Image Slider
Fevzi Topuz
Mehmet Cayirli
Durmus Ozdemir
Ahmet Aras

Niçin Demokrasi ve niçin Cumhuriyet?

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Muğla Şubesi’nin 13’üncü olağan genel kurulu ve sonrasında Uğur Mumcu anısına düzenlenen Demokrasi ve Cumhuriyet konulu panel, 19 Ocak Cumartesi günü, Muğla Barosu konferans salonunda gerçekleştirildi. ADD Genel Başkanı Prof. Dr. Süheyl Batum, Milas Bodrum Havaalanı’ndaki yoğun sis yüzünden uçuşunun iptal edilmesi nedeniyle panele katılamadı. Genel Kurula Menteşe Belediye Başkanı Bahattin Gümüş, ADD Milas Şube Başkanı Gülçin Erşen, ADD Datça Şube Başkanı Bekir Şahin, ADD Ula Şube Başkanı Hamdi Büyükeren, Cumhuriyet Kadınları Derneği Muğla Şube Başkanı Av. Didem Alaca ve bazı siyasi partiler ile çeşitli demokratik kitle örgütlerinin temsilcileri katıldı.

Niçin Demokrasi ve niçin Cumhuriyet?

Genel Kurulu açış konuşmasında ADD Muğla Şube Başkanı Av. Cüneyt Erkmen Özbayır, “Türkiye’nin içinden geçtiği zor durumda, Atatürk’ün çözüm reçetelerinin uygulanmasına acilen gereksinim vardır” dedi. Özbayır, ADD Muğla şubesi olarak 2019’u “Atatürk’ün izinde Milli Mücadele Yılı” saydıklarını ve etkinliklerini buna uygun planladıklarını belirtti.

Divan başkanlığını, ADD Muğla Şubesi’nin önceki başkanlarından Av. Birdal Ertuğrul’un yaptığı genel kurul seçim sonuçları şöyle:

Yönetim Kurulu Asil Üyeler: Cüneyt Erkmen Özbayır, Gülgün Çolakoğlu, Ali Yakın, Özge Beler, Ahmet Niyazi Çağlar, Fahrican Kaya, Birol Kayahan.

Denetleme Kurulu Asil Üyeler: Umut Barış Baykara, Belkıs Bozacı, Düriye Ertuğrul.

Disiplin Kurulu Asil Üyeler: Halil Eğriboyun, Leyla Pişen, Pınar Alpay.

Genel Kurul Delegeleri: Muzaffer Ekinci, Nazmiye Savran, İsmail Faruk Tümer.

“Doğruları savunmak Atatürkçülerin görevidir”

Prof. Dr. Süheyl Batum’un katılamaması nedeniyle Demokrasi ve Cumhuriyet konulu panelin konuşmacıları Muğla Barosu Başkanı Av. Cumhur Uzun ve Av. Birdal Ertuğrul oldu. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün de paneli izlemeye geldi.

İlk söz alan Ertuğrul, Demokrasi Şehidi Gazeteci Uğur Mumcu’nun çok bilinen sözleriyle konuşmasını açtı: “Bir kişiye yapılmış olan haksızlık, bütün topluma yapılmış demektir… Bir kişiye, toplumun bir kesimine yapılmış bile olsa, haksızlıklara karşı çıkmak, doğruları savunmak Atatürkçülerin görevi olmalıdır.”

Ölüm tehditleri aldığı ve öldürüleceğini öngördüğü halde, cesaretle doğruları yazan ve savunan Uğur Mumcu’nun arabasına konan C4 tipi patlayıcı ile şehit edilmesinin üzerinden 26 yıl geçtiğini anımsatan Ertuğrul konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ne oldu 26 yılda?... O zaman Anayasa’nın bir maddesinin değiştirilmesi kınanıyordu; şimdi anayasayı delik deşik ettiler. Ülke, ‘Demokrasi gidilecek yere kadar kullanılacak tramvaydır’ diyen zihniyete, ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ adıyla teslim edildi. Diyanetin personel sayısı o zaman 46 bindi, şimdi 750 bin personeli var. Ülke dincilere teslim edildi.

Şehit edilenlerin hepsi (Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Çetin Emeç, Ahmet Taner Kışlalı, Turan Dursun, Necip Hablemitoğlu…) demokrasi ve aydınlanma tarihine adlarını altın harflerle yazdırdılar…”

Konuşmasında Emre Kongar’ın yazısına gönderme yapan Ertuğrul, “Demokrasi gökten zembille inmez… Atatürk’ün amacı Türk halkının uygar ve rahat bir yaşam sürmesiydi. Bunun için ne lazımsa, yapmıştır. Atatürk, Cumhuriyet’i, ülkenin bugünkü durumu ortaya çıksın, hukuk ayaklar altına alınsın, özgürlükler yok edilsin, egemenlik tek başına hilafet hevesinde birine devredilsin diye kurmadı. O’nun bıraktığı mirasa sahip çıkmalı ve haksızlık yapanları yenmeliyiz” dedi.

“TC artık demokratik bir devlet değildir”

Uğur Mumcu’nun, söylediklerini bugünlerin yaşanacağının habercisi sayan ve bugünün koşullarını getirenlerce şehit edildiğini savunan Muğla Barosu Başkanı Uzun, “O’nun düşüncelerini O’nun cesaretiyle söyleyebilecek kimselerle yaşamanın özlemini duyduğumu ifade etmek istiyorum” diyerek konuşmasına başladı.

Cumhur Uzun, Demokrasi ve Cumhuriyet arasındaki bağı açıklarken şunları söyledi: “Demokrasinin yeşerebildiği zeminlerin Cumhuriyetler olduğu söylenebilir. Ama, adı Cumhuriyet olan öyle ülkeler vardır ki; orada demokrasiden söz etmek mümkün değildir. İran gibi… İngiltere’de monarşi varmış gibi görünse de; insan hakları açısından demokrat bir yönetim olduğunu söyleyebiliriz… Bir ülkenin demokrat olup olmadığını, ‘İnsan Hakları’ kriteriyle değerlendiriyoruz. Diğer bir belirleyici unsur; anayasalardır. Nasıl bir hekim kan tahlili sonucuyla, hastanın durumu hakkında genel bilgiye sahip olabilirse, hukukçular, bir ülkenin anayasasını incelediklerinde, o ülkenin demokrasi adına nasıl düzenlemeler yaptığını görebilir… Anayasa referandumu öncesinde, gelecek tehlikeyi sezebiliyor ve halkı bilgilendirmek istiyorduk. 24 Haziran itibariyle, Türkiye Cumhuriyeti artık demokratik bir devlet değildir. Bunu üzülerek ve bilerek söylüyorum. Kuvvetler Ayrılığı ilkesi terk edilmiştir. Bu, anayasal teminat altında değilse, o ülkede insan hakları konusunda hiçbir kişinin güvencesi kalmaz. Bunun ucu, gün gelecek bu anayasayı yapanlara da dokunacaktır. Yürütmenin, yasama ve yargıyı kapsayan ve yürütmenin başının bir siyasi parti lideri olmasına izin veren hüküm, siyasi mutlakiyetle yönetilmemize olanak vermiştir. AKP’nin mutlak hakimiyeti, yürütme ve yargı üzerindedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) çatısı altında, yine herhangi bir siyasi parti liderinin belirlediği adaylardan oluşan milletvekilleri vardır. Cumhurbaşkanı tekrar tarafsızlaştırılmadıkça, yargı bağımsızlığı teminat altına alınmadıkça, yasama, yürütme, yargı töhmet altındadır. Siyasi Partiler Yasası’nda da gerekli değişiklikler yapılmalıdır.”

“Demokrasi erdemli kişiler gerektirir”

Önemli bir gösterge sayılan anayasaların demokratik düzenlemeler içermesinin de tek başına yeterli olamayacağının altını çizen Baro Başkanı, buna uygun davranma erdemliliğini gösteren kişilerin de varlığının gerektiğini belirtti. Uzun, bununla ilgili şu örneği verdi: ABD Başkanı Donald Trump’ın göçmenlerle ilgili kararını Amerikan yargısı 2 ay sonra iptal etti. CNN International’ın Beyaz Saray akreditasyonunu da iptal etmişken, ‘halkın haber alma özgürlüğü’ gerekçesiyle, CNN’in Beyaz Saray yasağı kalktı. Türkiye’de ise yürütme, Danıştay’ın ‘Andımız’ kararını uygulamıyor. Suudi Arabistan yurttaşının kendi ülkesinin konsolosluğunda öldürülmesinin önüne geçemeyen de Türkiye’dir. Yerel seçimlerde Meclis Başkanı’nın durumuna da işaret etmek isterim. Anayasa’ya sadakatte, istisnasız herkesin yeminine bağlı kalması gerekir. Meclis Başkanı’nın ‘Belediye başkanlığına aday olmak siyasi bir faaliyet midir?’ diyerek işi kılıfına uydurmaya çalışması, bu TBMM Başkanı’nın, belediye başkanlığına aday olmanın bir siyasi faaliyet olduğunu bilmemesi kadar vahimdir. Oysa, Anayasa’ya bağlı kalacağına TBMM önünde, ‘namusu ve şerefi’ üzerine and içmiştir. Bunun devlet adamı ciddiyetiyle bağdaşır hiçbir yönü yoktur. Hukuka saygılı, erdemli insanlar, yasalara uymak zorundadır. ‘Nasılsa, bunun bir yaptırımı (cezası) yok; istediğimi yaparım’ diyemez.”

Panel sonunda yine söz alan Ertuğrul, Anayasamızın demokratik olmadığını, buna rağmen anayasa ve yasalara uyulmadığını belirterek, “YSK Başkanı, kendi görev süresini uzatan siyasi iktidarın çıkarına uygun davranıyorsa, muhalefet gerekli önlemleri alamıyorsa, hukuk kuralları uygulanamıyorsa, bu meseleler nasıl hallolacak? Biz Atatürkçüler, gerekiyorsa, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nde verdiği görevleri yerine getiriyor, cesurca aydınlanma ve demokrasi savaşını veriyorsak, umutsuzluğa kapılmamak gerekir” dedi.

Panelin gerçekleşmesine katkıda bulunan Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, plaketini alırken, “Sorunları tespit edip, ortaya koymamızda üzerimize yok. Hep birlikte çözüm yollarını da bulup uygulamalıyız” dedi.

 

 

 

 

 

 

Editör: Gülçin Erşen
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık
siteacilis