Bodrum’un acı otu Koronayı yener!

Bodrum’un acı otu Koronayı yener!

GÜLÇİN ERŞEN-/ Yaklaşık bir ay önce karantinanın ilk günü Güllük’ten arkadaşlarımla Bodrum Ortakent’e Acı Ot Festivali’ne gittiğimizde, sürecin nasıl gelişeceğini ve bugünü tahmin edemezdik. Festival alanına girdiğimizde, sunucunun hoparlörden duyulan sesi “Bodrum’un acı oto Korona’yı yener!” diye bağırıyordu. Gördüğüm kalabalığın üzerine, bunu da duyunca, dudağımda alaycı bir gülümseme belirdi. Şaka bir yana; Bodrum ve Milas’ta ilk Covit 19 vakası bundan 2-3 hafta sonra duyulduğuna göre, oraya gidenlerden hiçbiri virüs kapmamış olabilir.
Yıllardır bu yörede yaşamama karşın ilk kez, bu tür bir festivale gitmiştim. İyi ki de gitmişim. Satın alınabilecek, tadına bakılabilecek onlarca “Doğal / Organik / Ev yapımı” ürün arasında; yalnızca “Midye Mantarı, zeytin çiçeği kolonyası, tarhana” aldım. Ama, o kadar çok şeyin tadına baktım, öyle çok yedim, içtim ki, midem bozulacak diye korktum. Hiçbir şey olmadı.
Slow Food -  Yaveş Gari
Biraz dinlenip, kahve içmek için oturduğumuz Goca Gave’de tesadüfen, “Slow Food  Bodrum -  Yaveş Gari” sunumunu da izleme olanağı bulduk. Türkiye’nin çeşitli yerlerindeki  20 Slow Food liderlerinden biri olan Deniz Kurtsan tarafından yapılan sunumu ilgiyle dinledim. Gazeteci alışkanlığı; not aldım, fotoğraf çektim. Şimdi, karantina günlerinde bunu sizlerle de paylaşayım:
Slow Food, 1989’da İtalya’da ilk fast food lokantası açıldığında başlayan bir hareket. 7 yıldır da Bodrum’da, yöresel adıyla birlikte var: Yaveş Gari… Amaç, yavaş yavaş, sindire sindire kendi yöresel, geleneksel yiyeceklerimizi tüketmek.
Paydaş saydıkları belediyeler ve kooperatiflerle, amaçlarına yönelik, çeşitli etkinlikler düzenlediklerini anlatan Kurtsan, şunları söyledi:  “Bodrum Karaova’da ve başka yerlerde çocukları da işin içine katarak gönüllü çalışmalar yapıyoruz. Örneğin; yemek yarışmaları düzenliyoruz. Sabun atölyesinde doğal sabun yapmayı öğretiyoruz. İki yıldır Peynir Festivali ile kaybolma yüz tutan lezzetleri, ürünleri tanıtıyoruz. Peynir yapım eğitimi veriyoruz. Kıbrıs’ın meşhur Hellim peynirini yapmayı öğrenen arkadaşlarımız var. Yöresel ürünleri, 4 mevsim tüketebileceğimiz şekilde işleyelim, damak zevki oluşturalım, yerel bitkiler ve yiyecekler kaybolmasın istiyoruz…”
Etkinlik sonunda peksimetle, çökelekle, otlarla üretilen yöreye özgü yiyecekler izleyenlere tattırıldı.
Acı ot - Tatlı yorgunluk
Panayır alanını biraz daha gezip, almak istediklerimizi aldıktan sonra, Güllük’e dönmek üzere yola koyulduğumuzda, akşamüzeri olmuştu. Daha önce bu tür etkinlikleri katılmamış olduğuma hayıflanırken, şimdi iyi ki karantinanın ilk gününde bari buna gitmişiz diyorum.
Yorgun argın Güllük’e dönmüşken, Milas’tan gelen arkadaşlarla da buluşup hoşça zaman geçirdik. Midye mantarını bekletmeden baharatla kavurdum. Nefis oldu. Ev yapımı lezzetli tarhanayı da karantina döneminde bol bol tükettik (sıcak şeyler içmek iyiymiş ya…). Evde aklımıza gelmişken dökünüp durduğumuz limon, mandalina ve lavanta kolonyalarına ek olarak zeytin çiçeği kolonyamız da var artık. Daha ne isteyelim?
Karantina günlerinin bir an önce geçmesini, dostlarla buluşmayı ve doğada daha çok zaman geçirip, doğal beslenmeyi, doğal ürünleri kullanmayı, halkın ve ülkeyi yönetenlerin gerekli dersleri almış olmasını, karantina sonrası oluşabilecek kriz, sıkıntı, karmaşa süreçlerini de atlatabilmeyi diliyoruz tabii.

HABERE AİT RESİMLER

Editör: Gülçin Erşen
Beğendim 1 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık