ÖNDER Haber -
Milas Belediyesi ve Milas Kent Konseyi Kadın Meclisi tarafından "Sınav Kaygısı" konulu konferans düzenlendi… Konferansın sunumunu yapan Milas Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı – Kişisel Gelişim Uzmanı Ayşe Sandal, "Çoğu zaman ebeveynler, yaşamlarından çalınmış ideallerini, bilinçsizce ve gerçek dışı bir biçimde, imgeledikleri özne transferiyle geri almaya kalkmaktadırlar. Kendi yaşamlarıyla yer değiştiren çocuklarının yaşamlarında, sevilmeyi, övülmeyi ve başarmayı tatma çabası, beklentinin çıtasını yükseltmekte ve bu durum, ister istemez çocukların üzerine kaldıramayacakları bir kaygıyı yüklemektedir" dedi…
Milas Belediyesi ve Milas Kent Konseyi Kadın Meclisi tarafından Cumartesi günü saat 14’te Milas Belediyesi Toplantı ve Düğün Salonu’nda "Sınav Kaygısı" konulu konferans düzenlendi.
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşımızın okunmasıyla başlayan etkinlik Kadın Meclisi Yürütme Kurulu Üyesi Elif Tokat’ın sunuş konuşmasıyla başladı.
Konuşmasında Kadın Meclisi Yürütme Kurulu Üyelerini tanıtıp Meclis çalışmaları hakkında bilgi veren Tokat’ın ardından sunumunu yapmak üzere mikrofona Milas Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı – Kişisel Gelişim Uzmanı Ayşe Sandal davet edildi.
Kaygıyı; "Tehlike veya tehdit olarak algılanan durumlarda ortaya çıkan, duygusal, davranışsal ve fiziksel değişiklikler ve tepkilerin yer aldığı, otomatik, sağlıklı ve doğal bir yanıt, mekanizmasıdır. Bir anlamda kaygı, organizmamızın savaş – kaçma tepkisidir" diyerek tanımlayan Sandal, daha sonra, özetle şunları söyledi:
"Sınav bir ölçektir; kimi zaman bilgiyi, kimi zaman sanatsal bir yeterliliği veya kimi zaman da sportif bir beceriyi ölçmek için yapılır. Belirli bir zaman içinde gerçekleştirilir; başlangıç ve bitiş süreleri vardır ve mutlaka önceden belirlenmiş kurallar içinde uygulanır. Sınav her şeyden önce ‘zorunlu bir seçme’dir ve bu biçimiyle de bir sınırlamadır.
Sınırları önceden çizilmiş bir haritada yapılan gezinti; insan yaşamının geri kalan kısmına yönelik sonradan değiştirilmesi güç olan bir adımın atılışıdır. Sınav kaygısı, söz konusu ‘sınav’ olduğunda heyecan, kaygı ve korku duyguları birbirine karıştırılabiliyor. Bu duygu durumlarından en uzun süreli olanı kaygıdır ve kaygı genellikle tanımlanamadığı için kontrol altına alınamaz. Oysa kaygı duygusunu iyi tanıyabilmek, kaygıyla mücadele etmek ve onu kontrol edebilmek için gereklidir. Sınava hazırlık sürecinde, öğrencinin verimli çalışmasını ve sınavda bilgilerini doğru biçimde kullanabilmesini engelleyen ve başarının düşmesine neden olan yoğun kaygıya, ‘sınav kaygısı’ diyoruz.
‘Sınav süreci’, bir sınava hazırlanma sürecidir; bir sınava girmek için yapılan hazırlıkların tamamı, sınav süreci kapsamı içindedir. Bu süreçte bireyin heyecanlarının, duygusal yaşantılarının ve belirli bir eşiğin en üst ve en alt düzeylerinde salınan kaygının normal kabul edilebilirliğini tespit ediyoruz. Kaygının aşırısı ise normal giden süreci bozan bir etki yaratır; organizma, karşılaştığı yeni duruma uyum sağlama konusunda bilgili ve dayanıklı bir hazır oluş içinde olmadığında, yalnızca ruhsal değil bedensel rahatsızlıkların gözlemlenebildiği sapma durumları olağanlaşmaktadır, ebeveyn ve çevre ebeveynin tutumu, yalnızca sınav sürecinde önemli değildir. Çocuğun tüm yaşantısı boyunca gösterilen yetiştirme anlayışı, anne-baba tutumu çok etkili olmaktadır. En doğal biçimiyle ebeveyn, kendisinin bir parçası olarak çocuğunun hayatta mutlu ve başarılı olmasını arzulayacaktır. İyi bir işe ve geleceğinin parasal kaynaklarını temin edebileceği bir mesleğe sahip olması için üst düzey bir gayret sarf edecektir. Bu önermeler, ebeveynin tamamıyla iyi niyetli bir anlayışı olduğuna kuşku götürmez, ama iyi niyetle yapılanlar beklenen sonuçları doğurmayabilir de... İyi olsun diye yaptıklarımız doğru olmayabilir... Çoğu zaman ebeveynler, yaşamlarından çalınmış ideallerini, bilinçsizce ve gerçek dışı bir biçimde, imgeledikleri özne transferiyle geri almaya kalkmaktadırlar. Kendi yaşamlarıyla yer değiştiren çocuklarının yaşamlarında, sevilmeyi, övülmeyi ve başarmayı tatma çabası, beklentinin çıtasını yükseltmekte ve bu durum ister istemez çocukların üzerine kaldıramayacakları bir kaygıyı yüklemektedir.."