- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 12 January 2025, Sunday 15:49
- 208 kez okundu
Eğer Kürt Maselesi'ni konuşacaksak, önce dürüst, açık ve net olalım.
Teröre karşı 40 yıldır sürdürdükleri mücadelelerinde, maddi ve manevi kayıpları dillendiren kimi Türkiye siyasetçileri; bir taraftan tanımaktan ve tanımlamaktan kaçtıkları Kürt Realitesini, Kürt Sorunu gibi gösterip çözülmesini isterken, diğer taraftan da çözülmemesi için bahaneler üreterek, tam bir paradoksal durum yaratıyorlar.
Bu kabul edilecek bir davranış ve tutum değildir.
Soruyorum:
-“Tavuk mu yumurtadan çıktı? yoksa yumurta mı tavuktan çıktı?” münazarasıyla Kürt Meselesi'ne yaklaşmak, sorunların ve Terör'ün kaynağı kürtlermiş gibi göstermek ve konuyu böyle ele almak, ne kadar doğru bir yaklaşım?
-Kimi siyasi aktörlerin, Kürt halkının haklarını savunmak ve kimliklerini tanımak yerine, onları emperyalist teröristlerle yan-yana koyarak çözüm aramaları, halkın ve terör mağdurlarının milli ve manevi duygularını istismar ederek meseleye yaklaşmaları, Kürt halkını emperyalizmin kucağına atmaktan ve çözümü sürüncemede bırakmaktan başka neye yarar?
100 senedir emperyalizmin küresel alanlarda yürüttüğü terör, kargaşa, şiddet, kriz, darbe, işgal ve savaşlar, sömürgeciliklerine devam etmek için yaptıkları bilinen uygulamalarıdır.
Bu uygulamaları yakın tarihte Irak'ta, Libya'da, Afganistan'da, Filistin'de, Suriye'de çok net olarak gördük ve biliyoruz. Teröristlerin kimler olduğunu, Kaddafi, Saddam ve benzeri işbirlikçilerin nasıl başa getirildiklerini, nasıl kullanıldıklarını ve akibetlerinin ne olduğunu, bilmeyen yok.
Kapitalizm ve emperyal sistem, coğrafyamızdaki ülkelerin egemen sınıfı olan burjuva işbirlikçileriyle (ağa, patron, aşiret reisleri, çeteleri ve tekelleriyle) birlikte uyguladıkları ve uygulattıkları kanlı terör eylemleri, katliamlar ve askeri darbeleriyle, yöre halklarını yıllardır sindirdiler, örgütsüzleştirdiler ve yoksullaştırdılar. İşçi ve emekçilerin sınıfı proletaryanın ve ezilenlerin, örgütlenmelerini tamamen yok ettiler. Sömürülerini devam ettirmek için terör örgütleri kurdular, kurdurdular, beslediler, kullandılar ve bölge halklarını devamlı olarak birbirlerine kışkırtarak düşmanlaştırdılar ve ayrıştırdılar.
Dünyayı yöneten finans-kapitali elinde bulunduran egemen güçler ve muktedirler, 4 ülkeye payladıkları kürtleri, 100 senedir, ne asimile ettiler, ne eşitlik temelinde entegrasyonlarını sağladılar ve ne de 4'e değil 40 parçaya böldükleri kürtlerin birleşip bir ülke olmalarına müsaade ettiler. İki arada bir derede bırakılan, marjinalleştirilip dışlanan, yerlerinden ve yurtlarından koparılıp göç ettirilen Kürtler, yaşadıkları ülkelerde devamlı ezildiler, hor görüldüler, insanlık dışı muamelelere maruz kaldılar. Hayatlarından bezdirildiler ve adeta süründürüldüler.
Ateş düştüğü yerleri yakıyor.
Kürtlerin yaşadığı ülkelerdeki sıkıntılara, kürtler başta olmak üzere tüm yöre halkları da maruz kalıyor ve kaldılar da.
Şimdiye kadar Halepçe, Madımak, Maraş gibi daha nice sayısız katliamlara şahit olduk. Terörün kaynağının neler ve Katil'in kim ya da kimler olduğunu, yaşayarak hep öğrendik. Belleğimiz de, yüreğimiz de acılarla dolu. Bölgemizdeki dağlar taşlar, kana bombaya doydu. Yankee'ler tüm coğrafyamıza kondu. Ev sahibi ve efendilerimiz oldu!
Komşularımızla ve yöre halklarıyla dostluk, kardeşlik ve dayanışma içerisinde yürütülmesi gereken politikalar bir tarafa bırakıldı ve emperyalistlerle, müttefiklikler oluşturuldu. 100 senedir, her gün ülkemizde ve bölgemizde kan döküldüğü halde ''Yurtta Barış, Dünyada Barış'' diyerek, yalan söyledik, halkımızı uyuttuk, kendimizi kandırdık…
Türkiye'nin, ülkemizde ve coğrafyamızda AB ve ABD gibi müttefiklerle yürüttüğü ekonomik ve siyasal politikalar, ne ülkemize ve ne de yöre halklarına hiç güven vermedi. İstikrar sağlamadı. Coğrafyamız insanları aç, yoksul, hasta, mutsuz, huzursuz ve sağlıksızlar. Halklar, birbirlerine düşman edildi ve korku içerisinde yaşıyorlar. Emperyalist ülkelerin ekonomik baskı, zulüm ve sömürülerine direnen tüm emekçiler, sorunlardan nasibini misliyle aldı ve alıyorlar. Göçmen olup yurtlarını terk ediyorlar.
Uluslararası tekeller, tröstler, şirketler, patronlar ise, hallerinden oldukça memnunlar ve mutlular. Sömürü çarkları da, muhteşem dönüyor.
Görüldüğü gibi Kürt Sorunu gibi ortaya konan sorun, Kürtlerin yarattığı bir sorun değil. Emperyalizm'in yarattığı bir sorun. Çözülmesini istemeyenler de, kandan savaştan kinden düşmanlıktan beslenen onlar.
Türkiye'nin hem iç barışa ve hem de Ortadoğu’da Bölgesel Barışa katkı sağlayacak güven vereceği politikalar üretmesi, Kürtler başta olmak üzere tüm yöre halklarını kucaklaması ve bu konuda açık, net ve samimi olması gerekiyor.
Kapitalizme ve emperyalistlere karşı, tüm emekçileri ve ezilenleri yöre halklarıyla birleştirerek SINIFSAL temelde örgütlemek, sömürücü haydutlara karşı hep birlikte mücadele yürütmek ve bölgemizde kalıcı barışı, istikrarı ve refahı sağlamak için, İşçi Örgütlerine, Sendikalara ve Sivil Toplum örgütlerine de çok görevler düşüyor. Bu da unutulmamalıdır.
Yürütülmekte olan görüşmelerin savsaklamadan yapılmasını, herkesin elini taşın altına koymasını ve amacına ulaşmasını diliyorum.
Kalın sağlıcakla, örgütlü mücadele içerisinde, sevgi ve dostlukla.
-
29.12.2024 AKP İKTİDARI ve PATRONLARININ ZAFERİ'NE, ANAMUHALEFET CHP ''İSTİFA'' ÇAĞRISIYLA, SERT ÇIKTI..!
-
15.12.2024 Alevilik Sistemi !
-
25.10.2024 CANLI BOMBA; KRİMİNAL SERMAYE’nin, TAA KENDİSİDİR..!
-
05.10.2024 KUTLU OLSUN.
-
06.09.2024 ''Mustafa Kemal'in Askerleriyiz'' SİYASİ BİR SLOGANDIR..!
-
23.07.2024 CHP, SEÇİM'İ DİLİNE PELESENK ETTİ
-
08.05.2024 BU SİSTEM’DE ANORMAL OLAN NE Kİ..?
-
26.04.2024 CHP'nin, FELSEFESİ ve ÖNEMİ.
-
28.02.2024 KONTROLSÜZ KAPİTAL, KRİMİNALDİR !
-
12.02.2024 GARDROP ATATÜRKÇÜLÜĞÜ..!
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.