KOCAÇAY-HAMZABEY DERESİ

Muğla şehir merkezinin batısında yeralan ormanlarla kaplı 1396 rakımlı Bencik dağı’nın güney yamaçlarının ve 1370 rakımlı Kavak dağı’nın kuzey yamaçlarının sularını toplayarak oluşan Kayaderesi çayı, Kocaçay, Değirmendere ve Hamzabey deresi adını alarak Uyku vadisini geçtikten sonra Güllük körfezine dökülür.

KOCAÇAY-HAMZABEY DERESİ

Haluk AKBATUR
 

Milas-Ören karayolunun 14.5 km.den sağa ayrılan Karacahisar yolunda 3.7 km. İlerlerseniz iki arabanın yanyana geçemeyeceği dar demir bir köprü ile karşılaşırsınız. Hemen sol tarafınızda 4 tane büyük kızılçam ağaçlarının altında bir çeşme vardır. Sağa ayrılarak Suçıkan’a giden toprak yolla köprü arasında çevresi 1.4 metreye boyu 13 metreye ulaşmış bir kızılçam vardır. Köprünün altından geçen, yazın küçük bir dere, kışın ise büyük bir çay olan Kocaçay’dır. Güneyde Karadağ’dan gelen Başkuyu deresi, doğuda Mangaldağları’ndan gelen dereler, Kayaderesi çayı ve Bük deresi, bu köprünün hemen güneyinde birleşirler ve köprünün altından geçtikten sonra kuzey batıya doğru akarak uyku vadisine girerler. Güneyde Karadağ’dan gelen kol da iki koldan beslenmektedir. Bunlardan ilki Karayer köyü’nün doğusundan kaynaklanır (Kanlıgöl deresi), Örenarası köyünden geçtikten sonra Pınararası köyünün batısında; Çiftlikköy’ün kuzeybatısından doğan kolla birleşir ve Kocaçay adını alır. Ulupınar ve Karacahisar köyleri arasından akıp demir köprünün altına girmeden hemen önce Mangaldağları’ndan gelen dere ile birleşir. Mangaldağları’ndan gelen dereler çok dallıdır. 1396m. yüksekliğe erişen Bencik Dağı’nın çevresindeki Kavakbeleni, Damarası, Sarıdere, Kozağaç, Çamlıca köylerinden kaynaklanan pınarlar birleşerek Kayaderesi çay’ını oluştururlar. Kayadere köyü ile 1046 m. yüksekliğe erişen Sandal Dağı arasında süzülerek  İkizköy’ün ve daha sonra Kırsağerisi köylerinin güneyinden geçerek gelen bu çay, yine Bükderesi adı ile bilinen bir çay ile demir köprü altında birleşerek Kocaçay’a katılır.

Kocaçay’ın buraya kadar bahsettiğim kaynakları yıllardır kömür ocakları yüzünden tahrip edilmektedir. Girilmesi yasak olan bu arazide yapılan bir bend ile tutulan çayın suları kömür işletmelerinçe kullanılmakta, ihtiyaç fazlası su, zaman zamanda kirletilmiş sular, işletme tarafından bırakılarak, Kocaçay’a karışmaktadır.

Demir köprünün altından geçen Kocaçay, doğuda Hacıbelen tepesi ve batıda  Hacıgiden Tepesi arasındaki vadi boyunca akmaya başlar.

Akbelen köyünden doğan ve yazın kuruyan bir pınar İncirköy güneyinden akıp, yalancı pınarın kaynak suları ile de beslenerek demir köprüden 850 m. sonra doğudan Kocaçay’a katılır (sarıgöl çayı). Batıdan Sarıalan’dan gelen, Hacıgiden tepesi ile Saman tepesi arasından geçerek  gelen Derin dere adlı çoğu zaman bir kuru dal da  950 m. sonra batıdan Kocaçay’a katılır. Bu dere üzerinde Kayıpsu adı verilen bazen kaynayarak kendini gösteren sonra da kaybolup giden bir göze vardır. Sıcak yaz günlerinde ince bir dere şeklinde akar Kocaçay, hatta nadiren, arada bir, yer yer tamamen kurur. Ancak Suçıkan’daki kırkı aşkın kaynak (göze) Kocaçay’a can katar ve bend gölünde su hiç eksik olmaz. Bend gölü çocukların sıcak yaz günlerinde yüzme ve oyun alanıdır. Suçıkandan itibaren üzerindeki 4 adet değirmenden ötürü Değirmenderesi olarak adlandırılır. Çamovalı köyüne gelmeden Sümbüllük deresi, Gökçeler köyünde ise Hamzabey deresi de bu çaya katılır. Ekinambarından ve Milas-Bodrum havalimanının kuzeyinden geçen Hamzabey deresi geniş bir alanda dalyan oluşturarak Güllük körfezine dökülür.

Cennet Muğla’mızın içinde kömür ocakları, taş ocakları, maden ocakları metastatik kanserler gibi güzel doğamızı tahrip edip cehennem odakları yaratırken, Kocaçay çevresindeki cenneti daha bir güzelleştirir, farklılaştırır. Su hayattır. Kocaçay deresi de yatağında sakin sakin, pırıl pırıl akarken kulağa hoş gelen şırıl şırıl bir su sesi yayar çevresine. Yaydığı sadece su sesi değildir, bitki örtüsünü çeşitlendirir, hayvanları suyundan içmeleri için yanına çağırır, kendine zengin bir ekosistem oluşturur. İstanbul’un simgesi erguvanlar (yemişen) dere boyunca sağlı sollu uzanır, Nisan başlarında çiçek açtıklarında dere kıyılarını erguvani bir renkle aydınlanır. Soyu tükenmekte olan karaağaçlar (gareş), zakkumlar, söğütler yer kapmak için birbirleri ile yarışır.  700- 800 yıllık çınarlar derin gölgesinde su sesini dinleyerek biraz uyumanız, dinlenmeniz için sizi çağırır. Kızılçamlar gövdelerine sarılmış hedera ve orman sarmaşıkları ile daha da heybetli görünür, sarmaşık çiçeklerinden yayılan koku sizi hafif bir sarhoşluğa sürükler.

 

İlk kez 2018 yılında tamamen kuruyan Kocaçay, Suçıkan gözelerinin de kurumasıyla akamaz oldu. 2019 yılının ilk ayında şiddetli ve haftalar süren yağmurlar ile tekrar canlandı. Bu sene bu kadar yağmurla deremiz kurumaz derken, 20 Temmuz günü kocaçay bıçakla kesilir gibi bir anda tekrar kurudu. Derenin suyuna güvenerek, dere boyunca sağlı sollu her toprağa bahçe ve sılaj tarlaları yapanlar geçen sene olduğu gibi ürünlerinin kuruyup gitmesini üzülerek seyretmeye başladı. Suyun aniden kesilmesinin sebebi, termik santralinin göletinin boşalması ve suyun göleti doldurmak için kesilmesi idi. 31 Temmuz’da göletin dolması ile su tekrar verildi ve Kocaçay akmaya başladı. Herkes tarlasını sulamaya koşmuştu ki su tekrar kesildi. Herhalde termikte ekstra bir suya ihtiyaç oldu. Neyse 2 Ağustos itibarıyla Kocaçay tekrar akıyor. Ama bu kesintilerden köylüler gibi balıklar ve balık larvaları büyük bir darbe yedi. Kurbağalar sulanabilen bahçelerin gölgeliklerine kaçtılar. Tek tük görebildiğimiz su yılanları ve su kaplumbağaları tamamen yok oldular.

 

Küresel ısınmanın sonucu iklimler değişmekte ve su kaynaklarımız giderek azalmakta. İki senedir Kocaçay da kuruyarak bize sinyal vermekte. Küresel ısınmanın en büyük sebeplerinden olan termik santraller mutlaka kapatılmalıdır. Kömür çıkarmak için yağmur çeken ormanlarımız ve dere yatakları yok edilmemeli, yer altı suları ile oynanmamalıdır.

Suçıkan -Uyku vadisi gibi cennetin içindeki katmerli cennetlerimize gereken önem verilerek korumaya alınmalı, suyuna dokundurulmamalı, turizme kazandırılmalıdır. Kömür yerine başka kaynaklar kullanılırak enerji üretilebilir ama tanrı vergisi bir dünya cenneti üretilemez.

 

Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık