar bağlı kalacağız. Dost ve müsahip kurumumuz Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu öncülüğünde, örgütümüz ve dost Alevi Kurumlarının desteği ile oluşturulan Madımak Katliamı Hafıza Merkezi tarafından hazırlanan "Dijital Kütüphane, Sanal Müze, Web Belgeseli, Belgesel Film ve Sözlü Tarih” çalışmaları sayesinde de bu insanlık suçunu tüm dünyaya bir kez daha duyuracağız ve hafızalara kazıyacağız.
Sizlerin aracılığı ile halkımıza sesleniyoruz. Yaşadığımız onlarca sorun, derin yoksulluk, derin kriz, buna bağlı olarak gelişen umutsuzluk, çaresizlik, işsizlik, açlık, intiharlar ne kadar olumsuzluk var ise hepsinin ana nedeni olan tekçi, katliamcı, Türk, İslam ve Erkek egemen sistem ve bu sistemin yürütücüsü siyasal iktidardır. Artarak devam eden kadın cinayetleri bu iktidar anlayışının eseridir. Bu iktidara ve maruz kaldığımız anti demokratik uygulamalara karşı birleşmek zorundayız. Faşist ve Şeriatçı bir abluka altında yaşamak istemiyor isek, laik ve demokratik bir Cumhuriyet için ortak mücadele etmeliyiz. Bu mücadelenin en büyük buluşma noktalarından biri 2 Temmuzdur. 2 Temmuz'da yine var gücümüz ile Sivas Madımak Oteli önünde olacağız. Ayrıca, Ankara Tandoğan Meydanı başta olmak üzere ülkenin dört bir yanında alanlara çıkacağız. Hem, Turnaların kanadında göğe yükselen 33 canımızı anacağız, hem de bu tekçi, ırkçı, inkarcı iktidara karşı taleplerimizi haykıracağız. Halkımızı, emekten, barıştan, demokrasiden, özgürlüklerden yana olan bütün kurumları çağrımıza destek vermeye ve alanlarda kol kola mücadele etmeye çağırıyoruz.
Bir kez daha haykırıyoruz.
SİVAS İÇİN ADALET, HERKES İÇİN ADALET...”