Adli yıl başladı

​​​​​​​Adli Yılın başlaması nedeniyle, dün saat 10:00’da, Milas Aoliyesi önünde, Muğla Barosu Milas Temsilciliği’ne bağlı avukatlar, bir basın açıklaması yaparak, adli yılı başlattılar. 30 Ağustos Zafer Bayramı ve 1 Eylül Dünya Barış Günü’ne de denk gelen açılışta, avukatlar, 1 dakikalık saygı duruşu yaptılar. Kendisi de avukat olan Belediye Başkanı Muhammet Tokat’ın da hızır bulunduğu açılış toplantısında, Muğla Barosu Milas Temsilcisi Avukat Ozan Güngör bir konuşma yaptı. Pandemi nedeniyle adli yıl açılış töreninin iptal edildiğini belirten Av. Güngör, konuşmasında şunları belirtti:

Adli yıl başladı
  • 01 September 2020, Tuesday 13:28

“Artan Corona virüs vakaları ve sağlık konusundaki tehlike sebebiyle resmi adli yıl açılış törenimizi iptal etmek zorunda kaldık. Corona virüs tüm dünyanın dengesini bozmuş ve sağlık açısından hepimizin korkulu rüyası olmuştur. Bu süreçte anladık ki birey olarak önceliğimiz her zaman sağlıklı olmaktır. 

Birey için sağlık ne anlama geliyorsa Demokratik Hukuk Devleti için de tam bağımsız yargı aynı anlama gelmektedir. 11 Temmuz tarihinde kabul edilen ve 15 Temmuz 2020 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yasalaşan Çoklu Baro Sistemi de Türk Hukuk Sistemi için Corona etkisi yaratmıştır.

Kurulan yeni sistem ile etnik, siyasi, mezhepsel temelli gibi ayrı ayrı baroların kurulacak olmasının ülkemiz hukuk sistemine zarar vereceğini daha önce ifade etmiştik. Yapılan değişiklik bağımsız yargıya, hukukun üstünlüğüne, hukuk devleti ilkesine, bizzat adalete yöneliktir. İktidarın çoklu baro sistemini getirmek istemesinin nedeni ne olursa olsun bu sistem siyasal iktidarın kim olduğundan bağımsız olarak hukuk sistemini, yargı mekanizmasını ve toplumdaki adalet duygusunu tamamen felç edecek seviyede büyük sakıncalar taşımaktadır. Çoklu baro düzenlemesinden ivedi olarak dönülmesini ve yargı bağımsızlığının, tarafsızlığın tekrar sağlanacağı günlerin gelmesini temenni ediyoruz.

Bugün 1 Eylül Dünya Barış günü herkesin eşit ve özgürce yaşadığı barış dolu bir gelecek için umut doluyuz. Ancak kadına yönelik şiddet hem dünyada hem de ülkemizde kanayan bir yara ve bir insanlık suçudur. Kadınların çeşitli bahanelerle şiddete maruz kalması ve yaşam haklarının elinden alınması maalesef her gün sarsıcı örnekleriyle karşımıza çıkmaktadır. Kadınların ve çocukların hayatını karartan cinayet, tecavüz, taciz vakaları, zorla ve erken evlilikler kadını kadın olduğu için ayrımcılığa maruz bırakan zihniyet yapısının yansımalarıdır. Uluslararası sözleşmeler ve yasalarımız, şiddeti besleyen zihniyet yapısı ve şiddet eylemleri ile mücadelenin en etkili araçlarıdır.

İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik her türlü şiddetle mücadele için vardır. Sözleşme ağırlıkla kadına yönelik şiddeti önleme amacı gütse de Madde 2'de belirtildiği üzere hane halkının tüm üyelerini kapsamaktadır. Buna göre Sözleşme sadece kadınlara yönelik değil çocuklara karşı şiddet ve çocuk istismarının önlenmesini de amaçlamaktadır.

Şiddetin önlenmesi, mağdurların korunması ve şiddet uygulayanların adalete teslim edilmesi, bu sözleşmenin temel taşlarını oluşturmaktadır. Ayrıca, toplumun her ferdini, tutumlarını ve düşüncelerini değiştirmeye davet ederek bu vesileyle toplumsal cinsiyet eşitliğinin her alanda sağlanmasını, kadına yönelik şiddetin önüne geçilmesini amaçlamaktadır.

Esas itibariyle, erkeklerle kadınlar arasında daha fazla eşitlik sağlamaya yönelik çağrının yeniden yapılmasıdır; zira, kadınlara yönelik şiddetin kökleri, toplumda erkek ve kadın arasındaki eşitsizliğe dayanmakta ve bir hoşgörü ve inkar kültürünün sonucu olarak sürdürülmektedir.

İstanbul Sözleşmesi, kim olursa olsun şiddet mağdurunu korumak ve şiddete karşı durmak için vardır.

İstanbul Sözleşmesi, Türkiye ve dünya kadınlarına verilmiş bir söz, güçlü bir taahhüttür.

Bu sözden caymayalım. Şiddet uygulayanları cesaretlendirmeyelim. Şiddete sessiz kalmayalım.

İstanbul Sözleşmesi yaşatır.

Sözlerime burada son verirken Cumhuriyet ve değerlerine, Atatürk ilke ve devrimlerine uygun, hukukun üstün kılındığı, sosyal hukuk devleti ilkelerinin hayata geçirileceği günlere olan inancımızı tekrarla, 2020-2021 Adi Yılının Avukat, Hakim ve Savcı meslektaşlarıma, Yargı çalışanlarına ve adalet arayışında olan tüm yurttaşlarımıza faydalı olmasını diliyorum. Saygılarımla.”

Adli yıl başladı

Adli Yılın başlaması nedeniyle, dün saat 10:00’da, Milas Aoliyesi önünde, Muğla Barosu Milas Temsilciliği’ne bağlı avukatlar, bir basın açıklaması yaparak, adli yılı başlattılar. 30 Ağustos Zafer Bayramı ve 1 Eylül Dünya Barış Günü’ne de denk gelen açılışta, avukatlar, 1 dakikalık saygı duruşu yaptılar. Kendisi de avukat olan Belediye Başkanı Muhammet Tokat’ın da hızır bulunduğu açılış toplantısında, Muğla Barosu Milas Temsilcisi Avukat Ozan Güngör bir konuşma yaptı. Pandemi nedeniyle adli yıl açılış töreninin iptal edildiğini belirten Av. Güngör, konuşmasında şunları belirtti:

“Artan Corona virüs vakaları ve sağlık konusundaki tehlike sebebiyle resmi adli yıl açılış törenimizi iptal etmek zorunda kaldık. Corona virüs tüm dünyanın dengesini bozmuş ve sağlık açısından hepimizin korkulu rüyası olmuştur. Bu süreçte anladık ki birey olarak önceliğimiz her zaman sağlıklı olmaktır. 

Birey için sağlık ne anlama geliyorsa Demokratik Hukuk Devleti için de tam bağımsız yargı aynı anlama gelmektedir. 11 Temmuz tarihinde kabul edilen ve 15 Temmuz 2020 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yasalaşan Çoklu Baro Sistemi de Türk Hukuk Sistemi için Corona etkisi yaratmıştır.

Kurulan yeni sistem ile etnik, siyasi, mezhepsel temelli gibi ayrı ayrı baroların kurulacak olmasının ülkemiz hukuk sistemine zarar vereceğini daha önce ifade etmiştik. Yapılan değişiklik bağımsız yargıya, hukukun üstünlüğüne, hukuk devleti ilkesine, bizzat adalete yöneliktir. İktidarın çoklu baro sistemini getirmek istemesinin nedeni ne olursa olsun bu sistem siyasal iktidarın kim olduğundan bağımsız olarak hukuk sistemini, yargı mekanizmasını ve toplumdaki adalet duygusunu tamamen felç edecek seviyede büyük sakıncalar taşımaktadır. Çoklu baro düzenlemesinden ivedi olarak dönülmesini ve yargı bağımsızlığının, tarafsızlığın tekrar sağlanacağı günlerin gelmesini temenni ediyoruz.

Bugün 1 Eylül Dünya Barış günü herkesin eşit ve özgürce yaşadığı barış dolu bir gelecek için umut doluyuz. Ancak kadına yönelik şiddet hem dünyada hem de ülkemizde kanayan bir yara ve bir insanlık suçudur. Kadınların çeşitli bahanelerle şiddete maruz kalması ve yaşam haklarının elinden alınması maalesef her gün sarsıcı örnekleriyle karşımıza çıkmaktadır. Kadınların ve çocukların hayatını karartan cinayet, tecavüz, taciz vakaları, zorla ve erken evlilikler kadını kadın olduğu için ayrımcılığa maruz bırakan zihniyet yapısının yansımalarıdır. Uluslararası sözleşmeler ve yasalarımız, şiddeti besleyen zihniyet yapısı ve şiddet eylemleri ile mücadelenin en etkili araçlarıdır.

İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik her türlü şiddetle mücadele için vardır. Sözleşme ağırlıkla kadına yönelik şiddeti önleme amacı gütse de Madde 2'de belirtildiği üzere hane halkının tüm üyelerini kapsamaktadır. Buna göre Sözleşme sadece kadınlara yönelik değil çocuklara karşı şiddet ve çocuk istismarının önlenmesini de amaçlamaktadır.

Şiddetin önlenmesi, mağdurların korunması ve şiddet uygulayanların adalete teslim edilmesi, bu sözleşmenin temel taşlarını oluşturmaktadır. Ayrıca, toplumun her ferdini, tutumlarını ve düşüncelerini değiştirmeye davet ederek bu vesileyle toplumsal cinsiyet eşitliğinin her alanda sağlanmasını, kadına yönelik şiddetin önüne geçilmesini amaçlamaktadır.

 

Esas itibariyle, erkeklerle kadınlar arasında daha fazla eşitlik sağlamaya yönelik çağrının yeniden yapılmasıdır; zira, kadınlara yönelik şiddetin kökleri, toplumda erkek ve kadın arasındaki eşitsizliğe dayanmakta ve bir hoşgörü ve inkar kültürünün sonucu olarak sürdürülmektedir.

İstanbul Sözleşmesi, kim olursa olsun şiddet mağdurunu korumak ve şiddete karşı durmak için vardır.

İstanbul Sözleşmesi, Türkiye ve dünya kadınlarına verilmiş bir söz, güçlü bir taahhüttür.

Bu sözden caymayalım. Şiddet uygulayanları cesaretlendirmeyelim. Şiddete sessiz kalmayalım.

İstanbul Sözleşmesi yaşatır.

Sözlerime burada son verirken Cumhuriyet ve değerlerine, Atatürk ilke ve devrimlerine uygun, hukukun üstün kılındığı, sosyal hukuk devleti ilkelerinin hayata geçirileceği günlere olan inancımızı tekrarla, 2020-2021 Adi Yılının Avukat, Hakim ve Savcı meslektaşlarıma, Yargı çalışanlarına ve adalet arayışında olan tüm yurttaşlarımıza faydalı olmasını diliyorum. Saygılarımla.”

 

Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık