Bilirkişi: "Ağaoğlu Turizm Kenti projesi, Muğla’da su kaynaklarını kurutacak"

Muğla-Milas’ta bulunan, ulusal önemi haiz sulak alan niteliğindeki Bargilya Tuzla Sulak Alanı sınırında, binlerce konut, otel ve golf sahalarını içeren Ağaoğlu Turizm Kenti projesi hakkında bilirkişi raporu oluşturuldu. Bilirkişi heyeti, “Proje yapılırsa ekolojik denge bozulacak, kalıcı ve geri dönüşü olmayan habitat kaybı yaşanacak, deniz suyu kara yönünde ilerleyecek” deyip projeye onay veren Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın kararını uygunsuz buldu.

Bilirkişi:

Medyascope’dan Doğu Eroğlu’nun haberine göre, ilçemizde koruma altındaki Bargilya Tuzla Sulak Alanı sınırına Ağaoğlu ile Net Holding ortaklığında kurulması planlanan, binlerce konut, oteller ve golf sahalarından oluşan, on binlerce kişinin yaşaması planlanan Turizm Kenti projesi, bilirkişi heyetinden geçer not alamadı.

Arkeolojik Sit ve Doğal Sit alanı niteliğinde olan, aynı zamanda ulusal önemi haiz sulak alan olma özelliği taşıyan, birçok kuş ve balık türüne ev sahipliği yapan Bargilya Tuzla Sulak Alanı’nın koruma ve tampon bölgeleri içinde kalan konut ve golf sahası projesinin iptali için açılan dava kapsamında hazırlanan bilirkişi raporu, projenin ekolojik dengeyi geri dönüşü olmayacak biçimde bozacağınısöylüyor.

“Projenin faaliyete geçmesiyle tüm canlıların varlık ve gelişmelerini sürdürebilmeleri için gerekli olan ekolojik denge bozulacaktır. Biyolojik çeşitliliğin azalması sebebiyle, kalıcı ve geri dönüşü olmayan habitat kaybı yaşanacaktır. Tatlı su-tuzlu su dengesi bozulacak, tuzlanın zarar görmesi durumunda deniz suyu kara yönünde ilerleyecektir” diyen bilirkişi raporunda, Ağaoğlu Turizm Kenti projesi için verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararının uygun olmadığı belirtiliyor.

Ulusal önemi haiz sulak alana turizm kenti planı

Bargilya Tuzla Sulak Alanı bir lagün ekosistemi. Hem karadan gelen tatlı su hem de denizden Güllük Körfezi’ne ulaşan tuzlu su, Bargilya Tuzlası içinde birleşiyor. Acı su karakteristiği gösteren tuzla, göç ve kışlama dönemlerindeki su kuşları için hayati bir habitat sağlıyor. Göç eden ördek türleri, flamingolar ve balıkçıl türleri Milas’taki Bargilya Tuzlası’nda konaklıyor. Küçük balıkları yiyebilecek yırtıcı balık türleri, sığ sular yüzünden tuzla içinde yaşayamadığı için, Güllük Körfezi ve Güney Ege’deki balıkçılık için de Bargilya Tuzlası önemli bir alan.

Bargilya Tuzla Sulak Alanı, doğal Sit alanı niteliğinde ve aynı zamanda ulusal önemi haiz sulak alan olma özelliği taşıyor. Yakınlarındaki Bargilya antik kentinin nekropol (mezarlık ve toplu mezarların bulunduğu alan) yapılarını barındırdığı için arkeolojik sit alanı statüsünde olan bölge, 26 Haziran 2021’de Cumhurbaşkanlığı kararıyla kesin korunacak hassas alan olarak tescillenmişti. Ancak aynı tarihlerde bir başka resmi kurum, bu kritik alanın sınırında devasa bir yapılaşmaya onay verdi.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 2 Haziran 2021 tarihinde, Bargilya Tuzlası etkilenme alanı ve tampon bölgesine yapılması planlanan Ağaoğlu Turizm Kenti projesi hakkında ÇED olumlu kararı vermiş, Muğla Çevre ve Ekoloji Politikaları Derneği ile Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Muğla İl Koordinasyon Kurulu, kararın iptali için dava açmıştı.

Dava kapsamında 27 Ekim 2021 tarihinde gerçekleştirilen keşif ve bilirkişi incelemesi hakkındaki rapor, Muğla 2. İdare Mahkemesi’ne sunuldu.

Ağaoğlu Turizm Kenti projesinin, 445,4 hektarlık bir alanda inşa edilmesi planlanıyor.

Proje sahasının 24 hektarlık kısmı Bargilya Tuzlası’nın ekolojik etkilenme bölgesi içinde kalıyor. Turizm Kenti projesinin 335,6 hektarlık kısmıysa, tampon bölge içinde. Yani proje sahasının yüzde 80’i, resmen Bargilya Tuzlası’nın etki alanını oluşturan arazilerde yer alıyor.

Bilirkişi raporu, projenin inşa edilmesiyle birlikte, “Tüm canlıların varlık ve gelişmelerini sürdürebilmeleri için gerekli olan ekolojik denge bozulacaktır” değerlendirmesini yapıyor. Ancak bilirkişi raporuna göre, projenin etkisi sadece bölge canlılarınca değil, göç ederken Bargilya Tuzlası’na uğrayan hayvanlarca da hissedilecek:

“Biyolojik çeşitlilik azalacak, göç eden kuşların besin zincirlerinin kırılması nedeniyle başka alanlarda göç yolları oluşturacaklardır. Proje sahası sınırları içerisindeki doğal habitat, evlerin, otellerin, golf sahası, yeni açılacak ulaşım yolları ve diğer işletme alanlarının açılmasıyla kalıcı ve geri dönüşü olmayan habitat kaybına yol açacaktır.”

Rapor: “Önce tatlı su-tuzlu su dengesi bozulur, sonra deniz suyu karaya ilerler”

Bilirkişi raporunda farklı uzmanlar tarafından sürekli vurgulanan en tehlikeli olasılık intrüzyon olgusu, yani deniz sularının karasal ekosistemlere ilerlemesi ihtimali.

Bilirkişi raporuna göre, Bargilya Tuzlası’nın etkilenme ve tampon bölgeleri üzerinde yapılacak inşaat faaliyetleri, tuzlayı besleyen tatlı su kaynaklarının önünü kesecek ve tuzlanın kendine has karakteristiğini yok edecek. Tatlı su-tuzlu su dengesinin bozulmasıysa denizden gelen tuzlu suyun bölgedeki kara ekosistemlerine de ulaşmasını sağlayacak. Bilirkişi raporuna göre, proje gerçekleşirse sadece tuzla ve tuzlada yaşayan canlılar zarar görmeyecek, aynı zamanda bölgenin çevresinde de su kaynakları kullanılamaz hale gelecek ve ekolojik denge bozulacak. Ağaoğlu Turizm Kenti projesinin inşa edilmesi halinde olabilecekleri anlatan rapor, bölgenin su kaynaklarını kurutabilecek projenin üstün kamu yararı içermediğini belirtiyor:

“Yüzey toprağının kazılmasıyla yağmur sularının küçük çatlaklardan yeraltı sularına ulaşmasının önü kesilecektir. Proje sahasında bulunan baraj ve yapay göletlerin yeraltı ve yerüstü sularını toplamasıyla doğal akış azalacak, yeraltı sularının azalması neticesinde lagündeki tatlı su-tuzlu su oranları değişecektir. Yeraltı su havzasının yetersiz beslenmesi ve yapay göletler için yeraltı suyunun kuyulardan aşırı su çekimi sonucu lagündeki tuz oranının artmasına ve yeraltı su miktarının azalmasına sebep olacak, tatlı su-tuzlu su dengeleri bozulacaktır. Bu yeraltı dengesinin bozulması neticesinde lagünden karaya doğru intrüzyon oluşmasıyla ağaçlarda verim kaybı ve zaman içerisinde kurumalar oluşacaktır. Bunun sonucunda yeraltı suyu, içme suyu, tarım alanlarında kullanılan su miktarı azalacaktır. Su bitkisel üretimin artırılması, halkın beslenmesi için kullanılmaktadır. Bu ilişki üstün kamu yararı kapsamında kavranır ve değerlendirilir. Çünkü üretilen su tarım için, dolayısıyla halkın beslenmesi ve varlığının devamlılığı için gereklidir.”

Daha şimdiden gölet ve barajlarla su dengesi tahrip edilmiş

Üstelik bilirkişi raporuna göre, daha projenin inşaatı başlamadan Bargilya Tuzlası’nın tatlı su kaynakları kısıtlanmış durumda. 445,4 hektarlık proje alanının 340 hektarlık kısmı, Net Holding ve Ağaoğlu’na ait tapulu arazilerden oluşuyor. Bilirkişi raporu, daha proje başlamadan 2000’li yıllarda proje sahasına altı adet gölet ve bir baraj inşa edildiğini, üstelik bu inşaat faaliyetleri yapılırken Devlet Su İşleri’ne (DSİ) haber verilmediğini bildiriyor.

Turizm Kenti projesinin bakanlık tarafından onaylanan Nihai ÇED raporunda, proje sahasında bulunan Sarımehmet ve Tuzla derelerinin “mevcut durumlarının korunacağı, ulaşım yolu olarak kullanılmayacağı ve dere yataklarına müdahale edilmeyeceği” taahhüdü yer alıyor. Ancak bilirkişi raporu, Tuzla Deresi’nin akış yönünün daha şimdiden değiştirildiğini, tatlı suların Bargilya Tuzlası’na ulaşmasının engellendiğini söylüyor. Rapor, oluşturulan göletlerin sızdırmaz membrana sahip olduğunu, yani topladığı suyu toprağa geçirmediğini de ekliyor.

Bilirkişi raporunda, projenin inşa edilmesi halinde, kullanımdan ötürü atık suların da bu tabloya ekleneceği ve yeraltı sularının korunmasının iyice zorlaşacağı da vurgulanıyor.

Bilirkişi raporunda, proje sahası içinde bulunan iki farklı arkeolojik sit alanının bir nekropol yayılımı gösterdiği, bu nekropol yapısının güneydoğuda yer alan Bargilya antik kentiyle bağlantılı olduğu kaydedildi. Arkeoloji konusunda yapılan değerlendirmede, ÇED raporunda proje alanı çevresindeki arkeolojik alanlardan bahsedilmediği belirtilerek, “Projeye ilişkin ÇED olumlu kararının arkeolojik açıdan uygun olmadığı kanaatine varılmıştır” denildi.

Planlama karmaşası: “Konut ağırlıklı proje uygun bulunmadı

Net Holding ile Ağaoğlu ortaklığındaki Turizm Kenti projesi, ilk olarak proje alanındaki 15 parselin Net Holding tarafından 1989’da satın alınmasıyla ortaya çıktı.

Projenin ilk resmi girişimleriyse 2007’de gerçekleştirildi. 2007’de ÇED başvurusu yapıldıktan sonra, 2008’de ÇED olumlu kararı alınmadan inşaata başlandığı tespit edilerek ÇED süreci durduruldu.

2013’te ÇED süreci yeniden başlatıldı ama proje alanını ilgilendiren birçok imar ve çevre planı değişikliği gerçekleşti. Alanda hem arkeolojik sit alanları tescillendi hem de 2019’da bölge ulusal önemi haiz sulak alan olarak ilan edildi. Değişen koruma statülerine rağmen turizm kenti projesinin Nihai ÇED raporu 25 Mayıs 2021’de bakanlığa sunuldu ve bakanlıkça onaylandı. 26 Haziran 2021’deyse, Cumhurbaşkanlığı kararıyla, Tuzla Doğal Sit Alanı ve Çevresi, kesin korunacak hassas alan olarak tescillendi.

Birçok plan değişikliğine uğrayan bölgede, bilirkişi raporuna göre, Nihai ÇED raporunun bakanlığa sunulduğu tarihte geçerli olan 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planı dikkate alınmadı. Koruma amaçlı 1/5.000 ve 1/1.000 ölçekli imar plan revizyonlarındansa “öneri olarak bahsedildiği” kaydedildi. Planlama ilkeleri bakımından projeyi inceleyen bilirkişi, projenin plan ve uygulama aşamalarında uyuşmazlıklar bulunduğunu tespit etti:

“Proje kapsamında yapılması planlanan golf alanlarının üst ölçekli plan kararlarındaki büyüklük koşulunu sağlamadığı, projede konut kullanımının ağırlıklı kullanım kararı olduğu, söz konusu raporda turizm kenti projesi olarak belirtilen projenin üst ölçekli plan kararlarındaki golf tesisleri kullanım amacıyla uyumlu olmadığı ve plan hükümlerine aykırı belirlendiğinden, nihai ÇED raporunda proje alanındaki plan bilgilerinin sağlıklı olarak rapora yansıtılmadığı ve değerlendirilmediği kanaatine varılmıştır.”

Bilirkişi: Proje uygun değil

Turizm Kenti projesini çok yönden yetersiz bulan, projenin bölgedeki doğal ve tarihsel dokuyu tahrip edeceğini bildiren bilirkişi raporu, proje hakkında verilen ÇED olumlu kararının uygun olmadığı sonucuna vardı:

“Turizm Kenti projesine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 02.06.2021 tarihli ÇED olumlu kararının uygun olmadığı kanaatine varılmıştır.”

Bilirkişi raporu hakkındaki taleplerin değerlendirilmesinin ardından, Muğla 2. İdare Mahkemesi’nin Turizm Kenti projesi hakkındaki kararı bekleniyor.

 

Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık