• 06 June 2025, Friday 16:31
Feridun HayatiÜnüvar

Feridun Hayati Ünüvar

EMPERYALİZM'E KARŞI, BİRLEŞİLMELİDİR..!

Dalgalar, tutuklamalar ve endişe içerisinde geçirilen günler bitmiyor değil mi?

Krizleri yaratanlar, kuşkusuz ki; insan dediğimiz ve insan bildiğimiz yarattıklarımızdır.

Hedefimize odaklanmayıp, onu bırakıp birbirimizle uğraşmamızdan dolayı, kendi kendimizin yarattığı krizlerle uğraşıyoruz ve sorunlar sarmalında, yine bir Bayram kutlamaya çalışıyoruz.

Ohh..oh!

Minareyi çalanlar, kılıfını da nasıl hazırlamışlar?

İnsanın yaşadığı her toplumda egemenler, aynı tezgahı kurmuşlar. Kan dökmüşler, acı çektirmişler ve alay edercesine, sevinsinler diye bayramlar kutlatmışlar...

Kutlayacak olanlara da, kutlayanlara da, kutlayabilenlere de aşk olsun!

Kuruların yanında yaşları da yakan ve her insani değeri buldozer gibi ezip geçen bu namert kapitalist sistem'de, her şeye rağmen; yarınlara umutla bakabilen, ayakta kalıp yıkılmadan haklarını aramaktan vazgeçmeyen ve yılmayan temiz ve mert yürekli insanların varlığı, elbette teselli kaynağımızdır ve olmaya da, devam ediyor ve etmektedir.

Düşünen insanlar; gerek yerel ve gerekse küresel ekonomik krizlerden, dalga, darbe ve her çeşit sallantı ve depremlerden halkımızı koruyan ve insanını ayakta tutan nedir acaba? ..diye, sormadan edemiyor.

Her zehrin bir panzehiri olduğu gibi, krizlerin de elbette bir panzehiri var.

Krizlerden korkmamak ve teslim olmadan, azim ve kararlılıkla krizlere karşı mücadele etmek gerekiyor.

Krizlerden etkilenen tüm emekçilerin ve ezilenlerin birleşerek, sınıfsal temelde bir mücadele yürütmesi, krizlerin üstesinden gelinmesinin, olmazsa olmazıdır.. diyebiliriz.

Bu bağlamda krizlere karşı mücadelede korkuya kapılmamak ve korkmamak, atılması gereken ilk adım ve hedefimiz olmalıdır.

Ülkemizdeki hak arayışları da gösteriyor ki, artık insanlar; küresel ve yerel bazdaki dalgalanmalardan, dalgalardan, darbelerden, sayılarından... savaş ve benzeri komplolardan korkmuyor!

Krizlere ve acılarına karşı, sanki aşılanmışlar!.

Bağışıklık kazanmış demek de, hiç yanlış olmaz sanırım.

Bu ne kadar güzel, olumlu, doğru ve övünülecek bir karakter ve duruş.

Öyle ya! Niye korksunlar ki?

Bu Millet, 68'den beri nice bedeller ödeyerek darbelerin, dalgalanmaların ve emperyalizm'in ne olduğunu ve dünyanın nasıl döndüğünü, yüreklerinde yaşattıkları canları sayesinde öğrenmediler mi..?

Evet, öğrendiler ve sorunların kaynağının kapitalist sistem'de ve emperyalist sömürüde olduğunu da çok iyi biliyorlar.

Öyle ki, belleklerindeki siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel bilinç; şarkılara da, ağıtlara da, şiirlere de yansımış ve her zaman ve her yerde, sürekli söylenir olmuştur.

Örneğin:

-Selda Bağcan'ın söylediği ''Denizlerin dalgasıyım'' Ben halkımın kavgasıyım, yıkılmadım ki... ben ölmedim ki..!

-Tuncel Kurtiz'in okuduğu 'Geçit yok' şiiri. Bağdat'tayız... bağdatlıyız...

-gibi ve benzeri, daha nice eserler ve can değerler, halkımız tarafından içselleştirilmiş, hafızalarına kazınmış ve toplumsal bilinç oluşturulmuştur.

Bu bakımdan, dalgalar ve dalgalanmalar; her ne kadar azgın ve boyutlu olursa olsun ve her ne kadar kapsamlı olursa olsun, artık Milletimiz korkmuyor. Ve bu yüzden yıkılmayıp ayakta kalmayı başarıyor..!

 

Evet, kapitalist sistemde; dalgalar, darbeler, savaşlar, krizler, açlık, sefalet ve ihlaller asla bitmez ve bitmiyor. Zira sistem, bunlarla beslenir ve besleniyor. Varlığını bunlarla sürdürür ve sürdürüyor. Bu yüzden krizler, süreklidir.

Kirli ve Kriminal Sermaye egemenliği olarak ifade edebileceğimiz kapitalist sistemde krizlerin, ardı arkası asla kesilmez. Devamlı kriz üretirler ve krizlerden beslenerek sömürülerini devam ettirirler.

Kapitalist sistemde krizlerin sonu gelmediği gibi, bu krizler saymakla da bitmez.

Evet rakamlar, sonsuzdur, say say bitmez ve sonu gelmez.

Fakat Kapitalizm’in sonu mutlaka gelecektir ve rakamlara benzemez..!

Kapitalizm'in, sömürü hırsı ve yarattığı krizlerin üstesinden elbette verilecek anti-kapitalist, anti-emperyalist mücadeleler ile gelinir.

Yeni dünya düzeni diye ortaya konan birçok anlaşmalar, kural, yasa ve yasaklar, aslında Kapitalizm'in egemenlerini ve sermayelerini korumak için kurulan, düzeneklerdir. Nato ve benzeri savunma örgütlerinden tutun, banka ve finans kurumlarına ve aralarındaki yaptıkları sözleşmelerine kadar hepsi kendi sistemlerini ayakta tutmak içindir.

Sadece Türkiye'deki insanlar değil, tüm dünyadaki insanlar da bu düzeneklerden, haklarının gasp edilmesinden ve Emperyalizm'in dünyayı yönetmesinden şikayetçi, tedirgin, gergin, mutsuz ve endişelidirler...!!

Bu yüzden tüm Emperyalizm karşıtlarının birleşerek, antiemperyalist bir mücadele yürütmeleri ve birbiriyle didişmemesi lazım ve bu çok önemlidir.

Emperyalizm’e karşı mücadele:

'ben anti emperyalistim' ..

'ben Müslümanım'

'ben sosyal demokratım'

'emekçiyim, yoksulun yanındayım'

'ben Hukukun üstünlüğünü savunuyorum'

Ben Aleviyim, Türk'üm, Kürt'üm, Müslümanım, şunun ümmetiyim, bunun izindeyim' ben, ben, ben.. ve benzeri, ezberi laflarla ve kimliklerle yürütülmez, yürütülemez!

Bu ben-bencilik; insanları bölmeye, toplumu germeye ve Kapitalizm'in katmerli sömürü yapmasına vesile teşkil eder.

-Evet ‘Hukukun üstünlüğünden yanasın’ ama, hangi hukukun üstünlüğünden yanasın..?

Kapitalist Sistem’in Burjuva Sınıfı, kendi Hukukunu ve sistemini kendisini korumak için zaten kurmuş, kurumlaştırmış ve işletiyor.

Eee…?

Sen kalkmış onu savunuyorsun!

Adalet de, adalet..!

Hangi Sistem'in adaletidir o istediğin? ..diye, sorgulamak lazım.

Kapitalizm, senin benim ne olduğuma, kime veya neye biat edip taptığıma, rengime ve dilime bakmıyor...

Anti-emperyalistler, verecekleri mücadelede; inanç, mezhep, etnik kimlik birliktenliğine bakmayacak. Sınıfsal temeldeki bir birlikteliği sağlamak için birleşecek ve el-ele yürüyecek.

Türkiye’deki sürdürülen kavganın, aynı sınıfın insanları arasında ve birbirleriyle olması, gerçekten endişe verici boyutlardadır.

Üzücü olan, antiemperyalist olduklarını söyleyenlerin, Emperyalizm’e karşı birleşmemeleridir..!

Çatışma ve savaş, 2 karşıt sınıf arasında çıkar amaçlı yapılan kavgalar olduğu halde, bakıyoruz; aynı sınıfın insanları, birbirleriyle çatışıyorlar, savaşıyorlar...

Aynı sınıfın insanları olan emekçiler ve ezilenler, birbirleriyle savaşmamalıdırlar. Ve birbirleriyle daima barış, diyalog ve dayanışma içerisinde olmalılar. Olamıyorlarsa, zaten Kapitalizm'e yem olmuşlar demektir..!

Özetle;

Kapitalist Sistem’in her türlü gaddarlığına rağmen, kutlansınlar/sevinsinler/eğlensinler diye ortaya koydukları ve uygar olduklarını göstermeye çalıştıkları bayramlardan, yine bir Bayram var.

Her şeye rağmen birbirimizle uğraşmayı bırakarak hedefimize barışı koymak lazım.

Halkımızın, halkımıza sunacağı en büyük Bayram ve Bayram hediyesi sanırım; birbiriyle kucaklaşması, diyaloğu artırması, kin ve husumeti kaldırması ve toplumsal barışı sağlaması olacaktır.

Hedefini bilenlerin, hedeflerindeki bayramları neşeli ve kutlu olsun.

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık