Bodrum Barajı

Bodrum Barajı

Haluk AKBATUR

Milas-Ören karayolunun 14.5 km.den sağa ayrılan Karacahisar yolunda 3.7 km. ilerlerseniz demir dar bir köprü ile karşılaşırsınız. Köprünün altından geçen, yazın küçük bir dere, kışın ise büyük bir çay olan Kocaçay’dır.

Güneyde 789 m yükseklikteki Karadağ’dan ve 692 m yükseklikteki Hırsızınini tepesinden Gökova’ya geçit bulamayarak köyümüze yönelen Kaklıkaltı deresi, Karatepeçatağı deresi, Karaboğaz deresi, Kızılcayer deresi, Ulupınar deresi gibi pek çok küçük derelerden beslenerek önce Soğukluk sonra Yardibi deresi adını alarak, Asar tepelerinin batısından geçip iyice köyümüze yaklaşan Başkuyu deresi, Çeşmealandan gelen dere ile de birleşir.

Doğumuzda kalan Yeniköy Termik Santralinin atık sularıyla da beslenerek kendine katılan, Kısrak deresi, Bağdamları’ndan gelen bir çok derecik, İncirli dere, Asmabaşı deresi gibi pek çok derecik ile birleşip Kanlıgöl deresini oluşturur. Adına neden Kanlıgöl deresi demişler bilmem ama bu adı artık hak ediyor. Termik santralin kirli atık suları bırakıldığında pıhtılaşmış kan kahvesi renginde akıyor. Kendine katılan Başkuyu deresinin gökmavi suları bile bu kötü rengi gideremiyor.

Köyümüzün kuzeydoğusunda ki Mangal dağları’ndan gelen dereler çok dallıdır. 1396m. yüksekliğe erişen Bencik Dağı’nın çevresindeki Kavakbeleni, Damarası, Sarıdere, Kozağaç, Çamlıca köylerinden kaynaklanan pınarlar birleşerek Kayaderesi çay’ını oluştururlar. Kayadere köyü ile 1046 m. yüksekliğe erişen Sandal Dağı arasına yapılan bend ile tutulan çayın suları kömür işletmelerinde kullanılmakta, ihtiyaç fazlası su, zaman zaman da kirletilmiş sular işletme tarafından bırakılarak Kocaçay’a karışmaktadır. İkizköy’ün ve daha sonra Kırsağerisi köylerinin güneyinden geçerek gelen ve Bükderesi adı ile bilinen bu çay demir köprü altında Kocaçay’a katılır. Doğuda Hacıbelen tepesi ve batıda Hacıgiden Tepesi arasındaki vadi boyunca akmaya başlar.

Akbelen köyünden doğan ve yazın kuruyan Kuyucak deresi İncirköy güneyinden akıp kuzeyden gelen Çal deresinin sularını alarak adını Kayacık deresi olarak değiştirir, Yalancı pınar’ın sularını da alır ve demir köprüden 850 m. sonra doğudan Kocaçay’a katılır. Batıdan Sarıalan’dan gelen, Hacıgiden tepesi ile Saman tepesi arasından geçerek gelen Derin dere adlı çoğu zaman bir kuru dal’da  950 m. sonra batıdan Kocaçay’a katılır. Sıcak yaz günlerinde ince bir dere şeklinde akar Kocaçay. Çok geniş ormanlık bir alanın sularını toplayan Kocaçay’ın yukarıda adını andığım tüm dalları haritalarda kesik çizgilerle gösterilmiştir. Yani yaz aylarında bu besleyeci dereler tamamen kurur. Ancak Suçıkan’daki kaynaklar Kocaçay’a can katar ve bend gölünde su hiç eksik olmazdı. Çamovalı köyüne gelmeden Sümbüllük deresi, Karakoyun deresi, Tekne dereleri Kocaçay’a katılıp onu çoştururdular. Gökçeler köyünde ise Hamzabey deresi de bu çaya katılır.

Kocaçay’ı koca yapan tüm dallar kesik çizgilerle kuruyan dereler olarak gösterilmekle birlikte, Kocaçay Uyku vadisinin mavi gerdanlığı olarak kesintisiz olarak gösterilirdi.

Ama artık haritaların tekrar çizilmesinin vakti geldi geçiyor. Yer küre ısındıkça, iklim değişikliği arttıkça, ormanlarımız Termik santrallere kömür yetiştirmek için tahrip edildikçe, kuyular kazılıp Bodrum’a su sağlamak için yer altı sularımız kurutulunca, Suçıkan kaynakları birer birer kurudukça, günbegün Kocaçay cılızlaştı. Önceleri Temmuz, Ağustos aylarında kurur oldu. Geçen sene ise Nisan’da kuruyan Kocaçay’da bu sene Ocak ayına kadar su yüzü göremedik. Aralıksız yağan yağmurlar Kocaçay’ımızı şenlendirdiler. Sevindik. Köylülerimiz bu sular bizi yine oldukça uzun süre idare eder diyerek derelerin sağındaki solundaki tarlalarını sürmeye başladılar. O tarlalarda GDO’suz yerli domates, biber, patlıcan yetiştirerek ailelerini doyuracak, fazlasını Milas pazarına götürüp satarak çocuklarının okul harçlıklarını çıkaracaklardı.

Ama sevincimiz kursağımızda kaldı. Şubat ayı başında Çamköy’de, yapılması planlanan Bodrum Barajı projesinin ÇED Halkın Katılımı Toplantısı yapılacağını telefonuma gelen bir paylaşımla bir gün öğrenince başımızdan aşağı kaynar sular boşaldı. Gece gözlerimize uyku girmedi çağıl çağıl akan Kocaçay’ın ağıtını dinliyerek sabahı ettik.

4.2.2020 tarihinde Çamköy ilkokulunun toplantı salonu sözüm ona pandemi önlemlerine göre düzenlenmişti. Yine de çoğu akıllı insan içeri girmeyi reddetti. Buna rağmen bilgilendirme toplantısında öngöremedikleri için Sağlık Bakanımız gibi özür dilemeleri gerektiren yakın temas ortaya çıktı, tek bir mikrofon elden ele gezdirilirken, kimi dertli kişiler maskelerinin ağızlarından kaydığını fark etmeyerek kızgınlıklarını, hiddetlerini o mikrofona tükürükleriyle saçtılar. Aklıselimler dışarıda kalmayıp içeri girmiş olsalar AKP kurultaylarından beter bir vaka artışı yaşanılması kaçınılmaz olurdu.

Ne öğrendik, Milas’ın en büyük barajı, Kayaderesi üzerine, Subatan mevkine yapılacaktı. Hani derenin sularını şişman insanların beli kalınlığındaki bir oyukla yutan alanın öncesine.  Kocaçayı’mızın en önemli atardamarı Kayaderesi su toplanmaya başlamasıyla akmayacak, Subatan’da yeraltına girip Suçıkan’da tekrar yeryüzüne çıkarak kaynayan yer altı suları tamamen kuruyacaktı.

İnşaat 5 yıl sürecek, inşaat için Kayaderesi orman işletme şefliğinin 83 nolu gen koruma alanını da kapsayan ormanlık alanlarda malzeme ocakları açılacak, kırma-eleme- yıkama  tesisi, beton santrali yapılacaktı. Birbirinden farklı 5 ayrı ocağın toplam alanı 1.086.203 m2 olacakmış. Bu yapılacak doğa katliamı, zıvanadan çıkmış cennetlikten cehennemliğe an be an yaklaşan Bodrum’a su sağlamak amacını güdüyordu.

Ekosistemin nasıl etkileneceği, tarımın susuz nasıl yapılacağı, bunun kaç köyü etkileyeceği söz konusu edilmedi.

Beterin beteri var derler, 25 Şubat günü DSİ mühendislerinin köyümüze geldiğini öğrendik. Gözlerini Kanlıgöl deresine dikmişler, sicimden hallice akan derenin suyunu Bodrum’a nasıl, nereden götürürüz diye düşünüyorlar. Götürebilecekleri su olsa olsa ancak bozuk musluklardan damlayarak boşa giden, boru hattında oluşacak olan kaçak suları karşılayabilir, o da sadece bir iki ay boyunca, sonra o dere akmayacak. Tabii termik santral atık sularını dereye katmadıkça.

Dün Suçıkan’daki yediyüz yılı aşkın yaşlı çınarlardan bir ağıt yükseldiğini duydum. Daha yeni yeni filizleniyorlardı, yaprakları bile yoktu. Rüzgar kuvvetli değildi ama ulumaya benzer acı ağıtları bana kadar geliyordu. Duramadım vardım başlarına, sordum nedir bu ağıtınız? Bir sor binbir ah işit. Son sularımızı da keseceklermiş diye ver yansın ettiler. Siz nereden duydunuz dedim. Kuşlar söyledi dediler. Birer birer veda etmeye geliyorlar. Göçeceklermiş, sizler asırlardır bizlere yuva oldunuz kol kanat gerdiniz, biz de şakıyarak sizlerle yarenlik ettik ama kulaklarımızla şahit olduk sular kesilecekmiş, biz susuz ne yapar, ne ederiz, öle gideriz dediler. Buralara yakın başka yerler de kalmadı suyu olan tek bir dere, yavaş yavaş göçeceğiz sulak bir yer buluncaya kadar dediler. Kurbağalar bunu duyunca bir anda hep bir ağızdan vıraklamaya başladılar; peki biz ne edeceğiz diye. Son kalanlardan bir su yılanı başını sudan çıkarıp söylenenlere kulak kabarttı. Son kalanlardan bir su kaplumbağası telaşla suya dalıp gözden kayboldu. Çınarlar bizim kanatlarımız yok ki uçup gidelim diye ağıtlarına içli içli devam ettiler.

DSİ çalışıyor, Bodrum’u susuz bırakmayacak. Baraj yapıyor kömür çıkarma alanına kapı komşu, termik santralin bacasına 6-7 km uzaklığa. Kömür tozlarının, termik santral bacasından çıkan filtrelerin bile tutamayacağı kansorejen ağır metallerin çökeleceği yere. Yetmiyor doğrudan termik santralde soğutmada ve kömürleri yıkamada kullanılan atık sularını taşıyan, balıklarımızı yüzü koyun suyun üstünde yüzdüren derenin suyunu Bodrum’a götürmek için gece gündüz çalışıyor.

Ey Bodrumlular bolca harcayın sularınızı, hiç korkmayın. Bizler karşı çıksak ta, su hayattır, hayatımıza kastınız mı var diye sorsak, bağırsak, çağırsak ta, Karacahisar, İkizköy, Çamköy, Çamarası, Gökçeler, Yakaköy, Akyol, Ekinanbarı, Güllük köylülerine inat yapacağız bu projeleri diyecektir yetkililer.

Ey Bodrumlular diyorum ben de, kanserden ölümler köyümde ayyuka çıktı, aman dikkatli olun sakın bu suyu içmeyin, meyvalarınızı, sebzelerinizi bu sularla sulamayın. Elbette ki arıtılacak bu sular diyeceksiniz. Gönül rahatlığıyla duşunuzu alıp, bulaşıklarınızı, çamaşırlarını yıkayacak, bahçenizi sulayacaksanız. Sizlere önerim arada sırada bu sularınızı bir tahlile gönderip içindeki ağır metallere baktırmanız.

 

Beğendim 1 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık