• 06 October 2018, Saturday 20:01

1-7 Ekim Emzirme Haftası

Diyetisyen Bakışı / Elif ZEYBEKOĞLU

 

Dünya çapında anne sütünün bebek beslenmesi, sağlığı ve gelişiminde birinci sırada rol oynadığı bilinmekte ve bu konuya gerek basında, gerek sağlık kuruluşlarında daima önemle yer verilmektedir.  Bu yüzden de ülkemizde 2002 yılında 1–7 Ekim,“Emzirme Haftası” olarak ilan edilmiştir.

Anne sütünün faydaları oldukça eski çağlardan beri bilinmesine rağmen kültürel, ekonomik ve toplumsal kaynaklı birçok sebepten ötürü emzirmeyle ilgili girişimler evrensel olarak azalmış ve emzirmeye devam süreleri kısalmıştır. Özellikle de teknolojideki gelişmelerin ışığında ortaya çıkan modern yaşam biçimi emzirmeye verilen önemin oldukça azalmasına neden olmuştur.

Dünya çapında emzirme oranlarında görülen bu düşüşlere ve buna bağlı olarak artan bebek ölüm oranlarına bakarak 1991 yılında Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından “Anne Sütünün Teşviki ve Bebek Dostu Çalışmaları”  başlatılmıştır. UNICEF tahminlerine göre, yaşamının ilk altı ayında sadece anne sütüyle beslenememe sebebiyle her yıl 1.3 milyon çocuk yaşamını kaybetmektedir. Ayrıca anne sütü ile beslenemeyen çocuklarda görülen ölümlerin, anne sütü ile beslenenlere oranla 4-6 kat daha fazla olduğu görülmektedir.

Anne sütü tamamen steril olduğu, yani bebekte hastalığa sebep verebilecek mikroorganizmalardan uzak olduğu için bebeği bronşit, zatürre, orta kulak iltihabı, ishal, idrar yolu enfeksiyonları ve menenjit gibi mikrobiyal (mikroorganizmalara bağlı gelişen) hastalıklardan korur ve bebeğin bağışıklık sistemini geliştirerek aşıların koruyucu etkisini arttırır. Ayrıca anne sütü her zaman hazır, taze, içim sıcaklığında ve ücretsiz bir besin olduğu için satın alma, hazırlama, taşıma, ısıtma gibi süreçler gerektirmez. Bebek her yerde ve her koşulda anne sütüne kolaylıkla ulaşabilir ve her zaman en uygun sıcaklık olan beden ısısında tüketebilir.

İçeriğinde bulunan sindirimi kolaylaştırıcı enzimler ile anne sütü içen bebeklerde gaz, karın ağrısı, kabızlık ve ishal gibi durumlar çok daha az görülür. Pişik benzeri cilt sorunları ve cilt hastalıklarına daha az rastlanır. Bebek için en uygun bileşime sahip olacak şekilde salgılanır ve bu sayede bebeğin tüm besin ihtiyaçlarını karşılar. Bebekte doğal bir ağrı kesici ve sakinleştirici etkisi gösterir. Beyin gelişimlerini ve bilişsel performanslarını olumlu yönde etkiler.

Anne sütü alımı bebeklik ve çocukluk dönemindeki sağlığı koruma, geliştirmenin yanı sıra ilerleyen yaşlarda da birçok hastalığa karşı daha dirençli olmayı sağlar. Anne sütü ile beslenen çocukların ileriki yaşlarda kansere bile daha az yakalandıkları görülmüştür. Bunun haricinde de özellikle obezite, diyabet (şeker hastalığı), kalp, damar hastalıkları, hipertansiyon (yüksek tansiyon), bronşit, astım, alerji ve birçok psikolojik rahatsızlık anne sütü alan kişilerde, almayanlara oranla daha az saptanmaktadır.

Emzirmek, bebeğin sağlığını koruma ve geliştirmenin yanı sıra, emziren annelerde doğum sonrası oluşabilecek kanamaları azaltmakta, rahmin daha hızlı toparlanmasını sağlamakta, meme, yumurtalık ve rahim kanserlerinin görülme sıklığını düşürmekte, kemik erimesi tehlikesini azaltmakta ve annenin psikolojik açıdan sağlığının iyileşmesine katkıda bulunmaktadır.

Doğum sonrası bebek, doğumun akabinde anneden gelen sarımsı koyu renkteki ilk süt olan ağız sütünü (kolostrum) mutlaka almalıdır. Bu süt az miktarda olmasına karşın bebeğin gereksinimi olan bütün bileşenleri içerir ve bağışıklık sistemini müthiş bir biçimde destekler, bebeği dış etkenlere karşı korur. Bu nedenle doğumdan hemen sonra bebeğe mama, şekerli su, inek sütü ve benzeri hiçbir besin verilmemeli, bebeğin emme isteği ve gücü en üst seviyedeyken anne en kısa sürede emzirmeye başlaması için desteklenmelidir. Bu açıdan kritik süre yarım saat olarak düşünülmektedir. Özellikle ilk yarım saat içerisinde bebeğin anneyle olan teması sağlanmalı, anneye bu konuda yardımcı olunmalıdır. Bu kritik sürenin geçirilmesi emme isteğinin azalmasına ve emzirmenin yetersiz olmasına yol açabilmektedir.

Yeni doğan bir bebek için en uygun ve mucizevi besinin anne sütü olduğu unutulmamalı ve ilk altı ay bebeğe sadece anne sütü verilmelidir. İlk ağız sütü (kolostrum) ile başlayan emzirme, ilk 6 ay anne sütü ve sonrasında uygun ek besinlerle birlikte 2 yaşına kadar sürdürülmelidir.

(Diyetisyen Elif Zeybekoğlu - 3S Diyet ve Beslenme Danışmanlığı  – www.3sdiyet.com)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık