“Sana ne Tayyip!”
ÖNDER Haber -
ÖDP Milas İlçe Başkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, Başbakan Erdoğan’ın ortaya attığı "Kızlı-Erkekli Evler"le ilgili gündeme sert tepki gösterildi, "HAZİRAN GÜNEŞİ BAŞINA GEÇEN BAŞBAKANA SESLENİYORUZ: Hayatımdan, Bedenimden, Kızlı erkekli oturmamdan, Çocuğumdan, Kaç çocuk doğuracağımdan SANANE" sözleriyle başlayan açıklamada, daha sonra şöyle denildi
- 12 November 2013, Tuesday 7:35
- A-
- A+
- 862
ÖNDER Haber -
ÖDP Milas İlçe Başkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, Başbakan Erdoğan’ın ortaya attığı "Kızlı-Erkekli Evler"le ilgili gündeme sert tepki gösterildi, "HAZİRAN GÜNEŞİ BAŞINA GEÇEN BAŞBAKANA SESLENİYORUZ: Hayatımdan, Bedenimden, Kızlı erkekli oturmamdan, Çocuğumdan, Kaç çocuk doğuracağımdan SANANE" sözleriyle başlayan açıklamada, daha sonra şöyle denildi..
Anlaşılan, Haziran güneşi Başbakan'ın başına geçmiş olmalı ki, olur olmaz, yerli yersiz konuşmalarla hayatımız hakkında hüküm vermeye çalışıyor.
Kızlı erkekli aynı evde kalıyorlar diye yaygara koparıp, polislerini ve kendi ispiyoncularını harekete geçmeye çağıran Erdoğan ve AKP, halk nezdinde artık kıfayetsiz muhterisler olduğunun farkına varmalıdır.
Erdoğan'ın sözünün bir kıymeti de hükmü de kalmamıştır. Onun sözü hükmünü Haziran direnişinde yitirmiştir.
Öncelikle anlaşılan, kendisini son Osmanlı padişahı zanneden Erdoğan'ı bu sözüyle başbaşa ve kendi haline bırakıyoruz.
Bugün asıl tartışılması gereken, gerici iktidar blokunun yarattığı ülke gerçeğidir.
Birisinin birinden bir fazla bir eksik söylemesinin bir önemi yoktur. İktidar güçlerinin temsil ettiği zihniyet bugün farklı biçimlerde gündelik hayatı dini gericiliğin kuşatması altına almaya çalışmaktadır.
Kadınlar ve bugün gençler üzerinde kurulmaya çalışılan sözde ahlak baskısı, gerici iktidar blokunun adım adım geliştirmeye çalıştığı İslami bir despotizmin parçasıdır. Bugüne kadar pek çok farklı biçimde özellikle de kadınlar üzerinden gündeme getirilen bu tartışmalar içerisinde gündelik hayattaki baskı giderek artmaktadır.
Devlet eliyle geliştirilen bu baskı, toplumsal alanda yoğunlaşarak boğucu bir ortam yaratılmaktadır. Artık gündelik hayatı düzenleyen kuralların din tarafından belirlenmeye başlandığı, Diyanet İşleri'nin gündelik hayata müdahalenin parçası haline geldiği, dinin kamusal alanda belirleyici bir konuma doğru getirildiği bir gerçeklik içerisinde yaşıyoruz.
AKP ve Erdoğan bu zihniyetle ülkenin kaderini ve geleceğini de teslim almaya çalışmaktadır.
Kadınlara, gençlere ve toplumun tüm ilerici-özgürlükçü değerlerine yönelik bu yeni saldırılar aynı zamanda Haziran direnişinin devrimci potansiyelini bastırmak üzere uygulamaya konulan düşük yoğunluklu iç savaşın da bir parçasıdır.
Buna karşı toplumun tüm ilerici, demokrat ve devrimci bireyleri, kesimleri olarak tıpkı Gezi direnişinde olduğu gibi yine birleşik bir muhalefetle karşı koymaya devam edeceğiz.
Bu tartışma, ülkemizin geleceğinin Erdoğan'ın gerici zihniyetiyle mi belirleneceği yoksa Haziran'ın özgürlükçü ve eşitlikçi fikirleri etrafında mı şekilleneceğine ilişkin bir tartışma ve mücadeledir.
Buradan bir kez daha ilan ediyoruz ki, her tür baskı ve zorbalık karşısında hep birlikte mücadele edeceğiz. Bir gencin kapısına her kim dayanırsa karşısında bizleri bulanacağından, kime yaşam tarzı nedeniyle müdahale edilerse ona gereken cevabı vereceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın.
Özgürlüklerimizi gerici AKP zihniyetine karşı mücadele ile savunacağız ve direnişimizle gerçekten özgür bir ülke ve hayat kuracağız...
Erdoğan'a sesleniyoruz... Hayatımızdan Sanane... Bedenimizden Sanane... Kaç çocuk yapacağımızdan sanane... Hangi gazetede kimin köşe yazacağından sanane... Muhabirlerin ne soracağından sanane... Evimizin içinden sanane... Kimle kaldığımdan sanane...
0
0
0
0
0
0
BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU