- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 21 March 2018, Wednesday 18:48
- 3437 kez okundu
Mustafa İlker GÜRKAN / Avukat
Bodrum’da İmge Kitabevi’nin işletmecilerinden Mehmet Göllü arkadaşımız bir kitap bulmuş. 1937’de basılmış “ÜÇ ADAM’. Yazarı; General SHERRİL. Birleşik Amerika Hükümetinin eski Ankara Sefiri Kitap; Kemal ATATÜRK, Franklin ROOSEVELT ve Benito MUSSOLİNİ’yi anlatıyor. Size kitapdan bölümler sunacağım. (Mehmet Göllü arkadaşım işte böyle “eski kitapçıları” dolaşır. Yahu ne var oralarda? diye sorduğumda da, o mütebessim hali ile “Hazine arıyorum” der. İşte bir “hazine” ...
Kitaba girelim …
“Eğer Kemal’in simasında en mesut ifadenin tebarüz etmesini isterseniz…. Duvara çerçeveleyerek astırmış bulunduğu bir vesikanın ne mana ifade ettiğini sorunuz” diyor.
Belgeyi; “Dünyada bu vesikaya benzer bir şey daha mevcut değildir” diyerek tarif ediyor.
“Altından bir çerçeve içinde muntazam surette hazırlanmış olarak som altından Latin harfleri, eski Arap yazısının yerine ikame etmiş olduğu yeni Türk alfabesi, bu vesikada, açık renkli bir zemin üzerinde tezahür etmektedir.
Türk Parlamentosunun resmi layihalarından öğreniyoruz ki ‘Büyük Millet Meclisi, 1928 senesinin son teşrin ayının birinci günü yaptığı ilk toplanışın ikinci seansında, Türk Milletini istiklal ve terakki yolunda sevk ettiği gibi, onu okuma ve yazma vasıtası ile de bir meş’ale ile aydınlatır gibi tenvir etmiş olan Büyük Dahi Gazi Mustafa Kemal’e, Türk Milletinin bir şükran nişanesi olmak üzere, Türk alfabesinin harflerini kabartma olarak taşıyan altın bir levhanın sunulması kararını vermiştir.”
Devam ediyor; bugün kullandığımız Türkçe alfabenin Arap yazısının yerini alması:
“Bunun gibi bir teşebbüse başka hiçbir memlekette tesadüf olunamaz.
Bu teşebbüs bütün bir milleti çok zor olan Arap yazısının öğrenilmesi boyunduruğundan, halde olduğu gibi istikbalde de halas etmiş bulunuyordu.
Arap yazısının harfleri şüphesiz artistik bir güzelliğe malik bulunuyorlar; fakat öğrenilmelerinde çekilen zahmet, bu harflerin açması lazım gelen yolu bilakis kapamaktadır.”
Daha sonra; “Kemal, tamamile alakadar olmayı bilen bir insandır. Filhakika, fikirlerine iştirak etmediğiniz zaman, bu ayrılığın yalnız sebeplerini sormuyor, aynı zamanda o sebeplerin esaslarını da araştırıyor. Sizi, kendisinden başka türlü düşündüren şeyi öğrenmek istiyor”
Sefir’in (Yani Büyük Elçi’nin) anlattığı iki olayı O’nun kaleminden aktaracağım. Bu iki olay için:
“Kemal ile yaptığım görüşmelerde elde ettiğim malumatın en kıymetlisi olan ve Kemal’in devlet adamı kalitesini en bariz şekilde meydana koyan iki vak’a yı nakledeyim. ……………
Türkiye’ye vasıl olduğum zaman, yabancıların Fransa’da yaptıkları gibi ben de Kemal’in muharebe meydanlarını gezmekliğimin, sefir sıfatı ile, muvafık bir hareket olacağını tasavvur ettim. Bu arzumu Türk makamlarına bildirdiğim zaman bana Kemal’in, bu muharebe meydanlarında eski düşman olan Yunanlılara karşı kazanmış olduğu zaferleri canlandırmaktan ise Türkiye’nin Yunanistan ile dostça münasebetlerde bulunmasını görmeyi tercih ettiği cevabını verdiler.”
İkinci olayı anlatırken ...
“Şimdi anlatacağım vak’anın tesirleri belki bundan da büyük olmuştur.
Türkiye’nin Yunanistan’ı mağlup ettikten sonra ne için ondan tazminat talep etmediğini sormuştum.
Bana verilen cevapta Kemal’in Yunanistan ile yeniden ticari münasebetler tesis etmek ve bu münasebetleri sıklaştırmak kararını vermiş olduğu bildirildi. Bu şekilde iyi münasebetlerin devamını her sene birçok müşkilat ile alınacak ve iki memleket arasında ebedi bir soğukluk husulüne sebebiyet verecek olan tazminattan daha istifadeli buluyordu” diyor ve ….
ABD Büyükelçisi General Charles H. SHERRİLL soruyor:
“Avrupa’da bu kadar büyük bir feraset eseri göstermiş olan bir tek devlet adamı var mıdır?”…
Yazar, New York’ta Franklin Roosevelt ile aynı caddede karşı karşıya oturuyor. İtalya’da Mussolini döneminde de “Sefirlik” görevi yapıyor ve Fransa da Bismarck ile Mussolini’yi karşılaştıran bir kitabı da daha önce yazıyor ve Avrupa’da yayınlanıyor ...
Dilerim ki devam ederiz …
Saygılarım ve sevgilerimle ...
-
11.09.2021 KULLANILMAMASI GEREKEN “TANIMLAYICI KAVRAMLAR – SIFATLAR” (Tartışılmak üzere bir tez-öneri)
-
16.07.2018 Yargının ilk ve süregen görevi, ‘Yargıya Güven’i korumaktır
-
19.06.2018 ‘Cumhuriyet’in kuruluş felsefesinin vatanı Anadolu’dur, “Körfez” değil!
-
11.05.2018 Bugün herkesten beklenebilecek olan nedir?
-
25.04.2018 Ne ile karşı karşıyayız … Çıkış yolu,her yurtsever kişi için; “Akıl” ve “Feda” taşlarıyla döşenmiştir …
-
17.04.2018 ABD ... Vietnam’dan beter bir bataklığa doğru …
-
11.04.2018 Milas’a layık bir Belediyecilik Anlayışı
-
13.03.2018 “Kimlik” çok sayıda olabilir mi?
-
27.02.2018 Türk Ulusu ‘Savunma’yı savunacaktır!
-
05.02.2018 “Gürkan oku o şiiri!”
-
17.01.2018 Cehaletin tahsilini yapanlar
-
26.12.2017 Kudüs sorununda; Evrensel ve Hümanist İnsanlık kazanmıştır … Dinsel ya da Bölgesel bir güç değil!...
-
15.11.2017 Uluslararası Anlaşmalar ve Terörizm
-
25.10.2017 Üretmek değil ‘Değer Üretmek’ Temel İnsan faaliyetidir
-
09.10.2017 Talabani’nin ölümü
-
05.09.2016 Sınırlamanın Sınırlandırılmasında; Ölçülülük
-
02.09.2016 Hak ve özgürlükleri sınırlandırmanın sınırlandırılması
-
29.06.2016 ‘Yeni Sınıf’ teorileri, Yeni ‘yabancılaşma’nın temelleridir
-
21.06.2016 “Yol haritasında Pusula”
-
12.04.2016 Masaya ‘Amerikan Bayrağı’ dikmek
-
21.03.2016 “Çayın taşı ile çayın kuşunu vurmak”
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.