Tarih tekerrür mü ediyor?

Cafer METE / Emekli Halk Eğitimi Merkezi Müdürü Sevgili okurlar, denir ki "tarih tekerrürden ibarettir"

Tarih tekerrür mü ediyor?
  • 28 November 2013, Thursday 8:00
Cafer METE / Emekli Halk Eğitimi Merkezi Müdürü Sevgili okurlar, denir ki "tarih tekerrürden ibarettir". Bakınız Osmanlı döneminde kız-erkek ayrı okullarda okuyordu, bugün aynı duruma dönülmek isteniyor. Halkımız okuma-yazma bilmiyordu şimdi de aynı olması mı isteniyor? Nereden çıktı bu 4+4+4 demeyin, Osmanlı İmparatorluğunda ilkokullar dört yıldı, şimdi de dört yıl oldu. Eskiden köylerimizde; okul, yol, su yoktu, hatta camisi olan köy bile nadirdi. Hayırseverlerin yaptırdığı mescit ve misafir odaları vardı. Köylülerimiz tarlalarını sürer, eker, biçer, hasatını kaldırırdı amma bugün ekmiyor tarlayı sürmüyor. Çünkü aldığı mahsul para etmiyor. Eskiye mi dönüyoruz acaba? Hepimiz hatırlarız, düşman, yurdumuzun dört bir yanını istila etmiş Müslüman Türk halkı ve ülkemiz düşman mezalimi altında iken vatan toprakları da düşman çizmesi altında eziliyordu.. Vatanın sinesinden çıkan, millet ve vatan sevgisi olan Mustafa Kemal Paşa kurtarıcı olarak, Tanrının bize bahşettiği, vatan ve milletini sevenlerin yardımı ve yorgun, bitkin, elinde silahı olmayan kahraman ordumuzun, erinden generaline kadar bütün personelinin halkımızın yardımları ile ülkemiz düşmanlardan temizlenmiş, 23 Nisan 1920’de TBMM açılmış, Lozan’da zaferimiz tescil edilmiş, 29 Ekim 1923’de Cumhuriyet ilan edilmiş ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurularak bütün dünya devletlerince tanınmıştı. Bu Devlet, bir yandan savaşın yaralarını sararken, diğer taraftan yapacağı devrimleri de ihmal etmemiştir. Harf inkilabı: İlköğretim seferberliği, Müslüman halkımızın din adamı ihtiyacını karşılamak üzere İmam Hatip Okulları, İlahiyat Fakülteleri açmakla beraber, ilim ve bilim üniversitelerini de beraber halkımızın istifadesine sunmuştur. Kılık kıyafet şapka devrimi, Saat ve ağırlık ölçüleri ve diğer devrimler devam etmiştir. Amma, burada dikkati çeken devrim Eğitim ve Harf Devrimidir. Cumhuriyet kurulduktan sonra, rant ve gelirleri kesilen ağalar, beyler, feodal yapıda olanlar, gericiler, üfürükçüler, muskacılar (AYDIN DİN ADAMLARI HARİÇ) hepsi yer altına girdiler ve fırsat kollamaya başladılar. Bunlar imkan buldukça, fırsat düştükçe hemen ortaya çıkıp nifak tohumları ekiyorlardı. Osmanlı döneminde ilkokullar dört yıldı, Cumhuriyet döneminde beş yıl oldu. Bütün şehirli, köylü çocuklarının okuması için imece ile okul yapmak ve öğretmen okulları açmak için çaba harcadı. Bu arada köy çocuklarının okuması için devlet tarafından Köy Enstitüleri açıldı. Köy Enstitdülerinin hesabına göre 20 yılda ülkemizde öğretmensiz köy kalmayacaktı. Amma ne oldu? Köy Enstitüleri ilk mezunlarını verip köylere gönderince, onların çalışmalarını gören halkımız değişti, bundan yer altına saklananlar korktular, türlü karalamalar, iftiralar atarak bu devrimi yıkmak için gizliden gizliye mücadele ettiler. Politikacılar da bunlara alet oldu ve karşı devrimi gerçekleştirerek kapattırdılar Köy Enstitülerini. Halkımın cahil kalması için çaba harcadılar. Başardılar da. Bugün okullarımızda eğitim ve öğretim, tam randımanlı değildir. Çünkü araç gereç noksan, öğretmen eksikliği, laboratuarların tam olmaması, iş eğitimine göre öğrenci yetiştirme yerine ezberci bir öğrenci yetiştirme çabası içine girdik. Hiç kimse kızmasın, darılmasın; üniversite sınavına giren lise ve lise muadili okul öğrencileri sınavda SIFIR çekerse acaba bunun nedeni nedir? Bu araştırıldı mı? Kaç yıldır basından öğreniyoruz, bir yığın öğrenci sınavda sıfır çekti diye. Sayın Bakan uyguladığınız metot ve yöntem yanlıştır. Biz okullarda hafız veya imam yetiştirmiyoruz, onun da okulu var ezbercilik oradadır. Bugün okullarımızda ilim ve bilim adamı olmak için öğrenci okutuyoruz. Lütfen ezbercilik eğitimini terk edin, iş eğitimine yönelin. Sonra öğrenci neden sıfır çekiyor araştırın. Bakınız benim önerilerim olacak, uygulayıp uygulamamak sizin elinizde. Mili Eğitim Bakanlığının belli başlı bir milli eğitim politikası yoktur. Her bakan değişiminde, bakanlar kendine göre bir şeyler üretmeye çalışıyor, bu da karmaşa yaratıyor. İlk, orta ve liselerde, eskiden sınıfta kalmak varken bunu kaldırdınız. Bilen de bilmeyen de sınıf geçiyor, bu da başarı oranını ortadan kaldırıyor. İlk, orta ve lisede bitirme sınavları da kalktı, öğrenci nasıl olsa mezun olacağım diyerek çalışmıyor. Böylece okuldan gerekli eğitimi ve öğretimi alamayınca üniversite sınavlarında sıfır çekiliyor. Sayın Bakan, üniversiteyi kazananların hepsi mutlaka ya dershaneye gitmiştir ya da özel ders almıştır. Eskiden öğretmenlerin terfi zamanında bakanlık veya ilköğretim müfettişleri teftiş ederler, başarılı olan öğretmen terfi ederdi. Bu da kalktı. Okullarda verimi arttırmak için: İlk, orta ve lisede ara sınıflarda başarı gösteremeyenler ya kurslara alınmalı veya sınıf tekrarı gerekir. İlk, orta, lisede bitirme sınavları tekrar konmalıdır. Okullar araç ve gereç yönü ile donatılmalıdır. Öğretmenlerin özlük hakları düzenlenmeli, öğretmen sınıfta kredi kartı borcunu, çocuğunun yurt sorununu, evde acaba ekmek var mı, aybaşına param yetişir mi gibi sorunları düşünmemelidir. Sayın Bakan, siz 4+4+4’ün mimarısınız, lütfen bu yanlış yoldan dönün, hatadan dönmek sevaptır. Devrimlere karşı, karşı devrim olmasın, ülkem kalkınsın, halkım cahil kalmasın. Sayın Bakan, son önerimin kabul edilmeyeceğini ve bu öneri de nereden çıktı diyeceğinizi bile bile önerimi sunuyorum. Gelin, şu ülkeye birşeyler yapın. Nasıl ki Sayın Hasan Ali Yücel ismi halâ herkesin hafızasında ise ve unutulmuyorsa ve unutulmayacaksa, siz de aynı olun, yaşayın, unutulmayan efsane Milli Eğitim Bakanı olun. Sayın Bakan, gelin Köy Enstitülü öğretmenlerle bir araya gelin, onların teklif ve önerilerini dinleyin. Öğrencileri ezbercilikten kurtarma yollarını birlikte bulalım. Sayın Bakan, tarihi tekrarlamayalım…
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık