ÖNDER Haber -
Eğitim Sen Muğla Şubesi hükümetin açıkladığı son açılım paketi ile türbanın okullarda da serbest bırakılması ile ilgili bir basın açıklaması yayınladı. Basın açıklaması şöyle;
"Artık Türkiye Ortadoğu’da bir İslam Cumhuriyeti görüntüsüne ve dinin sosyal yaşamı denetlediği bir geleceksizliğe sürükleniyor. Ne yazık ki bu, neo-ilberal politikalarla en çok içi boşaltılan "özgürlük" adına yapılıyor.
Amerikan patentli yeşil kuşak projesi, 12 Eylül 1980 cuntasının girişimiyle sola duvar örmek için, Türkiye’ye dayatıldı. 12 Eylül generalleri okullarda din derslerinin zorunlu hale getirilmesi için kolları sıvadılar ve müfredata yerleştirdiler. Askeri darbenin 33 yıldır pompaladığı dine dayalı eğitim öğretim modeli AKP döneminde doruğa çıktı. Yıllardır kaşıdıkları ve oy topladıkları "türban"la milyonlarca kadını hem tutsak ettiler, hem de kendi siyasal çıkarları için kullandılar.
Zorunlu din dersleriyle başlayan, seçmeli dinsel dersler yoluyla imam hatipleştirmeye varan ve türban serbestliği ile devam eden eğitimdeki çağdışı gidişe dur diyebilmek için tüm yasal yollar ve demokratik tepkiler denenmelidir. AKP' nin dayatması dinsel simge türbanın, okullarda ve kamu kurumlarında yasal hale gelmesiyle laik, anti laik ayrımı gittikçe derinleşiyor ve serbest giyinenlere baskılar artıyor. Eğitim alanları imam hatip okulları gibi muhafazakarlaşmanın yeşerdiği alanlar yapılıyor.
Bu adım zorunlu din dersleri, seçmeli dayatmalı din dersleri ve şimdi de türbanla sürdürülüyor.
30 Eylül’de açıklanan ucube paketle kamuda başörtüsü yasağı kaldırılmıştır. Ama paketten eğitim alanının ihtiyaçlarına ve özgürlüklere ilişkin hiçbir şey çıkmamıştır. Okullarda ırkçı, cinsiyetçi, ayrımcı ve dışlayıcı uygulamalar, müfredat ve ders kitapları, kadrolaşma politikalarıyla, AKP’nin sıradan bir siyasal çalışması haline gelmiştir. Bu işi öyle fütursuzca uygulamayı sürdürüyorlar ki, artık hiçbir hukuk kuralı ve ahlaki anlayış onları yapacaklarından alıkoyamıyor. AKP siyasal ihtiyaçlarının gereği olan kendi tek tipini yaratıyor. Kadınlarda türban ve erkeklerde badem bıyık, çember sakal. Yani İslami uniformalı bir yaşam gelecekte her yerde, işte, sokakta, televizyonda halka dayatılmaya doğru gidiyor. Şimdiden AKP sözcüsü Hüseyin Çelik, giyimini beğenmediği bir TV çalışanını hedef gösterip işinden edilmesine neden oluyor.
Kamuda başörtüsü yasağı TSK, Emniyet ve Adliyeler dışında hizmet sunan kamu görevlileri için kaldırılmıştır. Bu durum, okullarda herkese eşit ve tarafsız olarak eğitim hizmeti sunması gereken öğretmenler ve laik bilimsel eğitim açısından yeni sorunları gündeme getirmiştir. Kamuda başörtüsü yasağının kaldırılması, kamuda kılık kıyafet özgürlüğü anlamına gelmemektedir. Bu, AKP`nin kendi siyasal tercihlerini toplumsallaştırmanın ve kendi tek tipini yaratmanın bir adımıdır. Ayrıca sorun sadece "başörtüsü serbestliğine" indirilemeyecek kadar derindir. Bugüne kadar okullarda önce eğitim programının (müfredatın) içeriğine dini öğelerin yerleştirilmesi ile başlayan, zorunlu din dersleri ve zorunlu seçmeli din dersleri ile derinleştirilen sonradan kılık-kıyafet tartışmaları ile devam eden süreç, eğitim sisteminde yaşanan yoğun muhafazakârlaştırma hamlelerinin bir sonucudur. Kamu adına görev yapanların, görevini yerine getirirken hiç bir siyasi, dini simge taşımaması gerekmektedir. Kamuda "kılık kıyafete özgürlük getiriyoruz" diyerek yapılan propagandanın ardındaki gerçek, farklı inançları yok sayarak Türk İslam sentezini, ve suni-hanefi mezhebinin hegemonyasını güçlendirmektir. Kamu düzeninin sınırları içerisinde farklı inançlar üzerinde baskı kurmaktır. Yıllardır eğitimin amacına, içeriğine dönük yapılan dinselleştirme-muhafazakârlaştırma politikalarına yeni bir ivme kazandırmak, laik bilimsel, demokratik eğitime dair kalan son kırıntıları da ortadan kaldırmaktır. Okul ortamında dini duyguları istismar eden, farklılıkları dışlayan yaklaşım günden güne artmaktadır. Bu durum öğrenci öğretmen ilişkisini zora sokmakta ve çocukların pedagojik olarak sağlıklı gelişimini engellemektedir. Olması gereken AKP’nin ve devletin dinden elini çekmesidir. İnsanların inançlarını kontrol etmekten ve kullanmaktan vazgeçmesidir.
Geçtiğimiz 11 yıllık süre içinde AKP Hükümeti`nin hiçbir konuda samimi olmadığı çok açık bir biçimde kanıtlanmıştır. Eğitimde zorunlu din dersleri uygulaması, okulları imam hatipleştirme ve şimdi de türban bunun en açık örnekleridir. Bugüne kadar demokratikleşme adına atılması gereken adımları atmamış, sendikal haklar ve demokrasi mücadelesinin önüne de sürekli yeni engeller çıkarmıştır. Hakları için alanlara çıkanlara bütün gücüyle saldırmaktan, hatta haksız ve hukuksuz bir şekilde cezaevlerine doldurarak cezalandırmaktan çekinmemiştir. Açıklanan "Demokratikleşme Paketi"nin, iktidarın 11 yıllık pratiği üzerinden bundan sonra yapacağı anti-demokratik uygulamaların ve baskıların teminatı olduğu kolay anlaşılacaktır.
Eğitimde kullanılan her türlü dinsel simge, ötekileştirici ve ayrımcıdır. Eğitim Sen eğitimde ayrımcılığın, eşitsizliğin, ötekileştirmenin karşısında olmaya her türlü gericiliğe, toplumsal yaşamın ve eğitim alanının muhafazakârlaştırılmasına ve tek tipleştirmeye, karşı 7 Ekimde başlattığı "özgür giyinme eylemi"ni süresiz olarak devam ettirecektir.
Sendikamızın , kadını köleleştiren sahte demokratikleşme paketlerini kabul etmesi mümkün değildir. Barışın, kardeşliğin ve demokrasinin ülkesini kurana kadar bu mücadeleyi kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz."