• 08 May 2024, Wednesday 16:33
Feridun HayatiÜnüvar

Feridun Hayati Ünüvar

BU SİSTEM’DE ANORMAL OLAN NE Kİ..?

Bir ‘NORMALLEŞME’ furyasıdır yine başlattılar.
Peki düğmeye basan güç, hangi güç?

Birçok siyasetör, ‘normalleşme sürecinin’ Cumhurbaşkanı’nca ve onun düşüncesiyle başlatıldığını ve bunun olması gerektiğini, kendilerine göre ve sıraladıkları argümanlarıyla anlatıyor ve açıklıyor.

Elbette bu açıklama ve yorumlar, gerçeği yansıtmayan siyaset tüccarlarının kendi sınıfsal, burjuva tez ve görüşleridir.
Ortada ANORMAL olan bir şey varsa o da, izlenen siyasi yol ve burjuva zihniyetidir.

İşin aslı ve madalyanın gerçek yüzü tamamen farklıdır.
Zira, Kapitalist ülkelerde neyin, ne zaman ve nasıl yapılacağını, daima sermaye belirler ve karar verir.
Ülkemizde de olan budur.

Türkiye’deki enflasyonun, geçim sıkıntısının ve katmerli sömürünün sonucu toplumun kabaran tepki, öfke ve direncini kırmak için; düzeni sevk ve idare eden tekelci sermaye ve arkasındaki Kapitalist-Emperyalist Sistem, normalleşmeyi devreye sokmuş ve başlatmıştır.

Komşu ülkelerle başlayan ‘normalleşme’ süreci, ülke içinde de devam etmekte olup bunların planlayıcısının sermaye olduğundan hiç kuşku yoktur.
Zira Kapitalist Sistem, emekçiyi ve sömürdüğü doğayı tamamen yok ederse varlığını sürdüremeyeceğini, çok iyi bilir.

Kısacası; emeği, doğalı ve doğayı yok eden Kriminal Sermaye, öfkeli toplumun nefes almasını sağlamak ve havasını almak için bu günkü normalleşme hareketini, devreye sokmuş ve başlatmış durumdadır.

Dolayısıyla; gördüklerimiz, dinlediklerimiz ve yaşadıklarımız, tamamen Kapitalist Sistem'in karakteri ve özellikleridir. Tekelci sömürgeci sistemin izlediği bu yol, yeni değildir. Bu Sistem'de olması gereken her şey vardır ve yapılmaktadır.

Şaşıracak, hiçbir şey yok.
Anormal bir şey de yok.
Anormal olan şey, vatandaşlara Sistem’i anlatmayıp saklamak, yanıltmak ve 1 Mayıs’ı kutlatmayan Sistem’i tanıtmayıp, tartışmayıp, emekçilere yalan söylemek.
1924’lerde de, 1 Mayıs’ı kutlatmayan ve yasaklatan güç, yine Kapitalist-Emperyalist güçtü. Bunu nasıl unuturuz ve görmezden geliriz?
Biz ne Deniz’leri astıranları ve ne de Mustafa Suphi’leri Karadeniz’de boğduranları unuttuk!
Egemen Gücü, tek kişi olarak görmek ve Sistem’i görülmez yapmak, sadece kafatasçıların ve emperyalist işbirlikçilerin izlediği yoldur.
Antiemperyalistler ne dünü unutur ve ne de sınıfını!

 

Evet, bugün yine düzen partilerinin birbirlerinin ziyaretlerine bakıyor, konuşmalarını dinliyor ve kendilerini, tiyatrocuları izler gibi izliyoruz.
Hepsi, sanırsınız ki, vatanı kurtaran birer aslan parçası.
Ağızlarına, sistem lafını alana ve Kapitalist Sistem’in ne olduğunu anlatanına hiç rastlamış değiliz.
Gündemleri hep aynı.
Varsa, yoksa TEK adam!
Halbuki; çok adam olsa ne yazaarr..? Meclis olsa ne yazar?
Sistem, Kapitalist-Emperyalist Sistem ve bunun boyunduruğu altındaki yönetimler olduktan sonra!
Gerçek şu ki;
Değişim ve Dönüşüm, birilerinin izinde veya himmetinde olmakla değil, Kapitalist Sistem’i devirecek Devrim ile olur ve böylece; toplumdaki yaşayan tüm insanların EŞİT koşullarda yaşaması sağlanır.

 

Bugün; kimisi, yeni paketlerle..
Kimisi de, yeni bir Anayasa ile;
Türkiye'nin demokratikleşeceğini, eşit ve adil bir düzenin sağlanarak yurttaşların refah içerisinde yaşayacağını söylüyor, vadediyor ve bunun hamasetini yapıp nutuklar atıyor.
Gördüklerimiz ve duyduklarımız, 101 senedir yapılanların tekrarı ve aynısıdır.
Yaptıkları değişim, yeni siyaset aktörleriydi ve bu da oldu.
Bunların, değiştirmek istedikleri bir Sistem falan yok, dediğim gibi ağızlarına alan da yok. Olamaz da..

Bunların, Değişim ve Dönüşüm’den anladıkları; kullanılmış plastik, şişe-cam vs.. gibi atıkların, yeniden kullanımı için Geri Dönüşüm’dür!!
Değişim-Dönüşüm .. diyerek, yurttaşlarla sadece kafa buluyorlar, yalan söylüyorlar ve halkı kandırıyorlar. Benim de gıcık olduğum ve dikkat çekmek istediğim esas mevzu bu.

Bunların derdi, Sistem değişikliği veya Devrim falan değildir.
Bunlar, şimdiye kadar yaptıkları gibi yine; Türk’ü, Kürd’ü, Alevi’yi, Ermeni’yi; etnik ve inançsal yapılarıyla ayrıştırmak, kutuplaştırmak ve peşlerine takarak yöneten Burjuva Sınıfı’nın egemen olduğu Sistem’i devam ettirmektir.

 

Demokratikleşme, Değişim-Dönüşüm ve Normalleşme.. diye başlattıkları hareket ve süreç, yukarda da izah ettiğim gibi; mağdur, yoksul ve acılı halkın kabaran tepkisini sönümlendirmek, Burjuva Sistemlerini ve egemenlerin güçlerini ayakta tutmaktır.

Kapitalist Sistem'in; Demokratikleşme, Değişim-Dönüşüm ve Normalleşme.. gibi kulağa hoş gelen süslü sözlerle değiştirilemeyeceğini, sanki egemen güçler bilinmiyorlar mı..?

Kalın sağlıcakla, Sistem ve Egemen düşünceyi tahlil ederek, sevgi ve dostlukla.

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık