ADD Milas Şube Başkanı Mehmet Ateş, Cumhuriyet devrimlerinin en önemlilerinden “eğitimde birlik” (Tevhid-i Tedrisat) kanununun kabul edilişinin 96. Yıldönümünde, yazılı bir basın açıklaması yaparak, bu devrimin önemini vurguladı. Ateş’in açıklaması şöyle:
“Bugün 3 Mart, Osmanlı Devleti döneminde uygulanan farklı din, dil ve kültürlere göre uygulanan kozmopolit eğitim sisteminin yerine Tevhid-i Tedrisat olarak adlandırılan Eğitim-Öğretimde birliği sağlayan kanunun TBMM’de kabul edilişinin 96. yılı. Bu kanun, yeni kurulan laik, demokratik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temel direği olan kanundur. Demokratik Türkiye Cumhuriyetinin “Bekası”nı sağlayacak olan devrimdir, Tevhid-i Tedrisat Kanunu.
17. ve 18. yüzyıllarda gelişen Rönesans ve Reform hareketleri sonucunda, batının benimsediği akılcı ve bilimsel düşünce sistematiğini devlet aklı haline getiremeyen varisi olduğumuz Osmanlı Devleti, “Buz Dağı” gibi eriyip yok olmaktadır, anayurdu olan Anadolu toprakları işgal edilmiştir.
Bu acı durumu iyi analiz eden Büyük ATATÜRK, bir millet olarak geride kalmış olmamızın en önemli nedeninin eğitimdeki eksik ve yanlış uygulamalar olduğunu tespit edip, çağdaş ve bilimsel eğitim alanında büyük bir seferberlik başlatıp, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun TBMM’de oybirliği ile kabul edilmesini sağlamıştır.
Böylelikle bütün öğretim kurumları Milli Eğitim Bakanlığına bağlanarak eğitimde birlik, bütünlük sağlandı. Farklı din, mezhep ve kültürlere referans olan mektep-medrese ikiliği ortadan kalktı, eğitim laik ve parasız hale getirildi.
Yukarıda da belirttiğim gibi akılcı ve bilimsel düşünceyi yeni eğitim sistemi ile Demokratik Cumhuriyet ilke ve devrimlerini, laikliği ve ulusal kimlik duygusunu benimsemiş bireyler yetiştirmeye başlanmıştır. Çağın gerisinde kalmış medreseler kapatılmış, azınlık okulları Milli Eğitim Bakanlığı’nın denetimine tabi kılınmıştır. Bu kanun ile Köy Enstitüleri başta olmak üzere birçok alanda lise ve meslek liseleri açılarak bireylerin ve sanayinin ihtiyaç duyduğu mesleklerin gelişmesi sağlanmıştır. Sonuçta Türkiye’de, laik, çağdaş ve ulusal bir eğitim sistemi hayata geçirilmiştir.
3 Martları büyük bir sevinç ve gururla kutlamamız gerekirken, ne yazık ki buruk ve kaygı dolu duygular içindeyiz. 1950’lerin başında, aydınlanmanın mabetleri olan Köy Enstitüleri’nin kapatılması ile eğitim sistemimiz büyük yara almıştır.
Son 15-20 yıldır ülkeyi yönetenlerin Cumhuriyet Devrimleri ile elde ettiğimiz başta eğitim alanında olmak üzere birçok kazanımlarımızı törpüleyerek yok etmeye çalışılmakta olduğunu görmekte ve yaşamaktayız. Tesislerden ATATÜRK isimleri silinmekte, daha da kötüsü okullardaki ders müfredatlarından ATATÜRKÇÜ felsefenin ana omurgası olan laiklik, bilimsellik ve akılcılık yok edilerek hurefe yaklaşımlar benimsenmekte, okullarımız tarikatlara teslim edilmekte, tarikatların okullarda yaptıkları etkinliklerde ATATÜRK resimlerinin ve Bayrağımızın üzeri siyah bezlerle kapatılarak bilimsellik ve akılcılık yok edilmektedir. Kısacası 3 Mart 1924’te yürürlüğe giren eğtimin birleştirilmesi kanununun ruhundan uzaklaşılarak, ne acıdır ki 1.Dünya Savaşı ve önceki anlayışa hızla geri dönerek, Türkiye’mizin gerçek “Beka” sorununa yol açmaktayız. İlgililerden, bir an önce bu kötü gidişe dur diyecek önlemler almalarını talep ediyoruz.
“Bir Çift Mavi Gözün” biz ATATÜRKÇÜLERE verdiği ışıkla, her türlü zorluk ve sıkıntıları aşacağımızın inancı ve kararlılığı ile, 3 Mart 1924 Tevhid-i Tedrisat (Eğitimin Birleştirilmesi) devriminin 96. Yılını kutlar, kamuoyunu saygılarımı sunarım.





