Türk Eğitim Sen Muğla Şube Başkanı Mürsel Özata: “Hakkımızı asla helal etmeyeceğiz!”

ÖNDER Haber – Türk Eğitim Sen Muğla Şube Başkanı Mürsel Özata, İlçe Milli Eğitim ve Şube Müdürlerinin rotasyonu uygulaması ile ilgili olarak basın açıklaması yaptı. Özata, Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerinin hatalı uygulamalara inatla ve ısrarla devam ettiklerine, milli eğitimde varolan sorunlara çözüm bulunamadan yeni yeri sorunlarla karşı karşıya kalındığına dikkat çekerek başladığı açıklamasında daha sonra şu görüşleri dile getirdi.. “Gündemdeki en son problemimiz İlçe Milli Eğitim Müdürleri ile İl ve İlçelerde görev yapan müdür yardımcıları ve şube müdürlerinin zorunlu rotasyonu problemi. Atamaların başlayacağı ( il içi, il dışı, özür, ilk atama, yönetici atama), Okul planlamalarının yapıldığı ve yapılacağı, Kayıt dönemine girildiği, 4+4+4 sisteminin oturtulmaya çalışıldığı, Genel liselerin kapanıp dönüştüğü, İlkokul Ortaokul ayrımlarının yapıldığı ve Sorunların had safhada olduğu bir dönemde Taşra Teşkilatı Yöneticilerinin Atama Yönetmeliği yayınlanarak yürürlüğe girdi. Böylece, göreve başlarken rotasyona uğrayacaklarını bilmeden göreve başlayıp çoluğuyla çocuğuyla yerleşik hayata geçen idareciler büyük bir çoğunlukla il dışına tayin istemek zorunda bırakılmışlardır..” Rotasyon yönetmeliğinin hata ve eksikliklerle dolu olduğunu, bunların başında, yeni yönetmelikle getirilen uygulamanın Performans ve Yeterlilik Değerlendirme Formunun içeriğine uygun olmamasının yeraldığını belirten Mürsel Özata, açıklamasını şöyle sürdürdü.. “Şimdi bir kişi, aylıkla ödülü yok diye 18 Puan almışsa diğer kişi ise aynı ödüle sahip olmadığından 15 puan alması durumunda biri diğerine göre yetersizdir denilebilir mi? Formda yer alan ve özellikle Eğitim Kurumu Yöneticiliklerinde geçen puanlar ile bu yönetmelik kapsamındaki görevlerde geçirilen süreler arasında denge sağlanamamıştır. Bu noktada bu yönetmelik kapsamındaki görevlere daha çok puan verilmesi gerekir. Yine ceza ve ödül puanlaması ve sayısında dengesizlikler mevcuttur. Her bölge için zorunlu çalışma süreleri belirlenmiştir, fakat bulunduğu hizmet bölgesinde de tercih hakkı verilerek buralarda da kalmalarına olanak tanınmıştır. Hizmet süresine bağlı olarak hizmet bölgelerinde belli bir süre kalınmasına çalışılırken aynı zamanda puanın yüksekse, yani bölgede 20 tercih daha yaparak kalabilirsin denilmesinin mantığı anlaşılamamıştır. İstanbul’da çalışan bir kişi sadece 1. Hizmet Bölgesindeki hizmetini tamamlayabilirken yani İstanbul’un Silivri’sinden Tuzla’sına kadar olan tüm ilçeler tek hizmet bölgesi kabul edilirken örneğin Ankara’da görev yapmakta ısrar eden bir kişi 1, 2, 3 ve 4. Hizmet bölgesindeki çalışma sürelerini tamamlayabilecektir. İlçelerde görev yapan şube müdürleri, il merkezlerine tayin isteyemeyeceklerdir. Buradaki amaç, il merkezlerinde görevlendirilen şube müdürlerini koruma çabasıdır. Asil kadroya haiz olanlar vekillerin yerinden olmaması için hakları resmen gasp edilmektedir. Rotasyona dayalı bir sistem kuruyorsan bu yöneticilerden örneğin şu kadar yıl şube müdürlüğü yapanlar İlçe Müdürlüğü ya da İl Müdür yardımcılığına atanıp tercihte bulunabilirler denilerek görevde yükselmeleri sağlanabilirdi. Aynı şekilde ilçe müdürlerine de İl müdürü olma olanağı verilebilirdi. Burada amaç tabii ki işleyişin düzgün olması değil. Amacın, insanların düzenini bozarak emekliliğe sevk etmek ve oluşacak boş kadrolara kendi yandaşlarını yerleştirmek olduğu aşikârdır. Zira diğer sendikalardan üye çalmak için vaat edilecek makam sayısı son derece azalmıştı. Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerinin samimi olmadığının en açık göstergesi Taşra Yönetici Rotasyonu Yönetmeliği yayınlanmadan hemen önce birçok mevcut taşra yöneticisi nereye gideceğinin hesabını yaparken, sanki yangından mal kaçırır gibi birçok ilde ve İlçede hangi kıstasa göre yapıldığı belli olmayan (aslında belli) bir uygulamayla boş kadrolar doldurulmuştur. Bu koltukları doldurmak için rotasyon sürecini bekleyen İlçe Müdürleri ya da İl Müdür Yardımcılarına karşı yanlış yapılmamış mıdır? Onların hakları gasp edilmemiş midir? Bakanlığın yaptığı bu atamalar eşitlik, adalet, hak, hukuktan dem vuranların ne kadar samimi olduklarını ortaya koyar niteliktedir. Bu etik olmayan, eşitliğe aykırı olan hak gaspı niteliğindeki atamaların Ramazan ayının hemen başında yapılması da referansı İslam olanların ne derece İslamı referans aldıklarının göstergesidir diye düşünüyorum. Ülkemizde makama göre adam yerine adamlara makam yaratılmaya çalışıldığı sürece hiçbir ilerleme kat etmemiz mümkün olmaz. Bakanlığın siyaseti bu denli ön plana çıkarması Türk Milli Eğitim Sistemine yarar değil zarar getirecektir. Bunu bir türlü idrak edemeyenlerin elindeki MEB gelecek için umut vaat etmemektedir. MEB’nın yapması gereken açık ve nettir: Kariyer ve liyakat ilkelerini gözeten objektif kriterlere bağlı bir atama modelini yerleştirmek ve uygulamak. Hiç kimse hukukun üstünde değildir. Adaletin tesis edilmediği, objektif kriterler yerine, yandaşlığın esas alındığı, belli bir kesime hizmet amacını taşıyan her uygulama yerle yeksan olmaya mahkûmdur. Bu nedenle; iş barışını bozduğunu ve belli bir sendikaya üye olmayanlara negatif ayrımcılık yapıldığını düşündüğümüz tüm sınavsız, kıstassız İl müdür yardımcılıklarına, İlçe Müdürlüklerine, şube müdürlüklerine yapılan atamalar hemen iptal edilmelidir. Mevzuata riayet edilmeden, sınava dayalı olmadan yapılan şube müdürlükleri başta olmak üzere tüm kadrolara yapılan görevlendirmeler derhal sona erdirilmelidir. Bu atamaların ve görevlendirmelerin iptal edilmemesi ve yapılmaya devam edilmesi durumunda bu görevlendirmeyi yapan ilgililer hakkında genel merkezimizce suç duyurusunda bulunulacak, daha önce olduğu gibi atama ve görevlendirmelerin iptali için davalar açılacaktır. Bu da çare olmazsa Allaha havale edeceğiz ve iki dünyada da eğitim iş kolu çalışanları olarak Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerine hakkımızı asla helal etmeyeceğiz. (11.07.2013)