TÜRKİYE'DEN, MUĞLA'DAN VE MİLAS'TAN BİR OKTAY EKİNCİ GEÇTİ... HABERİNİZ VAR MI?

TÜRKİYE'DEN, MUĞLA'DAN VE MİLAS'TAN BİR OKTAY EKİNCİ GEÇTİ... HABERİNİZ VAR MI?

Olcay AKDENİZ

OKTAY EKİNCİ, 5-6-7 Eylül 2013 tarihinde, Alman Arkeolog Prof. ANNELİESE PESCHLOW'un onuruna düzenlediğimiz 6. KARİA, KARİALILAR VE MYLASA SEMPOZYUMU'na katılmıştı... Milas'ta pek çok toplantıya katılan, konuşmalar yapan, Muğla'da silinmez izler bırakan OKTAY EKİNCİ'nin bu Milas'taki son konuşması olmuştu... Ne yazık ki, Karia, Karialılar ve Mylasa Sempozyumu'ndaki konuşmasından 39 gün sonra kendisini sonsuzluğa uğurlamıştık...

O'nunla dostluğumuzun temelini Cumhuriyet gazetesi oluşturmuştu. Oktay Ekinci, Muğla'da yaşarken Cumhuriyet gazetesinde bizim Milas'ın tarihi dokusunu korumak, tarihi evlerine sahip çıkmak için hazırladığımız pek çok haberi okumuş ve sonrasında her gelişinde babamın işyerine uğrayıp beni aramıştı. Fakat her arayışında da beni bulamamıştı. Babam O'nun beni her arayışında "Seni yine aradı, bulamadı" diye bana sitem etmeye başlamıştı... Ve sonunda bir gün buluştuk; bana Türkiye Mimarlar Odası'nın bir takvimini ve bir ajandasını armağan olarak getirmişti, ki hala saklarım... "Ne zahmet ettiniz!" dediğimde de, "Sen bunları çoktan hak ettin" demişti... Bu sözü aslında bizim için o takvim ve ajanda ile hiç de kıyaslanmayacak ve asla unutulmayacak bir armağan olmuştu... Sonrasında İstanbul'a taşınmış, Cumhuriyet gazetesinde yazılar yazmaya başlamıştı. Artık ilgi alanı Muğla değil tüm Türkiye olmuştu... 2016 yılında bir gün benden, danışmanlığını sürdürdüğü Antalya Mimarlar Odası Dergisi için "Milas Macar Evleri"ni yazmamı istemişti. Yazdım, gönderdim, yayınlandı... Yazı çok beğenilmişti. Bunun üzerine beni Hatay'da yapılacak Güney İlleri Mimarlar Odalarının 10-13 Aralık 2016 tarihlerinde düzenlediği "Türkiye Kültür Politikası Arayışında - Çeşitlilik, Toplumsal Gelişim ve Mimarlık" adıyla düzenlenmiş bir sempozyuma davet ettiler ve orada Milas Macar Evlerini anlatmamı istediler. Gittim ve anlattım. Orada konuşmacı olarak kimler yoktu ki; Prof. Dr. Cevat Geray, Prof. Dr. Ruşen Keleş, Prof. Dr. Doğan Kuban, Prof. Dr. Bozkurt Güvenç, Prof. Dr. Fahri Işık, Prof. Dr. Havva Işık, Y.Mimar - Yazar Cengiz Bektaş, Şair Ataol Behramoğlu, Oktay Ekinci... ve daha kimler kimler...

Yıllar sonra düşünüyorum da, acaba o Muğla'nın damadı olmasaydı, gelip "Hanımköy"e yerleşmeseydi, Muğlamız tarihi kent dokusunu böyle koruyabilir miydi? Muğla'da böyle bir bilinç oluşabilir miydi?

Aslında O'nun Muğla'ya gelişi Muğla'nın bir şansı olmuştu. Oktay Ekinci'nin şansı ise hiç kuşkusuz ERMAN ŞAHİN gibi bir belediye başkanı ile çalışmak olmuştu... Ve Muğla bu iki şansını çok iyi kullanmıştı...

Muğla bu iki değerinin adlarını, mutlaka birer caddeye vererek yaşatmalı...

 

Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık