Başkan Atıcı, hedeflerini anlattı…

Geçtiğimiz hafta yapılan 27’nci olağan genel kurulda yeniden başkanlığa seçilen Milas Ziraat Odası Başkanı İsmail Atıcı, ilçemizdeki basın kuruluşlarının temsilcileriyle kahvaltıda bir araya gelerek, gelecek döneme ilişkin hedeflerini aktardı. Başkan Atıcı, neden bir dönem daha aday olduğuna ilişkin yöneltilen soruya ise çok ilginç bir yanıt verdi.

Başkan Atıcı, hedeflerini anlattı…
  • 07 February 2019, Thursday 15:50

MİTSO Lokali’nde düzenlenen kahvaltıda, basın mensuplarına katıldıkları için teşekkür ederek söze başlayan Milas Ziraat Odası Başkanı İsmail Atıcı; “1 Şubat’ta üyelerimiz yeniden yeşil ışık yaktı, karnemizi iyi yazdı ve bize devam et dedi. Genel kurulda geride bıraktığımız dönemi ve geleceğe ilişkin neler hedeflediğimizi anlattık ancak sizlerle bir kez daha bir araya gelerek, bu hedefleri yeniden sizler aracılığıyla kamuoyu ile paylaşmak istedik. Basının gözünde biz neyiz, kimiz? Buna bir bakalım istedik.

Sizlerin birçoğu benimle birlikte bu sahada, halkı bilgilendirmek adına hep var oldunuz. Doğru ve hızlı bir şekilde, abartmadan veya kendi yorumunuzu habere eklemeden işinizi en iyi şekilde yapmaya çalıştınız. Çalışmalarımızın bölgemize ve tüm Türkiye’ye yayılmasını sağladınız. Bu anlamda Milas basınının ben son derece ehil ve işini doğru bir şekilde, kaliteli gazetecilik yapan insanlardan oluştuğunu görüyor ve sizlere bu anlamda teşekkür ediyorum. Eğer zaten böyle olmasaydı, sadece bir odanın, sektörün, kurumun kaliteli olması, işini en iyi şekilde yapması hem görülmez, hem de çok fazla anlamı olmazdı. Rahatlıkla söylemek gerekir ki ilçemizde topyekün bir birliktelik var” dedi.

3 Aylık seçim dönemi…

Açıklamasına, 27’nci olağan genel kurul öncesinde başlayan 3 aylık seçim çalışmalarına değinerek başlayan Oda Başkanı İsmail Atıcı; “2000’li yıllarda ziraat odasının yerini bile bulmak mümkün değildi. Kent merkezinde sıkışmış, üyesine yeterli hizmet veremeyen fiziki koşullara sahip bir durumdaydı. Ben bile ilk oda başkanlığına aday olduğumda, Milas Ziraat Odası’nın binasını bayağı bir aradım. Oda başkanı olduktan sonra ilk hizmet binamızı, daha sonra da ikinci hizmet binamızı yaptık. Geride bıraktığımız 21 yıllık sürede, Ziraat Odası’na yeterli bir ilgi ve talep yoktu. Hiçbir seçim döneminde karşımda rakip olmadı. 2018 yılından itibaren sadece Milas’ta değil, tüm ülke genelinde ziraat odalarına karşı bir ilgi-alaka oluştu. Özellikle Büyükşehir Yasası’ndan sonra bu ilgi arttı. Çünkü kırsal kesime ulaşmanın, çiftçiye ulaşmanın en kısa yolu ziraat odalarından geçiyor. Siyasi kurumlar oda yönetimleriyle daha sıkı ilişkiler kurmaya, bizlerin dolayısıyla çiftçinin sorunlarıyla daha yakından ilgilenmeye başladılar. Böyle bir strateji izliyorlar. Dediğim gibi bu sadece Milas’a özel bir şey değil.

Beni hepiniz yakından tanıyorsunuz. Bugüne kadar hiçbir siyasi partinin arkasına takılmadım. Oda’mızı hiçbir partinin arka bahçesine dönüştürmedim. Her siyasi partiye aynı mesafede durdum. Yönetimdeki arkadaşlarım da öyle… Kaldı ki yönetimde her siyasi düşünceden arkadaşım var. Kimi zaman ben veya arkadaşlarımı siyasetin içine çekmeye çalıştılar ancak başaramadılar.

İşte böyle bir dönemde bazı arkadaşlarımız aday olmak için yola çıktılar, üyelerimize-delegelerimize ulaşarak projelerini anlattılar. Demokrasi adına gerçekten güzel bir şey ve ben şahsen aday olan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum ancak üzüldüğüm, bu süreçte yalan-yanlış, bazen de iftira boyutunda bazı söylemlerde bulunuldu. Bunların olmaması gerekir. Bakın önümüzde bir yerel seçim var. Seçimi kazanma adına rakipler birbirlerine iftira atmamalı, seviyeyi düşürmemeli… Saygı-sevgi çerçevesinde bu süreçleri yaşamalıyız. Sonuçta hepimiz bu ilçede yaşıyoruz ve birbirimizin yüzüne bakıyoruz. Muhalefetsiz iktidar olmaz…

Dolayısıyla biz ne kadar şunu yaptık, bunu yaptık desek de, çiftçimizin gözünde bunların ne kadar karşılığı olduğunu görmek için, genel kurullarda birden fazla aday olmalı diye düşünüyorum. Nitekim Kasım ayında delege seçimleriyle başlayan süreçte her iki grup da çalışmalarını yaptı ve sonuç, oy kullanan 124 delegenin tercihi ile neticelendi. Bundan sonraki süreçte de farklı adaylar, farklı gruplar ortaya çıkacak ve çekişmeli genel kurullar olacaktır. Bu da Oda’mız adına, çiftçilerimiz adına sevindiricidir. Bir kez daha genel kurula gelerek oy veren üyelerimiz başta olmak üzere tüm katılımcılara teşekkür ediyorum. Herkes genel kurulun, seviyeli ve demokratik bir ortamda geçmesi için azami bir gayret gösterdi” dedi.

Yeni dönemdeki hedefler…

Genel kurulun 1 Şubat’ta geride kaldığını, göreve seçilenler olarak Milaslı çiftçiye hak ettiği hizmetleri sunmak için çaba harcayacaklarını belirten Milas Ziraat Odası Başkanı İsmail Atıcı konuşmasına şöyle devam etti:

“Neden 4 yıl daha taşın altına elimi koydum sorusu ile başlamak istiyorum. Ziraat Odası Başkanlığı, gerçekten çok hassas ve özveri isteyen bir görev… Hakkaniyetli, adil ve çok çalışılması gereken bir görev… Görev ve sorumluluğumuzda yaklaşık 200 km’lik bir alan var. Tarımın her alanında, hayvancılıkta her geçen gün gelişme gösteren, modern yöntemlerle üretmekten yana olan üyeye sahibiz. 132 mahallemiz var ve tümüne hizmet götürmek durumundasınız.

Bölgemizde, çay ve fındık üretimi dışında her türlü tarımsal faaliyet yapılıyor. Hayvancılıkta deseniz, son yıllarda gerçekten büyük bir ivme kazandık. Dolayısıyla bu faaliyetleri yürüten, bu kadar girdi maliyetlerinin yüksek olmasına, ürettiğinden hak ettiği geliri elde edememesine rağmen çiftçilerimiz bir şeyler yapmaya çalışıyorsa, Oda olarak bizler de onlara en iyi hizmeti sunmak zorundayız. Onların tüm sorunlarını bilen, bu sorunları bizzat yaşayan biri olmak durumundasınız. Bugün aktif 14. 451 üyesi bulunan bir sivil toplum kuruluşu olarak, birlik ve kooperatiflerle, ilçemizdeki diğer sivil toplum kuruluşlarıyla, yerel yönetim ve siyasi partilerle birlik ve beraberlik içerisinde hareket ederek, hem üreticiye, hem de tüketiciye sağlıklı ve piyasa şartlarında uygun fiyatlarla ürünleri sunmaya çalışmalıyız.

“Muğla olarak ‘ÇKS’ kayıtlarını istiyoruz…”

Yeni dönemde birinci önceliğimiz Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) ile ilgili, iki ilde pilot bölge olarak başlatılan uygulamanın Muğla’da da yürürlüğe girmesini istiyoruz. Eğer biz bir meslek odası isek, nasıl ki ticaretle uğraşan insanlar Milas Ticaret ve Sanayi Odası’nda veya Esnaf Odası’nda her türlü iş ve işlemlerini yapabiliyor, bunun için de başka bir kuruma gitmiyorsa, benim odama kayıtlı üye de, tüm işlemlerini kendi binasında yapabilmeli. Oysa çiftçi belgesi almak için bize geliyor, belgeyi alıyor sonra da İlçe Tarım Müdürlüğü’ne giderek, ÇKS Belgesi alıyor. Bu, çiftçi için zaman kaybı ve eziyettir. 6964 Sayılı Yasa, ‘Çiftçinin meslek odası, ziraat odasıdır’ diyor. Eğer çiftçilik meslek ve biz de meslek odası ise o zaman bu işleri bizim yapmamız gerekiyor.

Bu konuyu Genel Başkanımız Sayın Şemsi Bayraktar ve tüm ziraat odası başkanları olarak bu konuda altyapı olarak hazır olduğumuzu bakanlığa ilettik. Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı nezdinde de bu konu konuşuldu. Son olarak Aydın’da yapılan toplantıda Sayın Tarım Bakanımıza konu bir kez daha iletildi. Sayın Bakan da devletin mühendisi, teknikeri akşama kadar bilgisayar başında oturup, bu tür işlerle uğraşmamalı. Bizim görevimiz sahaya çıkıp, seraya-tarlaya-ağıla gitmek ve çiftçinin yanında olmaktır. Varsa sorun, yerinde görmeli ve çözüm üretmelidir diyor. Bu konuda ilk adım olarak Aydın ve Bursa pilot bölge olarak seçildi. Biz de Muğla’daki ziraat odaları olarak bu yetkinin bize de verilmesini istiyoruz.”

“Tarımsal sulama sorununu tam anlamıyla çözemedik”

Geçtiğimiz yıl yaklaşık 6 milyon m3 suyun bölgemizde tarımsal su için çiftçiye sunulduğunu belirten Oda Başkanı Atıcı; “Bu rakamla ancak yüzde 25’lik bir tarım alanı sulanabildi. İki barajdan temin edilen ve Sarıçay üzerinden tarlaya ulaştırılan bu su yetersizdir. Özellikle Yaşyer-Savran ve çevresindeki arazilerin bulunduğu bölge tuz oranının yüksek olduğu yerlerdir. Oysa bu bölgeler her türlü tarımsal üretim için son derece verimli toprakların olduğu yerlerdir, ancak bölgedeki su kaynaklarının tuzlu olması nedeniyle tarımsal sulamada kullanılamaması, sorunun tam olarak çözülmemesine neden olmaktadır. Dolayısıyla, mutlaka bölgemizde yapımı planlanan diğer barajların da bir an önce yapılması ve çiftçinin hizmetine sunulması gerekiyor. Biz bugüne kadar taşıma su ile değirmeni döndürmeye çalıştık. Eşence Barajı’nın yapılması için çalışmalar hızlandı, bu da sevindirici bir gelişmedir. Ancak Eşence Barajı ile Yeniköy Barajı’nın birleştirilmesi fikrine de şahsen karşıyım. Her iki baraj ayrı ayrı yapılmalı ve bölgedeki çiftçinin hizmetine sunulmalıdır” dedi.

“Tarımsal danışman sayısını ikiye çıkardık”

Muğla’da ilk kez tarımsal danışmanlık hizmetini Milas Ziraat Odası’nın başlattığını vurgulayan Oda Başkanı Atıcı; “Kısa bir süre önce ikinci danışman arkadaşımızı da göreve başlattık. Bu arkadaşlarımız ayrı bölgelerde görev yapacaklar ve sahada bizzat çiftçimizin ayağına giderek, onlara her türlü tarımsal desteği verecekler.

Bölgemizde 60 çiftçimiz ile sözleşme imzalandı, çünkü bu sayı bakanlığın zorunlu tuttuğu bir sayıdır. En az 60 çiftçi ile sözleşme yapılması gerekiyor. Dolayısıyla bir arkadaşımız bu 60 çiftçiye hizmet verirken, diğer arkadaşımız da farklı bölgedeki çiftçimizin yanında olacak. Ancak 60 çiftçinin dışındakilere hizmet verilmeyecek sanılmasın. Biz bölgemizdeki tüm çiftçilerin; tohumdan ilaca, hastalıkla mücadeleden sulamasına ve hasat dönemine kadar her konuda yanında olacağız” dedi.

“Marketteki ürün çeşidini arttıracağız”

Yasal olarak ziraat odalarının, tarımsal alet ve makineleri satmak gibi bir yükümlülüğü olmadığını belirten Başkan Atıcı; “Oda olarak biz bu konuda taşın altına elimizi koyarak, çiftçimize, piyasa fiyatının altında ve kolay ulaşabileceği bir yöntemle bu aletleri ulaştırmaya çalışıyoruz. Bazen döviz kurundan kaynaklanan nedenlerle fiyat artışı olabiliyor.

24 Haziran’dan sonra bu ülkede bir anda döviz fiyatları fırladı ve iğneden ipliğe her şeye bu fiyat artışları yansıdı. Garip olan ise döviz fiyatları yükseldiğinde ürün fiyatı da artıyor ancak döviz fiyatı düştüğünde ne yazık ki ürün fiyatı aşağıya inmiyor. Dolar 7 liradan 5 lira seviyesine indi fakat fiyatlar aynı seviyede durmaya devam ediyor.

İşte o dönemde yani dolar fiyatlarının yüksek olduğu bir dönemde mal aldığınızda fiyat da doğru orantılı olarak yüksek oluyor. Buna bir de yüzde 10 kâr oranı eklediğinizde, başka bayilerle aranızda bir fiyat farkı oluşuyor. Vatandaş, bizden daha ucuza satan bayiinin malı ne zaman ve hangi rakamlarla aldığını bilmediği için, ‘neden başka yerden daha pahalıya satıyorsunuz’ diye soruyor. Bu iniş-çıkışlar tamamen piyasanın istikrarsız oluşundan kaynaklanıyor. Ucuza aldığımızda ucuz satıyoruz. Dolayısıyla bu konuda yapılan eleştirileri de doğru bulmadığımızı belirtmek istiyorum.

Kaldı ki tarımdaki teknolojik aletler her geçen gün değişiyor. Bugün çiftçiye çok gerek olan bir alet, yarın yenisi çıktığında veya işlevi daha farklı olan bir makine üretildiğinde, sizin aldıklarınız elinizde kalabiliyor. Bir anlamda çok riskli bir iş ve kullandığınız para sizin değil, odanın gerçek sahibi çiftçilerindir. Kafanıza göre har vurup harman savuramazsınız. Geçmişte pamuk toplama makinesi almamız için çok baskı yapıldı. O günkü şartlarda 350 bin liraydı makinenin fiyatı. Eğer o gün biz, o paraya odamızın yeni binasının yerini almak yerine pamuk toplama makinesi almış olsaydık bugün o para boşa verilmiş olacaktı. Bu konuda farklı örnekler verilebilir.

Dolayısıyla marketimizde çiftçimizin yararlanacağı alet ve makine çeşidini arttıracağız ancak çiftçinin de alım gücünü dikkate alarak bunu yapacağız” dedi.

“Desteklemelerden kesilen stopaj kaldırılmalı”

Çiftçiye verilen destekleme primleri üzerinde yüzde 4 oranında stopaj kesildiğini söyleyen Milas Ziraat Odası Başkanı İsmail Atıcı; “Zaten çiftçiden KDV, Gelir Vergisi ve stopaj kesiliyor. Müstahsil makbuzuna baktığınızda bu kesintileri görürsünüz. Destekleme primlerinden alınan bu kesinti neyin nesi? Adı üstünde destekleme primi… Destekleme priminden vergi alınır mı? Biz bu uygulamanın yanlış olduğunu düşünüyoruz.

Bakın bahar aylarına giriyoruz. Yarın çiftçi sahaya inecek. Şimdiden kara kara düşünüyor. Geçen yıl 60 liradan aldığı gübre bugün 108 lira, ‘15x15’ değimiz ve toprak altına atılan gübre geçen yıl 62 liraydı, bugün 100 lira… Zeytindeki sineklerle mücadele etmek için kullanılan ilaç geçen yıl 35 liraydı bugün 60 lira… Mazot fiyatı ortada… Bu şartlarla çiftçi nasıl üretecek? Çiftçinin böyle bir gücü yok. Bu nedenle verilen destek oranlarının arttırılması gerekiyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak bu kesintinin ortadan kalkması için mücadele başlatıldı, inşallah bu dönemde bu sorunu da çözmüş oluruz” dedi.

Atıcı, ayrıca, zeytinyağındaki tek oranlı primin doğru olmadığını, kaliteye göre yükselen oranlı prim uygulaması gerektiğini, böylece kaliteli zeytinyağı üretiminin de teşvik edileceğini, bu taleplerini sürekli dillendirdiklerini belirtti.

Basın mensuplarının sorularına yanıt…

Önder Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni A. Coşkun Efendioğlu tarafından, bazı bölgelerde kenevir yetiştiriciliğin serbest bırakıldığını, bölgemizde neredeyse üretiminden vazgeçilen tütün ve pamuk alımları için geçmişte olduğu gibi birlik veya kooperatiflerin yeniden oluşturulması, var olanların canlandırılması için bir girişiminiz olacak mı şeklinde yöneltilen soruya başkan Atıcı şu yanıtı verdi:

“Aslında şu anda tütün üretimi için bir kota yok. Yani isteyen, istediği kadar tütün ekebilir. Fakat ben bugünden sonra tütünün, geçmişte olduğu gibi yetiştiriciliğine inanmıyorum. Çünkü tütün hem zor ve meşakkatli bir iş, hem de girdi maliyetleri oldukça yüksek. Öte yandan bölge halkı bu işi yapmaktan vazgeçti. Dışarıdan da çalışacak insan getiremezsiniz. Bugün tütün ekenler, alıcı ile sözleşme imzalıyor. Hasat edilen ürün, sözleşme gereği alıcıya veriliyor. İşte bu noktada sözleşme dışı üretenler için en azından Tekel işletmesinin, ilçemizde bir irtibat bürosu kurmasından yanayım. Bugün sadece İzmir’de bulunan işletme, bunu yapabilir.

Pamukda ise durum daha farklı… Bugünkü maliyetlerle pamuk üretmek çok kolay değil. Bakın geçmişte Tariş Pamuk Kooperatifi’ne ait çırçırların da bulunduğu, 17 bin ton kapasitesi olan depolar artık, tarım fuarını düzenlediğimiz alan olarak kullanılıyor. Elbette yeniden pamuk yetiştiriciliğine dönüşte bir miktar artış var ancak para kazanılamadığı için üretici vazgeçmiş durumda. Üstelik de sektörden ayrılarak başka sektörlere kayan üretici de halinden son derece memnun! En azından düzenli bir geliri olduğunu düşünüyor.”

Gazetemiz muhabiri Adem Kankaynar’ın, ‘2015 yılında yapılan genel kurulda, bir dönem daha görev yapmak için yetki istemiştiniz. Bu dönem yeniden aday olmanızda fikrinizi değiştiren ne oldu?’ şeklinde yönelttiği soruya ise Başkan Atıcı şöyle yanıt verdi:

“Takip edilmek, söylemlerinizin ve eylemleriniz birileri tarafından dikkatli bir şekilde takip edilmesi, en azından kendi adıma sevindiricidir. Ben, oda başkanlığı yapacak bir kişinin genç ancak işin içinden gelen, çiftçiliğin tam anlamıyla ne olduğunu bilen birinin olmasından yanayım. Bunu, birilerini suçlamak veya eleştirmek için söylemiyorum. Bugün gerçekten çiftçi zor günler yaşıyor. Böyle bir dönemde çiftçiyi bırakıp gitmeyi, başka bir deyişle kaçıp gitmeyi uygun görmedim. Bu nedenle yeniden aday oldum.”

Soru-cevap bölümünün ardından düzenlenen kahvaltılı etkinlik, günün anısına çekilen toplu fotoğraf ile son buldu.

       

 

 

 

 

Editör: Adem KANKAYNAR
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık