İasos’tan Yükselen Çığlık: Zeytinime, Ormanıma, Suyuma Dokunma!
Muğla’nın Milas ilçesinde faaliyet yürüten İasos Mahalle Meclisi Derneği, Meclis’e sunulan yasa teklifinin sadece bir kanun düzenlemesi değil, aynı zamanda doğaya, üretime ve binlerce yıllık yaşam kültürüne yönelik bir tehdit olduğunu vurgulayarak, “Zeytinliklerimizi, ormanlarımızı, yaşam alanlarımızı savunuyoruz” diyerek tehlikenin büyüklüğüne dikkat çekti. İasos’tan Akbelen’e uzanan direniş hattında bir kez daha ses yükseliyor: “Bu toprakları miras değil, emanet biliyoruz. Doğamıza dokunmayın!”

İasos Mahalle Meclisi Derneği tarafından gönderilen yazılı basın açıklaması şu şekilde;
"Zeytinliklerimizi, Ormanlarımızı ve Yaşam Alanlarımızı Savunuyoruz!
Muğla Milas’tan yükselen sesle bir kez daha haykırıyoruz: ZEYTİNİME, ORMANIMA, SUYUMA DOKUNMA!
13 Haziran’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan ve kamuoyunda “süper izin” teklifi olarak bilinen torba yasa, sadece bir kanun teklifi değil, bu kadim topraklarda binlerce yıldır var olan doğaya, üretime ve yaşam kültürümüze yöneltilmiş açık bir tehdittir. Yasa ile zeytinliklerin, ormanların, meraların, kıyıların ve doğal sit alanlarının sermayeye “adrese teslim” biçimde tahsisi amaçlanmaktadır!
Teklif, Muğla’nın Milas ve Yatağan bölgelerinde, özellikle Akbelen, İkizköy ve çevresinde bulunan zeytinlikleri maden faaliyetlerine açmakta; zeytin ağaçlarının taşınabileceği gibi bilim dışı bir gerekçeye dayandırılarak yok edilmesinin önünü açmaktadır. Üstelik bu düzenleme yalnızca yerel bir tehditle sınırlı değildir; bir kez yasalaşırsa, Türkiye genelindeki tüm zeytinlik alanlar için emsal teşkil edecek, ekolojik kıyımı yasallaştıracaktır.
Zeytin ağaçları sadece meyve değildir; bu coğrafyanın kültürel hafızasıdır, geçim kaynağıdır, toprağın ve suyun dengesi, halkın yaşamıdır. Kömür uğruna bu dengeyi bozmak, sadece doğayı değil, köylüyü, üreticiyi ve geleceğimizi de yok saymaktır.
İasos Mahalle Meclisi Derneği olarak bizler:
* Halkın katılımını dışlayan, bilim insanlarının uyarılarını yok sayan, çevresel etkileri göz ardı eden bu yasa teklifine karşı çıkıyoruz.
* MAPEG’e sınırsız yetkiler verilmesini, ÇED süreçlerinin etkisizleştirilmesini, ormanların ve zeytinliklerin enerji şirketlerine peşkeş çekilmesini kabul etmiyoruz.
* Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 56. maddesini hatırlatıyoruz: “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.” Devletin görevi bu hakkı korumaktır; maden şirketlerine alan açmak değil!
SORUYORUZ:
•Sermaye çıkarları, halkın yaşam hakkının önünde midir?
•İklim krizinin her gün etkilerini hissettiğimiz bir çağda, termik santralleri genişletmek hangi aklın, hangi vicdanın ürünüdür?
•Bu düzenlemeleri hayata geçirmeye çalışanlar, halkın mı yoksa holdinglerin mi temsilcisidir?
TALEPLERİMİZ NETTİR:
1.Torba yasa teklifi derhal geri çekilmelidir.
2.Zeytinliklerimiz, ormanlarımız, meralarımız ve doğal alanlarımız kamu yararına korunmalı, sermaye gruplarının insafına terk edilmemelidir.
3.Enerji ve maden politikaları demokratik, şeffaf ve halkın denetimine açık hale getirilmelidir.
Bu yasa geçerse sadece zeytinlikler değil; toprak, su, hava ve yaşam tehdit altına girecektir.
* Biz bu toprakları miras değil, emanet olarak görüyoruz.
* Zeytin ağacına dokunulmasına, doğamızın talan edilmesine, yaşam hakkımızın gasp edilmesine izin vermeyeceğiz.
İasos’tan Akbelen’e, Kazdağları’ndan Munzur’a kadar doğayı savunan her sesi selamlıyor; hep birlikte ‘Katliam Yasasına Hayır’ diyoruz!"





