• 24 December 2025, Wednesday 6:43
Feridun HayatiÜnüvar

Feridun Hayati Ünüvar

SİYASET, HOKKABAZLIK DEĞİLDİR..!

Geçmişiyle yüzleşmekten korkup hatalarından ders çıkarmayanlar, geleceklerini asla düzgün inşa edemezler.

Gerçekleri gizlemek ve yalanlar üzerine bir düzen kurmaya çalışmak beyhudedir. Zira "Güneş, balçıkla sıvanmaz ki"

Bu kurallar, siyaset alanında da geçerli bir akçe olduğundan, dikkat edilmesi gereken bir öneme haizdir.

Günümüzün sağcı partileri gibi, sol skaladaki partilerin de, bir tutarsızlık içinde olduğu görülüyor.

Geçmişte olduğu gibi şu andaki mevcut kimi Sosyal Demokratların, yönetici kadroların ve hatta liderlerinin bile neyin peşinde olduklarını anlamakta artık güçlük çeker hale geldik.

Uygulamalarına genel olarak bakılınca, bunların da; düşünce, duruş ve uygulamalarıyla, siyasi amaç ve çizgilerini temsil etmedikleri görülür.

Bunlardan kimileri "izindeyiz. yolundayız.." diyerek seçildiler. Kendilerini ve partilerini yenileyeceklerini söylediler. Ama pratikte, hiçbir şeyi yenilemediler.

Neyin izinde oldukları, oldukça belirsiz ve sisli..!

Hep lafazanlık yaptılar ve yapıyorlar.

Kendi yollarından gitmekteler ve ezberlerinden başka bir şeye ciddi olarak yaklaşmıyorlar.

Kişisel çıkarları, kaprisleri ve koltuk hırsları öncelikleri olduğundan; Sosyal Demokrat bir siyasi yola, ize ve düşüncelere maalesef yabancılar.

Atatürk'ü istismar edip dilinden düşürmeyen ulusalcı şovenistler, maalesef Kürt düşmanlığı da yaptılar.

Demokratik siyasetin yolunu, bir türlü açmadılar!

Kafatasçı, tekçi, hamasetçi bir siyasette daima ısrar ettiler ve sürdürülmesini sağladılar.

Halkçı, sosyal ve eşitlikçi şeffaf bir siyasetten yana olmadılar, benimsemediler, itibar etmediler ve edemediler...

Etselerdi, mitinglerinde Zülfü Livaneli'yi sahneye alıp, elini havaya kaldırıp alkışlatırlar mıydı..?

Zülfü'nün, CHP'in toz kondurmadığı efsane Karaoğlanı'na ne dediği ve onu nasıl itibarsızlaştırdığını bilmeyen var mı?

Zülfü, aynı zamanda Ecevit üzerinden Sosyal Demokratlara da, Zülfikar'ını dokundurmadı mı?

CHP'liler hem her yıl, Ecevit'i anıp saygı-sevgi gösterecekler ve hem de O'nu yeren birine şarkı söyletip, O'nu onere edecekler öyle mi?

Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?

Bu nasıl bir tutarsızlık?

Bu nasıl siyasi bir duruş?

Bu nasıl bir anlayış ve uygulama..?

Anlayabilene ve sindirebilene aşk olsun!

Uygulamalarıyla halkımıza yabancılaşan, halkı kandıran, halkı uyutan ve icraatlarıyla yüzleşmeyip hamaset yapan, hangi parti ve her kim olursa olsun, hepsini ve siyasetlerini elbette eleştireceğiz. Ve hatta, kınayacağız.

Bakınız, Zülfü Livaneli; faili meçhuller hakkındaki açıklamasının devamındaki son cümlelerinde, ne diyor:

“dinci Erbakan” genç ölümlere yol açmamış ama “solcu-şair Bülent Ecevit” katliam emri vermiştir.

Bu gerçekleri anlatmak, tarih önünde benim namusum ve sorumluluğumdur.”

 

-Peki kimdir bu Zülfü Livaneli?

Sadece bir yazar, çizer ve bir müzisyen mi?

Hayır.

Zülfü, aynı zamanda sol cenahta bulunmuş ve hatta İstanbul Belediye Başkanlığına aday olmuş, Sosyal Demokrat siyasetçilerden bir duayenedir.

Ben bunları açıklayan Zülfü Livaneli'yi yermiyorum. Gerçekleri niye açıklıyor? .. diye, O'nu suçlamadığım gibi Ecevit'i de icraatlarından dolayı ele alıp yaptıklarının siyasi bir değerlendirmesini ve sorgulamasını yapmıyorum. Bunları, bir başka makalede konu olarak ele alıp yazmayı düşünüyorum.

Benim bu yazıda ele aldığım ve üzerinde durduğum, Sosyal demokratların da, sağ yelpazedeki partiler kadar yalpalayan tutarsızlıkları ve sorgulayamadıkları geçmişleri ve ört-bas etmeye çalıştıkları icraatlarıdır.

Kısacası, Siyaset; sadece seçim kazanmak, seçilmek, ünvan sahibi olmak, koltuklara oturmak ve partisini savunmak değildir.

Siyasetçilerin ve kurumlarının; tutarlı ve  omurgalı bir duruşa,  siyasi bir çizgi ve yönettikleri veya yönetecekleri halkın ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir bilgi donanımına, sahip olmaları lazımdır.

Siyaset, liyakat ve nitelik isteyen bir iştir.

Siyasetçi olmak ve görevini yürütebilmek için;

Tarih bileceksin, coğrafya bileceksin.

Ekonomiden, matematikten anlayacaksın.

Sanattan, felsefeden, biyolojiden bihaber olmayacaksın.

Sosyolojiden, psikolojiden anlayıp mantıklı olacaksın.

Yerel ve ulusal olduğu kadar, evrensel de olacaksın ve küresel gelişmeleri izleyebileceksin.

İnançları, etik kuralları tanıyıp bileceksin.

Bu ve benzeri daha sayabileceğimiz birçok ilmi bilgilere sahip olacaksın.

 

Bu meziyet ve ilim ışığına sahip olmayanların yaptıkları siyaset değil, şarlatanlıktır.

Bunlar, ehliyetsiz araç kullanan sarhoş şoför gibidirler.

Bunların ne zaman nereye toslayacakları belli değildir.

Bu siyasetçiler halkı ve milleti heran bir felakete götürebilen yüzsüzlükte, şişkinlikte ve pişkinliktedirler.

Amiyane bir tabirle; Köpeksiz köyde, değneksiz gezenlere benzemektedirler.

Halkımızın yoksulluğu üzerinden veya milli/ manevi kişi ve değerlerinin istismarı üzerinden kendilerini var etmeye çalışan ve bu yolu siyasi bir yol olarak sürdüren bir siyaset var.

Popülistlerin halkı kandıran, oyalayan ve uyutan, bu siyasi polemiklerine aldanmamalıyız. Onlara prim vermeyip, her kim olurlarsa olsunlar, onları teşhir etmeliyiz ve kanımsalıyız.. diye, düşünüyorum.

Kalın sağlıcakla, hokkabaz siyasetçilerden uzak durarak, sevgi ve dostlukla...

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık