• 26 April 2024, Friday 16:11
Feridun HayatiÜnüvar

Feridun Hayati Ünüvar

CHP'nin, FELSEFESİ ve ÖNEMİ.

İstanbul'un CHP Beylikdüzü İlçe Başkanlığı, Çalışanların Hakları ve Sendikal Haklar Komisyonu tarafından; (yarın) 27 Nisan 2024 Cumartesi günü saat: 14.00'de, Felsefeci-Yazar Marksist Filozof Mehmet Akkaya’nın katılımlarıyla bir söyleşi/konferans düzenliyor.

Konu “1 Mayıs ve Emek Mücadelesi”

Her şeyden önce CHP'nin, Filozof AKKAYA'yı davet etmesini çok yararlı, yerinde ve önemli buluyorum. Bu etkinlikten, CHP'nin diğer il ve ilçe örgütlerinin de esinleneceğizden eminim. Hatta bu Konferans'ın, diğer siyasi partilerin ve Sivil Toplum Örgütlerinin de Felsefe'ye bakışlarını değiştireceğini ve onları da tetikleyeceğini düşünüyorum.

CHP Beylikdüzü (İstanbul), Facebook sayfasında; Konferans için davet ettiği Filozof Mehmet Akkaya ile söyleşi haberini, sayfasında paylaşım yapmış.

Sol değerlere, emekçilere ve sol aydınlara değer verip böyle bir etkinliği, 1 Mayıs öncesi yaptığı için, CHP Beylikdüzü yönetimini de kutluyorum.

Filozofumuzun yeni çıkan "FELSEFE ÜZERİNE YENİ TEZLER" kitabını okumama rağmen, yine de Beylikdüzü'nde olmak, 1 Mayıs'ı değerli felsefecimizden yüz-yüze dinlemek ve sorular sormak isterdim.

Mehmet Akkaya hocamıza başarılar diliyor, buradan CHP Beylikdüzü kadrolarına ve katılımcılara selam ve sevgilerimi iletiyorum.

Yaşasın 1 Mayıs!

Yaşasın Proletarya!

Konferans'ı önemli bulduğumu ve emek hareketine sayısız katkılar sağlayacağını, sadece söylemiyorum, iddia ediyorum.

Zira, Mehmet Akkaya Felsefe'yi; Sokrates, Platon, Aristoteles gibi Yunan filozoflarının etkisinden ve birilerinin tapulu malı gibi gösteren anlayış ve tabularından kurtarıyor. Ezberlere, dogmatik düşüncelere çizik atıyor ve felsefi alandaki bulanıklığı ortada kaldırıyor.

Emek-Sermaye çatışmasının diyalektik tarihi materyalist felsefenin analizini yapıyor ve kavramları berraklaştırıyor.

Kürsülerde ve akademistlerce üretildiği sanılan felsefi düşüncelerin, egemenlerce nasıl manipüle edildiği ve emekçilerden gasp edilen toplumsal ürünlerinin egemenlerce nasıl sahiplenip pazarlandığını gözler önüne seriyor.

Köle-efendi ilişkisinden başlayıp, günümüz emek-sermaye çatışmasındaki izlenecek yolun sadece felsefe ile değil; Bilim, Sanat ve Siyaset disiplinleriyle de ele alınarak Düşünce'yi 4 boyutuyla ele alınmasının disiplinini ortaya koyuyor.

Bu bağlamda;

Kendine özgü tüzüğüyle, iziyle, özüyle, teziyle, özel ve bağımsız gibi görülen siyasi partilerin, yöneticilerinin ve siyaset kurumlarının, bağımsız bir disiplin olduğunu söylemek, sanırım doğru olmaz.

Zira, Siyasi Felsefi bir düşünce, yol veya iz, eğer sadece siyasi bir disiplinin formatındaysa ve bu format, Sanat'tan, Bilim'den ve Felsefe'den kopuk ve yoksulsa, o felsefi yol/iz/düşünce kesinlikle eksiktir!

Antik Çağlardan Ortaçağ derebeylerine ve Yeni Çağ'dan günümüze kadarki toplumların tek adamlı veye demokratik yöneticilerine teorik düşünce ve kavramlarıyla yol gösteren, akıl-fikir veren alimler, ulemalar, softalar, papazlar, ermişler, dervişler şairler, yazarlar, ressamlar, heykeltraşlar, müzisyenler, dansçılar, mucitler ve falcılar gibi daha sayabileceğimiz birçok marifetliler olmuştur.

Maddi gücü ve mülkiyetleri elinde bulunduran egemen güçlerin, toplumdaki tüm düşüncelere de egemen olduğu ve onları sevk idare ettiği, günümüzün kapitalist-emperyalist sisteminde bariz bir şekilde görülmekte ve herkesçe de bilinmektedir.

Tarih; sınıfların, mücadelesinin tarihi olduğuna göre, sorgulamamız gereken; bizim, bu mücadelede hangi safta olduğumuzdur!

Bugün devlet yanlısı dedikleri, aslında sermaye egemenlerin beslemeleri olan Bilim, Sanat, Felsefe ve Siyaset aktörlerini ve onların pazarladıklarını bir bütünlük içerisinde hepsini birden görmesi gereken Sınıf, kafa ve kol emekçileri dediğimiz Proleterlerdir.

Egemenler; Sınıfsal çıkarları için kullanamadığı, sömüremediği ve sözlerini dinletemediği işçi, çiftçi, dişçi, şair, sanatçı, düşünür gibi her kim olursa olsun, onları yok etmeye çalışır ve çalışıyor.

Fikirleri açıklama özgürlüğüne rağmen günümüzde de, düşünceleri yüzünden eza-cefa çekenlerin ve cezaevlerinde yatanların da olduğu, biliniyor.

"Egemen Sınıfın düşünceleri, her çağda egemen düşüncelerdir." diyor, Marksist filozof Mehmet Akkaya.

Demek ki, sınıflı toplumun ortaya çıkışı ve emek-sermaye çatışmasının başlamasıyla, baskı ve zülüm de artmış ve; düşüncelerini söyleyip yazan, felsefe yapan bilge insanlar asılmışlar, kesilmişler, yakılmışlar, boğdurulmuşlardır.

Nesimi, Nefi ve Şeyh Bedrettin'in gibi daha nicelerinin maruz kaldıkları olaylar, elbette bunları doğrulayan kanıtlardır.

Egemenlerce sadece düşünürler, felsefeciler mi hedef olmuş?

-Elbette hayır.

Her çeşit inançtan, etnik kimlikten olan yazarlar, çizerler, şairler, sanatkarlar, bilim adamları gibi, 4 disiplinden herbirileri de, egemenlerin hışmından kurtulamamışlardır.

Osmanlı ve 100 yıllık Cumhuriyet Dönemi'ni çok yüzeysel şöyle bir harmanlayalım. Nasrettin Hocasından tutun, Lale Devri'nin şair Nedim'i ve Fuzuli'lerini anımsayıp, Mevlana'ya kadar da bi uzanalım.

Alim, ulema, evliya, enbiya diye bildiğimiz nice yol gösterici olarak lanse edilenlerin, maddi güçleri elinde bulunduranların nasıl oyuncağı olduğunu anlamakta, hiç güçlük çekmeyiz.

"Parayı veren düdüğü çalar"

sözü, 1200'lü yıllarda söylenmiş.

1980'li yıllarda ise;

"Benim memurum işini bilir" denmiş...

Demek ki, 800 senedir aynı düşüncede çakılı kalan toplum, Nasrettin Hoca'nın ekonomik görüşünü daha aşamamış.

PARAYI VEREN, DÜDÜĞÜNÜ MÜ ÇALIYOR...?

Yoksa; toplumun artı değeri olan proleter dediğimiz, kol ve kafa emekçilerinin alınteri, egemenlerce mi çalınıyor?

Konferans'ın emek hareketine ve emekçilerin mücadelesine katkı sağlayacağını ümit ediyorum ve sağlamasını diliyorum.

Kalın sağlıcakla, BÜTÜN EMEKÇİLERİ KAPİTALİZM'E KARŞI BİRLEŞTİRME ŞİARIYLA, sevgi ve dostlukla.

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık