SANDRAS’I KORUMA PLATFORMU’NDAN AÇIKLAMA: “HALKIN MÜLKİYET HAKKINI, MERALARI, ORMANLARI, MADEN VE ENERJİ ŞİRKETLERİNE AÇAN BU KANUN TEKLİFİNİ KABUL ETMİYORUZ!”
13 Haziran 2025, Cuma günü TBMM'ye sunulan "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" hem halkın hem doğanın zararınadır ve toplumsal mutabakat sürecinden geçmeden, sadece yatırımcıların tek taraflı talebi ve baskısıyla gündeme gelmiştir. Anayasa'nın normlar hiyerarşisine aykırı olduğu gibi, temel hakları da hiçe sayan bu kanun teklifi, halk-kitle örgütleri ve Barolar Birliği tarafından da kabul görmemektedir. Söz konusu teklifin derhal geri çekilmesini ya da Genel Kurulda kabul edilmemesini talep ediyoruz.

Teklifin yasalaşması halinde;
- Muğla’daki termik santrallere, yıllardır akciğer kanseri ve koah ile bedel ödeyen halkın toprakları da kamulaştırma yolu ile tahsis edilecektir. Nesillerden beri sahip oldukları, emek verdikleri kadim zeytinliklerin bir kısmı zaten ellerinden alınmış olan halk, topraklarını da vermek istememektedir. Bu topraklarda geçim sağlamak, hayatlarını idame ettirmek için yaptıklarının, ürettiklerinin yerini, halkın tabiri ile “cehennem çukurları” alacak; yeraltı su kaynakları derinlere kaçacak ve toprakların doğal dengesi, ekolojik yapısı bozulacaktır.Rehabilitasyon bu dengeyi geri getiremeyecektir. Bu uygulama ile ilk aşamada Yatağan,Menteşe,Milas ‘ta onlarca köyde acele kamulaştırma uygulanacak, zeytin yasası ile korunan diğer bölgelerdeki zeytinliklerimiz için de örnek teşkil edecektir.
- Düzenleme ile devlet ormanlarında madencilik izninin, kayıtsız-şartsız, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğüne verilecektir., söz konusu alanda yapılacak tüm madencilik faaliyetlerine yönelik tasarrufun da çalışmalar sonlanıncaya kadar kuruma decre, orman ruhsat alanında yapılan çalışmaları kısıtlayıcı yasal bir durum ortaya çıksa bile, sahip oldukları izin kazanılmış hak sayılacaktır. Böylelikle, anayasanın 169. maddesi ile korunan ormanlar maden sektörünün insafına terk edilmiş olacaktır.
- Ulusal ve uluslararası gelişmelere göre ortaya çıkacak olan arz-talep durumu, kullanım alanları, sektör ihtiyaçları, ithalat ve ihracat düzeyleri dikkate alınarak maden sınıflandırması yapılacak; Cumhurbaşkanınca stoğu talep edilen stratejik ve kritik madenlerin herhangi bir toprakta mevcut olduğunun düşünülmesi halinde, acele kamulaştırmaya gidilecektir. Bu da halkın mülkiyet haklarının ihlal edilmesi ve doğal yaşam alanlarını korumanın tamamen imkansızlaşması anlamına gelmektedir.
- Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) Mevzuatı zayıflatılıp süreçler kısaltılarak, ÇED kararını beklemeden talep edilen izinler alınacak; izinleri vermekle mükellef merciler üzerinde, en kısa zamanda ve olumlu karar vermelerini sağlamak için baskı oluşturulacaktır. Üç ay içinde yanıtlanmayan izin taleplerinin cevabı olumlu sayılacaktır. Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, izinlerin alınması sürecini yatırımcı adına yürütecek; korunan alanlardaki tüm engelleri ve bürokrasiyi ortadan kaldırıp sektörü dikensiz gül bahçesine çevirerek yatırımcıya ülke kaynaklarını altın tepside sunacaktır.
- Tüm Milli Parklar, korunan alanlar, sit alanları, sulak alanlar, yaban hayatı koruma ve geliştirme sahaları, meralar, enerji ve madencilik yatırımlarına konu edilebilecektir. Kaçak enerji yatırımlarına imar affı getirilecek, Maden ve Petrol İşleri Müdürlüğü’ne imar ve inşaat izni yetkisi de verilmek suretiyle kurumlar arası yetki ve planlama karmaşasının yolu açılacaktır.
Yatırımcıya dikensiz gül bahçesi, halka acele kamulaştırma yaptırımını kabul etmiyoruz!
HALKIN MÜLKİYET HAKKI KUTSALDIR.
KORUNAN ALANLARI KORUMANIN ÖNÜNE GEÇMEK DOĞAYA İHANETTİR, CEZASI AFETTİR, FELAKETTİR.
#ToprağımızıVermeyeceğiz





