• 20 March 2019, Wednesday 8:47
FerhanYedilioğlu

Ferhan Yedilioğlu

MUTLU YENİ NESİLLER İÇİN…

Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini şaşırmayasın. - Hz. Mevlana

Bugünkü yazıma Mevlana’nın bu cümleleri ile başlamak istiyorum. Ne yazık ki şu anki nesil; geçmişinitanımayan birnesil. Mart ayı ilkbaharın başlangıcı olarak umutlarımı canlandırmakla beraber, şanlı şerefli tarihimizi de hatırlatmadan geçmeyecek galiba...12 Mart İstiklal Marşı’mızınkabulü,18 Mart Çanakkale şehitlerini anma günü derken; üzülerek söylüyorum ki; gençlik geçmişinin farkında değil.

Bana göre; teknoloji hızla ilerlerken  insanlığımız ters yönde gerilemekte... Bizler teknolojinin faydalarından yararlanalım derken, zararlı yönlerini daha çok benimsemekteyiz. Bilinçli bir gençlik yetiştiremiyoruz. Gazete, kitap okuyan, dünyadan haberi olan, kültürüne sahip çıkmasını istediğimiz gençliğimizi kaybediyoruz. Bir önceki nesil yeni gelen nesle ’’Bizim zamanımızda böyle miydi?’’cümlesini kullanır oldu. İlişkiler sanal…

İlerliyoruz, batılılaşıyoruz derken, kültürümüzü kaybederek, düşmanlarımızın amacına bir adım daha yaklaşıyoruz. En genç nüfusu olan millet biziz. Genç nüfus demek; genç yeni taze beyinler demek, yeni bir gelecek demek, yeni fikirler, ilerleyen Türkiye demek. Bunu biliyoruz ama artık bilerek mi, bilmeyerek mi anlayamadığım bir sebepten oyuna geliyoruz.

Evimizde yetiştirdiğimiz bir çiçek kuruduğunda çaresi güneştir, sudur. Yeni nesillerimiz, gençliğimiz için ise çare; eğitimdir,inançtır. Biz bunu bile bile boş nesiller yetiştiriyoruz. Gençliğimiz milli ve manevi değerlerinden yoksun bir şekilde yetişiyor. Milli değerlerimiz; vatanımız, bayrağımız. Manevi değerlerimiz ise insanı insan yapan değerlerimizdir. Saygıdan anlamayan, sevgiye hasret, disiplinsiz, örf ve ananelerini bilmeyen, tarihini bilmeyen bir gençliğe geleceğimizi emanet etmekten korkar oldum.

Gençlerimizin önemli bir kısmı mutluluğu kötü alışkanlıklarda arıyor. Değerlerini kaybetmiş durumda, çılgınlıklar peşinde koşuyor.

Geçmişimizi bilmek istiyorsak, bugünkü şartlarımıza bakmalıyız. Eğer geleceği görmek istiyorsak, bugünkü yaptıklarımıza bakmalıyız. Gençliğimiz; bugünü yaşar iken, şu anki özgürlüklerini geçmişe borçlu olduğunu unuttukları gibi, bizler geleceğimizin daha iyi olmasını ister iken gençlerimizi eğitmeyi ihmal ettik. Ne yazık ki, eğitim sistemimiz sadece diplomalı boş nesiller yetiştirir oldu. Erdemi, sevgiyi, sadece çocuklarımıza isim olarak vererek eksikliklerimizi kapatmaya çalışıyoruz.

Bir milletin ilerlemesi; eğitim sisteminin kalitesine, yetiştirdiği insanların, yetiştiren eğitimcilerin kalitesine bağlıdır. Eğitim sistemimiz her daim; daha sonuç almadan değişmekte. Bizim ürünümüz insan. Bir insanın yetişmesi zaman alırken, biz bu durumu göz önüne almadan durmadan sistemi yeniliyoruz.

 

Her gelen yenilikler çok güzel amaçlar içerse de; bu yenilikler alt yapısı olmayan bir düzene uygulanıyor. Öğrenci merkezli sistemimizin içeriğini destekliyorum ama şöyle: Evet, sorgulayan, araştıran nesiller yetiştirmek, kendine güvenen bir nesil yetiştirmek hedeflerimiz arasında ama ülkemizin her yerinde, eşit derecede olmayan okullarımız ile ekonomik sorunları olan aileler ile ve hatta eğitimsiz aileler ile bu hedefleri gerçekleştirmemiz kolay mı? Şimdi diyeceksiniz; zamanla olacak. Tamam, zamanla olacak. Ama bu zaman zarfında ya kaybettiklerimiz…

İnsan ruhu düşünceleri ile bütündür. Hafızasını kaybetmiş bir insanı düşünün; boşlukta yaşar günlerini. Geçirdiği anların anlamı yoktur. İşte şu anki gençliğimiz hafızasını kaybetmiş bir durumdadır. Bir milletin hafızası tarihidir. Hafızasız bir gençliğe sahibiz.

Sultan Alparslan Malazgirt zaferinden sonra, Bizans imparatoruna sorar:

-Sen tarih bilir misin?
İmparator cevap verir:
– Hayır, hiç okumadım.
Alparslan cevap verir:
– Tarih bilmeyen hükümdarların sonu işte böyle olur!
   Tarihini bilmeyen, okumayan, tanımayan bir millet yıkılmaya mahkûmdur.

Evet, Mevlana’nın dediği gibi;’’Gözyaşının bile görevi varmış; ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış.’’ Pek ala bizim görevimiz nedir? Anne baba olarak, öğretmenolarak? Soruyorum size…

Anne baba olarak çocuklarımıza kaybetmek üzere olduğumuz değerlerimizi kazandırabiliriz. Bunun içinde aile eğitimine önem vermeliyiz. Öğretmen olarak ise şartlar ne olursa olsun, öğretmenliğin vicdan meselesi olduğunu unutmamalı ve kırk dakikalık süreçte çocuklarımıza unutulmak üzere olunan milli duyguları aşılamalıyız. Tarihimizi anlatmalıyız gençlerimize! Anlatalımki gençlerimiz; ne şanlı ne şerefli bir tarihleri olduğunu bilsinler…

Gelin iyi bir gelecek için herkes empati kursun ve herkes kendi imkânları doğrultusunda elinden gelenin en iyisini yapsın. Herkes, aynı amaçta kenetlenir ve elinden gelenin en iyisini yaparsa inanıyorum ki; her şey güzel olur. İyi bir gelecek için sevgi ile kalın...


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık