Palalıların demokrasisi…

Coşkun DOĞAN Palalıların demokrasisi dememizin sebebi nedir? ‘Pala demokrasi’ AKP’nin yaratmış olduğu bir olayla başlamıştır. Gezi Parkı’nda yurttaşların doğa için, ağaç için mücadele etmelerinin üzerinden bir aydan fazla zaman geçti.  Şunu unutmamak gerekir ağaç burada bir simgedir. Yani İstanbul’da, Ankara’da hemen hemen tüm illerimizde gerçekleştirilen eylemler tabii ki ağaç içindir. Ama aynı zamanda özgürlük, bağımsızlık, adalet, eşitlik içindir de..  Ve burada yasal olarak eylem yapma hakkını kullanan halka karşı, ellerinde palalarla, bıçaklarla, sopalarla karşı bir grup çıkmıştır. Bu grup hangi siyasi parti tarafından destekleniyor açık ve nettir. Bu palalılara polis ne yapmaktadır? Palalılar polisle işbirliği içinde mi? TOMA neden palalılara su sıkmıyor? Yargı neden serbest bırakmıştır bu palalıları? Halkımız bu soruları soruyor. Palalılar Taksim’de ellerini kollarını sallayarak rahatça dolaşabiliyorlar. Sözde her zaman demokrasiyi savunan kısım Taksim’de eylem yapılabilir. Yasal olan bütün eylemlerin yanındayız söylemleri içindeler. Peki yasal olarak eylem nasıl oluyor. Vatandaşlara elinde palalarla saldırı yapmak, bir tane kadına tekme atmak yasal bir eylem mi oluyor? Burada suç aranmıyor da Taksim’de yapılan eylemde mi suç aranıyor? Palalılardan bir tanesi gözaltına alınıyor ama yargı neden serbest bırakıyor? Cevabı basit, sözde kaçma şüphesi yokmuş. O saldırgan şu an Fas’ta!.. Görmekteyiz ki, TOMA (Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı) iş başında, ne zaman görsek Taksim’deler. İstiklal Caddesini de çok iyi tanır hale gelmişler. Yürümek isteyenlere su, Ethem, Abdullah, Ali, Mustafa ölümsüzdür, diyenlere su, herkese su sıkılıyor yani. Ama elinde pala varsa, sopa varsa, bıçak varsa bir şey yok. ‘Siz bizimle aynı taraftasınız’ duygusu mu bu? Nedeni ise, biz su sıkıyoruz, biber gazı atıyoruz siz de sopayla saldırıyorsunuz mu? Evde tutulan yüzde 50’den mi yoksa bunlar? Ve ‘camide içki içtiler’ iddiası… Gezi Parkı olaylarında en çok iddia edilen bir başka konu ise, yaralılara doktorlar tarafından camide yardım edilirken bu sırada bira içtiler yalanı. Başbakan her konuşmaya çıktığında hep aynı noktaya değiniyor. Cümleler hep aynı: "Camide bira içtiler.." Ama görmekteyiz ki, camide kim ne bira içmiş, ne de başka bir şey. Şu nokta çok önemli, sözde muhafazakâr olan bu kısım neden yalan atıyor. O caminin müezzini çıktı ve ‘burada böyle bir şey olmamıştır’ dedi. Başbakanın ısrarla bunu sürdürmesine rağmen. En son açıklamalarda İstanbul Valisi Mutlu da çıkıp bu olayın görüntüleri olsaydı -yani bira içtiler yalanının görüntüleri olsaydı- elbette ortaya çıkardı, dedi. Bu olaya benzer bir konu ise geçmiş yıllarda da yaşandı. 34 ayrı yerde, ‘Büyük Ortadoğu Projesinin (BOP) Eşbaşkanıyım’ diyen Başbakan, daha sonra, ‘bunu diyenler yalan atmaktadır. Bunu ispatlamazlarsa bunu söyleyenler şerefsizdir’ demişti. Peki bunu dedikten sonra videolara açıp baktığımızda çeşitli yerlerde yani tam tamına 34 ayrı yerde ‘BOP’un Eşbaşkanıyım’ diyor. Takdiri sizindir. Şunları sormak gerekiyor… Müslümanlıkta kadına el kaldırmak, dövmek sevap mıdır yoksa suç mudur? Müslümanlıkta yalan söylemek sevap mıdır yoksa suç mudur? Müslümanlıkta kul hakkı yemek sevap mıdır yoksa suç mudur? Müslümanlıkta senin olmayan, yani haram para yemek (gemicikler almak) suç mudur yoksa sevap mıdır? Biz bu soruları soruyoruz da aynı zamanda da cevaplarını biliyoruz. Yoksa biz ilkokuldan beri, yani Din dersi aldığımızdan bu yana yanlış mı biliyorduk bu soruların cevaplarını? Dedik ya takdir sizin…