Üç Şey!

Fikret ÇOBAN Pilav yapmak için ne gerekir? Üç şey

Üç Şey!
Fikret ÇOBAN Pilav yapmak için ne gerekir? Üç şey. Pirinç, su, yağ. Peki devleti soymak için ne gerekir ? Yine üç şey. Siyasetçi, bankacı ve işadamı. Her şey ortada. Gizlenecek bir tarafı yok. Son 20 yıl, ekonominin devletten ayrılması demek olan özelleştirmeler ile geçti. Hatırlayın, o dönem hakim ideoloji neydi? Siyaset, cemaat, sermaye ne diyordu? Devlet ekonomiden el çekmeli, devlet küçültülmeli, devlet operasyonel güce dönüşmeli. Ekonomik alan tümüyle piyasa işleyişine bırakılmalı. Öyle de oldu. KİT'ler özelleştirildi, kamu hizmeti çöktü, özelleştirme alanında sürekli genişleme oldu. ‘Bu da olmaz’ denilen her şey oldu. Kamuya ait okul binaları bile kentsel dönüşüm projesi altında özelleştirme kapsamına alındı. Yerelimizden biliyoruz. Yatağan-Milas Termik Santralı işçileri bir yıldır özelleştirme kapsamı dışına çıkabilmek için yapmadıkları eylem kalmadı. İşte 2001 Şubat kirizi ile batan bankalar, içi boşaltılan bankalar hazineden aktarmayla tekrar dolduruldu ve haraç-mezat satıldı. Bunlar bilinen hikaye. Uzatmadan, 2004 yılında Milas Emek Platformu -  KESK bileşenleri olarak; kamunun tasfiyesi ve özelleştirmeler / Gats antlaşması neler getiriyor? başlıklı bir dizi etkinlik yapmıştık. Sonunda da geniş katılımlı bir panel gerçekleştirmiştik. Eğitim Sen temsilcisi olarak o günlerden benim not defterimde kalanları Önder Gazetesi okurlarıyla paylaşmak istiyorum. (Ve eğer devam ettirebilirsem haftada bir bu köşede yazmak istiyorum.) * Kapitalizmin vicdanı değil cüzdanı vardır. Onun tek amacı daha çok kârdır. Bunun sınırı yoktur. Böyle kriz dönemlerinde eğer engelenmezse kapitalizm kendini yenileyerek çıkar. Muhalefet olarak, halk güçleri ve emek örgütleri olarak asgari müştereklerimizde ortaklaşamazsak kaybedenler kaybetmeye devam eder. Çünkü kapitalizmde esas olan sistemdir. Sistemin bekasıdır. Kişiler, partiler, imamlar, komutanlar, başkanlar, bakanlar kapitalizm için bir sayıdan ibarettir. Hepsi sonuçta birer memurdur, neyin memuru? Kapitalizm değerleri (vatanseverlik-dindarlık ,milliyetçilik..) geniş halk kitlelerine karşı bir örtü olarak kullanır. İşin özüyle değil, formuyla ilgilenir. Bu değerler sömürünün, soygunun, talanın gizlenmesi için bir şal görevi görür. * Bugün Türkiye'de yaşanan vahşi kapitalizmdir. Gem vurulmamış kapitalizmdir. İşte bizim derdimiz, bu vahşi kapitalizme gem vurmaktır. Biraz olsun onun saldırılarını dizginlemektir. Bizler örgütlü kesimler olarak tüm ezilenlerle, hakları ve özgürlüklerinden mağdur edilenlerle asgari müştereklerde aynı hat üzerinde buluşabilirsek bu vahşi kapitalizme gem vurabiliriz, onu sosyal-devlet yani güçlü olan bir yapıya dönüştürebiliriz. * İş güvenliği, 8 saatlik çalışma, taşeronlaşmaya karşı, insan hakları, çevre duyarlılığı ve özgürlükler gibi konularda buluşursak ve kabaca söylersek, demokrasi ile kapitalizmi buluşturabiliriz. Bu da bu ülkenin ve bu ülke insanlarının yararına olur, demiştik. Şimdi tekrar yazının başına döndüğümüzde; ekonomi ile siyaset ayrılsın diyenler; kendilerine koliyle dolar ayırırken, yoksullara ve muhtaçlara ancak koliyle makarna, merçimek ayırması da kapitalist ahlak gerektirdiği için olsa gerek! İşin espirisi bir tarafa, aslında her şey Gezi'yle başladı. Gezi ezberleri bozdu. Bu olup bitenlerin üstesinden ancak yeni bir "Gezi"yle gelinebilir. Ama şu gücün, bu gücün bilmem ne gücünün etkisine girerek değil; halkın arasına girerek, halkın gücüne güç katarak, murat ettiklerimizin gerçekleşme şansı var!
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık