Vekillerden yoğun gündem!..

Cumhuriyet Halk Partisi Muğla Milletvekilleri Suat Özcan ve Süleyman Girgin, önceki gün ilçe binasında partililerle bir araya gelerek, ülke gündemine dair açıklamalarda bulundular.

Vekillerden yoğun gündem!..

Cumhuriyet Halk Partisi Muğla Milletvekilleri Suat Özcan ve Süleyman Girgin, ilçe binasında partililerle bir araya geldiler ve ülke gündemine dair görüşlerini paylaştılar.

Vekillerden önce yerel ve genel gündeme ilişkin kısa bir açıklama yapan CHP Milas İlçe Başkanı İlgin Göktepe; “Bugün aslında gündemin en önemli konusu ve uzun zamandır ülkenin en fazla konuştuğu İstanbul seçimlerine ilişkin bir şeyler söylemeyi düşünmüştüm ancak bir aydan fazla İstanbul’da bulunan, gece-gündüz seçim sonuçlarının yeniden sayıldığı merkezlerde nöbet tutan, oylarımıza sahip çıkan iki milletvekilimiz burada ve onlar bu konuda daha fazla bilgi sahibi oldukları için bu konuyu onlara bırakıyorum.

Dün Boğaziçi Üniversitesi ile ilgili konuşulan bir konu ile ilgili de söylenecek tek kelime, o görüntülerin birileri tarafından servis edildiğidir.  O görüntüler 3 yıl öncesine ait görüntülerdir. Yani yeni ortaya çıkmış bir görüntü değil, tamamen provokatörce bir şeydir. 3 yıl önce Büyük Önder Mustafa Kemal’e ‘Şeytan’ denildiğinde yine bu iktidar vardı. Hala onlar var. Bu şekilde konuşanlara güç verenler hala işbaşındalar. Bitmedi, bitmeyecekte… Başka ithamlarda da bulunacaklardır. Fakat gördüğümüz başka bir şey ise artık kendi içlerinde çatışmaya başladılar. İçeride bir sürü hain varken neden dışarıdan getiriyorsunuz diye tartışmaya başladılar. Bunların da görülmesini ve dikkatlice izlenmesini istiyoruz” dedi ve sözü, CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin’e bıraktı.

Girgin; “İmamoğlu bal gibi başkan seçilmiştir”

Konuşmasına, 31 Mart’ta yapılan seçimlerden hemen iki gün sonra genel merkez tarafından tüm milletvekillerinin İstanbul’a çağrıldığını söyleyerek başlayan Milletvekili Girgin şöyle devam etti:

“İstanbul’a ulaştığımızda bütün milletvekillerimize 39 ilçede 3’er, 5’er kişilik gruplar halinde görev verildi. Görevlendirildiğimiz ilçelerde partililerimizle, genel başkan yardımcılarımız, il örgütümüz ve hatta bazen meclis grup başkan vekillerimizle birlikte oyların yeniden sayılması işlemini takip ettik. Özellikle şunu vurgulamak istiyorum; bu süreçte birçok kadın üyemiz gece-gündüz demeden, sayımın yapıldığı binanın önünde adeta polis ile birlikte nöbet tuttu. Bu bizi çok etkiledi. İşte inanmışlığın zaferidir bu dedirtti. Örgütlenmenin, örgütlü olmanın önemini bir kez daha gözler önüne serdi.

Aslında hepimizin sorması gereken soru şu: Neden çuvalların başında nöbet tuttuk? Kime karşı nöbet tuttuk? Çuvalları kime karşı koruduk? Hakem olması gereken bir kurum YSK’ya itimadımız var mı? Çuvalları ve oyları dahi teslim etmediğimiz iktidara devleti nasıl teslim ediyoruz? Bu soruları mutlaka kendimize sormamız gerek…

31 Ocak itibariyle YSK sonuçları kesinleştirmiş, itirazlar bitmiş, sonraki süreçte seçim çalışmalarına başlanılmış. 31 Mart akşamının ilk saatlerinde Sayın Binali Yıldırım’ın 3.700 oy ile kazandık dediğinde Sayın Erdoğan, seçim sonuçlarını kabullenmiştir. Büyükşehirler belki bize verilmedi ama ilçeleri biz kazandık demiştir. Fakat her nedense sonradan plak tersine dönmüş, Rusya’ya giderken grup başkan vekilleriyle yaptığı toplantıda bu seçimlerle ilgili ne yaparız sorusunun cevabı için talimat verilmiş ve Sayın Bahçeli de, ‘bir oy bile yeterlidir’ diyen Sayın Bahçeli dahi görüşünü değiştirmiş, İstanbul seçimlerini iptal ettirmek için elbirliğiyle Türkiye’ye bir ay zaman kaybettirmişlerdir.

Günlerce, haftalarca nöbet tuttuk ancak sonuçta kazanan bizim adayımız oldu. Kim ne derse desin, Sayın Ekrem İmamoğlu bal gibi belediye başkanı seçilmiştir. Nokta!

Sayın Genel Başkanımız, seçimlerin yenilenmesi halinde Sayın İmamoğlu’nun bu kez ezici çoğunlukla seçimleri kazanacağı görüşüne; “Kimse böyle bir şeyi aklına dahi getirmesin. Kazandığımız seçimi neden bir kez daha yapalım” diyerek bizlere ve tüm örgütlere gerekli mesajı vermiştir.

Bizler 17 gün süren demokrasi ve Milli İrade nöbetinin ardından 2 günlüğüne bölgemize geldik. Sonrasında ise Sayın Genel Başkanımıza yönelik o linç girişimi karşısında apar-topar bu kez Ankara’ya gittik. Çok şükür ki genel başkanımız serinkanlılıkla bu provakatif eylemin örgütlerimizle beraber atlatılmasını sağladı. Çünkü amaçları halkı sokağa dökmek ve akabinde de farklı, hatta İstanbul seçimlerini etkileyecek bir kararı almaktı. Ne Cumhuriyet Halk Partisi, ne de milletimiz bu oyuna gelmedi.”

Özcan; “Ülkemiz tarihin en derin ekonomik sıkıntılarını yaşıyor”

Milletvekili Girgin’in ardından bu kez bir diğer CHP Muğla Milletvekili Suat Özcan da, İstanbul seçimleri ile ilgili, Milletvekili arkadaşı Girgin’in anlattıklarına benzer bir açıklama yaptı. Milletvekili Özcan, konuşmasının büyük bir bölümünü ise ekonomiye ayırdı ve şunları söyledi:

“Sonuçta bu bir seçimdir ve seçim sonrasında göreve gelenler 5 yıl görev yapacaklar. 5 yıl sonrasında eğer iyi bir izlenim bırakmışlarsa bir daha seçilirler, yok bırakmadılarsa değiştirilirler. Ancak ekonomi öyle kötü ki, bu ekonomideki kötü durumu hükümet duysun, uyarı alsın ve seçim sonrasında bununla ilgili tedbirler alsın diye 31 Mart öncesinde sürekli dile getirdik. Ancak gelin görün ki iktidar, seçim sonuçlarından herhangi bir ders çıkarmamış.

Ülkemizde son 17 yılda işsiz sayısı 1,5 milyon artmış ama 2018’in son üç ayında işsiz sayısı 3 milyon 981 bine ulaşmış. Bu rakamlar TÜİK verileridir. Yaz aylarındaki tarım hareketi, turizm ve diğer çalışan-çalışmayanı hesapladığınızda rakam, 7,5 milyona ulaşıyor. Bu sayı 93 ülkenin nüfusundan fazladır.

2018’e girdiğimizde her 100 gençten 20’si işsizmiş ama 2018’in sonunda bu rakam 24’e çıkmış. Bu her 100 gençten işsiz olan 26’sı üniversite mezunu. Bu durumda üniversite mezunu işsiz gencin sayısı 1 milyonu aşmış demektir. Ve yine her 100 kişiden 34’ü hem sigortasız, kayıtdışı yani sosyal haklarını arayamıyor. Bir anlamda kaderleri patronların iki dudağı arasındadır. Böyle bir tabloyu dünya ülkeleriyle karşılaştırdığımızda, ülke olarak 34’ncü sıradayız.

Yurttaşlarımız evlerinin, tarlalarının tapusunu, arabalarının, traktörlerinin ruhsatını bankalara rehin bırakmış durumda ve bunları bankalara kaptırmama derdindeler. Artık çarşıya, pazara gittiğinizde kilo ile meyve-sebze alan vatandaşı az görür olduk. İnsanlar artık tane ile almaya başladı. Vatandaş artık, ucuz domates, biber, soğan derdinde… İktidar ‘ucuz veriyoruz’ diye çadır kuruyor ya insanlar da bundan yararlanmak için saatlerce kuyrukta bekliyor.

Ülke ekonomisi o kadar kötü durumda ki, çocuğuna pantolon alamadım diye intihar eden baba, iş bulamadım diye intihar eden gençleri görüyoruz.

Saray; duran, kaçan, uçan saraylarıyla gününü gün ediyor. Bu durumda elbette vatandaşın sesini duyma imkânları yok. Damatlar bakan, teyzeoğulları da genel müdür, akraba ve yandaşlar ise danışman oluyor bu ülkede… Eski milletvekilleri; bakan yardımcısı ya da büyükelçi, rektör, Anayasa Mahkemesi yargıcı, savcısı olurken, havuz müteahhitlerine de dolarla büyük rantlar aktarılıyor. Vatandaş ise işsizlik ve hayat pahalılığı arasında sıkışmış, neredeyse kuru soğana muhtaç hale gelmiş durumdadır. İşçi limon gibi sıkılmış, yaşama küsmüş durumda, çiftçi girdilerin maliyet fiyatlarıyla satış fiyatları arasında kalmış; önümüzdeki sene acaba tarlayı eksem mi, ekmesem mi diye düşünüyor. Sanayici ise iflas ile konkordato arasında ne yapacağını şaşırmış iken iktidar ve küçük ortağı; nasıl CHP veya Millet İttifakı’nın temsilcilerini gözden düşürürüz ve yeniden eski halimize döneriz derdinde…

İşte 31 Mart sonrası olay biraz değişti. Biz yurt genelinde güçlenirken, onlar yitirdikleri gücü yeniden ellerine geçirmeye çalışıyorlar.”

Editör: Adem KANKAYNAR
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık