Turizm Haftası Kutlamaları Hermias ile Yunus Efsanesi Işığında Tarihi Şehirde Sona Erdi

Muğla’nın Milas ilçesinde üç tarafı denizlerle çevrili bir yarımada üzerinde kurulmuş olan İasos Antik Kenti’nin kalıntılarının bulunduğu ören yeri, Türkiye’nin Akdeniz kıyılarındaki en önemli tarihi varlıklardan biri olan, Erken Tunç Çağı’ndan Bizans İmparatorluğu dönemine kadar uzanan bir zaman dilimine ev sahipliği yapan günümüzdeki ismi Kıyıkışlacık olan bu güzel sahil kasabası, dün Turizm Haftası etkinlikleri çerçevesinde Milas Kaymakamı Mustafa Ünver Böke başta olmak üzere birbirinden değerli birçok konuğu da ağırladı.

Turizm Haftası Kutlamaları Hermias ile Yunus Efsanesi Işığında Tarihi Şehirde Sona Erdi

Denize üç kıyısı bulunan ve muhteşem manzaralara ev sahipliği yapan antik kentte yaşayan halkın denizle olan güçlü bağlarını ünlü tarihçi Strabon’un da eğlenceli bir anekdotla anlattığı bu şehir kıyıları, birbirinden renkli kutlamalara ve eğlencelere ev sahipliği yaptı.

Misafirler her ne kadar ‘Hermias ile, Yunus Efsanesi’ndeki gibi Yunus’un sırtında gelmeseler de Güllük Hermias Heykeli önünden başladıkları kutlamalara dilden dile aktarılan ve günümüzde yöre insanın da bildiği bu efsane ışığında tekne ile gelerek, günümüzdeki adı Kıyıkışlacık olan bu şehirde devam ettiler.  Etkinlik kapsamında Güllük’ten Kıyıkışlacık Mahallesi’nde tekne gezisi düzenlendi. Milas Kaymakamlığı ev sahipliğinde yapılan tekne gezisinde, bu güzel şehir ve İasos Antik Kenti önce denizden daha sonra ise karadan gezilerek, tarihi bir yolculuk yapıldı.

Güllük Mahallesi’nden başlayan Turizm Haftası kutlamaları Kıyıkışlacık Mahallesi’nde de devam etti. Milas Yörük Obaları Kültür Derneği üyeleri, davul zurna eşliğinde yöresel halk oyunları gösterilerini sundu. Ardından Milas Kaymakamı Mustafa Ünver Böke ile protokol üyeleri tarafından İasos Antik Kenti gezisi yapıldı. Katılımcılara kentin tarihi geçmişi de anlatıldı. Milas başta olmak üzere Muğla turizmini 12 aya yaymak ve ilçemizin turizmden hak ettiği payı alması amacıyla düzenlenen bu etkinlik, birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış bu masalsı şehirde sona erdi.

Hermias ile Yunus Efsanesi’ni bilmeyenler için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ait sitelerden derlediğimiz bilgiler şu şekilde; 

Hermias ile Yunus Efsanesi

İassosluların denizle ilişkisini anlatan oldukça popüler bir anlatı vardır. Dilden dile aktarılan ve günümüzde yöre insanın da bildiği bu efsane, kıyıda yaşayanların denize karşı duydukları sevgi ve korkuyu anlatan, dokunaklı bir hikayedir. Efsane Hermias adında küçük bir yetimin, arkadaşları tarafından denize çağrılmasıyla başlar. Her İasoslu gibi, yaşamlarını kazandıkları, sayesinde karınlarını doyurdukları denizi çok sevmeleri ama ondan bir o kadar da çekinmeleri gerektiğini çok iyi bilen annesi, arkadaşlarıyla birlikte denize koşan Hermias’ı, “Arkadaşlarınla gidebilirsin ama fazla açılma. Deniz bu, ne yapacağı belli olmaz,” diyerek uyarır. Coşkuyla denize giren çocuklar bir süre sonra, belki de onların coşkusuna karşılık vermek isteyen denizin köpük köpük dalgalanmaya başladığını fark edip çıkmaya karar verirler. Ancak aralarında biri, İasos’un sevimli yetimi Hermias eksiktir.

Denizin Hermias’ı aldığını öğrenen acılı annesi günlerce kıyıda oturup gözyaşı döker ve oğlunun çıkıp gelmesini bekler. Bu umutsuz bekleyişin sürdüğü günlerden birinde, bir balıkçı tüm İasoluları şaşırtan bir haberle gelir: Hermias’ı görmüştür. Kentliler balıkçıyı hemen oracıkta, çocuğu alıp getirmediği için paylarlar. Balıkçı ise bunun mümkün olmadığını, çocuğun bir yunusun sırtında olduğunu, ikisinin de çok mutlu göründüklerini ve kendisi yaklaşmaya çalıştıkça dalgalar arasında hızla uzaklaştıklarını anlatır. O günden sonra denize açılan tüm İasoslular, yunusun sırtındaki Hermias’ı görmeyi diler. Ancak günler sonra buruk bir gelişme tüm kentlileri sarsar: Hermias yanında bir yunusla kıyıya vurmuş, kıpırtısız yatmaktadır. Denizde birlikte mutlu günler geçirseler de yunus, Hermias’ı ne yazık ki orada yaşatamayacağını anlamış ve geç de olsa onu kıyıya ulaştırmıştır ama arkadaşını bırakmaya da gönlü razı olmadığı için onunla birlikte can vermiştir.

Kent kazılarında bulunan, bir yunus ve üzerinde bir çocuk figürlü sikkelerin bu anlatıya dayandığı söylenir. Efsanenin bir başka versiyonunda ise bir çocuk, bir yunusla arkadaş olur ve onunla birlikte denizde dolaşıp geri geri gelir. Söylenceye göre bu çocukla ilgili öyküyü duyan Büyük İskender çocuğu Babil’e getirir ve deniz tanrısı Poseidon’un rahibi olmasını sağlar.

Denizde mutlu günler geçiren bir yunus ile bir çocuk sahnesini sembolleştiren İasos halkından günümüze ulaşanlar, bugün İasos Örenyeri’nde ziyaretinizi bekliyor. Kim bilir, ören yerini ziyaret ettiğinizde tiyatro, agora ve meclis gibi yapıların kalıntıları arasında dolaşırken belki siz de denizde arkadaş canlısı yunuslara rastlarsınız.

Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık