Bir Özelleştirme Hikayesi..​​​​​​​ Güllük’teki Yasemin Sitesi’nde HZR Su ve Site Yönetimine Karşı Direniş

•KÂR HIRSI’NIN YASALARA KARŞI MÜCADELESİNİN BOYUTLARI.. •GÜLLÜK'DE YASEMİN SİTESİ YÖNETİMİ İLE ÖZEL SU FİRMASI HZR'NİN İŞBİRLİĞİ, KANUNA TOSLADI

Bir Özelleştirme Hikayesi..​​​​​​​ Güllük’teki Yasemin Sitesi’nde HZR Su ve Site Yönetimine Karşı Direniş

Milas'ın Güllük Mahallesi'nde bir grup yurttaş, Türkiye'deki tek uygulama olarak, elde ettiği imtiyaz sayesinde içme-kullanma suyu ve atıksu hizmetini çok yüksek fiyatlarla veren özel şirkete ve onlarla işbirliği yapan site yöneticilerine karşı 12 yıldır kararlılıkla direniyor. Güllük Mahallesi'ndeki 346 villadan oluşan Yasemin Sitesi'de oturan ve evlerinde 23 yıldır, kendi ortak tapulu malları olan yeraltı kuyularından temin ettikleri suyu kullanan bir elin parmakları kadar bina sahibi, bir biri peşi sıra uygulanan hepsi yasadışı baskı ve yıldırma girişimlerine rağmen pes etmedi. Bu yurttaşlar site yönetimi ve Türkiye'nin içme-kullanma suyu ve atıksu işletme hakkı bulunan tek özel firması olan HZR Su'yun geçen mart ayında  konut dokunulmazlığını da açıkça ihlal ederek evlerine kuyu suyu girişini engelleme hamlesini de boşa çıkardılar. Yaptıkları suç duyurusu nedeniyle olayın yargı konusu olması bekleniyor. HZR Su bu yurttaşların direnişi nedeniyle sitenin ortak malı niteliğindeki atık su şebekesini devir alamıyor ve bu yüzden yılda yüz binlerce lirayı bulacak atıksu bedelinden mahrum kalıyor.

HİKAYE BÖYLE BAŞLIYOR..

Türkiye’de ilk ve tek uygulama olarak Milas’ımızın Güllük Beldesi Belediyesi ile 29 Ağustos 2006 tarihinde yapılan imtiyaz sözleşmesiyle, Güllük Belediyesi’nin su ve kanalizasyon işleri TASK firmasına devredildi.

Belediye Başkanı AKP’li M.Yavuz Demir’di.

Bu imtiyaz sözleşmesiyle devir, hem Güllüklülerin büyük tepkisiyle karşılaştı, hem de ülke çapında büyük itirazlara neden oldu.

Çünkü bu işlem, AKP iktidarının belediyelerin en temel iş ve işlemlerinden biri olan su ve kanalizasyon işini Türkiye genelinde özelleştirme hedefinin pilot bölge olarak seçilen Güllük Beldesi'ndeki ilk uygulamasıydı. Ancak bu girişim ülke çapında büyük tepkilere neden oldu. Çünkü Birleşmiş Milletler Sözleşmelerine ve T.C. Anayasası'na göre en temel insan haklarından sayılan temiz içme ve kullanma suyu temini özelleştirme konusu yapılamazdı. Bu nedenle bu konuda özelleştirme imkanı tanıyan kanun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi.

Ancak Güllük Beldesi ile sınırlı imtiyaz sözleşmesi, Anayasa Mahkemesi'nin iptalinden önceki bir tarihte gerçekleştiğinden ‘ilk ve tek’ uygulama olarak kaldı.

Büyükşehir yasası ile Güllük’ün belediyelikten çıkıp, su ve kanalizasyon işlerinin Muğla’da büyükşehirin yapacağı işler haline gelmesine rağmen, ‘imtiyaz sözleşmesi’ ile özel bir firmaya bu hak verildiğinden, sorun halen çözülebilmiş değil.

İmtiyaz sözleşmesinde bu hakkın devredilemeyeceği hükme bağlanmış olsa da TASK bu hakkı Akfen'e, bu firma da yakın zamanda HZR Su adlı şirkete devretti.

2006 ÖNCESİ DURUM..

Bütün Türkiye’deki belediyelerde olduğu gibi, Güllük’ün su ve kanalizasyonunun özelleştirilmesinden önce, Güllük’teki su ve kanalizasyon işleri Güllük Belediyesi’nin sorumluluğundaydı.

Güllük, o zamanlar Muğla’nın Milas ilçesinin bir belde belediyesi konumunda, Mandalya Körfezi’nde, dantel gibi koylardan oluşan ve İzmir’den sonra Güney Ege’nin en büyük ihracat limanına da sahip bir beldeydi.

Ve bu koyların bir çoğu, tatilciler için ikinci konut yapan kooperatifler ve sitelerle doluydu.

Bunlardan biri de çoğunlukla denizci subayların kurduğu Yasemin Sitesi idi. 1985-86 yıllarında oluşturulan kooperatif tarafından yapılması planlanan sitede inşaatın tamamlanmasıyla 2003’de yaşam başlamıştı. Kooperatif yönetimi, 346 adet bağımsız villadan oluşan bu büyük sitenin su ve kanalizasyon ihtiyacını Güllük Belediyesi’nin karşılayamayacağını bildiğinden, büyük yatırımlar yaparak, bu ihtiyaçları da kendi karşılamıştı. Su için, Site’ye 4,5 km. uzaklıktaki Dörttepe Köyü’nde yaklaşık 10 dönümlük bir arazi satın alınmış ve burada iki tane derin yeraltı suyu kuyusu açılmıştı. Analizlere göre içme suyu kalitesindeki bu su, 4,5 km’den içme suyu standartlarında çelik boru hattıyla siteye getirilip burada 500 tonluk depoda toplanarak 346 konutun her birine ve tesislere ulaşacak şekilde su şebekesi yapıldı. Ayrıca, atık suyu site içindeki tüm binalardan arıtma tesisine taşıyacak ve arıtılmış suyu da ağaç sulamasında değerlendirecek şekilde kanalizasyon ve arıtma tesisini de kendi imkanları  ile tamamladı.

Yani, su ve kanalizasyon açısından Güllük Belediyesi’nden bir beklentileri olmadı. Bu durum, bölgedeki pek çok benzer siteler için de geçerlidir.

Zaten o tarihlerde, Güllük Belediyesi’nin, Güllük merkeze uzak olan bu sitelere su ve kanalizasyon hattı yapması da mümkün değildi.

SONRA..

Sonra, 2006 yılında AKP’li Güllük Belediyesi bir ‘imtiyaz sözleşmesi’ ile bu işleri bir özel firmaya devredince, bütün amacı kar elde etmek olan firma, bu sitelerdeki evleri de kendisine abone yapabilmek için 2010'lu yıllarda, hat bulunmayan yerlere, içme-kullanma suyu şebekesi döşedi. Ancak bu şebeke, gerek malzeme gerekse su hattı inşaatında şart koşulan teknik standartlara aykırı olarak döşendi. Su boruları derine gömülmek yerine toprağın sadece birkaç cm. altına döşendi, dere yataklarında açıktan geçirildi. Kullanılan su borularında da gerekli malzeme şartlarına uyulmadı. Öyle ki firma ile bu işi verdiği taşeron firma mahkemelik oldu. Bu arada da, 2018 yılında, imtiyaz, Akfen'den HZR Su adlı firmaya devredildi.

Pek çok diğer site gibi Yasemin Sitesi de kurulduğu ve yerleşimlerin başladığı zamandan beri sularını kendi kuyularından temin etmekte. HZR Su’yun bu sitelerin içine kanalizasyon hattı döşemesi olmamıştır. Ancak süreç içinde, site yönetimleriyle de işbirliği yaparak, site içindeki pek çok konutun özel firmaya abone olması sağlanır.

Özel su firması Yasemin Sitesi’nde bina sahiplerinin kendi ortak mülkleri niteliğinde atık su ve arıtma tesisi bunduğu için buradaki abonelerinden atık su bedeli tahsil edememektedir. Atık su parası alabilmek için atık suyun kendi imtiyazındaki kanalizasyon sistemine bağlanması gerekmektedir. Bu amaçla sitenin ortak mülkü niteliğindeki atık su şebekesinin kendilerine devredilmesini ister. Ancak bu devir için kat maliklerinin tamamının onayı gerekmektedir. Site Yönetimi de özel su firmasıyla tamamen aynı yaklaşımda bulunmasına rağmen, sitenin bağımsız mülk sahibi konumundaki bazı üyeleri buna itiraz etmektedir.

Demektedirler ki, biz yıllardır kendi suyumuzu kendi kuyularımızdan getiriyor ve kullanıyoruz. Kendimizin yaptığı kanalizasyon ve arıtma tesisiyle de bu işimizi görüyoruz. HZR Su’yun bize vereceği su, bizim kendi suyumuzdan kaliteli bir su değil. Biz HZR’ye abone de olmayız, kanalizasyon hattımızın devredilmesine de karşıyız.

Site yönetimi de, bu direnen üyelerin hakları nedeniyle, bu işlemi yasal olarak gerçekleştiremiyor.

Ancak, şirket ve site yönetimi anlaşarak, direnen bu vatandaşları ‘dize getirmek’ için bir dizi çaba içine giriyor. Bir ara, HZR Su'yun imtiyaz sözleşmesi bölgesinde bulunan site arazisi içinde "sadece bahçe sulama amaçlı" izinle kuyu açarak "bu suyu evlerinizde kullanamazsınız" diye evlerinde kuyu suyu kullanan üyeleri engellemeyi denedi. Ancak kuyunun tutmaması nedeniyle yaklaşık 100 bin liralık masraf boşa gitti ve kuyu kapatıldı. Ancak site yönetimi Yasemin Sitesi'ne sanki 4,5 km. uzaklıktaki Dörttepe Mahallesin'deki kuyulardan değil bu kör kuyudan su geliyormuş gibi gerçeğe aykırı iddiasını sürdürüyor. Yönetim böylelikle HZR Su'ya sanki kendi imtiyaz bölgesi sınırları içindeki kuyulardan su alınıyormuş gibi müdahale imkanı tanıyor. Ancak gerçek tamamen farklı. Site içindeki "kör kuyudan" bir damla bile su sağlanamıyor.

Zaten Yasemin Sitesi’nin ‘direnen’ konut sahipleri, ‘eğer site içinde kuyu açıp buradan kaliteli su temin etme imkanı olsaydı, sitemize 4,5 km. uzakta arazi alıp, burada sondaj yapıp su çıkarmaz, boru hattı döşemezdik’ diyorlar.

HZR Su’yun site yönetimi ile birlikte davranarak, varolan direnişi kırmak için yaptıkları bundan ibaret değil. Site yönetimleri değişiyor ama evlerinde kuyu suyu kullanan üyeleri özel su firmasına zorla abone yapma arayışı değişmiyor. Birkaç sene önceki genel kurulda sanki böyle bir hak ve yetki varmış gibi evlerinde kuyu suyu kullanan üyelerin sularının kesilmesi kararı alındı. Kanuni dayanağı olmayan bu karar uygulanamadı. Ancak yasadışı arayışlar bitmedi. Geçen yıl temmuz ayında yapılan kat malikleri kurulunda bu kez, evlerinde kuyu suyu kullanan üyelerin site aidatına ek olarak aylık 1.500 T.L. ödemesi kararı alındı. Site yönetimi hiçbir geçerliliği, yaptırım gücü ve yasal dayanağı bulunmayan bu kararı gerekçe göstererek söz konusu üyeleri sık sık tehdit etti. Aylar geçtiği halde kanuni hiçbir dayanağı olmadığı için icra işlemi başlatamadığı bu ödeme ile göz korkutup üyeleri HZR'ye abone olmaya zorladı.

10 Aralık 2023 tarihinde site yönetimi direnen konut sahiplerine noter onaylı bir yazı göndererek, tehditlerini tekrarladı. Sanki kuyu suyu ortak mülk niteliğindeki kuyulardan sağlanarak bütün kat maliklerine dağıtılmıyormuş gibi kuyu suyu çıkartılmasının bir maliyeti olduğunu, sularının kesileceğini, bu suyu kullanmak isteyen konutların, konut aidatlarına ek olarak, işletme maliyeti olarak her ay 1500 TL. fazla ödeme yapması kararı alındığını, bu ödenti toplamının ödenmesini, aksi takdirde icra yoluyla tahsil edileceğini ihtar etti.

Direnen konut sahipleri bunun üzerine, Jandarmaya başvurarak, böyle bir yaptırımın kanunlara ve anayasaya aykırı olduğunu, mülkiyet haklarına aykırı böyle bir karar ve yaptırım olamayacağını, site yönetiminin bu tavırlarının durdurulması ve mal güvenliklerinin teminat altına alınmasını istedi.

Bir kaç ay sonra da, direnen ev sahiplerinin evde de bulunmadığı bir zamanda, kanuni olarak konutlarının eklentisi niteliğinde olan ve konut dokunulmazlığı kapsamında bulunan su saati yuvalarına müdahale edilerek, evlere kuyu suyu girişini sağlayan borular kesilip, şebekeye kilit takıldı.HZR Su görevlileri tarafından yapıldığı anlaşılan bu müdahaleye karşı yine jandarmaya şikayetçi oldular ve kendilerinden habersiz ve izinsiz mülklerine girilerek sularının kesilmesinin cezai müeyyide gerektirdiğini belirterek, sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundular. Suç duyurusunun ardından kuyu suyu bağlantısını tekrar kurdurdular.

Yasemin Sitesi’nde bir grup üyenin haklı direnişi sürüyor. Bu üyeler, anayasal ve yasal haklarını biliyorlar ve sonuna kadar da kullanmaya kararlılar.

Bölgemizdeki su ihtiyacının ne kadar hayati bir öneme sahip olduğu, üstelik kurak geçen bu yıl, su temininde daha büyük güçlükler yaşanacağı ortadayken, 346 konutluk bir sitenin kendi suyunun, yıllardan beri olduğu gibi çıkartılıp kullanılmasının önemi de ortadayken, HZR suyun site yönetimleriyle de işbirliği yaparak, abone sayısını artırma çalışmasının, sadece kârını artırmaya dönük olduğu çok açık. Bu zamana kadar şehir şebekesine hiç ihtiyaç duymayan ve hizmet de verilmeyen, su ve kanalizasyona ihtiyacı olmayan siteyi zorla abone olmaya zorlamak kadar saçma sapan bir uygulamanın başka ne anlamı olabilir?

Yeni Muğla Büyükşehir yönetiminin, Türkiye’deki bu ilk ve tek ‘özelleştirme’ uygulamasına karşı kesin bir çözüm üretmesi ve kâr mantığı güden bu şirketten Güllüklüleri kurtarması, tüm Güllük halkının olduğu gibi, Yasemin Sitesi'ndeki vatandaşların da en büyük beklentisi.

Çünkü bu HZR Su, Güllüklülere Türkiye’nin en pahalı suyunu satmaya devam ediyor..

HABERE AİT RESİMLER

Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık