“2023 bütçesi sorunları çözmeye yetmez”

​​​​​​​CHP Muğla Milletvekili Suat Özcan, CHP Milas İlçe Binası’nda bir basın toplantısı düzenleyerek, son günlerin genel ve yerel konularını değerlendirdi.

“2023 bütçesi sorunları çözmeye yetmez”
  • 21 December 2022, Wednesday 11:51

Parti İlçe Binası’nda düzenlenen basın toplantısına; CHP Milas İlçe Başkanı Av. Tüze Çetinkaya, İlçe Kadın Kolları Başkanı Berrin Naz, İlçe Gençlik Kolları Başkanı İbrahim Turhan ve bazı ilçe yönetim kurulu üyeleri katıldı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan CHP Milas İlçe Başkanı Av. Tüze Çetinkaya, Türkiye’nin gündemini son 15 gündür meşgul eden 6 yaşındaki bir kız çocuğunun kendisinden 29 yaş büyük bir erkekle evlendirilmesi ve geçtiğimiz hafta sonu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ilgili verilen karara çok sert bir biçimde tepki gösterdi. İlçe Başkanı Çetinkaya;

“Biliyorsunuz gündemimiz çok yoğun… Ülkede saniyelik ve anlık değişen gündem ve artık güzel günlerin olmadığı, karanlık günlerden geçtiğimiz bir dönemi yaşıyoruz.  Öncelikle 6 yaşındaki kız çocuğunun cinsel istismara uğraması ve son olarak 16 milyon İstanbullunun iradesini yok sayan yargı eliyle vurulan darbe, ülkenin ne hale geldiğinin bir göstergesi… Tabiri yerindeyse en iğrenci altı yaşındaki bir çocuğun, 29 yaşındaki bir adama ailesi tarafından kendi elleriyle teslim edilmesi! Davanın içeriğine bakıldığında, bilirkişi ve hakim ile savcıya başından geçenleri açık bir şekilde anlatmış olmasına rağmen bu cemaatçi, bu iğrenç yapılanma her şeyi meşru göstermeye çalışıyor. Bu iğrenç duruma karşı sessiz kalmayacağız. Bu iğrenç duruma karşı tepkimizi göstermemiz gerekiyor ve Hale gibi nice çocuklara sahip çıkacağız. Biz ne Hale ne de başka bir çocuğumuzu bu iktidarın karanlığına teslim etmeyeceğiz. Geçen hafta sonu biliyorsunuz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın krem İmamoğlu ile ilgili bir mahkeme kararı verildi. Gerçekten bir avukat olarak ve mesleğe başlarken savunma hakkı için yemin etmiş bir avukat olarak şu anda ülkenin geldiği durumundan utanıyorum, utanç içerisindeyim. Mesleğinde başlarken yemin eden yargı erkleri iktidarın talepleri doğrultusunda haksız ve hukuksuz yere 16 milyon İstanbul’un seçtiği Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’na yargı eliyle darbe yapmıştır. İstinaf Mahkemesi’nin bu hukuksuzluğun devamını getirmeyeceğine ve gereken kararı vereceğine inanıyorum. Bu davanın da takipçisi olacağımızın bilinmesini isterim. Adalet herkese lazımdır. Bu adalet terazisi bir gün gelir bu kararları vereni de verdireni de tartar. Bu nedenden dolayı bir ülkede adalet bitmişse bu ülkede can mal güvenliği ve insanca yaşama hürriyeti de bitmiş demektir” dedi.

“YERELDE DE ÇALIŞMALARIMIZ SÜRÜYOR”

Önümüzdeki yıl yapılacak seçimler için sürecin başladığına dikkat çeken CHP İlçe Başkanı Çetinkaya, Milas’ta da çalışmaların aralıksız devam ettiğini belirterek, “Kırsal kesimdeki mahallelerimizin çoğunu dolaştık. Biz ana kademe olarak dolaşırken aynı zamanda kadın ve gençlik kollarımız da ayrı olarak çalışmalarını sürdürüyor. Bu ülke için artık çok önemli bir seçim sathına girildi. Artık herkesin bilmesi gereken şey şu bu artık siyaset üstü bir meseledir! Bu artık tamamen insanca yaşamak için gerçekten insanca değer görüp yaşamak için son şansımız ve vatandaşlarımızın çoğu da bunun bilincinde. Bugün insanlar evine ekmek götüremiyor. Bugün pazara çıktığımızda, esnafı ziyaret ettiğimiz zaman artık hayırlı işler bile diyemiyoruz. Çünkü esnaf onu dahi yanlış anlayacak durumda ve haklılar. Ülkemizi hem içeride, hem de dünya çapında yeniden eski haline getirmek için de elimizden geleni yapacağız. Artık seçim sathına girdik ve artık susmayacağız! Korkmadan, yılmadan yolumuza devam edeceğiz” diyerek sözü, İlçe Kadın Kolları Başkanı Berrin Naz’a bıraktı.

“BİZ KADINLARIN BAŞINA NE ZAMAN NE GELECEK BİLMİYORUZ”

İlçe Kadın Kolları Başkanı Berrin Naz da, 6 yaşındaki bir kız çocuğunun evlendirilmesi olayının kabul edilmesinin mümkün olmadığını belirterek; “Bu iğrenç olayı kabul etmeyeceğimiz gibi, hemen her gün ülkemizin bir yerinde kadınların öldürülmesini de kabul etmiyoruz. Bakın bugün bile 2 kadın daha öldürüldü. Biz şu anda bu toplantıyı yaparken belki de ülkenin bir başka yerinde, başka bir çocuk istismarı veya bir kadın cinayeti daha işleniyor. Biz kadınlar olarak ‘Türkiye’de kadın ve çocuk olmayacaksın. Yani bu ülkede çocuk olmak da kadın olmak da zordur’ diyoruz. İçişleri Bakanı kalktı, ‘son günlerde işlenen kadın cinayetlerinin sayısı azaldı’ diye açıklama yaptı. Biz başımıza ne zaman ne gelecek bilmiyoruz. Bu cinayetlerin, bu çocuk istismarlarının durdurulması için hiç şekilde ciddi bir şey yapılmıyor. İşte biz bu nedenle İstanbul Sözleşmesinin yeniden yürürlüğe girmesini istiyoruz ve bizim iktidarımızda tekrar kadınların güvencesi olarak yürürlüğe girecek. Yereldeki çalışmalarımızda son aylarda Aile Destek Sigortası konusuna ağırlık veriyoruz. Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu‘nun üzerinde önemle durduğu aile destek sigortasının tanıtımını yapıyoruz. Bu proje yürürlüğe girerse hiçbir Avrupa ülkesinden bir farkımız olmayacak. Buna yürekten inanıyoruz ve sıkı bir şekilde köylerimizi ve ilçe merkezindeki mahalleleri dolaşarak kadınlarımızla görüşüyoruz. Şu ana kadar 1.000’den fazla haneye girdik ve bunları da kendi sistemimize işledik. Türkiye’de ekonomi zaten bitti. Halk bunların artık bilincinde. Çünkü herkes dertli, herkes sıkıntılı… Markete gidemediklerini, pazara gittikleri zaman nelerle karşılaştıklarını artık herkes biliyor. Bir an önce onlar da bir çözüm bekliyorlar. Ancak umutsuzluğa yer yok diyor, güzel günlerin geleceğine inanıyoruz. İnşallah hep birlikte de bunu başaracağız. Örgüt olarak örgütümüzün de gücüne inanıyor, güveniyoruz. Biz güzel bir aileyiz ve her şeyden önce Milaslı hemşerilerimizle bir bütün içerisindeyiz.” dedi.

“İLÇEMİZDE İLK DEFA OY KULLANACAK 6 BİN GENÇ ARKADAŞMIZ VAR”

İlçe Kadın Kolları Başkanı Berrin Naz’ın ardından toplantıya katılan İlçe Gençlik Kolları Başkanı İbrahim Turhan da, gençlik kolları çalışmalarını aktardı. Turhan; “Ülkemizde maalesef gençlerin sorunu hep aynı. İşsizlik, kalitesiz eğitim… Bizim iktidarımızda bu işsizliği de, kalitesiz eğitimi de ortadan kaldıracağız. Milas’ta ilk defa oy kullanacak 6.000 genç seçmenimiz var. İlçe Gençlik Kolları olarak bunun üzerinde çalışıyoruz. Genel başkanımızın talimatıyla biz de kapı kapı dolaşıyor, genç arkadaşlarımızla görüşüyoruz. Kadın kollarımız gibi biz de şimdilik 1.000 haneye ulaştık. Hedefimiz en kısa zamanda diğer hanelere de ulaşarak, Belediye Başkanımızla, İlçe Başkanımız ve yönetim kurulu üyelerimizle, kadın kolları yönetimimizle uyum içerisinde bu çalışmaları sürdürüyoruz” dedi.

“2023 BÜTÇESİ SORUNLARI ÇÖZMEYE YETMEZ”

Toplantının son bölümünde CHP Muğla Milletvekili Suat Özcan, ülkede son günlerde yaşanan genel ve yereldeki konulara değindi.

Milletvekili Özcan açıklamalarına, 6-15 Aralık tarihleri arasında TBMM’de tamamlanan 2023 bütçesine değinerek başladı.

Milletvekili Özcan konuşmasında şunları ifade etti:

“Hem 2023 bütçesi, hem de geride bırakmaya hazırlandığımız 2022 yılını ve ham de 20 yıllık AKP iktidarının kısa bir değerlendirmesini yapmak istiyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında yasa çıkarma görevi yaparken aynı zamanda seçim bölgemiz Muğla’da ve ülkemizin birçok yerindeki çalışmalara katılıyoruz. Bu kapsamda ülkemizin geldiği nokta hiç iç açıcı değil! Çok sıkıntılar içindeyiz, zorluklar yaşıyoruz. Siyasal sorunlarımız var, ekonomik sorunlarımız var, sosyal sorunlarımız var, Adaletle ilgili sorunumuz var. Bütün bu sorunların birikmiş olması ülkemizi sıkıntılı bir sürece soktu. 2022’nin Kasım ve Aralık aylarında Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan Bütçe Komisyonu’nda cumhurbaşkanlığı bütçesi görüşüldü ve 5 Aralık‘ta başlayıp 16 Aralık‘ta sona eren bütçe kabul edildi. Bu bütçenin kabul edilmiş olması ülkemizdeki ekonomik sorunların daha iyi bir noktaya geleceği anlamına gelmiyor. 2023 bütçenin 4 trilyon 470 milyar Türk lirası gider, gelirlerin de 3 trilyon 810 milyar lira olacağı öngörülüyor.  Bildiğiniz üzere bütçeler önce tahmini olarak hazırlanır, daha sonra da önceki bütçeler veri olarak dikkate alınır. AKP iktidarı 20 yılda 21. bütçe yapmış, şimdi 21’nci bütçenin ilk bütçeden farkı nedir onu görmemiz, ona bakmamız lazım!

Bunu da yaşamımızdan çeşitli örnekler vererek yapabiliriz. İşte enflasyon 2002’de %30 civarlarındaydı TÜİK’e göre bugün  %80’i aşmış durumda. Bağımsız kuruluşlarca da enflasyonun yüzde 150’nin üstünde olduğu ileri sürülüyor. Yine yaşamımızı önemli bir şekilde etkileyen döviz kuruna baktığımızda dolar bugün 18. 60’larda, petrol fiyatlarına baktığımız da ise mazot bugün 23 lira seviyesinde. Elektrik, doğalgaz, yaşamımızın çok önemli bir parçası olan çarşı-pazar fiyatları da sürekli yükseliş halinde.

NÜFUSUN % 1’İ ULUSAL GELİRİN % 41’NE SAHİP

Peki çarşıdaki domates fiyatının, patates fiyatının yükselmesi üreticiyi memnun ediyor mu? Hayır! Üreticiyi memnun etmiyor çünkü üretim maliyetleri de artıyor. Bugün gübreye yüzde 300’lere varan zam yapıldı. Diğer fiyatları keza öyle… Hiçbir ürünün ne de diğer maliyeti arttıran yan destekleyici ürünlerin artışlarında %100’den aşağı bir artış yok. Dolayısıyla bütçeye döndüğümüzde enflasyon, hayat pahalı ve üretimdeki maliyeti azaltacak bir bütçe görünmüyor. Yaşamı zorlaşan vatandaşımızın yaşamını kolaylaştıracak bir bütçe değil. Örneğin büyüme hızı, büyüme oranı, sektörlere göre ayrılan paylardan bahsediliyor ama bugüne kadar yapılan 20 bütçe de biz bunu çok göremedik. 2007 - 2013 yılları arasında bir iyileşme görüldü ama onun dışında; çıraklık, kalfalık ve ustalık döneminde hükümet halkı rahatlatan bir ekonomik anlayış içerisinde olmadı. Bugün geldiğimiz noktada ulusal gelirin % 41’ne nüfusun % 1’i sahip! Düşünün nüfusun % 1’i ulusal gelirin % 41’ne sahip…  Dolayısıyla bu bile bizim bütçenin nereye gittiğini, nereye gitmekte olduğunu gösteriyor.  Dolayısıyla halkımızın sıkıntısı devam ediyor.

ZEYTİNLİK ALANDA MADEN ARANMASI KONUSU GERİ ÇEKİLDİ

2021’de asgari ücret 2.825 Türk Lirası, ekmek fiyatı 1,50 TL… 2021’de 1830 tane ekmek alınabilirken, sonrasında asgari ücret 4.253 TL oldu. Ekmek ise 2.50 TL’ye çıktı. Bu ücretle de alabildiğimiz ekmek sayısı 1.701’e düştü. Şimdi ise asgari ücret 5.500 lira, ekmeğin fiyatı ise 5 lira… Bugün bu rakamla alabileceğimiz ekmek sayısında 300’den fazla düşüş var. Az önce ülkemizdeki kadın ve gençlerin durumundan bahsedildi. Kadınların çalışma hayatındaki yeri istediğimiz düzeyde değil. Gençlerimiz üniversiteyi bitiriyorlar ama işsizler. Önemli bir kısmı da yurtdışına giderek iş bulmak, eğitim kariyerini ya da mesleki kariyerlerini yurtdışında arama peşindeler. Geçtiğimiz günlerde bir torba kanun komisyona geldi. Bu yasa içinde birkaç konu önemliydi. Bir tanesi zeytin yasası, ikincisi limanların uzun sürelerle birçok firmaya ihalesiz devri… Yandaş sendikaları güvence altına almakla ilgili… Milas’tan, zeytinin yasasının çıkmasını istemeyen vatandaşlar ile birlikte TBMM’de basın açıklaması yapıldı. Sonrasında komisyon çalışmalarına katıldık. Yapılan görüşmelerin sonucunda zeytinlik alanda maden aranması konusu geri çekildi. Bu durum demokratik bir tavrın karşı bulması anlamında önemliydi ancak limanlarla ilgili maddeler geçti. Bu da ayrı bir önem arz ediyor. Ulusal çıkarlarımızın altını çizmek isterim çünkü dünya değişiyor hele de Covid’den sonra daha çok değişti. Sadece bilimsel, teknolojik anlamda yeni yeni keşifler yeni yerler ve insan yaşamını rahatlatan kolaylaştıran buluşlar değil, uluslararası birliktelikler de değişti. Bu limanlar ülkeler için bir yaptırım olabilir mi ya da nasıl bir tavır izleriz? Yani limanların uzun süreler yabancı ülkelerin kullanımına verilmesi doğru bir şey değil.

20 yılda yapılan özelleştirmelerden 77 milyar dolar elde edilmiş. Geçen yıl şeker fiyatları yükseldi. Şeker fabrikaları özelleştirilmeseydi yani kamuda kalsaydı ekonomik dengelere daha çok etki edebilirdi ve şeker fiyatları da bu kadar yükselmezdi. Kağıt fabrikalarının özelleştirilmiş olması kağıt fiyatlarının artmasında önemli bir etken olduğunu gazete okuyamayan vatandaş söylüyor. Sigara fabrikaları biliyorsunuz kapatıldı oysa tütün bölgemiz başta olmak üzere ülkemizin bazı bölgelerinde vatandaşın ana geçim kaynağıydı. Pamuk da öyleydi ama bugün kalakala zeytine kaldı yöremiz. 77 milyar dolarlık özelleştirme ile bugün 94 adet Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapılabilir. Örnekler arttırılabilir peki özelleştirildi de ne oldu? Özelleştirmeden elde edilen gelirler nerelere, hangi alanlara yatırım olarak dönüştürüldü? Bu konuda yine bilinmezlik var.

“HÜKÜMETİN TÜM GİRİŞİMLERİ SEÇİME YÖNELİK”

“Şimdi bütün bunlar olurken 2023 yılı aynı zamanda seçim yılı… Seçim yılı olması sebebiyle hükümetin icraatları hep seçime yönelik... Enflasyonu düşüreceğiz deniyor seçime yönelik.  Hayat pahalılığını ortadan kaldıracağız deniliyor seçime yönelik. Sağlık yatırımları seçime yönelik, milli eğitim yatırımları seçime yönelik yani tüm yatırımlar seçime yönelik… Dolayısıyla seçime yönelik olunca da inandırıcılığı da az oluyor. Örneğin Milli Eğitim Bakanlığı diyor ki okul öncesinde hedefimiz 10.000 okul. Bu yıl içerisinde 2050 okul yaptık diyor. Ben de merak ediyorum acaba Muğla’da kaç tane okul öncesi yapılmış? 15 bin anasınıfı açtık diyor peki soruyorum 15 bin anasınıfı açtığınız da kaç tane anasınıfı öğretmeni atadınız? 15 bin anasınıfı açtıysanız öğretmen lazım! Çelişkili veriler. Eğer bunlar doğruysa öğretmen atamanızda bir sıkıntı var ya da atamıyorsunuz. Keza sağlıkta da her şey güllük gülüstanlık deniyor. Soruyorum arkadaşlarımıza randevu alabilir misiniz? Hastaneye gidiyorsunuz o hastanede her alanın doktoru var mı? Milas Devlet Hastanesine 11 tane doktor atandı diyorlar acaba kaç tanesi geldi? Bodrum Devlet Hastanesi’nin yapımı yıllardır sürdü ancak yeni yeni açılma aşamasına geldi. Üstelik Bodrum Devlet Hastanesinin yeri şehre yeni bir trafik yoğunluğu getirecek. Trafik yoğunluğu en yoğun bir noktada… Fethiye’de anjiyo merkezi açılıyor denildi ama hala da ortada bir şey yok.

İlçemize geldiğimizde ise İzmir-Milas-Bodrum karayoluna baktığımızda, Söke-Didim yolundan Bafa Gölü kenarına kadar kısmen yol istenilen düzeyde ama geneline baktığımız zaman Muğla- Aydın il sınırından Milas ve Muğla-Yatağan yolu yıllardır tadilat görmedi. Yıllardır istenilen düzeye getiremedi. Bodrum-Milas arası yol yapıldı ancak burada da herhangi bir çalışma yapılmadı. Muğla bu bakımdan biraz iktidar tarafından üvey evlat gibi değerlendiriyor. Muğla-Denizli-Kale arasındaki yol bir türlü bitmek bilmiyor. Uzun sözün kısası burada yatırım yok ama kamu alanları, devlet arazileri talan edilmekte… Bu zaman zaman Çevre Şehircilik Bakanlığı, Turizm Bakanlığı, Orman Bakanlığı’nın eliyle Ormanlık alanlar talan ediliyor. Biliyorsunuz Muğla’nın %68’i ormanlık alan ama %59’u kadar alana maden, taşocağı, otel ve benzeri ruhsatları verilmiş durumda. Muğlalılar bu anlamda mağduriyet yaşamakta. Elbette enerji ve madencilik konusunda yatırımlar yapılmalı ama ekolojik olarak doğanın tahrip edilmemesi, korunarak yeşil bir enerji konusuna ağırlık verilmelidir. Çünkü son yıllarda bu konu çok revaçta… Maalesef yatırımlar doğaya vahşi bir saldırı şeklinde. Bu dönemlerde bitecek elbette! Bu konuda mücadele eden hem sivil toplum örgütleri var hem belediyelerimiz… Sayısız dava açılıyor. ÇED raporlarının ne kadar sağlıklı olduğu da tartışılır.

YENİ ÇÖZÜMLER BULMASI GEREKİYOR

‘Önce bina yap sonra kervan yolda düzülür’ anlayışı olmuyor. Dönüyoruz hastaneye… Sanki ikinci bir radar istasyonu gibi! Yeni hastane elbette toplumun sağlık hizmetlerini yerine getirilmesi açısından çok önemli ve kimse inkar edemez ancak yapıldığı yer ve o hastaneye giden yolun tasarlanmamış olması, belediyelerimizi de apar topar orada bir geçici yol yapıyor durumuna düşürmesi toplumun bakışı açısından da sıkıntı yaratıyor. Acilen karayolları, yerel yönetimler, merkezi iktidarın birlikte yeni çözümler bulması gerekiyor.

Atapark’taki eski hükümet konağının bulunduğu alan… Orası büyük bir alan olarak yeşillendirilerek nefes alınan bir yer olarak yapılması gerekir. Sanırım oraya ‘Millet Bahçesi’ yapılacak gibi bir şeyler söyleniyor. Bunu çok yanlış buluyorum ve bir daha ki gelişimde size iktidarın millet bahçelerini nerelere yapmış veya yapmak istediğini aktaracağım. Genellikle AKP’li belediyelerin olduğu yerlere Millet bahçeleri yapmışlar ama muhalefet partili belediyelerin olduğu hiçbir yerde millet bahçesi yapılmamış!

“ANIT MEZARA DA ZARAR GELMESİN”

Gümüşkesen Anıtı’nın bulunduğu alana bir müze yapılmak istendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesini, plan bütçe komisyonunda görüşürken hem sözel olarak ifade ettik hem de bakan ve Bakan yardımcısı ile görüştüğümüzde oranın yıkılacağını söylediler ve yıkılırken de dedim ki hassasiyet gösterelim, anıt mezara de zarar gelmesin.

İlçe başkanımız dile getirdi. Ekonomik sıkıntıların yanı sıra ülkemizde adalet sıkıntısı var, hak arama özgürlüklerini kullanma sıkıntısı var. Hükümet bu konuda uluslararası alanda ve yerelde sınıfta kalmıştır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın ifadesine göre iki yıl önce altı yaşındaki kız çocuğunun cemaat, vakıf içerisindeki evliliği yapılmış, ancak 2 yıl boyunca sorumlular hakkında hiçbir şey yapılmamış. Şimdi deniliyor ki sorumlular hapis cezası aldı, cezaevine gönderildi. Peki iki yıldır niçin gönderilmedi? Bu durum saptandığında artık ilerlemiş genç kadın olma noktasına gelmiş birisinin etik olarak bu olaydan etkilenmemesi, (zaten etkileneceği kadar etkilenmiş) gizli kalsın anlayışı bir yere kadar ancak bu konuyla ilgili herhangi bir mahkeme sürecinin yaşanmamış olması ve bu mahkeme süreçlerinin olayı gerçekleştiren anne-baba-eş kimlerse bunlarla ilgili herhangi bir cezai yaptırım görmemiş olması ülkemizdeki yargının; insana, çocuğa, kadına bakış açısının yukarlardan nasıl bakıldığını göstermektedir. Bu da çok üzüntü verici bir şey!

“BU TÜR OLAYLAR FÜTURSUZCA TEKRARLANIYOR”

"21.yüzyılda ülkemizde böyle bir olayın yaşanması aslında ilk değil, önceleri de var. Biliyorsunuz 45 erkek çocuğu öğrenci yurdunda istismara uğradı. Başka yerlerde kız çocukları taciz edildi, tecavüze uğradı. Bu tür olayları yapanların güç aldığı bir şey var herhalde ki fütursuzca tekrarlanıyor. Ancak biz uyarılarda bulunuyoruz. Örneğin Milli Eğitim Bakanlığı’nın; dernek, cemaat, tarikat, vakıflarla olan işbirliği protokollerine dikkat çekiyoruz. Çünkü eğitim, kültür politikalarını bu protokoller etkiliyor. Bu nedenle uyarılarımıza devam edeceğiz fakat uyarımıza devam ederken de halkımızın da bu gerçekleri görmesi gerekiyor. Bu tür uygulamalar, programlar, projelerin yanlışlığını söylediğimizde destek verilmesini bekliyoruz. Kamuoyu oluştuktan, yani, olaylar olduktan sonra kamuoyu oluşsa da çok işe yaramıyor, olayı çözmüyor.

Millet ittifakının iktidarında; çocuklarımız, kadınlarımız, gençlerimiz, emeklilerimiz, çalışanlarımız, sanayi, turizm sektöründeki ve diğer alanlardaki herkese rahat bir nefes aldıracağız. Temel hak ve özgürlükleri kullanılabilir hale getireceğiz. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçerek de ülkemizde bugüne kadar yaşanmış olan yapısal-kurumsal sorunları bitireceğiz.”

 “ŞARTLAR OLUŞTUĞUNDA ADAYIM”

Yaklaşan seçimlerle ilgili yöneltilen soruları cevaplayan Özcan, adaylığı ile ilgili ise “Ben çocukluğundan beri siyaset içinde olan bir insanım ve hep de muhalefet de kaldık. İktidar olamadık. İlçe başkanı olarak yıllarca ben bu mekanda bunun üzüntüsünü yaşadım. Yerelde iktidar olduk ama genel seçimlerde kaybetmemizden dolayı her seçimden sonraki ilk Salı benim için çok zor geçmiştir. İlçe başkanı olarak partililere umut vermem gerekiyordu. Kaybetmiş olmanın hem üzüntüsü hem eleştirisi hem de yarına bakış açısı geleceğe bakış açısı koyabilmek anlamında kendimi hazırlardım. Şimdi milletvekiliyim ancak muhalefet partisinin milletvekiliyiz. Gönül ister ki iktidar olduğumuzda ki, öyle görünüyor ben de milletvekili olmak isterim.  Ama bana ihtiyaç var ise onu gördüğümde aday olurum. Eğer bunu göremezsem aday olmam” şeklinde yanıtladı.

Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık