Eski Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Çayırlı’dan basın açıklaması

Geçtiğimiz günlerde, Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, parti binasında yaptığı açıklamada, 10 Ağustos tarihli Milas Belediye Meclisi toplantısında ve aynı hafta yapılan Muğla Büyükşehir Belediye Meclisi toplantısında İYİ Partili meclis üyelerinin, cumhur ittifakıyla birlikte oy kullanmalarının, Belediye seçimleri öncesinde yapılan İYİ Parti+CHP ittifak protokolünün bilinçli bir şekilde bozulması anlamına geldiğini açıklamıştı. Başkan Tokat, konuyu anlatırken, 1 yıl Başkan Yardımcısı olarak görev yapan İYİ Parti’li Belediye Meclis Üyesi Mehmet Çayırlı’nın 2 yıl üstüste başkan yardımcılığı yapması konusuna değinmişti.

Eski Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Çayırlı’dan basın açıklaması

Bu açıklama sonrası, İYİ Parti Milas İlçe Başkanlığı’nca geçen hafta sonu bir açıklama yapılmış ve kendi açılarından protokolün sona ermediği, ülkede tek adam rejimine karşı ittifaka bağlı oldukları açıklanmıştı.

Dün ise, Meclis üyesi Mehmet Çayırlı, Hacıapti Mahallesi’ndeki Labris Cafe&Restaurant’ta kahvaltılı bir basın toplantısı düzenleyerek, gelişmeler hakkında basına bilgi verdi. Bu basın açıklamasına sadece eşiyle birlikte katılan Çayırlı, “bu basın bilgilendirme toplantısı, sadece benim düşüncemdir. Gördüğünüz gibi sadece eşimle geldim. Çünkü Başkan Tokat geçtiğimiz gün açıklama yaparken, benimle ilgili de bazı şeylere değinmiş. Bu nedenle kendi açımdan, neler olup bittiğine dair görüşlerimi, kendi adıma aktarmak istedim” dedi. Açıklamasını yazılı halde de basın mensuplarına dağıtan Mehmet Çayırlı, özellikle iki yıl üst üste yapmak istemesinin nedenlerini aktardı. Ve genel olarak, başkan yardımcılığı yaptığı 1 yıllık sürede olan bitenle ilgili tanıklıklarını ve görüşlerini aktardı. Ekte tamamını verdiğimiz açıklamasında da görülebileceği gibi, bunların dışında en önemli iddia olarak ise, Ağustos ayı meclisinde Güllük Limanı ile ilgili olarak, meclisten oybirliği ile red kararı çıkmış olmasına karşın, Başkan’ın ve CHP grubunun, aslında bazı koşullarla Güllük Limanı Revizyon projesini kabul eder bir yaklaşım içinde olduklarını belirtmesi idi.

Mehmet Çayırlı’nın basına yazılı olarak da verdiği, biraz uzunca açıklamaları şöyle:

“Değerli basın mensubu arkadaşlarım;

Millet İttifakı Belediye Başkanımız Sayın Muhammet Tokat’ın 18.08.2020 Salı günü CHP İlçe binasında MİLLET İTTİFAKI PROTOKOL METNİNİN PARTİMİZCE İHLAL EDİLDİĞİ VE GEÇERSİZ HALE GETİRİLDİĞİ konu başlıklı basın açıklamasının son bölümlerinde Başkan Yardımcılığı ile ilgili konuşmasında “Mehmet Çayırlı'nın görevi bırakmak istememesi” vb. söylemler ile partimize tanınan 2. dönem başkan yardımcılığı hakkının tarafıma verilmemesinden kaynaklı olarak sanki ittifakı bozan ve koltuk sevdasında olduğumu ima eden ifadelerle şahsımı hedef göstermiştir.

Bu nedenle şahsıma yönelik itham ve söylemler nedeniyle kamuoyunda farklı algılara sebebiyet verildiğinden kişisel olarak açıklama yapmam zaruri hale gelmiştir.

Kıymetli basın mensupları;   Sizlere bu ittifakın kuruluşundan, günümüze dek gelişen olayları anlatarak yaşadığım sıkıntıları aktarmak istiyorum. Anlatacaklarım sonrasında da kimin haklı kimin haksız olduğunu halkımızın takdirine bırakıyorum.

Kamuoyunun bildiği üzere daha 8 aylık yeni kurulmuş ve teşkilatlanmasını tam olarak tamamlayamamış bir parti iken 24 Haziran 2018 genel seçimlerinde parti olarak Milas'ta %17,4 oy aldık. Bu seçimde CHP %43,2, AKP %25,9, HDP %6,4, MHP %5,7 oy almışlardır.

24 Haziran 2018 genel seçimleri sonrası, 31 Mart 2019 Yerel Seçimleri için vakit kaybetmeden hazırlıklara başlayarak 2018 Eylül ayından itibaren seçim çalışmalarına start verdik.

Bu kapsamda Milas halkının nabzını ölçmek amaçlı yaptırdığımız anketlerde mevcut belediye çalışmalarından memnuniyetsizliğin yüksek olduğunu, buna bağlı olarak da mevcut başkanın yıprandığını ve bu veriler ile Milas'ta AKP adayı olacağı düşünülen kişinin kazanma olasılığının yüksek olduğunu gördük.

Ülke genelinde anlaşma sağlanan yaklaşık 52 ilde seçimlere Millet İttifakı olarak girileceğinin açıklanmasının ardından bizler de Milas İlçe Teşkilatı olarak yönetim kurulumuzda durum değerlendirmesi yaptık. Yönetim kurulumuzdaki tüm üyelere Milas'ta ittifak halinde mi yoksa ayrı aday çıkararak mı seçimlere girelim şeklinde bir soru yönelttik.  1 yönetim kurulu üyesi harici dışındaki 32 yönetim kurulu üyemiz ittifak yapılmalıdır şeklinde görüş verdi.  Ayrıca tüm üyelerimiz ile SMS yoluyla yaptığımız anket çalışmasının sonucunda da  %68 oranında İTTİFAK KURULSUN yönünde görüş çıkmıştır.

İYİ Parti Milas’ta aday çıkardığında belki seçimi kazanamayacaktı ancak bu durumda Cumhur İttifakının seçimi kazanıyor olması partimiz içinde ittifak yapalım şeklinde baskın bir görüşün ortaya çıkmasına sebep oldu.

MİLLET İTTİFAKI; Cumhuriyetin temel değerleri ile iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilmesi amacıyla kurulmuş olduğundan ve bunun için de MEVCUT İKTİDARIN VE SİSTEMİN değişmesi gerektiğinden ilçemizde belediye yönetiminin Cumhur İttifakına geçmemesi adına Millet İttifakı olarak seçimlere girilmesi kanaatine vardık. Ancak her türlü olumlu veya olumsuz sonuçlara hazırlıklı olma anlamında 2020 Şubat ayına kadar adayımız varmış gibi çalışmalarımızı da sürdürdük.

Her iki partinin genel merkezler bünyesinde yapılan görüşmeler neticesinde 2018 yılı Aralık ayının ilk haftasında Muğla Büyükşehir Belediyesi için ittifak yapılması kararı çıktı. Ancak ilçeler bazında ne olacağı yönünde belirsizlikler vardı ve bu hususta görüşmeler uzadıkça uzadı. Hepimiz de bu süreci takip ettik. Bizler aday çıkacakmış gibi çalışmalarımızı devam ederken, ittifak olma ihtimallerini de düşünerek Millet İttifakı ortağımız CHP ile aralık ayının 2. haftasından itibaren ön görüşmelere başladık. Burada özellikle belirtmek isterim ki ittifakın Milas’ta kurulmasının CHP yönünden baş mimarı Hüseyin Çöllüoğlu'dur. Kendisi mevcut ilçe başkanı olması nedeniyle kendilerinin de ittifaka sıcak baktıklarını ifade etmiş ve görüşmelere başlanmıştır.

Ancak ilerleyen zamanda Hüseyin Çöllüoğlu yerine mevcut ilçe başkanı Sayın İlgin Göktepe’nin göreve gelmesi ile birlikte Belediye Başkan Adayı Sayın Muhammet Tokat’ın da içinde bulunduğu ittifak görüşmelerimiz ilk olarak 18 Aralık 2018 tarihinde başlamıştır. İttifak kurulması için 18 Aralık 2018 - 25 Şubat 2019 arasında geçen 70 gün içinde yaklaşık 10’un üzerinde görüşmeler yaptık.

Üzülerek söylemem gerekir ki, Sayın Başkan maalesef süreci iyi yönetemedi. Anlaşma sağladığımız 25 Şubat 2019 tarihine kadar sürekli oyalandık. Örneğin seçim sürecinde Milas Deve Güreşlerinin olduğu gün bize gün içinde 3 defa randevu vermelerine rağmen randevuya gelmediler. Ancak 4. Randevuda kendileriyle görüşebildik. İttifak konusunun ve seçimin kritik olduğu yönündeki uyarılarımızı sürekli yinelememize rağmen ağırdan alan bir tavır içerisinde yer aldılar.

Eğer söz konusu ittifak anlaşması 25 Şubat değil de seçmen tercihlerinin netleşmeye başladığı Ocak ayının ilk haftalarında gerçekleşseydi, rakibimize karşı psikolojik olarak ciddi bir üstünlük sağlayacaktık. Oyalama taktikleri ve samimiyetsizlik bugünkü %51,31’in ortaya çıkmasındaki en önemli faktörlerden birisidir. Oysaki bu anlaşma Ocak ayında yapılsaydı bu oran rahatlıkla %60 bandını bulur, hatta geçerdi.

İttifak şartlarının görüşülmesi esnasında; seçimlerde Sayın Tokat’ın desteklenmesi karşısında partimiz için Belediye Başkan Yardımcılığı, 1 Encümen üyeliği ve yasal olarak sayımızın yetmemesi halinde komisyonlarda da 1 üye talebimiz olmuştur. Belediye Başkan Adayının CHP’sinden olduğu göz önüne alındığında taleplerimizin makul olduğu kamuoyu tarafından da takdir edilecektir. Ancak kamuoyu önünde ve bizlere de görüşmeler esnasında ittifak yaparak, birlikte ve ortak akıl ile belediyeyi yöneteceğimizi söyleyen Sayın Tokat, belediye başkan yardımcılığı görevini 2 yıldan fazla İYİ Parti’ye veremeyeceğini ifade etmiş ve bu konuda anlamsız bir şekilde diretmiştir.

Siz değerli basın mensubu arkadaşlara soruyorum, eğer biz ittifak isek, belediyeyi beraber yönetecek isek, bizden bir başkan yardımcısının, üyelerimizin taleplerini karşılayacak, sıcak bir çay ikram ederek sorunlarını dinleyecek bir makam istemesi kadar doğal başka bir şey olabilir mi? 1999 yılında 3 lü koalisyon olduğunda Rahmetli Ecevit Başbakan iken, Mesut Yılmaz ve Devlet Bahçeli için Başbakan Yardımcılığının süresi mi konuşuldu?

Biz de Başkan yardımcılığı süresinin konuşulmasının dahi doğru olmadığını, ittifak yapılarak Belediye Başkan Adayı destekleniyor ise bir başkan yardımcısının İYİ Partili olması gerektiğini kendilerine ilettik.  Bu tutumu samimi görmediğimizi, şahsıma yönelik herhangi bir siyasi kaygıları var ise meclis üyesi adayı dahi olmayabileceğimi de ifade ettim. Sayın başkan endişeyle “sen olmazsan bu ittifak olmaz” diyerek bu düşünceme karşı çıktı. Biz de 5 yıl olması durumunda ittifakı kabul edeceğimizi söyledik ve tekrar görüşmek üzere ayrıldık. Ancak daha sonra kendisinin katıldığı bir Büyükşehir Belediye Meclis toplantısından sonra benim ofisimde yaptığımız toplantıda büyük bir şiddet ve öfke ile “2 yılı kabul ediyorsanız edin etmiyorsanız bu iş burada bitsin” diyerek bir çıkış yaptı. Ben de bu şartlarda başkan yardımcısının görev süresinin 5 yıl olmadığı sürece, bir partinin ilçe başkanı olarak, bunu tabanıma anlatamayacağımı, bu vebalin altında kalamayacağımı ifade ederek ittifak görüşmelerini sonlandırdık.

O dönemde bir ilçe başkanı olarak durumu İl Başkanıma ve Milletvekilimize aktardım. Milletvekilimiz; taleplerimizde haklı olduğumuzu ancak anlaşmazlık durumunda, yani aday çıkarmamızın Milas'ta AK Parti’nin kazanma şansını yükselteceğini, bu nedenle önceliğimizin Cumhuriyet değerlerine sahip çıkan bir partinin seçimi kazanması olduğunu ifade ederek, bu şekli ile (2 yıl görev süresi olan Belediye Başkan Yardımcılığı) kabul etmemizi söyledi. Biz de parti disiplini ve hiyerarşisi gereği içimize sinmese de bu şartlarda ittifakı kabul ettik.

Bu şartlar altında ittifak sağlandı ve seçim propagandasına başladık. Tabanlarımızdan birlikte oy istedik. Beraber konuştuk. Birlikte Başaracağız, Beraber yöneteceğiz dedik. Tüm kamuoyu ve siz değerli basın mensupları da bunlara tanıksınız. Bizler, 40 yıllık sağcı seçmenden oy istedik. Artık sağcılık solculuk kalmadığını, Tek Adamlık sisteminin ülkemizi uçuruma sürüklediğini, ülkemizin birliği ve beraberliği için Cumhuriyetin temel felsefesi ile iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmesi için propaganda sürecini birlikte yönettik. Amacımız ve önceliğimiz Türkiye idi. Bu nedenle ittifak yaptık ve çok şükür ki kazandık.

Seçim sonrası Millet İttifakı olarak yapmış olduğumuz ilk grup toplantısında Sayın Başkan, kimlerin belediye başkan yardımcılığı görev talebi olup olmadığını hem CHP li meclis üyelerine, hem de İYİ Partili meclis üyelerine sordu. Bana göre bu tip görevler oylama ile olmaz! Liyakat, güven ve uyumlu çalışma ilkeleri çerçevesinde bu görevin sorumluluklarını kaldırabilecek kişilerin seçilmesi gerektiği kanaatindeyim. En azından kendi partin için bunu yaparsın. İYİ Parti olarak bize verilen 2 yıllık başkan yardımcılığı görevini de İYİ Partili diğer meclis üyelerimizin iş hayatından kaynaklı olarak bu görevi yürütme imkânları olmadığından dolayı benim yerine getirmemi istediler.

1 Mayıs 2019 tarihi itibari ile Sayın Başkan, beni ve Sayın Hüseyin Çöllüoğlu'nu başkan yardımcısı olarak göreve başlattı. Ancak sorun şu ki, partime verilen hak çerçevesinde başkan yardımcılığı görevini diğer meclis üyelerimizin işlerinden dolayı uygun olmaması nedeniyle benden başka yapacak biri yoktu. Başkan Yardımcılığı görevine başladığımda Mali Müşavirlik görevim de bir yandan devam ettiğinden büroma yetişmiş personel almak durumunda kaldım. Hak verirsiniz ki bu da bir maliyet getiriyor. Ben de kendi meclis üyesi arkadaşlarımız ile görüşmemizde; “İşyerimde düzen ve personel sistemimde bozukluklar olmasın, malum burası benim ekmek teknem, benden başka da belediye başkan yardımcılığı görevini yapacak biri de yoksa İYİ PARTİ’ye verilen 2 yıl hakkımızı mümkünse üst üste kullanmak istediğimizi Başkan’a ifade edelim” dedim. Bunun üzerine meclis üyesi arkadaşlarım da geçen sene Haziran ayından itibaren yılsonuna kadar bir kaç defa Başkana durumu ifade edip İYİ PARTİ olarak 2 yıllık hakkımızı üst üste kullanmak istediğimizi ifade etseler de Başkan bu konuda hiçbir zaman net olarak olumlu veya olumsuz bir cevap vermedi. Her defasında bakarız, düşünürüz, yaparız gibi ucu açık, yuvarlak ve geçiştirici sözlerle bizleri oyaladı.

Son olarak da Sayın milletvekilimiz bu konu ile ilgili devreye girerek İYİ PARTİ’ye verilen hakkı 2 yıl üst üste kullanmak istediğimizi kendisine iletti. Hatta mevkidaşı CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun da Sayın Başkana bu ricamızı iletti. Ancak Sayın Başkan, ketum bir tutum ve davranışla koskoca iki genel başkan yardımcılarının ricalarını dahi maalesef ret etmiş. Bunca kaygıları ne? Neyin endişesinde? “Ben Mehmet Çayırlı'ya 2. yılı verdiğimde kendi tabanıma ne derim” diyor. Bunu anlatamayacak ne var? Biz sonuçta ittifak ortağıyız ve 2 yıl görevimiz var. Parti olarak bunu üst üste kullanmak da en doğal hakkımız. Başkan Bey’in bakış açısıyla olaya bakarsak; ona seçim kazandırmış bir parti olarak, başkan yardımcılığı görev süremizin sadece 2 yıl olduğunu biz kendi tabanımıza nasıl anlatacağız. 

 

İşin özü; Başkan yönetim anlayışını, sorumluluktan kaçma ve riske girmeme, kimseyle kötü olmama üzerine kurmuş. Benim, Başkan beyin kişiliğine asla sözüm yok. Ancak yanlış yolda! Biz dostları olarak hep uyardık. Son 3 grup toplantısında tüm CHP ve İYİ Partili meclis üyelerinin olduğu yerde “Sayın başkan bizlere güvenmelisin, kimseye danışmıyorsun, tek başına karar alıp, ben böyle istiyorum diyorsun. Ben başkan yardımcısı olduğum halde bazı konuları maalesef  vatandaşlardan öğreniyorum. Bizim niye haberimiz olmuyor, meclis üyelerinin meclis gündemine gelen konular dışında belediyede yapılan birçok iş, hizmet ve alınan kararlardan haberi dahi yok. Neden ortak akıl ile istişare ederek, tartışarak, müzakere ederek yönetmiyoruz” diyerek kendisini eleştirdim. İttifakın şartlarını, bugünlerde meşhur olan partiler arasındaki protokolün içeriğini, CHP meclis üyelerinin ilk defa 2020 yılı Mayıs ayında yapılan grup toplantısında öğrendiğini biliyor muydunuz? Birçoğu İYİ PARTİ’ye verilen başkan yardımcılığı görev süresini 1 yıl diye biliyormuş. Bu mu ortak akıl, bu mu sizin beraber yöneteceğiz, birlikte başaracağız dediniz şey?

Biz İYİ PARTİ olarak; bir kişinin 1 yıl görev yapması şeklindeki dönüşümlü başkan yardımcılığının yanlış olduğunu kendisine ifade ettik. Çünkü 1 yıl gibi kısa bir sürede belediye personelini tanıyıp, işleri ve işleyişi öğrenene kadar zaten 6 ay geçiyor. Tam işi öğrenme aşaması ve verimli olma aşamasına geldiğinde bir bakmışsın süre bitmiş. Ayrıca görev süresinin 1 yıl olduğu belli olan hangi kişi belediye de disiplini sağlar? Hangi kişi personeli karşısına alır veya hangi personel nasıl olsa 1 yıl sonra gidecek diyerek o başkan yardımcısını kadar dikkate alır. Bu konuda takdir elbette başkana aittir. Ancak bu uygulamanın gerek belediye yönetimine gerekse de halka hizmet etme noktasında bir fayda sağlamayacağını ifade ettik. İşin doğrusu; görevlendirilen başkan yardımcısı başarılı ise görevine devam etmeli, başarısız ise süresine bakılmadan görevden alınmalıdır.  Biz bunu kendimizi düşündüğümüz için değil Milas’ımızı düşündüğümüz için söyledik. Yoksa sistem nasıl olursa olsun biz zaten ittifak ve protokol kapsamında 2 yıl olarak anlaştık.

İttifak konusunda ve Belediyenin yönetimi konusunda bazı şeylerin doğru gitmediğini geçen sene Ekim ayından beri farklı aralıklarla arkadaşlarımız ile birlikte Başkana ifade etmeye çalıştık, uyarılarda bulunduk. Başkan yardımcılığı görevindeyken kendisine Başkan yardımcıları ile birlikte yapılan işler ile yapılacak olanların değerlendirileceği haftalık değerlendirme ve istişare toplantısı yapmasının faydalı olacağını ifade ettim ve bu yönde toplantı talebinde bulundum. İnanır mısınız koskoca 1 yılda sadece 3 defa yaptık. Sayın Hüseyin Çöllüoğlu da buna şahittir. Baktık gördük ki Sayın Başkan sadece bizi değil CHP li meclis üyelerine de aynı şekilde davranarak, her şeyi kendi yapıyor, danışmıyor, bilgi vermiyor.  Her şeyi ben bilirim, ben yaparım havasında.

Bunca olumsuzluklara rağmen bizler halkımıza hizmet vermek için çalıştık. Belediye çalışanlarımızla komisyonlar kurduk. Birim müdürlerimizi bir araya getirdik. Ortak akıl ile fikirler üreterek projeler gerçekleştirdik. Tabii ki bu sadece benim başarım değil, elbette ki çalışma arkadaşlarımın büyük katkısı var. Biz sadece fikir babası olduk, personeli bir araya getirdik, fikirlerini aldık, müzakere ettik ve ortaya bir şeyler çıkardık. 1 yıllık görev sürem içerisinde aşağıda paylaşacağım konuları başardık. Sayın Başkan şimdilerde bunlarla övünüyor, her gün canlı yayınlar, sosyal medya paylaşımları yapıyor. Biz tabii ki gururluyuz. Çünkü bunlar bizim eserimiz. Varsın o kendi reklamını yapsın.

 

* Labranda Şişeleme Fabrikası Modernizasyon Projesi

* Belediye Cafe-Restoran, Plaj ve Dinlenme yerleri Projesi

* Belediye Binalarına T.C ibaresi konması

* Belediye Birimlerimiz arasında ortak akıl ve istişare noktasında komisyonlar kurarak ortak proje üretme alışkanlığı getirdik.

* Tasarruf tedbirleri alınmasına katkı vererek, ödenemeyen işçi maaşlarının ödenmesine katkıda bulunarak Temmuz ayında hiçbir işçimizin maaş alacağının kalmamasını sağladık.

* Yine tasarruf tedbirleri kapsamında 4-5 yıllık kiralama ücretlerinin sıfır bir aracın maliyetini geçtiğini analiz ederek, derhal kiralama dönemini sonlandırdık, banka kredi talebinde bulunarak kira yerine kredi taksiti ödeyerek araç satın alma dönemine geçtik.

* Belediyemizin “Bir ömür, Bir saadet” projesini önem vererek sadece 9 ayda 200’ün üzerinde evli çiftlerimizi ziyarete gittik.

* Labranda projesi ve araç satın alma projelerimizde yatırım teşvik belgesi alarak yaklaşık 4,5 Milyon TL KDV den muafiyet sağladık.

* Mali disiplini sağlama ve gelir unsurlarını artırma kapsamında 5 yıllık Strateji Planlarını tek tek Müdürlerimiz ile birlikte çalışmalar yaparak hazırladık.

* Covid-19 salgını ile mücadele kapsamında Komisyon başkanlığı görev dönemimizde halkımızın sağlığı için etkin bir çalışma gerçekleştirdik.

* Covid-19 salgını ile mücadele kapsamında insanlarımız sokağa çıkamadığından sokaktaki hayvan dostlarımızı unutmadık. Barınma ve Mama desteği verdik.

* Vatandaşlarımızın en büyük şikâyet konusu olan Kaldırım İşgalleri konusunda komisyon kurarak STK ve Oda Başkanlarının da görüşlerini alarak ortak akıl ile tarafları mağdur etmeden çözüm yolları ürettik.

* Ana Belediye önündeki otopark sorununu çözdük.

* Ana bina girişinde sıradan danışma masasını kaldırarak, yerine modern belediyelerde olduğu gibi ÇÖZÜM MASASI koyduk.

* Kurum içinde sevgi ve saygıya önem verdik. Küskünleri barıştırdık. Daha güzel ve huzurlu çalışma ortamı oluşturmaya gayret sarf ettik.

* Belediye personelinin görevlerini zamanında yapmaları, işe geliş ve gidiş saatlerine riayet edilmesi hususunda onlara örnek olmak amacıyla saat 10:00-11:00’de değil resmi mesai saatlerinde işimin başında bulunmaya özen gösterdim.

* Resmi makam aracını kullanırken özen gösterdim. Belediyeye özel aracımla geldim. Resmi yerlerde Belediye itibarını düşünerek ancak o zamanlarda resmi aracı kullandım. Hafta sonlarında vatandaşlarımızdan gelen davetlere mümkün olduğunca özel aracım ile katıldım.

* Makam odamın kapısını mümkün olduğunca açık bıraktım. Görüşmeleri olabildiğince açık ve şeffaf yaptık. Yapabileceğimiz işleri yaptık, yapamadığımızı neden yapamadığımızı vatandaşa açık bir şekilde ifade ettik. Gelen vatandaşlarımıza en azından bir çay-kahve ikram ederek, onların dertlerini dinledik ve hoş bir sohbet ortamı sağladık.

Tabii ki bunları asla tek başımıza yaptık demiyoruz. Ortak akıl ile istişare ederek, komisyonlar kurarak yaptık. Fikir babası olduk. Ancak özellikle belirtmek isterim ki bu çalışmalarımızda üstün ve gayretli çalışmalarından dolayı tüm müdürlerimize ve personellerine teşekkür ediyorum. Onlar gerçek sorunların içinde olup, bizler bu sorunları çözme noktasında ön ayak olduk.

Biz halkımız ve memleketimiz için bu çalışmaları yaparken, Labranda Projesi sonrası ne hikmetse Başkan beyin tavrı, tutumu ve davranışları değişmeye başladı. Bizi figüran gibi görmeye ve itibarsızlaştırmaya, tabir-i caizse koltuğunuzu aldınız artık oturun oturduğunuz yerde, biz ne dersek onu yapın tarzında tavır ve davranışlar sergilemeye başladı. Bunu nerden çıkarıyorum. Daha önce tarafıma söylediği “Başkan yardımcısı ne yapıyor ki zaten, ne önemi var başkan yardımcılığının” sözleri ile son basın toplantısında ifade ettiği  “İstesem ben 5 yıl boyunca başkan yardımcısı atamam” sözleri profili düşük, etliye sütlüye karışmayan başkan yardımcısı istediğini açıkça göstermektedir. Hiç kimse kusura bakmasın biz koyun değiliz. Biz tüm baskılara göğüs germiş, MHP de sonuna kadar demokratik mücadele vermiş, yoğun baskı altında kongreler yapmış ve hukukun ayaklar altına alınarak kongrenin iptal edilmesi sonucunda İYİ PARTİ yi kurmuş Cesur Yürekli insanlarız. Demirden korksaydık trene binmezdik. Biz Türkiye için ittifak yaptık. Muhammet Tokat’ın şahsı için değil!  Ayrıca sanki bir lütuf vermiş edasıyla, “Ben her şeyi verdim, hangi ilçede böyle protokol var” şeklindeki açıklaması içindeki Tek Adamlık hevesinin yansımasıdır. Evet biz bir ittifak yaptık. Ancak ittifakı Muhammet Tokat ile değil, CHP ile yaptık. Çıkıp her şey de BEN kelimesi kullanması doğru değildir.

Sayın başkan görev süremiz bittiğinde “MAKAMIMA ÇIKIP TEŞEKKÜR BİLE ETMEDİLER” diyerek serzenişte bulunmuş. Bu ne aymazlıktır. Bu ne siyasi nezaketsizliktir! Bizi makamına çağırıp, çalışmalarımızdan dolayı kendisi teşekkür edeceğine, “BAŞKANIM BİZE BU GÖREVİ VERDİĞİNİZ İÇİN SİZE MİNNETTARIZ“ dememizi bekliyormuş.

Ayrıca belediyeye personel alımlarında onlara da hak tanıdık diyor. Geçen sene eylül ayında 30 tane temizlik birimine eleman alındı. Bırakın bizden adam almayı, haber bile verilmedi. Yıl içindeki tepkilerimizden sonra önerdiğimiz isimlerden 6 tane temizlik elemanı aldı. Ancak malumunuz zaten temizlik işlerinde çalıştıracak eleman bulmak zor. Soruyorum kendisine hangi kalifiyeli personeli almış?

Önceki dönem her başkan yardımcısına sorumlu olduğu eskiden belde olan büyük mahalleler bildirilir ve oradaki belediye işlerinden ilgili başkan yardımcısı sorumlu olurdu. Örneğin önceki dönem belediye başkan yardımcısı Zeynep Çınar hanımefendi Güllük beldemizden, Faik Karagöz Beyefendi de Ören den sorumlu başkan yardımcısı olarak görevlerini yürütmüşlerdir. Ben de sayın başkandan göreve başladığımda şunu rica ettim. “Sayın başkanım beldeler ile ilgili görevlendirme tasarrufunuz hasıl olursa ve uygun görürseniz Güllük de yaşamamdan kaynaklı Güllük beldesi tercihimdir” dedim. Size soruyorum? Ancak bu dönemde nedense beldeler ile ilgili belediye başkan yardımcılarına görev sorumluluk verilmedi. Ancak bilen bilmeyen birçok vatandaş Güllük’de bir CHP’li arkadaşı Belde Sorumlusu zannediyor. Çünkü başkan ne zaman gelse o karşılıyor, gidilecek yerlere o götürüyor. Oysaki bu arkadaşımıza da haksızlık yapılıyor. Bu arkadaşımız belki iyi niyet çerçevesinde bu boşluğu doldurmaya çalışıyor. Benzer bir durum Ören için geçerli. Ancak bu durum halkın gözünde farklı algılara sebebiyet veriyor. Belediyede resmi görevi olmayan kişiler sanki oradan sorumlu yetkili kişi imiş gibi bir durum ortaya çıkıyor. Bunun sorumlusu kim? Başkan Yardımcılarını görevlendirmek ve yetkilendirmek var iken böyle bir uygulama ile Başkan Beyin niyetinin ne olduğunu anlayabildiniz mi? Kusura bakmayım ben anlamış değilim!

 Sayın Başkan, önceden verdiğimiz fikirleri en azından dinler, uygun görürse yapar, davetlere, açılışlara, resmi programlara birlikte gidelim derdi. Belediyeye gelen siyasetçi, sanatçı vs. önemli konuklar olduğunda beni de çağırır ve tanıtırdı. Ancak Aralık ayından itibaren beni yalnızlaştırma, itibarsızlaştırma ve yetkisiz ve etkisiz bir başkan yardımcısı yapma çabalarına girdi! Ben sustum, içime attım. Ben makam derdinde olsam “Salla başı, al maaşı” yapmaz mıydım? Aman kötü olmayalım, aman İttifakı bozmayalım, makam mevki önemli değil bizim için Türkiye diyerek sorunları kendi içimizde halletmeye çalıştım. Yetmemiş gibi görev sürem dolduktan sonra İYİ Parti ilçe Başkanımız Sayın Kasım Özkan’dan tutun da, önde olan tüm yönetim kurulu üyelerimize İYİ Parti ile iyi olduğu ancak Mehmet Çayırlı’nın sorun yarattığı gibi söylemler ile kendi partililerimle beni karşı karşıya getirmeye çalışmıştır. Sağ olsun partililerim bu oyuna gelmemişlerdir. Çünkü yaptığım tüm görüşme, karar ve bilgileri zamanında en alt birimden, en üst Milletvekili düzeyine kadar en demokratik şekilde anlattım. Hiçbir toplantıya tek başıma katılmadım hiçbir kararı tek başıma almadım. Mutlaka yetkili biriyle görüşmelere gittim. Bizim ittifak şartlarını ve protokolünü en ayrıntılarını dahi tüm yönetim kurulumuz ve üstlerimiz bilir. Ancak kendisi herşeye kendi karar verdiği için geçtiğimiz Mayıs ayındaki grup toplantısına kadar protokolün içeriğinden dahi haberi olmayan birçok CHP li meclis üyeleri vardı. Soruyorum sizlere bu mu Ortak Akıl, bu mu Demokrasi? Bana karşı başlattığı psikolojik mücadelenin sebebi neydi? Neyin endişesi içindeydi? Bu hususta takdir milletimizindir.

Oysa ben Ülkem ve Milletim adına Parlamenter sisteme geçmenin Belediye seçimlerinin kazanılması ile başlayacağını bilerek elimi uzattım.  Aday çık baskılarına rağmen Cumhur ittifakının kazanma şansının yüksek olduğunu söyleyerek onları reddettim. Makam koltuk sevdasında olsaydım farklı partilerden gelen teklifleri elimin tersiyle iter miydim? Makam koltuk derdinde olsam MHP den ayrılır mıydım? Referandumda hiçbir yetkimiz olmadığı halde Milletvekilimiz ile birlikte Hayır Kampanyasında 68 mahallemizde propaganda yapar mıydık? Beni tanıdığını bildiğim Sayın Başkan Muhammet Tokat maalesef beni çok kırdı, çok üzdü! Onca samimi davranışlarıma rağmen yaptığı açıklamayla resmen ihaneti gördüm. Oysa ben ve İYİ PARTİ olmasaydı bugün oturduğu o koltukta kimin oturuyor olacağını bütün kamuoyu ve halkımız bilmektedir.

Sayın Başkanın basın toplantısında yapmış olduğu “Başkan yardımcılıklarını bırakmak bilmediler” sözü önemli. Şöyle ki; Sayın Çöllüoğlu ve ben bu göreve resmi yazı ile atandık. Resmi yazıda da görev süresinin ne kadar olduğu ve ne zaman biteceği de yazmıyor. Ben zaten sürenin ne olduğunu yazmasalar da biliyorum ama Sayın Çöllüoğlu ile ilgili bu ileride çok sorunlar yarattı. Kendisinin de ifade ettiği şekilde görev süremizin bittiği, üzülerek söylemem gerekli ki maaş ile çalışan ve başkan yardımcısına bağlı bir müdür ile tarafımıza tebliğ edildi. Sizlere soruyorum bizi birim müdürü mü atadı? Başkan Bey iki dakika bizi çağırıp, siyasi nezaket gereği çalışmalarımızdan dolayı teşekkür edip, görevimizin bittiğini söyleyemez miydi? Biz onun emir eli değiliz, uşağı hiç değiliz. Ben bir parti başkanlığı yapmış, sorumlulukları ve vebali olan bir kişiyim. Üzerine yetmezmiş gibi görev süresi dolduğunda istifa mektubu istiyor! Göreve başlarken resmi yazı ile atama yap, bırakırken istifa mektubu iste! Bu tamamen bir siyasi şark kurnazlığıdır. Ben de istifa yazısının doğru olmadığını, bunun yerine tıpkı atama yazısında olduğu gibi resmi yazı ile görev süremizin tamamlandığına dair yazı ile bildirilmesi halinde imzalayacağımı söyledim. Ve bu şekilde yapıldı. Şimdi istifa mektubu istemekle acaba niyeti neydi?  Bunu da bir türlü anlayabilmiş değilim.

Değerli basın mensupları; şimdi sizlere 10 Ağustos 2020 tarihli meclis toplantısında ve öncesinde yaşananlar ile Başkan Beyin bahsettiği protokolün 6. Maddesi ile ilgili bilgi vermek istiyorum. Öncelikle protokolün 6. Maddesinde ne yazıyor bir bakalım;

"Oylamalarda ve kararlarda İYİ Parti meclis üyeleri CHP meclis üyeleri ile birlikte hareket edecektir. Aksi durumda iş bu protokol geçersiz hale gelecektir" demektedir. Şimdi burada yanlış kararlar dahi desteklenecektir mi diyor? Biz doğru yapılan herşeyin yanında oluruz, bunda bir sıkıntımız yok.  Ancak yanlış bir şeyin bilerek desteklenmesi mümkün müdür?

 Sayın Başkan beyanlarında; “Bir konuda partiler arasında görüş farkı olduğunda Millet İttifakı olarak ortak yapılan grup toplantısında konu tartışılır, gerekirse oylama yapılır ve hangi görüş fazla oy alırsa, o grup kararı kabul edilerek, buna uyulur” demektedir. Bildiğiniz üzere CHP’nin başkan dahil 16 meclis üyesi, İYİ Parti’nin ise 4 meclis üyesi bulunmaktadır. Bu noktada iki parti arasında bir konuda görüş farkı olduğunda sayısal çoğunlukları gereği her zaman CHP’nin yani Başkan’ın görüşü doğru kabul edilecektir. Böyle bir durumu hangi vicdan kabul eder.

Kamuoyu ve halkımız, ittifakın bozulma sebebini "Kızılcakuyu Mahallesi’ne yapılmak istenen Sağlık Evine ilişkin İlçe Sağlık Müdürlüğü’nün tahsis talebinin oylamasında CHP’den farklı oy kullanmamız” olarak bilmektedir. Ancak bu tamamen saptırmadır.  Gerçek iptal sebebi o gün OY BİRLİĞİ ile RET edilen Güllük Liman Projesine ilişkin konudur. Meclis toplantısı öncesi Ek Belediye Binası toplantı salonunda saat 11:00 de gerçekleştirilen Millet İttifakı grup toplantısına, ilçe başkanımız Sayın Kasım Özkan annesinin rahatsızlığı sebebiyle grup başkanvekili olarak sadece ben katıldım. Partimiz, ittifak olarak yapılan ortak grup toplantısına İlçe başkanı ve Grup Başkanvekili ile katılma kararı aldı.  Çünkü maalesef bizleri yok sayan, her şeye evet dememizi isteyen tavırlarla karşılaşmaya başladık. Bizde bunun karşılığında bizim ayrı bir parti olduğumuzu, bazı konularda farklı görüş ve düşüncelerde olmamızın gayet doğal olduğunu kendilerine söyledik ve böyle bir karar aldık.

İttifak Grubu Toplantısında önümüze getirilen taslak komisyon metninde Güllük Limanı Projesi ile ilgili yumuşak kelimelerle NE OLUMLU, NE DE OLUMSUZ, halkımızı da karşımıza almayacak şekilde, Milas Ekonomisini, İstihdam, OSB ve Tren yolu yapılacak gibi kelimelerle Bakanlığa bu görüşü verelim dediler, bunu dayattılar. Yani güya ne şiş yansın, ne de kebap! Ben de bunun yanlış olacağını bize gösterilen mevcut proje ile ilgili tavrımızı NET BİR ŞEKİLDE koyalım dedim. Görüşe, görüş ile karşılık vermek eyyamcılıktır dedim. Bu konuda Sayın Milletvekilimizin de TBMM’ne soru önergesi verdiğini, Güllük Limanının büyütülmesinin körfeze, ekolojik sisteme, turizme ve o bölgede yaşayan vatandaşlarımıza zarar vereceğinden İYİ PARTİ grubu olarak bu konuda kesin ve net kararımızın RET olduğunu ifade ettim.  Bunun üzerine Sayın Başkanın, protokolün 6’ncı maddesi gereği İTTİFAKI BOZARIZ iması ile karşılaştım. Ben de kendisine “İttifak konusunda alacağız her türlü karara saygı duyarız ancak Güllük de yaşayan biri olarak bunu kabul etmeye vicdanımın el vermediğini, bu vebalin altında kalamayacağımızı” ifade ederek toplantıdan ayrıldım. Onlar CHP meclis üyeleri ile ben ayrıldıktan sonra toplantıya devam ettiler. Ancak Güllük Liman Projesi ile ilgili bize tavır koyan, ittifakı bozma tehdidi yapanlar saat 14:00 deki meclis toplantısında salondaki 100-150 kişilik kalabalık ve halkın duyarlılığı karşısında 180 derece dönerek RET yönünde komisyon kararını yazdırarak son dakikada salonda İmar Komisyon üyelerine imzalattılar. Hepinizde salon girişinde imzalar atılırken gördünüz. Hatta toplantı 10 dakika geç başlatılmak zorunda kalındı. Şimdi bana diyecekler ki iftira atıyorlar, bunlar tamamen yalan ve yanlıştır. Ama önce Allah, sonra tüm CHP meclis üyeleri şahittir. Hatta konuyla ilgilenen vatandaşlarımız da Başkan Beyin Güllük Limanının büyütülmesi ile ilgili ilk başta olumlu düşüncede olduğunu bilmektedir. Burada İYİ PARTİ olarak gösterdiğimiz duruş ve tavır karşısında bir yanlışın yapılmasının önüne geçmiş bulunmaktayız.

Kısacası değerli dostlarım, Protokolün İptaline ilişkin asıl mesele Kızılcakuyu Sağlık Evi konusundaki tavrımız değil, Güllük Limanı Projesindeki tavrımızdır. Ancak biz İYİ PARTİ olarak her iki konuda da halkımızın menfaatini düşünerek hareket etmiş bulunmaktayız.

Buradan tüm CHP’li vatandaşlarıma sesleniyorum. Bizim derdimiz Türkiye. Genel Merkezlerimiz meselenin Türkiye meselesi olduğunun farkındalar. Ancak yereldeki yöneticilerimiz halen sanki eski sitem varmış gibi davranmaya devam ediyor! Sanki rakibi bizmiş gibi davranıyorlar. Oysaki rakipleri biz değiliz! Unutulmamalı ki İYİ PARTİ nin iyi olması demek, Millet İttifakının iyi olması demektir.

Değerli CHP’li dostlarım, değerli Belediye personeli arkadaşlarım sizlerle hiçbir sorunumuz yoktur. Bizim derdimiz Vatan, bizim derdimiz Milet, Bizim derdimiz Cumhuriyet, Bizim derdimiz Türkiye’dir.

 Bu nedenle sözlerime son olarak şunları söylemek istiyorum. Sayın Muhammet Tokat öncelikle benim abimdir. Başkanımdır. Benim derdim onu kişiliği veya şahsiyeti ile ilgili değildir. Derdim sadece ve sadece YÖNETİM ANLAYIŞI’dır.

Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “MEVZU BAHİS VATAN İSE, GERİSİ TEFERRUATTIR” diyerek kapatıyorum.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!

Beğendim 1 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık