ÖNDER Haber -
CHP Muğla İl Çevre Komisyon Başkanlığı, CHP Muğla İl Başkanlığı Toplantı Salonunda düzenlediği toplantıda, 10 aylık çalışmasını bir rapor halinde kamuoyuna açıkladı. Komisyon, hazırladığı raporda, yok edici çevre sorunlarının yaşandığı koyların korumak amacıyla karantina altına alınmasını istedi.
Maden ocakları, kum ocakları ve arıtma tesisi olmayan mermer fabrikalarının çevreye verdiği zararları görüntüleriyle ortaya koyan CHP İl Çevre Komisyonu Başkanı Reşat Uygun, Bodrum’da katı atık sorununun insan yaşamını tehdit ettiğini ve imar yetkilerinin yerel yönetimlerin elinden alınarak Ankara’da toplanmasının ilimizde çevre facialarına yol açtığını belirterek, "Belediyelere Çevre Kanunu ve bu kanuna göre çıkarılmış 10 ayrı yönetmelikle özellikle atıklarla ilgili görev ve sorumluluk verilmiştir. İnceleme yapılan 16 belediye içinde ÖÇK’nın yapıp işletilmesi için Datça Belediyesi’ne devrettiği düzenli çöp depo alanı ile Marmaris, Armutalan, İçmeler Belediyelerinin oluşturduğu MARİÇ-BELBİR’in işlettiği düzenli çöp depo alanı mevcuttur. Kaynakta atık ayırma işlemleri yeterince yapılmadığı için de bu alanlar hızla dolmakta olup çöpün depolanması için yeni araziler gerekecektir. Diğer belediyeler, vahşi çöp depolama yapmaktadır. Özellikle Bodrum Yarımadasının katı atık sorunu had safhadadır. Yarımadanın, bu sorunun çözümü için acil durum ilan edilerek çözüm çalışmalarının bir an önce başlatılması gerekmektedir. Önerimiz, Mumcular’da tahsisi yapılan alanda hemen çalışma başlatılarak, Torba ve Turgutreis çöplükleri kapatılmalı ve bir an önce rehabilite çalışmalarına başlanmalıdır. Bu arada Muğla Belediyesi’nin de içinde bulunduğu ‘Düzenli Depo Yapma ve İşletme Birliği’ olarak yürütülen çalışmalar da mevcuttur. İhale sürecinde olduğu tespit edilmiştir. Ambalaj atıklarının kaynağında ayrılması çalışmaları, yeterli olmasa da 10 belediye tarafından yürütülmektedir. Arıtma tesisleri işletme eksikliklerine rağmen 14 belediyede faal durumdadır. Turgutreis ve Yatağan’da arıtma tesisi yoktur. Ancak Yatağan Belediyesi, ilçede arıtma tesisi yapımı için ihale yapmış, inşaat halindedir. Bir belediye (Gündoğan/Bodrum), kısmi bağlantılarla paket arıtma yöntemi ile şehir arıtması yapmaya çalışmaktadır. Arıtma tesislerinin yükünü arttıran bitkisel atık yağların konutlardan ve işyerlerinden toplanması çalışmaları Muğla Belediyesi dışında yapılmamaktadır" dedi.
10 aylık çalışma süresi içinde, ülkemizin en uzun sahil şeridi olan 1124 km’lik kıyılarımızda bulunan koy ve körfezlerde çalışma yaptıklarını belirten Reşat Uygun, saflığımızı ortaya koyan denizlerimizin kirlendiğine, güzelliğimizi ortaya koyan doğanın da plansız, çarpık yapılaşma sonucunda yok edildiğine tanık olduklarını söyledi.
‘Doğanın, geleceğe devretmek için alınan bir emanet’ olduğu şeklinde yaygın olarak bilinen sözü yineleyen Uygun, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Komisyon olarak görev yaptığımız 10 aylık süre içinde yaptığımız incelemelerde en uzun kıyı şeridine sahip olan Muğlamızın denizleri büyük bir tehdit altındadır. Ne yazık ki, gördüğümüz manzara denizlerin saflığını, doğanın güzelliğini ortadan kaldırmıştır. Gemilerden bırakılan balast suları, denetimsiz balık çiftlikleri özellikle Güllük Körfezine ulaşan Sarıçay etrafındaki karasal faaliyetler, lagün etrafındaki balık yemi ve balık işleme tesisleri, balık ağı yıkama tesislerinden bırakılan atık sular ile kontrol edilemeyen kötü kokuların önüne geçilememektedir. Aktif olarak kullanılan Güllük Limanına gelen gemilerden kaynaklı balast sularının durumu ise çok daha vahimdir. Balast sularından kaynaklı işgalci tür denilen zararlı sucul organizmalar yaygın olarak görülmektedir. Bu yaz sezonunda körfezde görülen plankton patlamasına da dikkat çekmek isteriz. Bu konuda İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nin TUBİTAK ile yaptığı ve iki yıl süren çalışmaların sunulduğu, "Güllük Körfezi Bakteriyolojisi" konulu çalıştay notlarına bakmak durumun vehametini gözler önüne sermek için yeterli olacaktır. Milas-Güllük etrafındaki bu faaliyetle bir an önce acil olarak denetim altına alınmalıdır. Hatta Güllük havzası karantina altına alınmalıdır. Marinaların deniz ekosistemi üzerindeki olumsuz etkilerinin, işletilmesindeki denetimsizliklerin, teknelerden kaynaklı sintine sularının denize bırakılmasının önüne geçilmelidir."